Fal, eskiden yazılı oklarla, gunumuzde yıldız/kahve/bakla/iskambil kÂğıdı, birtakım harf/rakam (her şeyde bir olcu, bir denge, bir duzen vardır) ve işaretlere dayanarak izafi/goreceli gaybî meseleleri bilmek, gormek anlamaya calışarak kişilerle ilgili yorumlar yapmaktır.
Elbette kahve, bakla falcılarından sokak falcılarına kadar derece derece suiistimaller de yukselir. Mesela bunlar kahve veya insanın avucuna bakarak guya geleceğini okuyarak şoyle derler:

“Sana yakında bir yolculuk gorunuyor, uzun mu desem, kısa mı desem; cevrende bir duşmanın var, yakın mı desem, uzak akrabadan mı desem; hukûmetle bir işin var, buyuk mu desem, kucuk mu desem!...”

Şimdi duşunelim: Kim uzun veya kısa yolculuğu cıkmıyor, kim cevresindeki insanlardan bazılarıyla problem yaşamıyor, kimin hukûmetle işi yok?...

İşte, hepimiz icin gecerli olan bu gerceklerden hareketle el ve kahve falına bakarak bir şeyler soylerler. Medyum ve tarotcular işi biraz daha ileriye goturmuş, eğitim seviyesi yuksek kişileri etkileyen ve şartlandıran şarlatan falcılardır.

MÂide Suresi’nin 3’uncu ayetine gore, bir nevi gelecekten haber vermek olan her nevi falcılık ve bunlara inanmak haramdır, yasaktır.

Batı’da, Hıristiyanlık ile ilim arasındaki mesafenin acılmasıyla sekuler hayatın topluma nufuz etmesiyle mÂnevî boşluk doğmuş, akıl, ilim ve gerceklerle ilgisi olmayan okultizm (bilinmezlik, gizlilik, sırlar) alanına itilmiştir. Boylece devreye kabala, gul-hac, tarot, simya, astroloji, spiritualizm, kehanet, falcılık, ruh cağırma, vampirlik, buyuculuk, numeroloji, cadılık gibi benzeri bÂtıl inanışlar girmiştir. Ozellikle cadılık, efsunculuk, ufurukculuk, sihribazlık meslekleri caziptir.-Doc. Dr. Selim Soylu, Zaman, 29 Mart 2003.

Bediuzzaman, bunların hakikatlerinin olmadığını izÂh ve ispat ederek eğitim hayatını bu hurafelerden temizler.
__________________