İman, Muhammed aleyhisselamın Allahu teÂl tarafından getirdiği bilgilere inanmak ve inandığını dil ile soylemek demektir. Bu bilgilerin herbirini araştırmak ve anlamak gerekmez.
Dinimizin bildirdiği iman, acaba doğru mu diye araştırılmaz. İman, Muhammed aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrubeye ve felsefeye uygun olup olmadığına bakmadan, tasdiktir. Akla uygun olduğu icin tasdik etmek, aklı tasdik etmek olur, Resulu tasdik etmek olmaz. Yahut Resulu ve aklı birlikte tasdik etmek olur ki, o zaman Peygambere itimat tam olmaz.Tam olmayınca, iman olmaz. Allahu teÂlÂ, (Onlar gayba iman ederler) buyuruyor. (Bekara 4)
Resulu de, (Dini aklı ile olcenden daha zararlısı yoktur) buyurdu. (Taberani)
İman, Amentu’de bildirilen altı esasa inanmaktır. Yani Allah’a, meleklerine, gonderdiği mukaddes kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gunune, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, oldukten sonra dirilmeye inanmaktır.
[Amentu şoyledir:
Âmentu billahi ve melaiketihi ve kutubihi ve rusulihi vel yevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teÂl vel ba'su ba'del mevti hakkun. Eşhedu en l ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluh.]
İmanın sahih, makbul ve muteber olması icin gerekli şartlardan bazıları şunlardır:
Allahu teÂlÂ, vacib-ul-vucud ve hakiki mabud ve butun varlıkların yaratıcısıdır. Dunya ve ahiret Âleminde bulunan her şeyi, maddesiz, zamansız ve benzersiz olarak yoktan var eden, ancak Allahu teÂlÂdır. Allah, mekandan ve zamandan munezzehtir. [Necdiler ve selefiyeciler gibi Allah gokte veya Arşta demek kufurdur.] Allahu teÂl ahirette Cennette gorulecektir. Muminler, Cennette iken, hicbir şeye benzemeden Allahu teÂlÂyı gorunce başka nimetleri unuturlar. İmanın temeli hubb-i fillah buğdi fillahtır. Sevgi ve buğzu yalnız Allah icin olmak. Allahu teÂlÂnın duşmanlarını sevmek, insanı Allah’tan uzaklaştırır. Duşmanlarından uzaklaşmadıkca, sevgiliye [Allah’a] dost olunmaz. Tevekkul imanın şartıdır. (Eğer imanınız varsa Allah’a tevekkul ediniz!) [Maide 23] (İhya) İman konusunda kıyas olmaz, ictihad veya kıyas edip yanılan kÂfir olur. Zaruri olarak ve icma ile bildirilmemiş olan iman bilgilerinde ictihad edip de yanılan, kÂfir olmaz ise de, bid'at sahibi olur. Mukallidin imanı muteberdir. [Ana babasını, hocalarını taklit ederek, doğru itikada kavuşan kimsenin imanı sahihtir. Ancak, inceleyip araştırmadığı icin, yani fen bilgilerini kısaca oğrenip, Allahu teÂlÂnın varlığını duşunmediği icin, gunah işlemiştir. Fen bilgisini oğrenmemiş bir kimse, ana babadan, kitaptan oğrenerek iman ettiği, duşunerek kabul ettiği, aklını kullanarak inandığı icin, istidlali terk etmiş sayılmaz diyen Âlimler de vardır.] İbadetler, ameller imandan parca değildir. Yani ibadet etmeyen veya katillik, gasp, zina gibi buyuk gunah işleyen muslumana kÂfir oldu denilmez. İman artıp eksilmez. Yani iman edilmesi gereken şeyler yonunden artıp eksilmez, fakat yakîn ve tasdik yonunden parlaklığı, kuvveti artıp eksilir. Muminler, iman ve tevhid hususunda birbirlerine eşittir. Fakat amel itibariyle birbirlerinden farklıdır. Kendi imanından şuphe etmemek. İmanım var mı yok mu dememeli, elhamdulillah