İman rukunlerinden biri de Allah’ın, rasullerine indirdiği kitap ve suhuflara iman etmektir. Rabbani emir nasıl meleklerin hepsine iman etmeyi gerektiriyorsa aynı şekilde semavi kitapların hepsine de imanı gerektirmektedir. Bu da imanın bir cuzudur, bu olmadan kişinin imanı tamam olmaz.

Allah, Kur’an’ı Nebimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e indirdiği gibi diğer kitaplarını da başka rasullerine indirmiştir. Bu kitaplardan bazısını Allah Kur’an’da isimlendirip bize bildirmiş, diğer bazılarını ise bildirmemiştir. Kur’an’da isimlerini zikredip bildirdiği kitapları şunlardır:

1) Kur’an’ı Kerim’dir

Allah Onu son Rasulu Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e indirmiştir:

“KÂf, şanlı Kur’an’a and olsun.”

KÂf 1

“Biz onu anlayasınız diye Arapca bir Kur’an olarak indirdik...”

Yusuf 2

“O Allah’a hamd olsun ki kuluna kitabı indirdi.”

Kehf 1

“Âlemlere uyarıcı olması icin kuluna Furkan’ı indiren Allah ne mubarektir.”

Furkan 1

“O KÂfirler Kur’an’ı işittikleri zaman, neredeyse seni gozleriyle devireceklerdi. O delidir diyorlardı. HÂlbuki O Âlemler icin uyarıdan başka bir şey değildir.”

Kalem 51, 52

2) Tevrat’tır

Allah-u TeÂl Onu Musa (Aleyhisselam)’a indirmiştir:

“Tevrat’ı biz indirdik Onda hidayet ve nur vardır. Allah’a teslim olmuş Nebiler, onunla yahudilere hukum verirlerdi. Rabbani Âlimler ve rahipler de Allah’ın kitabını korumakla gorevli olduklarından Onunla hukum verirler ve Onu gozetleyip korurlardı...”

MÂide 44

3) İncil’dir

Allah-u TeÂl O’nu İsa (Aleyhisselam)’a indirmiştir:

“Onların ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gonderdik ve Ona, icinde hidayet ve nur bulunan, onundeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler icin yol gosterici ve oğut olan İncil’i verdik.”

MÂide 46

4) Zebur’dur

Allah Onuda Davud (Aleyhisselam)’a vermiştir:

“Davud’a da Zebur’u verdik.”

İsra 55

5) Suhuflardır

Allah-u TeÂl bazı Rasul ve Nebilerine de suhuflar vermiştir.

“Kendisine suhuf verilen Rasuller İbrahim: “Yoksa kendisine Musa’nın ve cok vefalı İbrahim’in suhufunda bulunan haber verilmedi mi?”

Necm 36, 37

“Muhakkak ki felaha eren, zekÂt veren ve Rabb’inin adını anıp namaz kılandır. Ama siz şu dunya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa Ahiret daha iyi ve daha kalıcıdır. Bu hukum elbette ki onceki suhufta vardır, İbrahim ve Musa’nın suhufunda.”

A’la 14, 19

Diğer rasullere indirilen kitaplara gelince Allah-u TeÂl onların isimlerini acıklamamıştır. Fakat Allah, her Rasulun kavmine tebliğ etmekle gorevli olduğu bir risaleti olduğunu acılamıştır.

“İnsanlar bir tek ummet idi, Allah nebileri mujdeleyici ve uyarıcı olarak gonderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa duştukleri konularda insanlar arasında hukmetmek uzere icinde gercekler bulunan kitaplar indirdi.”

Bakara 213

“And olsun biz rasullerimizi acık delillerle gonderdik ve mizanı (olcu) indirdik...”

Hadid 25

Kur’an’da adları anılan ve anılmayan kitaplara Allah’ın indirdiği butun kitap ve suhufa iman ederiz şeklinde icmali bir iman gerekir. Allah’ın gonderdiğini soylemediği bir kitabıda Allah’a nisbet etmekten kacınmak gerekir.

Allah kendisine nisbet ettiği kitapları hak, nur ve hidayet uzere indirmiştir. Onların hepsi Allah’ı Rububiyet, Ulûhiyet, O’nun guzel isimleri ve yuce sıfatlarında birleme uzere gelmiştir. Buna muhalif olarak o kitaplara nisbet edilen şeylerse beşerin tahrifinden başka bir şey değildir.

