bu yazıda ince bir dokundurma var zaten kaynakta o dokundurmadır

Zat-ı Akdes'in bir isme ihtiyacı yoktu ama kullar onu anlayabilsinler tanıyabilsinler diye kendisini isimlerle vasıflandırdı ve bunlara kullarından dilediğine oğretti boylelikle kullar kendilerine gelen bilgilerle Akdes Zat' a ibadetlerini eda ettiler...Yani Akdes Zatın Allah olmaya bile ihtiyacı yoktu...

yine O nu bilmek icin makamlar yarattı herkese razı olacağı ya da olması gerektiği bir makam verdi(makam konusunda kulların itialarını en son kıyamette cevaplanacaktır-ayan-ı sabite aleminde- mesela ben niye Peygamber olmadım ya da ben niye zalim oldum itirazları)
ve kendisinin makamınıda uluhiyet makamı olarak adlandırdı yani ilahlık makamı...o istedi ki kulları şunu bilinsin ve asla unutmasın!
"ULUHİYET MAKAMININ EZELDEN EBEDE YEGANE SAHİBİ O DUR HİC BİR ORTAĞI YOKTUR" bu bilgiyi kalplerinin en derinine yerleştiren ve oyle yaşayan kullara mumin dedi ve onlardan razı olduğunu soyledi..
ancak tersini yapan uluhiyeti bir takım insanlara taşlara ağaclara yıldızlara heva ve hevesatına kor nefsine verenleri ve bunu kalplerinin en derinine kadar yerleştirenleri lanetledi ve onlar icin yok edilmek uzere alemin kazan dairesi hukmunde olan cehennemi hazırladı...ordan asla cıkmayacaklar orda asla sevinemeyecekler ve yaşamları git gide yitecek azalıcak....bu azalış ebediyete kadar surecek...
"onlara ne oldu Ya Hud(AS)
Hz Hud(AS)-onlar yokoldular!"azaba uğrayan kavminin hali icin sorulan soruya verilen cevap her şeyi anlatıyor

ozetlersek;
Uluhiyet makamı Allah-u Teala ya hastır ondan başka kimse o makamda bulunamaz o makama en yakın makam arasında sonsuz mesafe vardır ve kulların hic biri ulaşamaz,Allah-u Teala yı tam olarak anlayamaz kavrayamaz!
"Allah'ım seni hakkıyla bilemedik"(Hadis-i Şerif-SAV-)
__________________