MUSTAFA YILDIZDOĞAN İLE YAPILAN BİR ROPORTAJ'DAN ALINTILAR:

MUSTAFA YILDIZDOĞAN:

“benim sınırlarımın dibinde, Ebulgarip Cezaevi’nde Musluman ıraklı kadınlara yapılan o vahşeti ve dehşeti gordukten sonra hÂl bu imamlar susuyorsa, hÂl bu muftuler susuyorsa, hÂl diyanet susuyorsa ben de diyorum ki; şu alnımızı secdeye caksak ve Allahın verdiği omur mahiyetinde yetmiş yıl boyunca secdeden kaldırmasak, yarın o kadın gelecek ve aynı şekilde kıyamet gununde bizim yakamıza yapışacak”

***********************************

—Şimdi bir duşunur diyor ki idealsiz ilim adamı (sozumuz meclisten dışarı) yuku kitap dolu olan merkebe benzer. Dolayısıyla oyle bir memlekette yaşıyoruz ki bir PKK teroru zamanında 30 bin can vermişiz. O şehit ailelerine baktığımız vakit o şehidimizin anasının, yengesinin, eşinin, bacısının hepsinin başında turban var. Hicbir kimse, Allahın bir kulu cıkıp da bu şehit toreninde kadınların başında turban var demiyor. Bu memlekete canını veren insanların normal sosyal hayat icerisinde turban takmaları niye problem oluyor? Can verme hususunda “evet siz canımızsınız, ciğerimizsiniz” ama farklı konu olduğu vakit giremezsiniz. Bir ilim yuvasında; bizim inancımız, bizim kulturumuz ve global dunya anlayışı icerisinde baktığınız vakit insanların beyinlerine bakarlar. Ama biz hÂl turbanda kalmışız. İşte bu neye benzer; Fatih Sultan Mehmet rahmetli İstanbul’u fethettiği vakit kilisede papazların melekler dişimi erkek mi muhabbetine benzer. Yazık… Bu milleti bir adım ileriye goturebilecek eğer ilim ise ve bunun vasıtası, direksiyonunun başı da bu ilim adamları ise biz yandık
*******************************************
—Bir televizyon programında ki konuşmanızda “Ben artık cocuğumu askere gondermek bile istemiyorum” demiştiniz. Sizi bu duşunceye iten sebep neydi?

—Doğrudur, ben Turk milliyetcisiyim. Elhamdulillah ben şunu da ifade etmek istiyorum; aklı erdiğinden beri namazını kılan, dini vecibelerini yerine getiren bir insanım ve sanatcıyım. Allaha binlerce şukur dudaklarından ne cıkıyorsa hayatına tatbik eden, hayatına tatbik ettiğini dudaklarıyla insanlara aktaran bir insanım. Hatta bazı espri de yaparım ki; ben yirmi yıldır kilomdan bile taviz vermemişim, ne artmış ne eksilmişim. Şimdi bu olaya baktığınız vakit bunun acısını nerde duyuyorum. Ben Bingol’den geliyorum, uc gun once Bingol konserimiz vardı ve orda yolun kenarında tanklarda askerlik yapan askerlerimizle goruştuk. Zannedilmesin ki bu şehit olan genclerimiz sırf devlete sadakat yuzunden veya mecbur emir mahiyetinde olduğundan dolayı askerdeler. Bu cocukların ozunde olan bir ozellik vardır. Bizi biz eden bir ozellik; bakara suresinde yuce mevlam diyor ki “Allah icin vatan icin oldurulenlere olu demeyiniz onlar diridir.” Şimdi sırf bu mujdenin doğrultusunda o cocuklarımız şehit olmuş. Bu nasıl bir memlekettir ki bu cocuklarımıza, bu askerlerimize kurşun sıkan teroristi affedildi sokağa bırakıldı, elebaşısı İmralı’da otelde, tatilde yaşıyormuş gibi yaşıyor. Ondan sonra bunlara yardım ve yataklık yapan vekiller gunduz canlı ekranda, televizyon yayınıyla serbest bırakıldı. Ve geciktirildi ki hapishanenin onunde izdiham oluşsun. Ondan sonra bakıyorsunuz ki bu milletin satıla satıla her şeyi satıldığı gibi Cuma hutbesindeki ayetime karışılır hale geldi. O zaman ben aptal mıyım, geri zekÂlı mıyım? Bu memlekette hicbir zaman bir başbakanın, bir bakanın, bir cumhurbaşkanını, bir milletvekilin cocuğu şehit olmuş mu; olmamış. Niye? Cunku onlar doğu ve guneydoğu Anadolu bolgesinde askerlik yapmıyor. Yalılarına iki yuz metre mesafede askerlik yapıyor. Dolayısıyla oyle bir duşuncem var. Bu zannedilmesin ki; milliyetcilik duygum, vatana, millete olan sevgim, saygım azaldığından dolayıdır. Değil. Ama ben diyorum ki hak edenin cezası yerine getirildiği vakit cocuğum da feda, eşim de feda, benim canım da feda olsun bu vatana, bu millete. Ama bu ahlaksızlıklar, bu cifte standart olduğu muddetce ben cocuğumu gondermek istemem.

__________________