Tevrat hakkında Allah-u TeÂl şoyle buyuruyor:

“Gercekten Tevrat’ı biz indirdik, Onda hidayet ve nur vardır...”

MÂide 44

İncil hakkında ise Allah-u TeÂl şoyle buyurmaktadır:

“Onların ardından yanlarındaki Tevrat’ı tasdik edici olarak Meryem oğlu İsa’yı gonderdik ve Onu, icinde hidayet ve nur bulunan, onundeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler icin yol gosterici ve oğut olan İncil’i verdik.”

MÂide 46

Semavi kitapların ana meselesi: İbadetlerle Allah’ı birleme ve hic bir şeyi O’na ortak koşmamaktır. Bu mesele, butun kitapların asıl mevzusu olup hic değişmez esastır.

“Senden once gonderdiğimiz her rasule ‘Benden başka ilah yoktur, sadece bana kulluk edin’ diye vahy etmişizdir.”

Enbiy 25

“And olsun biz her millet icinde: Allah’a kulluk edin, tagut (a tapmak) tan kacının diye rasul gonderdik...”

Nahl 36

Ayetlerde gorulduğu gibi, kitapların talim ettiği muhteviyat aynı olunca hepsine iman zorunlu olmaktadır. Ancak Allah’ın, Kur’an’ı diğer kitaplardan ayırdığı ona has ozellikleri vardır. Onları şoyle sıralayabiliriz:

1) Kur’an Adem (Aleyhisselam)’dan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e kadar inen ilahi talimin bir hulasasıdır. O, Allah’ı birleme, O’na ibadet ve itaat yonuyle onceki kitaplarda bulunan hukumlerin tasdikcisidir. Kur’an gecmiş kitaplardaki faziletlerin hepsini kendisinde cem etmiştir. Onlardaki hakkı ikrar ve itiraf eder, tahrif ve sonradan girme batıl şeyleri de beyan ve reddeder:

“Sana da kendinden onceki kitabı doğrulayıcı ve Onu kollayıp koruyucu olarak bu Kitabı hak ile indirdik.”

MÂide 48

“Bu Kur’an, Allah’tan başkası tarafından uydurulacak bir şey değildir. Bu ancak kendinden oncekilerin tasdikcisi ve kitabın acıklamasıdır. Onda asla şuphe yoktur. Âlemlerin Rabb’i tarafından indirilmiştir.”

Yunus 37

“Bu Kur’an iftira edilmiş bir soz değildir. O ancak kendinden onceki kitapların tasdiki, her şeyin acıklanması, mu’min topluluk icin de hidayet ve rahmettir.”

Yusuf 111

Kur’an beşeriyetin tamamı icin genel bir şeriat getirmiştir. Onda insanlık icin dunya ve ahiret saadetini sağlayıcı her şey vardır. Kur’an getirdiği şeriatla gecmiş toplumlara has ameli şeriatların hepsini nesih edip, her zaman ve her mekÂna uygun kıyamete kadar ebedi kalıcı hukumler vazetmiştir.

2) Kur’an tahrif, onunden ve arkasından batılın yaklaşması gibi şeylerden uzak yegÂne Rabbani kitaptır.

“Şuphesiz ki O zikri biz indirdik biz. Onun koruyucusu da elbette biziz.”

Hicr 9

“Onlar kendilerine gelen Kur’an’ı inkÂr ettiler. HÂlbuki O eşsiz bir kitaptır. Ne onunden ne de arkasından Onun hukmunu boşa cıkaracak bir soz gelmez. O, hukum ve hikmet sahibi cok ovulen Allah’tan indirilmiştir.”

Fussilet 41, 42

Allah Kur’an’ı Rasulune indirirken Onu sadece kendi toplumuna tebliğ etmesi icin indirmemiştir. Aksine Onu butun insanlığa tebliğ edip duyurması icin indirmiştir. Bu yonuyle de Kur’an diğer kitaplardan ayrılır. Diğer kitaplara gelince, Allah’ın bize haber verdiğine gore muntesipleri tarafından tahrife uğratılmıştır. Yahudilerin kendi kitaplarında yaptıkları değişiklik ve tahrifatı şoyle zikretmektedir:

“Şimdi siz, onların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Oysa bunlardan bir grup vardır ki, Allah’ın sozunu işitirler de duşunup akıl erdirdikten sonra bile bile onu değiştirirler.”

