Toplumdaki Fesadın Sebepleri Perşembe, 19 Ocak 2012
Resulallah (sav) bir gun Muhacirlerin yanına gelerek şoyle buyurdular: “Ey Muhacirler! Beş şey vardır ki onlar toplumda yaygın hale geldiği zaman o toplumda hicbir hayır kalmaz. Onların siz hayatta iken ortaya cıkmasından Allah’a sığınırım. Birincisi, bir millette zina yaygın hale gelir de alenî işlenirse o toplumda taun yayılır veya o zamana kadar cıkmamış gorulmeyen yaygın hastalıklar gorulur. İkincisi, Olcu ve tartıda hile yaygınlaşırsa Allah o toplumu gecim sıkıntısı ve kıtlığa mahkûm eder. Ucuncusu, bir toplumda zekÂt verilmezse o beldeye kuraklık hÂkim olur. Şayet hayvanlar olmasaydı Allah bir damla yağmur yağdırmazdı. Dorduncusu, herhangi bir millet Allah’a ve Resulune veya aralarındaki anlaşmalara, yani ahde vefa gostermezlerse, duşmanla yaptıkları anlaşmaları bozarlarsa Allah onlara duşmanları musallat eder, onlar da ulkelerini istila eder ve ellerindeki servetleri alırlar. Beşincisi, bir millet Allah’ın indirdiği hukumlerden işlerine geleni secer ve hevalarına gore hukmederlerse Allah onları kendi kendilerine duşurur, savaşıp dururlar.” (İbn-i MÂce, Fiten, 22)
Hadisin Acıklaması:
Yuce Allah Kur’Ân-ı Kerimde “İnsanların elleriyle yaptıkları yuzunden ve işledikleri gunahlardan dolayı karada ve denizde fesat ortaya cıktı, duzen bozuldu. Allah onların yaptıklarının cezasını onlara tattırmaktadır, boylece belki onlar yaptıklarının yanlış olduğunu anlarlar da gunahlarından ve yanlışlarından donerler” (Rum, 30:41) buyurarak gunahların ve hataların sonuclarını insanlara tattıracağını haber vermiştir.


Fesat Allah’ın haram kıldıklarını işlemek ve farz kıldıklarını terk etmek ve yapmamaktan kaynaklanmaktadır. Allah’ın emirleri hayır, hak ve adalet, yasakları da yine aynı şekilde hak ve adalettir. İnsanlar hakkı ve adaleti gozetmezlerse bunun tersi olan haksızlık ve zulmu irtikÂp etmiş olurlar. Cunku Allah insanlara felah, kurtuluş ve başarı yollarını gostermekle nefislerini terbiye ve ruhlarını terakki ettirerek cennete layık hale gelmelerini istemektedir. Yeryuzunun dengesini de hak ve adalet uzere kurmuştur. Hak ve adaleti dengesini bozan duzeni bozmuş ve fesada sebep olmuş olur.
Yeryuzunde fesadın nasıl cıkacağını da peygamberimiz (sav) hadislerinde haber vermektedir. “Beş şey vardır ki onlar toplumda yaygın hale geldiği zaman o toplumda hicbir hayır kalmaz. Onların siz hayatta iken ortaya cıkmasından Allah’a sığınırım” buyurmuş ve fesadın sebeplerinden beşini saymıştır.
“Birincisi, bir millette zina yaygın hale gelir de alenî işlenirse o toplumda taun yayılır veya o zamana kadar cıkmamış gorulmeyen yaygın hastalıklar gorulur.” Zina nikÂhsız beraberlikler ve kadın erkek arkadaşlığıdır. Namahrem, yani birbirlerine nikÂhı duşen ve evlenmelerinde dinen bir sakınca olmayan kadın ve erkeğin halvet olmaları, bir arada bulunmaları, yalnız kalmaları haramdır, yasaktır. Zira bu insanı zinaya goturur. Atalarımız “Ateş ile barut bir arada bulunmaz” demişlerdir. Bu durumda bulunan bir erkek ve kadın ne kadar iyi niyetli de olsalar, gunah ve yasak olan hicbir fiil ve eylemde bulunamamış da olsalar başkalarının su-i zannına sebep olur. Bu da dedikoduya, gıybet ve iftiraya sebeptir. Bu da iffetin ve namusun velev su-i zan ve iftira ile lekelenmesine vesiledir. Bu da yeryuzunde fesada sebeptir. Bu nedenle peygamberimiz (sav) “Sizi tohmete sokacak yerlerden uzak durunuz” buyurmuşlardır.
