Resulullahin muezzini BilÂl-i Habesî
BilÂli Habesî hazretleri, ilk imÂn edenlerden idi. Musriklere karsi musluman oldugunu acikca bildiren yedi SahÂbiden biridir. Musluman olmadan once Mekke-i Mukerreme’de musriklerin ileri gelenlerinden Umeyye bin Halefin kolesi idi.
BilÂli Habesî yine bir kervanla Umeyye bin Halefin mallarini satmak uzere Sam’a gitmisti. Bu kervanda Hz. Ebû Bekir de vardi. Bu ticaret seferi, Hz. Ebû Bekir ile BilÂli Habesi arasinda dostluk krulmasina sebep oldu.
Hz. Ebû Bekir, Sam’da bulundugu sirada bir ruy gormustu. Bu ruyÂsini tÂbirettirmek uzere giderken yaninda BilÂli Habesi’yi de goturmustu. Ruya tabircisi, Hz. Ebû Bekir’e “Senin ruyÂn sadik bir ruyÂdir. Bir peygamber gonderilecek sen onun hayatinda yardimcisi, vefÂtindan sonra da halifesi olacaksin,” dedi.
BilÂli Habesi, bu sozleri ibret ve hayretle dinledikten sonra, “Putlar mi gonderecek?” dedi. Tabirci, “Hayir, semÂvÂti, arzi ve herseyi yaratan Allah onderecektir. O peygamber, esi ve benzeri olmayan Allaha ibadet etmeyi ve putlarin kirilmasini emredecek” dedi. BilÂli Habesi derin derin dusundukten sonra “Putlarin kirilacagi gun,” diye mirildandi. Tabirci, “ evet onlarin hepsini kiracak!” dedi. Bu kervan Sam’dan Mekke-i Mukerremeye dondugunde artik IslÂmin nuru alemi aydinlatmisti. Insanlar birer ikiser musluman oluyordu.
BilÂli Habesî bir gece yarisindan sonra kaldigi evin kapisinin yavas yavas cilindigini ve “BilÂl! BilÂl!” diye fisildayan bir ses duydu. Gecenin bu saatinde nedir bu ses diye dogruldu. Yine “BilÂl! BilÂl!” diye fisildayan ses isitti. Karanlikta urpererek sesin geldigi yere yaklasti. “Kimsin? “dedi. Ben Ebû Bekir deyince, “Bu saatte ne istiyorsun? Ne soyleyeceksen sabah soyleyemez miydin?” dedi. Hz. Ebû Bekir “Hayir ya BilÂl! Soyleyecegimi, sÂhibinin yaninda sana acamam,” dedi.
BilÂli Habesi, “Nedir oyleyse o haber?” dedi. “Bu ummetin Peygamberi geldi. BilÂli Habesi bu ummetin Peygamberi!” diye tekrar edince, “ evet Y BilÂl” dedi. “Kimdir o?” deyince Hz. Ebû Bekir, “Muhammed bin Abdullah”dir dedi. BilÂli Habesî, “Nasil bildin?” dedi. Ben kendisine sordum. Bana,” Evet Y Eb Bekir! Rabbim beni insanlara mujdeleyici ve korkutucu olarak, Hz. Ibrahim’i gonderdigi gibi beni de butun insanlara peygamber olarak gonderdi,” diye cevap verdi. Ben de, “Sen yuksek bir ahlÂka sahipsin yalan soylemezsin” dedim. Elini uzatti ben de elini tuttum ona tabi olup, musluman oldum. BilÂli Habesî basini egip, bir muddet sessizce bekledi. Yolculuktaki ruyayi hatirladi. Sonra da Hz. Ebû Bekir’in bildirdigi gibi kelimeyi sehÂdet getirerek musluman oldu.
“Zengin olarak degil fakir olarak ol
Hz. BilÂli Habesi’nin sesi gur cok guzel ve pek tesirliydi. O, ezan okumaya baslayinca, herkes buyuk bir ask ve vecd icinde dinler kendinden gecerdi. Ezan okurken herkesi aglatirdi. Peygamberimizin vefÂtina kadar muezzinlige devam etti. BilÂli Habesî’nin muezzinlikten baska bir vazifesi daha vardi. O da bayram namazlarinda “Anaze” denilen mizragi tasirdi. Bu ÂsÂyi Peygamberimiz namaza veya duÂya durunca onune dikerdi.
Mekke’nin fethedildigi gunde Peygamberimiz has muezzini BilÂli Habesi’yi yaninda bulundurmustur. Mekke-i Mukerreme fethedilip, Ka’be putlardan temilenince Peygamberimiz BilÂli Habesî’ye, Ka’be’de ilk ezani okutturdu. Onun tatli ve gur sesiyle tevhid sedalari dalga dalga Mekke semalarinda yayildi. Bunu isiten EshÂb-i kirÂm artik kufrun ortadan kaldirildigini, hakkin gelip bÂtilin silindigini gorerek sevinc gozyaslari doktuler.
Peygamberimizin vefÂtindan sonra BilÂli Habesî ayrilik acisina tahammul edemez olmus, artik bir daha ezan okumamistir. Resûlullah’a olan muhabbetiyle hergun yanip, tutuyor gozyasi dokuyordu. Sonra da Medine’de kalmaya tahammul edemedigi icin Sam’a gitmeye karar verdi. Hz. Ebû Bekir kalmasini arzu edince, “Y Eb Bekir sen beni Âzad etmemismiydin, eger kendin icin Âzad etmissen kalayim, Allah icin Âzad etmissen musÂade et gideyim” dedi. Hz. Ebû Bekir “istedigin yere gidebilirsin” diyerek musÂade etti. Boylece Sam’a gidip orada yerlesti.