Bakara 75

“Yahudilerden oyleleri var ki, kelimeleri yerinden kaydırıyorlar.”

Nis 46

Hristiyanların İncil’de yaptığı tahrifi anlatırkende şoyle buyurmuştur:

“Biz Hristiyanız diyenlerden de soz almıştık, ama uyarıldıkları şeyden ibret almayı unuttular. Bu yuzden kıyamet gunune kadar aralarına duşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara ne yaptıklarını haber verecektir. Ey kitap ehli, Rasulumuz size geldi, kitaptan gizlediğiniz şeylerin coğunu size acıklıyor, coğundan da geciyor. Gercekten size Allah’tan bir nur ve acık bir kitap geldi.”

MÂide 14, 15

“Yahudiler: Uzeyr Allah’ın oğludur dediler. Hristiyanlar da: Mesih Allah’ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla ifade ettikleri sozleridir. (Sozlerini) onceki kÂfirlerin sozlerine benzetiyorlar. Allah onları helak etsin, nasılda iftira ediyorlar.”

Tevbe 30

Bu ayet Yahudi ve Hristiyanların Allah’a cocuk isnat edip iftirada bulunarak kitaplarını tahrif ettiklerine en acık bir ornektir. Kur’an bu tahrifi İhlÂs suresindeki “Kendisi doğurmamıştır ve (başkası tarafından da) doğrulmamıştır.” İhlÂs 3 ayetiyle tashih edip duzeltmiştir. Allah-u TeÂl eş ve cocuk edinmekten munezzehtir. Rasullere gelince onların hepsi birer beşerdir. Ancak, Allah onları vahiy ve onu insanlara tebliğ etmekle hususi kılmıştır. Rasullerin sonuncusu Nebimize hitaben şoyle buyurmuştur:

“De ki: Ben de sizin gibi bir insanım. İlahınızın bir tek ilah olduğu bana vahiy olunuyor...”

Kehf 110

Ehli kitabın kendi kitaplarında yaptığı tahrif ise genel olarak uc kısma ayrılmaktadır:

1) Sozu Olduğu Gibi Bırakıp Tevil Ederek Manayı Tahrif Etmek:

Kur’an buna şu ayetle işaret ediyor:

“Yahudilerin yaptıkları zulum ve bircok kimseyi Allah yolundan cevirmelerinden dolayı kendilerine temiz ve guzel şeyleri onlara yasakladık. Men edildikleri halde faizi almaları ve haksız yere insanların mallarını yemelerinden oturu boyle yaptık.”

Nisa 160, 161

Gorulduğu gibi kitaplarında bulunan mevcut hukme rağmen ceşitli hileler yaparak insanların mallarını batıl olarak yemektedirler. Bununla da kalmayıp şoyle demektedirler: Yahudiler kendi aralarında faiz alamaz, birbirleri ile olan ilişkilerinde de emanete riayet şarttır. Ama Yahudi olmayan biriyle olan ilişkilerinde faizin bir sakıncası yoktur, artı onun malını da yiyebilirsin. Onların bu halini Kur’an bize şoyle anlatıyor:

“Kitap ehlinden oyleleri vardır ki, ona yuklerle emanet bıraksan onu sana oder. Onlardan oyleleri de vardır ki, ona bir dinar versen, devamlı olarak başında beklemeden onu sana odemez. Onlar: Ummilere karşı bize bir sorumluluk yoktur dedikleri icin boyle yapıyorlar ve Allah’a karşı bile bile yalan soyluyorlar.”

Âl-i İmran 75

Bu gun Tevrat’ta olan bir hukme gore, Yahudi ancak Yahudi komşusuna ve kendi dindaşına karşı durust davranmakla yukumludur. Yahudi olmayanın malını calması, ona yalan soylemesi bir Yahudi icin gunah değildir.

