Cezbe hali, genellikle aklın hakimiyetini kaybettiği, kişinin coşkun duygu seline kapıldığı, dolayısıyla da bazen aklıselimin dışına cıkılabildiği, kişinin kendinden gectiği bu ruhî dengesizliğin sonucu olarak, fizikî organlarda da anormal hareketlerin gorulduğu bir durum şeklinde algılanmaktadır. Sahabelerde bu anlamda bir cezbenin olmadığını soyleyebiliriz.
Fakat cezbe sozluk anlamı itibariyle bir şeye kapılmak, onun cazibesinin etkisine girmek, butun benliğiyle onda hemhÂl olmak anlamına gelir. Bu manadaki cezbe, sahabelerde de vardı. Bu hususu, Hz. Peygamber (a.s.m)’in vahiy kÂtiplerinden Hz. Hanzala’nın şu ifadelerinden kolaylıkla anlayabiliriz:
Hz. Hanzala, Hz. Peygamber (a.s.m)’in yanında iken bulunduğu ruh haliyle, ondan ayrı olduğu zamanki ruh halinin farklı olmasından rahatsızlık duyar, bu durumun bir munafıklık alameti olabileceğinden endişe eder. Boyle bir halet-i ruhiye icerisinde evinden dışarı cıkıp Hz. Ebu Bekir (ra) ile karşılaşır ve ona “Hanzala munafık oldu.” demeye başlar. Konuyu acıklayınca da, Hz. Ebu Bekir aynı şeylerin kendisi icin de soz konusu olduğunu soyler. Nihayet Hz. Peygamber (a.s.m)’in huzuruna gider ve aynı şeyleri orda da tekrarlar. Gerekce olarak da
- “Ya Resulallah! Sizin huzurunuzda olduğumuz zaman bize cennet ve cehennemi hatırlatıyorsunuz, biz de her şeyi gozle gorur gibi oluyoruz. Yanınızdan cıkıp gittiğimizde, coluk cocuğa, dunyaya karışır da cok şeyleri unutuveririz.” der. Bunun uzerine Hz. Peygamber (a.s.m):
- “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer yanımda iken icinde bulunduğunuz ruh haletinizi ve zikri dışarıda da devam ettirseydiniz, muhakkak ki, melekler yataklarınızda ve yollarınızda sizinle musafaha ederlerdi…” buyurur. (bk. Muslim, Tevbe, 12-13)
.
__________________
Cezbe
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme