Bizlere “dinci” diyen “dinsiz”lerle tartışmak abesle iştigal; cunku onlar, icinde yaşadıkları evrensel sistemi “oku”makta ozurluler!.

Onlar, “DİN” konusunu tartışabilecek yeterli veritabanına sahip olmadıkları icin, bırakın onları bir yana da; Dunya’da insanları “robotlaştırma”da olağanustu başarı gosteren musluman “guducu”lerin başarısına bir goz atın!

Tarihte hicbir devirde gercekleşmemiş boylesine “insanları robotlaştırma” evresi!.. Yetersiz “guducu”ler eliyle gunumuzde yuzmilyonlarca “musluman robot” uretimi gercekleştirilerek, evrensel bir başarıya(!) imza atılmıştır!.

Yeryuzunde acığa cıkmış en muhteşem bilgi kaynağı KurÂn-ı Kerîm ve Yeryuzunde yaşamış en muhteşem İnsan ve dahi sonsuzluğun en muhteşem Ruhu Hazreti Muhammed (aleyhisselÂm)’a tarihte hicbir devirde bu kadar zulmedilmemiştir…

Bu zulmu yapan, o muhteşem ZÂt’ı inkÂr edenler olsa, ne gam!.. Onlar zaten ne O’nu severler, ne inanırlar, ne de “ne demiş” diye sorgularlar!. Onları dile alıp da kınamak dahi zaman ve nefes israfı olur!

Âlemlere rahmet olarak acığa cıkmış (irsÂl olmuş) o muhteşem ZÂt’a ve oğretisine zulmedenler, maÂlesef, ne yazık ki bir suru Muslumandır!.

“Robotlaştırılmış Musluman”lar!.

“OKU”mayan, ağzından cıkan kelimelerin anlamından şuurunun haberi olmayan, aklını kullanmayan kişiler!

Ne kadar korkunc bir vebÂl altında olduklarını farkedemiyecek olcude perdelilik ile yaşayan “guducu”ler!.

“Sakın duşunme!”, “Hikmetini araştırma!”, “Sorgulama!”, “Aklını kullanma!”, “Nedenini kurcalama!”, “Anlamaya calışma!” denerek beyinlerinin işlevi, basîretleri koreltilen Muslumanlar!

KurÂn-ı Kerîm, “ilimle diri olun”; “yeryuzunde halifesiniz (kadın-erkek ayrımsız olarak)”; “duşunun, misÂllerle anlattıklarımızın neye işaret etmekte olduğunu fark ve keşfedin”, derken; “guduculer”, insanları beyinsiz yaşama programlamak icin ellerinden geleni yapıyorlar, taaa cocukluklarından başlayarak…

Artık o “robotlaşmış Muslumanlar”, tıpkı hipnoza girmiş insanlar gibi, “guducu”lerinden gelen hitap ve emir dışında hicbir şeye kulak vermez oluyorlar!.. Rasûlullah (aleyhisselÂm)’ı bile, “guducu”leri nasıl anlamalarını istiyorsa oylece kabulleniyorlar!.

“Teşbih”tir deyip, ortuyorlar!.. “Tenzih”tir deyip otelere yerleştiriyorlar!..

Kelimelerle boğuyorlar, insanları!.. Kelimelerin işaret etmek istediği anlamlara, tefekkur yelkeni actırmak yerine!

“Bilgi”, gereği kavranmak, işareti fark edilmek, uzerinde duşunulup yeni acılımlar edinilmek; sonucları hissedilip yaşanmak icin, “anahtardır”!.

Bilgi, ezberlenip tekrar edilesi yuk değildir, hammallığı yapılası!

KurÂn, “akıl sahibi insanlara” hitap eder; “robotlaştırılmış”, şuursuzca yaşayanlara değil!

KurÂn isimli muhteşem bilgi kaynağı, insanlar anlamını anlamadan, kuru kuruya ezberleyip tekrar etsinler diye gelmemiştir!.

Robotlar namazın hareketlerini taklit edip KurÂn’ı ezbere okurken, Muslumanın robottan farkı ne olacaktır?

“Robotlaştırılmış” olanlar, neslin kayıplarıdır!. Gecip gidiyorlar veya gidecekler oylece de!..

Onları “neslin kayıpları” hÂline getirenler, yuklendikleri vebÂlin azametini zerre kadar fark edebilseler; bu işlevleriyle, O muhteşem insan Allah Rasûlu ve son nebîsi Muhammed Mustafa (aleyhisselÂm)’a nasıl zulmetmekte olduklarını fark edebilseler, belki de akıllarını kacırırlardı!.