2) Değiştirip İlaveler Yaparak Tahrif Etme:

Değiştirme ve ilave yoluyla yapılan tahrifin de bircok orneği vardır. Yahudiler Tevrat’a Allah’ın indirmediği bircok hurafe turu şeyler ilave ettiler. Onlardan bazısı Allah’a iftira ve rasuller hakkında ağza alınmayacak cirkin kelimelerdir. Bunlardan bazısını Kur’an bize nakletmektedir:

“Şuphesiz ki Allah ‘Allah fakirdir, biz zenginiz’ diyenlerin sozlerini işitti. Onların dediklerini ve haksız yere nebileri oldurmelerini yazacağız ve yangın azabını tadın diyeceğiz. Bu, sizin ellerinizin yapıp takdim ettiği karşılığıdır. Allah kullara asla zulmetmez.”

Âl-i İmran 181, 182

“Yahudiler: Allah’ın eli bağlıdır dediler. Kendi elleri bağlandı ve soylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır, Allah’ın iki eli de acıktır, dilediği gibi verir.”

MÂide 64

Tevrat’ta bunlardan daha cirkin ifadeler bulmak da mumkundur.

Hristiyanların İncil’de yaptığı tahrif yahudilerin tahrifinden pek de aşağı değildir. Mesela, İsa (Aleyhisselam)’ın ilahlığı ve aynı zamanda Allah’ın Rasulu oluşu, Allah’ın uc oluşu: ‘Baba, oğul, Ruhu’l-Kudus’ bu ve emsali şeyler İncil’e yapılmış ilavelerdir.

“Allah ancak Meryem’in oğlu Mesih’tir diyenler elbette kÂfir olmuşlardır. Oysa Mesih: Ey İsrail oğulları, benim Rabb’im ve sizin Rabb’iniz olan Allah’a kulluk edin demişti.”

Maide 72

“Allah ucun ucuncusudur diyenler, elbette kÂfir olmuştur. Oysa yalnız bir ilah vardır ve (ondan) başka ilah yoktur...”

MÂide 73

“Meryem oğlu Mesih, rasulden başka bir şey değildir. Ondan once de rasuller gelip gecmiştir. Annesi de sıddıka idi. İkisi de (herkes gibi) yemek yerlerdi...”

MÂide 75

“Allah demişti ki: Ey Meryem oğlu İsa, sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah’ı bırakarak ilah edinin’ dedin? (İsa) dedi ki: ‘HÂşÃ‚, Sen yucesin, benim icin gercek olmayan bir şeyi soylemek bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, Sen bunu bilirsin, Sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben Senin nefsinde olanı bilmem, cunku gaybları bilen yalnız Sensin Sen!”

MÂide 116

3) Tamamen Tahrif Edip Gizleme Bu İki Cekilde Olmuştur:

1) Şeriatın Hukumlerini Gizlemek:

“Allah, kendilerine kitap verilenlerden: Onu insanlara acıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz diye soz almıştı. Fakat onlar verdikleri sozu arkalarına atıp umursamamışlar ve yok pahasına onu satmışlardı. (Boyle yapmakla ne kotu bir şey satın aldılar.)”

Âl-i İmran 187

2) Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Risaletini Gizlemek:

“Kendilerine kitap verdiklerimiz Onu, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, ama yine de onlardan bir grup bile bile hakkı gizlerler.”

Bakara 146

“Meryem oğlu İsa da: ‘Ey İsrail oğulları, ben size Allah’ın gonderdiği bir Rasulum, benden once gelen Tevrat’ı tasdik edici ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir Rasulu mujdeleyici olarak geldim’ demişti. Fakat (İsa’nın mujdelediği rasul) onlara apacık deliller getirince: Bu apacık sihirdir dediler.”

Saf 6

“Allah nebilerden şoyle soz almıştı: ‘Size kitap ve hikmet verdim, şimdi yanınızda bulunan (kitapları) tasdik edici bir nebi geldiğinde, ona mutlaka iman edecek ve yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi, bu hususta ahdimi aldınız mı?’ demişti. ‘Kabul ettik’ dediler. O halde şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım dedi. Artık kim bundan sonra donerse, işte onlar fasıklardır.”

