Olum, anlatılabilir mi?



Olum, anlatılabilecek bir şey değil. Sanki vucûdumda bir diken ağacı var. Sanki gokler cokmuş de ben yerle bu ikisi arasında sıkışmışım...



Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, EnsÂrdan birinin başı ucunda olum meleğini gordu. Ona hitÂben dedi ki:

- Ey olum meleği! Dostuma iyi muÂmele et. Zîr o bir mu'mindir.



Olum meleği cevÂben dedi:

- YÂ Resûlallah! Ben her mu'mine iyi muÂmele ederim. Ben insanoğlunun rûhunu alırım. Rûhunu aldığım şahsın Âile efrÂdından, yakınlarından birisi vÂh edince derim ki:



Bu feryad da ne?



- Bu feryÂd da ne? Allaha yeminle soylerim ki, biz ona zulmetmedik. Ecelini geriye bırakmadığımız gibi one de almadık. Onun rûhunu almakta bizim bir mudÂhalemiz yoktur. Sizler, ey bu olunun yakınları! Eğer Allahın hukmune rız gosterirseniz, ecrini alırsınız. Yok, O'nun humune rÂzı olmaz, feryÂd-figÂn ederseniz gunÂha girersiniz. Sizin bize bir kapınız, bir merdiveniniz yoktur. Fakat biz size mutlak yine geleceğiz. Sakının, sakının. İster karada olsun, ister denizde, ister muhkem evlerde bulunsun, isterse cadırlarda. Hic bir Âile efrÂdı yoktur ki, ben, her gun mutlaka onların yuzune dikkatle bakmış olmıyayım. Hatt oyle ki, onların kucuklerini de buyuklerini de tanırım. Her birini şahsen tanırım. Allaha yeminle soylerim ki, y Resûlallah! Ben şÃ‚nı yuce olan Allahın emri olmadan bir sivrisineğin rûhunu bile kabzedemem!...



Hazret-i Omer, Ka'b-ul-AhbÂr'a dedi ki:

- Ey Ka'b, bize olumden bahset.

- Olum, insanoğlunun vucûduna sokulmuş bir diken ağacına benzer. Bu ağacın her bir dikeni onun bir damarına batar. Sonra o ağacı kuvvetli bir insan şiddetle ceker. Her bir dikeni bir damara saplanan bu ağac, cekilince kopardığını koparır, bıraktığını bırakır...



Dort şey vardır ki, onların kadrini ancak dort kişi bilir:

1- Gencliğin kadrini ancak ihtiyarlar bilir.

2- SelÂmetin kadrini ancak belÂya ducÂr olanlar bilir.

3- Sıhhatin kadrini ancak hastalar bilir.

4- HayÂtın kadrini de ancak oluler bilir.



Olumu nicin anlatmazlar?



Abdullah ibni Omer anlatır:

Babam sık sık şoyle derdi:

- Olmek uzere olan, fakat aklı başında bulunan birisi, yanındakilere olumu nicin anlatmaz şaşarım!..

NihÂyet gun oldu. Babama da olum geldi. Aklı başındaydı. Konuşabiliyordu da. Kendisine dedim ki:

- Babacığım, ecel gelmeden once sen, "Olmek uzere olan, fakat aklı başında bulunan birisi, yanındakilere olumu nicin anlatmaz şaşarım!" derdin.

Benim bu hatırlatmama cevÂben dedi ki:

- Ey oğulcuğum! Olum, anlatılabilecek bir şey değil. Bununla berÂber sana ondan bir nebze bahsedeyim. Allaha yeminle soylerim, şu Ân, iki omzumda sanki birer dağ var. Sanki rûhum iğnenin deliğinden cıkarılıyor. Sanki vucûdumda bir diken ağacı var. Sanki gokler cokmuş de ben yerle bu ikisi arasında sıkışmışım...

ALINTIDIR....

saygılarımla......
__________________