Bir yandan “sevgili peygamberim ben seni cok seviyorum” deyip; ardından da insanları, “aman o bilgileri sakın okumayın, araştırmayın, sorgulamayın, sonra kafanız karışır, imanınızdan olursunuz” diyerek Rasûlullah’ın getirdiklerini farketmekten anlamaktan, uzaklaştıranlar; buyuk coğunlukla yaptıklarının veya soylediklerinin nereye uzandığının bilincinde bile değillerdir!. Ne var ki gudulenler bu yuzden kaybettiklerini asla geri alamayacaklardır.! Sistemde mazerete yer yoktur!

“La ilahe illallah”ın anlamını, “en buyuk tanrı bizim tanrı başka buyuk yok!” ilkelliğiyle Muslumanlara enjekte edip, Rasûlullah’ın tum duşundurtme işlevini ortadan kaldıran; sonsuza dek en muhteşem bilgi kaynağı olarak kalacak KurÂn’ı, gokten gelmiş –pardon inmiş– “fermanname” anlayışıyla ortup işlevsiz hÂle getirenlere daha ne denebilir ki!.

Rasûlullah (aleyhisselÂm), “halife”siniz uyarısıyla “salÂt”ı yaşamayı (namazı ikameyi) oğretirken… Bugun, her tarafta namaz kılan(?) robotların(!) nasıl yatıp kalkacağının programlanması bilgisi yayılıyor!!!

Tevhid anlayışının acıklayıcısı Allah Rasûlu ve Nebîsi İbrahim aleyhisselam, “Rabbiy cealniy mukıymes salati ve min zurriyetiy” yani, “Rabbim bende salÂt yaşamayı oluştur; benden meydana gelen nesillerde de” diye dua ederken; ve bu olay, bize bir ibret ve tefekkur vesilesi olsun diye KurÂn’da vurgulanırken… Biz, yalnızca, “robotların namazının” propogandasını yapıp; “salÂtın (namazın) nasıl yaşanılacağı” hakkında tek soz etmiyoruz!

“Din”in direği salÂt (namaz)!

“Muminin mirÂcı salÂt (namaz)!

Şuurda yaşanılası bir muhteşem olay salÂt!. Yalnızca bedensel hareketler değil!.

“La ilÂhe illalah”ı kavrayamamış beyinler “Allah” ismiyle işÃ‚ret edileni anlayamaz!.

“Allah” ismiyle işÃ‚ret edileni fark etmemişler, HU’nun “EKBER”iyetinin anlamını hic duşunemez!.

“Allah” ismiyle neye, nasıl işÃ‚ret edildiğini anlamamış “robotlaştırılmış”ların, “Bi-ismi Allah” demesi de mumkun değildir; “Rahman-ir Rahîm”i fark edebilmesi de!.

“Fatiha’sız namaz olmaz” vurgulamasının, olayın sesli kelime tekrarı olmadığını anlattığını da anlayamaz; duşunmekten – sorgulamaktan, anlamaya calışmaktan “KAFAN KARIŞIR!” diye perdelenmiş olanlar!. Bunun anlamının, “Fatiha’nın mÂnÂsını idrak edip hissedip yaşamadan, namazın ikame edilmiş olmaz”; uyarısı olduğunu hic duşunmezler!

Yazık!.. Yuzmilyonlarca yazık!...

“Guducu”ler ve “gudulen”ler, Allah’ın kendilerine bahşetmiş olduğu en muhteşem bilgi "KurÂn'ı okumaktan", en buyuk nimet “salÂtı (namazı) yaşamaktan” mahrum olarak gidiyorlar bu dunyadan, ote yaşam boyutuna!.

“KurÂn’ı OKUmayı”, Arapca harfleri doğru telaffuz etmek olarak duşunmenin otesine gecemediklerinden; oylece şartlandıklarından!.

“SalÂt”ı (namazı), tanrıya tapınmak, ya da kibarcasıyla “Allah’a tÂ’zim” olarak duşunmenin otesine gecemediklerinden; oylece şartlandıklarından!.

“Allah’a ibadet icindir salÂt (namaz)”!.

“Tanrıya tapınmak icin” değildir namaz!

“Allah’a ibadet”, kulluğunun idrakında olmak demektir!.

“KUL”luğunun idrÂkında olmak demek; tum varlığının, vucudunun, “ben”liğinin, O’nun esmÂsından var olduğunu, bunun otesinde mutlak bir “hic”likten ibÂret olduğunu bilmek, hissetmek, yaşamak demektir!. EsmÂsına sınır koymamaktır “KUL”luk!.. (Bunun anlamını cok iyi duşunmek gerek; zir “şirki hafî” yani “gizli şirkin” sebebi budur.)

“İhlÂs” ve “FÂtiha” sûreleri, mumine bu gerceği kavratıp yaşatmak icin gerekli olan her inceliği acıklayan KurÂn’ın, ozu mahiyetindeki bilgiyi ihtiva eder.