Âl-i İmran 81, 82

Allah’ın bu emirlerine rağmen ehli kitap Rablerine asi olarak acıklamakla emrolundukları hukumleri insanlardan gizlediler ve Allah’ın ayetlerini az bir pahaya sattılar. Buhari ve Muslim’deki Abdullah bin Omer (Radiyallahu Anhuma)’ın rivayet ettiği şu hadis onların kendi kitaplarına karşı tutumlarını ortaya koyan en bariz ornektir. Abdullah bin Omer (Radiyallahu Anhuma) şoyle demiştir:

“Yahudiler Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldiler ve O’na kendilerinden bir adamla bir kadının zina ettiğini zikrettiler.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara:

−‘Siz recm hakkında Tevrat’ta ne buluyorsunuz?’ buyurdu.

Onlar:

−Biz zina edenlerin ayıplarını ortaya koyup teşhir ederiz, bunlar bir de değnekle dovulurler dediler.

Abdullah bin Selam onlara:

−Yalan soylediniz, Tevrat’ta recm ayeti vardır dedi. Bunun uzerine onlar Tevrat’ı getirdiler ve kitabı actılar. Yahudilerden biri elini recm ayetinin uzerine koydu, ondan onceki ve sonraki ayetleri okumağa başladı.

Abdullah bin Selam ona:

−Elini kaldır dedi. O da elini kaldırınca recm ayeti goruluverdi.

Yahudiler:

−Ya Muhammed! Abdullah bin Selam doğru soyledi, gercekten Tevrat’ta recm ayeti vardır dediler. Zinanın sabit olması uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zina eden bu iki kişinin recm edilmelerini emretti. Onlar da recm edildiler.

Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma):

−Ben, onlar recm edilirken yahudi erkeğini, kadını atılan taşlardan korumak icin kadının uzerine meyleder halde gordum demiştir.”

Buhari 6697, Muslim 1699/26

Kur’an’ın diğer kitaplardan ayrıldığı bir başka yonu de onun butun insanlar ve cinlerin kitabı olmasıdır: “O (Kitap) Âlemler icin ancak bir oğuttur.”

Kalem 52

“Allah katında din İslam’dır...”

Âl-i İmran 199

“Kim İslam’dan gayrı bir din isterse, bilsin ki o (din) ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette zarar edenlerden olacaktır.”

Âl-i İmran 85

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki, bu ummetten Yahudi, Hristiyan veya herhangi bir kimse beni işitir de sonra benimle gonderilen şeye iman etmediği halde olurse muhakkak o, ateş ehlinden olur’ buyurdu.”

Muslim 153/240

Bu meziyet, diğer meziyetlerden ayrı bir ozelliktir. Kur’an Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e, butun insanlara tebliğ edilmek uzere indirilmiştir. Muayyen bir kavme tebliğ edilmek uzere indirilmemiştir. Onceki kitaplar ise muayyen toplumlara geliyordu. Kur’an kıyamete kadar insanlar uzerinde Allah’ın hucceti olup insanların onu tahrif etmemeleri icin de Allah tarafından korunmaya devam edecektir.

Ummetin Kur’an’a Karşı Sorumluluğu

1) Onu Tilavet Ederek Ezberlemek ve Gereğince Amel Etmek:

“Allah’ın Kitabı’nı okuyanlar, namaz kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızktan (Allah icin) gizli ve acık sarf edenler, asla batmayacak bir ticaret umarlar.”

Fatır 29

2) Ayetlerini Tefekkur Etmek:

“Şuphesiz bunda tefekkur eden bir toplum icin ayetler vardır.”

Ra’d 3

“Onlar ayakta, oturarak ve yanları uzerine yatarken Allah’ı zikrederler. Goklerin ve yerin yaratılışını tefekkur ederler: Rabb’imiz, bunu boş yere yaratmadın, sen yucesin, bizi ateş azıbından koru(derler).”

Âl-i İmran 191

3) Helallerini Helal Haramlarını Haram Kabul Etmek:

“Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden dolayı şu helÂldir, şu haramdır demeyin, sonra Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz...”

Nahl 116

“Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı guzel ve temiz şeyleri haram etmeyin...”

MÂide 87

“Allah’a ve ahiret gunune iman etmeyen, Allah’ın ve Rasulunun haram kıldığını haram saymayanlarla savaşın.”

