Muhterem okuyucularımız; takvimimizdeki namaz vakitleri Hanefî mezhebinin ictihatlarına dayanmaktadır. Fıkhî esaslara gore hesaplama yapılırken arz derecesi (enlem), tûl (boylam), saat dilimi, yukseklik, arÂzî genişliği gibi bircok astronomik, klimatolojik ve jeolojik unsurlar kullanılmaktadır.

Bir yerin namaz vakitlerinin doğru olarak hesaplanabilmesi icin sadece “geometrik değerler” değil, fıkhî olculere uygun olan “gorulen değer” neticeleri esas alınmıştır. Mesela, guneşin doğuş-batışı icin ‘geometrik doğuş-batış' değil, cıplak gozle gozlenebilen ‘gorulen doğuş-batış' asıldır. Sadece geometrik değerlerin hesaplanması ile elde edilen değerler -bunların sapmasına sebep olan pek cok unsurdan dolayı- gercek değerleri karşılayamamaktadır. Bu sebeple İslÂm Âlimleri bazı zarûrî tedbirler almışlardır. Bu tedbirlere, duzeltmelere “Temkin” adı verilmektedir. Temkin, daha ihtiyatlı olmak icin yapılmış bir duzeltme değil, fıkhî olarak yapılması zarûrî bir duzeltmedir. Bu duzeltmeler neticesinde ortaya cıkan değerler fıkhî olculere uygun hÂle gelmiş olur. BinÂenaleyh temkinsiz vakitlerin kullanılması mahzurludur.

Temkin ve diğer ilmî yollarla, sapmaları zarûrî olarak duzeltilmiş vakitler, asırlardan beri İslam Âleminde kullanıldığı gibi Turkiye'de de 1982 yılına kadar -Diyanet Takvimi dÂhil- butun takvimlerde kullanılmıştır. Fazilet takvimi hÂlen bunu kullanmaya devam etmektedir.

Bu sebeple Muslumanlara:

Takvimimizde verilen vakitlere riÂyette titizlik gostermelerini,

Namazlarını vaktin sonuna kadar geciktirmemelerini,

Oruca başlarken takvimimizdeki imsak vaktine riÂyet etmelerini,

Sabah namazını takvimimizde gosterildiği gibi imsak vaktinden en az 20 dakika sonra kılmalarını tavsiye ediyoruz. Daha erken kılınması isÂbetli olmaz.
__________________