Hz. Ebû Bekir devrinde orada yapilan savaslara katilip cihad etti. Hz. Ebû Bekir’in vefÂtindan sonra da Sam’da kalip, Hz. Omer’in Sam taraflarinda yaptigi savaslara katildi. Hicretin onaltinci senesinde Hz. Omer ordusuyla Sam’a gelmisti. BilÂli Habesî de orduya katilip Kudus’e gitmisti. Burada Hz. Omer, Peygamberimizin vefatindan beri ezan okumayan BilÂli Habesî’ye ezan okumasini rica etmisti. Hz. Omer’in israrina dayanamayip ezan okumaya baslamisti. O ezan okumaya baslar baslamaz Hz. Omer ve orada bulunan EshÂb-i kirÂm, Peygamberimizin zamanini hatirladilar. Hepsi kendinden gecmis gozyasi dokup aglamislardir.
Hz. Bilal, su hadisleri rivayet etmistir: “Gece badetine devam edin; zira bu, sizden onceki salihlerin ibadetidir. Cunku, gece ibadeti, Allah’a yakinlik ve gunahlara kefaret olup, insanin bedenini hastaliklardan korur ve gunahlardan uzaklastirir.” “Ey BilÂl, zenin olarak degil fakir olarak ol” buyurdu.
“Beni ziyaret etmeyecek misin YÂ BilÂl”
BilÂli Habesî hazretleri, Sam’da iken bir gece ruyasinda Peygamber efendimizi gormustu. Peygamberimiz “Beni ziyaret etmeyecek misin YÂ BilÂl” buyurdu. Bunun uzerine hemen Medine yoluna dustu. Medine-i munevvere’ye gelince dogruca Peygamberimizin kabri serifine gidip, Ravda-i mutahharaya yuzunu, gozunu surerek ziyaret etti. Resûlullah ile gecirdigi gunleri hatirlayip, hasret ve muhabbet gozyaslari dokerek uzun muddet agladi.
Bu sirada Peygamber efendimizin torunlari Hz. Hasan ve Hz. Huseyin onu gorup boynuna sarildi. BilÂli Habesî’nin Medine’ye bu gelisinde Hz. Hasan ve Hz. Huseyin bir ezan okumasi icin cok israr etti. BilÂli Habesî bu israra dayanamayarak bir gun sabah namazi vaktinde ezan okumaya basladi. Peygamberimizin mescidinden BilÂli Habesî’nin sesiyle yukselen ezani duyan Eshab-i kirÂm yerlerinden firlayip, kadin, erkek, coluk, cocuk hep sokaklara dokulmuslerdi.
Hepsi Resûlullah ile yasadiklari saÂdetli gunleri, BilÂli Habesî’nin okudugu ezan sedalariyla hatirlayip aglasmislardi. Fakat BilÂli Habesî ezanda “Eshedu enne Muhammeden resûlullah” derken, Peygamber efendimizin mubÂrek ismi gecince hungur hungur aglamaya basladi. Ezani tamamlamak icin kendini zorladi, gene gozyaslarini tutamadi. Boylece aglaya aglaya ezani bitirdi.
O gun Eshab-i kirÂm sanki Resûlullahin bulundugu gunlerden bir gun yasadi. Peygamberimize olan hasretleri ve derin muhabbetleriyle aglastilar, o gunleri yÂd ettiler. Bu ezan BilÂli Habesî’nin okudugu son ezan oldu. Birkac gun Medine’de kaldiktan sonra Sam’a dondu. Fakat yolda cok hastalanip evine guclukle varabildi. Bu hastalikla omrunun son gunlerini gecirdi ve vefÂt etti.
VefÂt edecegi sirada buyuk bir sevinc icinde “Oh ne tatli artik Resûlullah ve arkadaslari ile bulusacagim” demistir.
BilÂli Habesî bir gun Mescidi Nebîde iken buyuk bir nes’e ile cosuyor, yerinde duramiyordu. Hz. Omer bu halini gorup ne yapiyorsun Y BilÂl Mescidde boyle yapilir mi? Dedi. Bu sirada Peygamberimiz de Mescidde oturuyordu. BilÂli Habesî Resûlullaha soralim Y Omer dedi. Ikisi birlikte Peygamberimizin yanina varip oturdular. Durumu arzettikten sonra Peygamberimiz BilÂli Habesî’ye bu halinin sebebini sordu. BilÂli Habesî nasil sevinip, neselenmeyeyim Y Resûlallah , Allahu teÂl bana hidayet nasib etti. Halbuki Kureysin ileri gelenlerinden niceleri inadlari sebebiyle bu hidayetten ve ebedi seadetten mahrum kaldilar. Onlara da hidayet nasib olmadi, dedi. Bunun uzerine Peygamberimiz ona dokunulmamasini ve sevinip neselenmesinde serbest oldugunu tasdik buyurdu.
__________________
__________________
İlk muezzin Hz BilÂl-i Habesî
Dini Bilgiler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eðitim Forumlarý
- Ýslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- İlk muezzin Hz BilÂl-i Habesî