Korku lugatte tehlike anında duyulan endîşe, kaygı, tasa, urkuntu ve dehşet alma hali olarak acıklanmıştır. Korku ile kufru ozdeşleştirmek doğru değildir. Korku cok yersiz ve gereksiz olsa bile, kufur sayılmaz. Cunku kufur, Allah’ı ve Allah’a ait değerleri “inkÂrdan” başka bir şey değildir.
Korku Allah’tan olursa şuphesiz îmÂnın alÂmetidir. Hatt Allah korkusu ulaşmamız, yaşamamız ve korumamız gereken fazîletlerin başında gelir. Fakat başka şeylerden olursa insana faydası olmamakla beraber, bunu kufur saymamıza gerek de yoktur.
Kur’Ân insanları Allah korkusuna cağırır. Rabb’inden “korkan” kimseye “iki Cennet” vaad eden1 CenÂb-ı Hak başka bir Âyette, “Benden korkun!”2 buyurur. Bir başka Âyette ise, “Allah Kendisinden korkmanızı emrediyor”3 buyurulur.
Peygamber Efendimiz de (asm) bizi Allah korkusuna cağırıyor: “Bir mu’minin kalbinde korku ile umit birlikte bulunursa, muhakkak Aziz ve Celil olan Allah ona umduğunu verir, korktuğundan da emin kılar”4 buyuran Allah Resûlu (asm), bir hadis-i kudsîde de, Allah’ın şu sozunu naklediyor: “İzzetime ve celalime yemin ederim ki, bir kuluma iki emniyeti ve iki korkuyu birden vermem: Kulum dunyada azabımdan emin olursa, kullarımı topladığım KıyÂmet Gununde ona korku veririm. Kulum dunyada Benden korkarsa, kullarımı topladığım gun onu azabımdan emin kılarım.”5
Korkunun insan fıtratına yerleştirilmiş bir duygudan ibÂret olduğunu beyan eden Ustad Bedîuzzaman Hazretleri, korkuyu yoneldiği makam itibariyle iki grupta inceler: Bedîuzzaman’a gore korku ya halka, ya da HÂlık’a donuk olarak yaşanır. Yani insan ya Allah’ın yarattıklarından korkar, ya da Allah’tan. Ucuncu bir ihtimal yoktur.
Allah’tan korkmanın, O’nun rahmetinin şefkatine yol bulup sığınmak demek olduğunu kaydeden Ustad Saîd Nursî Hazretleri, korkunun bir kamcı olduğunu ve kişiyi Allah’ın rahmet kucağına attığını beyan eder. Bedîuzzaman’a gore, Allah korkusu ile Allah’ın merhametine, mağfiretine, affına, sevgisine, şefkatine, rahmetine, re’fetine ve yumuşak huyluluğuna ulaşılır. Yavru icin anne korkusu gayet lezzetlidir. Cunku bu korku kendisini annesinin sıcak kucağına cekiyor. İşte, butun annelerin şefkatlerini toplasanız, Allah’ın rahmetinin sadece bir pırıltısından ibÂret kalır. Oyleyse sonsuz şefkat ve hadsiz merhamet Sahibi olan Allah’tan korkmakta buyuk bir “lezzet” olduğu boylece ortaya cıkmış oluyor. Ustelik Allah’tan korkan, Allah’tan başkasının cirkin, neticesiz, musîbetli ve belÂlı korkularından da kurtulmaktadır.
Allah korkusu olmadığında, kişi, korku duygusunu gene mutlaka kullanır ve bu defa Allah’tan başka şeylerden korkmaya mecbur ve mahkûm olur. Oyle şeylerden korkar ki, o korku sonucta hicbir işe yaramadığı gibi, korkulan şeyin ne merhameti, ne acıması ve ne de şefkati soz konusu olmaz. Bilakis boyle korkular insan ruhuna elem verici belÂlar, ıstırap verici acılar ve yurek yakıcı huzunler doldurur. Boylece insan, yureğinde Allah’tan başka şeylerin korkusunu taşımanın cezasını “peşinen” gormuş olur.6
Bununla beraber, yaratıklara karşı duyulan korkunun aşırı boyutu, yani “korkaklık” derecesi icin dalÂlet olduğu soylense de; kufru gerektirdiğini soylemek olcusuzluk olur ve aklî bir hukum olmaz. Cunku korku damarı zaten normal olculerde hayatı korumak icin verilmiştir. Beş altı ihtimalden bir ihtimal ile korkmak ihtiyattandır, meşrudur, vucudun kendisini savunduğu bir mekanizmadır. Yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimal ile korkmak ise en fazla evhamdır, korkaklıktır, hayat icin azaptır.7 Ama hangi derecesi olursa olsun, korku ile kufru ve inkÂrı butunleştirmenin sağlıklı bir izah bicimi olamaz.
Dipnotlar:
1- RahmÂn Sûresi, 55/46,
2- Bakara Sûresi, 2/40,
3- Âl-i İmrÂn Sûresi, 3/28,
4- CÂmiu’s-Sağîr, 3/3348,
5- a.g.e., 3/2896,
6- Sozler, s. 322,
7- MektûbÂt, s. 404.
__________________
Korku ve iman
Dini Bilgiler0 Mesaj
●31 Görüntüleme