muslumanım demelidir. Bir muddet sonra, dinden cıkmayı niyet eden, o anda dinden cıkıp kÂfir olur. İtikadını İslam dininden almak. Resulullahın bildirdiği şekilde iman etmek. Can boğaza gelmeden iman etmek. KÂfirin son nefesteki imanı makbul değildir. Guneş batıdan doğmadan once iman etmek. Guneş batıdan doğunca tevbe kapısı kapanır. Akıl baliğ olanın Allah’ı bilmemesi ozur olmaz. Gayba iman etmek. Gaybı yalnız Allah bilir. Dilerse enbiya ve evliyasına da bildirir. Allahu teÂlÂ, kucuk gunaha azap edebilir, buyuk gunahları affedebilir. Allahu teÂl en faydalı olanı yaratmaya mecbur değildir. Havf ve reca arasında olmak. Allah’ın azabından korkup, rahmetinden umit kesmemek. Gunah işleyen, fakat tevbe etmeden mumin olarak olen kimseyi Allah dilerse ona Cehennemde azap eder, dilerse affeder ve hic azaba uğratmaz. Melekler, kÂfirlerin dediği gibi, Allahu teÂlÂnın ortakları veya kızları değildir. Gunah işlemezler. Meleklerde erkeklik dişilik yoktur. Kuran-ı kerim kelam-ı ilahidir, mahluk [yaratık] değildir. Kur’an-ı kerimdeki veya diğer din kitaplarımızdaki dini bir hukumden şuphe etmemek: Mesela tesettur acaba farz mı diye şuphe etmemek. Helal da haram da rızktır. Herkes kendi rızkını yer, kimse kimsenin rızkını yiyemez. Haramı haram, helalı helal bilmek. Harama helal, helale haram diyen kÂfir olur. Elfaz-ı kufurden bir sozu, anlamını kabul etmese de soyleyen kÂfir olur. [Yani şaka olarak veya guldurmek icin soylese yine kufur olur. Mesela şakadan ben peygamberim dese kufur olur.] Sarhoş iken, elfaz-ı kufru soyleyene kÂfir dememelidir. Bu kÂinat sonradan yaratılmıştır. [Felsefeciler, bunu kabul etmiyor, kÂinat boyle gelmiş, boyle gider diyerek kÂfir oluyorlar.] Evliyanın kerameti haktır. (Avarif-ul-mearif) Mestler uzerine mesh caizdir. Kufru gerektiren bir iş yapmamak. Mesela hac takmamalı, şakadan da, ben kÂfirim dememeli. Dar-ul-İslamda fıskı bilinmeyen her imamın arkasında namaz kılmak. [Dar-ul-harbde ise, Ehl-i sunnet ve salih olduğu bilinmeyen imam arkasında namaz kılmamalı!] Ehl-i kıbleyi tekfir etmemek, yani namaz kılan muslumana işlediği gunahlardan dolayı kÂfir dememek. [Ehl-i kıble denilen kimsenin bir inanışı, manası cok acık olan kati bir delile zıt ise, kufur olur. Boyle bir kimse, namaz kılsa da, her ibadeti yapsa da kÂfir olur.] Tasavvufu inkÂr etmemek. (Avarif-ul-mearif) Kabir ziyareti haktır. Vefat etmiş Enbiyadan ve evliyadan yardım istemek [tevessul] caizdir. (İrşad-ut-talibin, Et-tevessul-u bin-Nebi...) Okunan Kur'an-ı kerimin ve verilen sadakanın sevabını olulere gondermenin caiz olduğuna, bu sevapların ve duaların olulere vasıl olarak, azaplarının azalmasına sebep olacağına inanmak. Butun peygamberler, peygamberlikten once de sonra da gunah işlemezler. Peygamberlerden sonra insanların en faziletlisi, Hz. Ebu Bekir, sonra sırası ile diğer uc halifedir. Eshab-ı kiramın hepsi Cennetliktir. (Hadid suresi 10) Allahu teÂlÂnın Eshab-ı kiramdan razı olduğu bildiriliyor. Onlardan birini kotulemek, bu Âyet-i kerimelere inanmamak olur. (Tathir-ul-cenan) Mucizelere inanmak. Mirac mucizesi ruh ve bedenle birlikte olmuştur. Miracın Mescid-i aksaya kadar olan kısmını inkÂr eden kÂfir olur. Bundan sonrasına