Zinaya yol acacak ve sebep olacak olan davranışlar dinlemek, bakmak ve dokunmaktır. İslam bilginlerine, hukukcu ve ahlakcılarına gore “harama sebep olan şeyler de haramdır” demişlerdir. Bu nedenle zinaya sebep olan konuşmak ve dinlemek, bakmak ve dokunmak da haramdır. İslam bilginleri buna “kotuluğe engel olacak şeyler” yani “Sedd-i Zerayi” demişlerdir. Yuce Allah Kur’an-ı Kerimde zinayı yasakladığı gibi bakışı da yasaklamıştır. Nitekim “Mu’min erkek ve kadınlara soyle gozlerini sakınsınlar” (Nur, 24:30-31) ayeti ile namahreme bakışı yasaklamıştır. Peygamberimiz (sav) “Dilin zinası konuşmak, kulağın dinlemek, gozun bakmak ve elin dokunmaktır. Kalp de temenni eder, ferc de onu tasdik eder” buyurarak zinaya sebep olacak şeylerin zinadan sayıldığını ve bunlardan kacınmak gerektiğini ummetine oğretmiştir. Peygamberimiz (sav) Hz. Ali’ye “İlk bakış senin değildir, ancak ikinci defa bakmaya senin hakkın yoktur” (Tirmizî, Edep, 62; Muslim, Edep, 45; Ebû DÂvud, NikÂh, 43) buyurarak gormek insanın elinde olmadığı icin affedildiğini, ancak kasıtlı bakışların haram olduğunu soylemiştir.
Hal boyle olunca “Kadın erkek arkadaşlığı, beraber gezmeler ve aynı evde yalnız yaşamak” elbette yasaktır ve fesada sebeptir. Zira erkek kadın arkadaşlıkları bakmadan, dokunmadan olmaz. Ayrıca hic kimse kendisini “derler, derler…” demekten de kurtaramaz. Bu gibi beraberlikler zinayı coğaltır, o da gorulmemiş hastalıklarını ortaya cıkmasına sebeptir. Nitekim dunyayı tehdit eden “Aids Hastalığının” zinadan kaynaklandığı herkesin bildiği bir husustur.
“İkincisi, Olcu ve tartıda hile yaygınlaşırsa Allah o toplumu gecim sıkıntısı ve kıtlığa mahkûm eder.” Olcu ve tartıda hile ticarette durustluğun kaybolması ve aldatma anlamına gelmektedir. Ticarette durustluğun olmadığı yerde gecim sıkıntısı, enflasyon ve hayat pahalılığını netice verir. Hayat pahalılığı kıtlığa ve gecim sıkıntısına sebeptir. Ticari hayatta durustluk hÂkim olursa, hile ortadan kalkarsa gecim sıkıntısı ortadan kalkar.
“Ucuncusu, bir toplumda zekÂt verilmezse o beldeye kuraklık hÂkim olur. Şayet hayvanlar olmasaydı Allah bir damla yağmur yağdırmazdı.” ZekÂt, Allah icin yardım vasıtasıdır. Sosyal hayat yardımlaşma ile devam eder. Toplumda Allah icin yapılan yardımlar olmazsa merhamet ve şefkat duygusu ortadan kalkar. Boyle bir topluma Allah ceza olarak kuraklık vereceğini peygamberimiz (sav) haber vermiştir. “Şayet dilsiz hayvanlar ve yavrular olmazsa yağmur yağdırmazdı” buyurmaktadır. Nitekim peygamberimiz (sav) şefkat ve merhametin rızkı celb edeceğini “Beli bukulmuş ihtiyarlarınız ve beşikteki masum yavrularınız olmasaydı belalar sel gibi uzerinize dokulecekti” (Heysemi, Mecmeu’z-Zevaid, 10:227; Beyhakî, Sunenu’l-KubrÂ, 3:345) buyurarak ifade etmiştir.
“Dorduncusu, herhangi bir millet Allah’a ve Resulune veya aralarındaki anlaşmalara, yani ahde vefa gostermezlerse, duşmanla yaptıkları anlaşmaları bozarlarsa Allah onlara duşmanları musallat eder, onlar da ulkelerini istila eder ve ellerindeki servetleri alırlar.” Anlaşmalara riayet etmek, ahde vefa gostermek, verilen sozleri yerine getirmek guven ve emniyet kaynağıdır. Emniyet ve guven ise insanı ve toplumları duşmanlardan korur. Şayet verilen sozler tutulmazsa, anlaşmalara uyulmazsa ve ahde vefa gosterilmezse Allah o milleti duşman istilası ve savaşlarla cezalandırır. Bu nedenle Musluman asla saldırgan olmaz, anlaşmaları bozmaz ve bozmamalıdır.
“Beşincisi, bir millet Allah’ın indirdiği hukumlerden işlerine geleni secer ve hevalarına gore hukmederlerse Allah onları kendi kendilerine duşurur, savaşıp dururlar.” Allah’ın indirdiği hukumler hak ve adalet olan hukumlerdir. Heva ve heves ile hak ve adaletten ayrılırsa insanların aralarında anlaşmazlıklar ortaya cıkar. Bu anlaşmazlıkları gidermek icin adalet yerine heva ve hevese gore hareket edilirse herkes menfaatini arar, bu da anlaşmazlıklara ve kavgalara sebep olur. Bu nedenle dinin adalet hukumleri yerine heva ve hevesten kaynaklanan kanunlar yapılırsa insanlar arasındaki catışmalar bir turlu ortadan kalkmaz.
__________________