Bunların anlamını kavrayıp yaşayan, “ben”liğinin hakikatine ererek, “ben”inin O mutlak vucutta “yok”luğunu hissedip yaşar! SalÂtı (namazı), ikÂme edilmiş olarak, mirÂc olur!.. MirÂcı tamam olur!.

Tum bu anlattıklarımız, daha, Rasûlullah (aleyhisselÂm) ’ın bize actığı muhteşem guzelliklerin kapısıdır… İceri girenler icin, hicbir gozun gormediği, hicbir dilin anlatmadığı nîce guzellikler daha vardır!.

Dunyada basîreti kor olan, Âhırette de kor olacaktır!. Bu sistemin, “sunnetullah”ın gerceğidir!.

Allah kimin selÂmetini dilemişse, o kişi bu yazdıklarımızı iyi duşunur ve yaşamına ona gore yon verir yeni baştan!.

“Huzuruna cıkan” husrandadır!.

“Huzurda olmanın sonuclarını yaşayan”, yanmaktan azÂd olmuştur!

“Huzurdan uzaklaştırılmışlığı” yaşayanın alÂmeti, ceşitli indî, nefsanî, şeytanî gerekcelerle yaptığı dedikodu ve gıybetle omur tuketmesidir!.

Lutfa ermişliğin sonucu, beş duyu kayıtlarından azÂde, tefekkurun kanatlarıyla, esm aleminin ozelliklerinin acığa cıkışını seyirdir!.

Gozunle, gorebildiklerini seyrediyorsun…

Ya goremediğin diğer gorunmezleri, mesafe kaydından beri olarak diğer sistemlerdeki yaşayanları gorebilseydin; daha doğrusu algılayabilseydin de, beynin o algıladıklarını da goruntuye cevirebilseydi!..

Hele hele…

Algılama sisteminle, yalnızca yaşadığın sistemi değil, galaksi veya evreni değil; tum semÂlardakileri; yani katmanlardakileri; yani hucreler boyutundaki bilinc turlerini yaygın ve katmansal olarak; yani molekuler boyuttaki bilinc turlerini yaygın ve katmansal olarak; yani atom altı katmanların bilinc turlerini yaygın ve katmansal olarak algılasaydın aynı anda da; beynin onları da goruntuleyebilseydi!..

Fesubhanallah!

Allahu ekber!.

Gel dostum… Ne olursan ol, gel tefekkur dunyasına, aklını değerlendirenler arasına!.

Bırak taklitciliği!

Bırak, “kafan karışsın”!.. Denizler durulmaz dalgalanmadan!.

Elbette, şartlandırıldığın yanlışlar, eksikler, yetersizlikler, gelen doğru bilgilerle karşılaşınca karışacaktır!. Kafan, allak bullak olacaktır!.

Katarakttan kurtulmak istiyorsan, ameliyatı kabulleneceksin!.

Ameliyattan korkarsan kor kalırsın!.. Bunu anla artık!.

Korler, baskı yaparlar sana; ameliyatı kabullenip, “goren”ler ve sonuclarını yaşayanlar arasına katılmaman icin!.

Bir duşun ne olur, biraz gercekci ol!

İster Gavsı Âzam Abdulkadîr Geylanî, ister Şahı Nakşıbend, ister Hacı Bektaşı Velî; ister bir başka değer verdiğin…

Bunlar veya bunlar gibi nîceleri, “kor”ler Âleminden kacıp, ote Âlemde ebedî olarak kor olmamak icin Rasûlullah (aleyhisselÂm)’ın getirdiklerini ve o Muhteşem Bilgi Kaynağı KurÂn’ı değerlendirip “mukarreb” olmuşlar.

Muslumanlık, “gardırop” ve “kıl” dini değildir!.

Olay, kıyafet ve yuzdeki kılların şekli olayı değildir!

“Kişi kendini benzettiği kavimdendir” uyarısını yapan RASÛLULLAH’tır; ki Rasûlu olduğu ALLAH, acıkladığı Bilgi Kaynağında şunu vurgulamaktadır:

“Allah sizin suretlerinize değil ŞUURUNUZDAKİNE (kalbinizdekine) bakar”!

Yetersiz bilgisi olan “guduculer” sizi bedene donuk boyutla kayıtlarken, “YAŞANILASI” nasıl bir muhteşemlikten perdelendiğinizi ne zaman fark edeceksiniz?..

Allah, Dunya’da yaşamış en muhteşem insan, Rasûlu Muhammed Mustafa (aleyhisselÂm)’ın acıkladıklarının hakikati doğrultusunda şuurumuzdakileri yenilemeyi kolaylaştırsın!.

AHMED HULÛSİ
07 Nisan 2007
www.ahmedhulusi.org
__________________