Yakınlarından birisi Omer b. Abdulaziz'e bir elma hediye gondermişti. O da elmayı biraz kokladıktan sonra sahibine geri gonderdi. Elmayı geri goturen gorevliye şoyle dedi:
- Ona de ki, elma yerini bulmuştur.
Fakat gorevli itiraz edecek oldu:
- Ey muminlerin başkanı! Rasulullah AleyhisselÂm hediye kabul ederdi. Bu elmayı gonderen de senin yakınlarındandır.
Halife cevap verdi:
- Evet ama, Rasulullah s.a.v.'e verilen hediye idi. Bize gelince, bize verilen hediyeler ruşvet olur.
Valilerin maaşlarını cok bol verirdi. Sebebini şoyle acıklardı:
- Valiler para sıkıntısı cekmezler, butun ihtiyacları karşılanırsa, kendilerini halkın işlerine vakfederler.
Bir gece halifenin yanında bir misafiri vardı. Kandilin yakıtı tukenmişti. Misafir dedi ki:
- Hizmetciyi uyandıralım da kandilin yağını koyuversin.
- Hayır, bırak onu uyusun. Ben ona iki ayrı işi yaptırmak istemem.
- Oyleyse ben kalkıp kandile yağ koyayım.
- Olmaz, misafire iş gordurmek yiğitlikten sayılmaz.
Kendisi kalktı, kandilin yağını koyup yerine dondu ve şoyle dedi:
- Ben kalkıp iş yaparken de Omer'dim; gelip oturdum, yine aynı Omer'im.
İki bucuk yıllık halifelik doneminde İslÂm aleminde adaleti hakim kılmıştı. Buyuk dedesi Hz. Omer r.a. gibi adalet ve basiret sahibiydi. Henuz kırk yaşlarında iken onu cekemeyenler tarafından bin dinar altın para karşılığında hizmetcisi eliyle zehirlenmişti. Hizmetcisi sucunu itiraf ettiğinde, Omer b. Abdulaziz, paraları adamdan alarak devlet hazinesine koymuş, kendisini serbest bırakmış, oldurulmekten kurtulması icin de kacmasını soylemişti.
Not: www.dinvekitap.com adresinden alıntıdır.
Eğer daha once burada yazıldı ise ozur dilerim, aramayı bulamadım sanırım iptal edilmiş sunucu olaylarından dolayı.

__________________