inanmayan ise, bid'at ehli, sapık olur. (Bahr-ur-raik) İnsanlara gelen hayır ve şer, fayda ve zararın hepsi, Allahu teÂlÂnın takdir etmesi iledir. Kader, Allahu teÂlÂnın ezeli ilmi ile, insanların ve diğer mahlukatın yapacağı işleri bilmesi ve dilemesidir. Bunun yaratılmasına kaza, ikisine birden kaza ve kader denir. Allahu teÂlÂ, dilediğini bir lutuf olarak hidayete ulaştırır. Dilediğini de adaletinin gereği olarak sapıklığa duşurur. Cunku insanların işlerini Allahu teÂl yaratır, fakat insana da irade-i cuziye vermiş, yaptığından sorumlu tutmuştur. Oldurulen de, intihar eden de eceliyle olmuştur. Ecelsiz olum olmaz. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Hic kimse, ecelinin onune gecemez ve onu geciktiremez.) [Araf 34] İntihar edenin namazı kılınır. (Durr-ul-muhtar) Oldukten sonra herkes dirilecektir. Kabir suali kabirde ruhun cesede iadesi ve kÂfirler ile gunahkÂr muminler icin kabir azabı vardır. Kabir azabı ruh ve bedene olacaktır. Buna inanmayan bid'at sahibi olur. [Hadis olsa da, olmasa da, kabir azabına inanmam. Akıl ve tecrube, bunu kabul etmiyor, diyen ise kÂfir olur.] Cennet ve Cehennem şu anda vardır. Cennette nimetler, Cehennemde azap vardır. Cennet ve Cehennem hic yok olmaz. Muminlerin, Cennete girmesi Allah’ın fazlındandır. Cunku kimse ameliyle Cenneti hak edemez. İnsanlar, dirilince hesaba cekileceklerdir. Ameller mizanda tartılacaktır. Peygamberler, Âlimler ve salihler, gunahkÂrlara şefaat edecektir. Peygamber efendimizin şefaati buyuk gunah işleyenleredir. Dağlar kadar buyuk gunahı olanlar da, az veya cok şefaate kavuşacaktır. Affa ve şefaate kavuşanlardan başka butun gunahkÂrlar, gunahlarının cezalarını cekeceklerdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her peygamberin, mustecab [kabul olan] bir duası vardır. Ben duamı, ummetime şefaat etmek icin ahirete sakladım.) [Buhari] Şefaati inkÂrdan sakınmalı. Cunku hadis-i şerifte, (Şefaatime inanmayan, ona kavuşamaz) buyuruldu. (Şir’a) GunahkÂr muminler, Cehennemde sonsuz kalmaz, kÂfirler sonsuz kalır. (Bekara 81) Sırat koprusu vardır. (Nuhbet-ul-Leali) [Kopru denilince, bilinen kopruler zannedilmemelidir! “İmtihan koprusu” diyoruz. Halbuki imtihanın kopruye benzer tarafı yoktur. Sırat koprusu de, bilinen koprulere veya imtihan koprusune hic benzemez. Kıyamet alametlerine inanmak: Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Şu alametler cıkmadan kıyamet kopmaz: Guneş batıdan doğar, uc yer batar, İsa gokten iner, Duman, Dabbetul arz, Deccal, Yecuc Mecuc ve Aden’den bir ateş cıkar.) [Muslim] Hazret-i Mehdinin geleceğine inanmak da, Ehl-i sunnet itikadındandır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamet kopmadan once, Allahu teÂlÂ, benim evladımdan birini yaratır ki, ismi benim ismim gibi, babasının ismi, benim babamın ismi gibi olur. Ondan once dunya zulumle dolu iken, onun zamanında adaletle dolar.) [Tirmizi, İ.Asakir]
[Bu bilgilerin hepsi, Fıkh-ı ekber, Emali, R. Nasıhin, Mektubat-ı Rabbani, Feraidul fevaid kitaplarından alınmıştır. Başka kitaplardan alınanların ise kaynağı sonunda bildirildi.]
__________________
Doğru İman Nasıl Olur?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Doğru İman Nasıl Olur?