Tevbe 29

4) Emirlerine Uymak ve Yasaklarından Kacınmak:

“İman edenler Rab’lerinden gelen hakka uymuşlardır...”

Muhammed 3

“Eğer siz yasaklanan buyuk gunahlardan kacınırsanız, sizin kucuk gunahlarınızı orteriz ve sizi guzel bir yere sokarız...”

Nis 31

“Kim Allah’ın yasaklarına saygı gosterirse bu Rabb’inin katında kendisi icin iyidir ...Artık o pis putlardan ve yalan sozden kacının.”

Hac 30

“İşte bu Allah’ın hudududur. Onu ciğnemeyin.”

Bakara187, 229

5) Misal ve Gecmiş Ummetlerle İlgili Kısaslarından İbret Almak:

“Bu misalleri, duşunsunler diye insanlara veriyoruz.”

Haşr 21

“Bu kıssayı anlat, belki onlar tefekkur ederler.”

A’raf 176

“And olsun onların (rasullerin) kıssalarında akıl sahipleri icin ibretler vardır...”

Yusuf 111

6) Muhkem Ayetlerle Amel, Muteşabih Ayetlere İman Edip Teslim Olmak:

“Mu’minler: (savaş hakkında) keşke bir sure indirilseydi. Fakat muhkem bir sure indirilip de onda savaştan soz edilince, kalplerinde hastalık bulunanları sana olumden bayılıp duşen kimsenin bakışı gibi baktıklarını gorursun.”

Muhammed 20

Muhkem: Hukmu acık

“Kitabı sana O indirdi. Onun bazı ayetleri muhkemdir, bunlar kitabın anasıdır. Diğerleri ise muteşabihtir. Kalplerinde sapma olanlar, fitne cıkarmak ve kendilerine gore onları tevil etmek icin muteşabih ayetlere ittiba ederler. Oysa onların tevilini Allah’tan başka kimse bilemez. İlimde yuksek payeye erişenler ise: ‘Ona iman ettik, hepsi Rabb’imizin katındandır’ derler...”

Âl-i İmran 7

Aişe (Radiyallahu Anha) şoyle demiştir:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

“Kitabı sana O indirdi. Onun bazı ayetleri muhkemdir. Bunlar kitabın anasıdır. Diğerleri ise muteşabihtir. Kalplerinde sapma olanlar, fitne cıkarmak ve kendilerine gore onları tevil etmek icin muteşabih ayetlere ittiba ederler. Oysa onların tevilini Allah’tan gayrı kimse bilmez. İlimde yuksek payeye erişenler ise: ‘Ona iman ettik, hepsi Rabb’imizin katındandır’ derler. Salim akıl sahiplerinden başkası iyice duşunmez...” ayetini okudu.

Aişe (Radiyallahu Anha) dedi ki:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Sen Kur’an’ın yalnız muteşabih ayetlerine uyan dalalet ehli kimseleri gorduğunde, işte onlar Allah’ın bu ayette isim ve sıfatlarını soylediği kimselerdir, artık hepiniz onlardan sakınınız’ buyurdu.”

Buhari 4246, Ebu Davud. 4598

7) Kur’anı’n Hududunu Ciğnememek:

“İşte bunlar Allah’ın hudutlarıdır, onları ciğnemeyin. Kim Allah’ın hudutlarını ciğnerse işte onlar zalimlerdir.”

Bakara 229

“Kim Allah’a ve O’nun Rasulune karşı gelir ve O’nun hududunu ciğnerse, Allah onu ebedi kalacağı ateşe sokar ve onun icin alcaltıcı bir azap vardır.”

Nis 14

8) İnsanları Ona Davet Etmek:

“Sen hikmet ve guzel oğutle Rabb’inin yoluna davet et, onlarla en guzel şekilde mucadele et...”

Nahl 125

“İcinizde hayra davet eden, iyiliği emreden ve kotuluğu men eden bir topluluk olsun; işte onlar felaha eren kimselerdir.”

Âl-i İmran 104

“Şuphesiz ki sen onları doğru yola davet ediyorsun.”

Mu’minûn 73

“De ki: ‘İşte benim yolum budur, Allah’a basiretle davet ederim.”

Yusuf 108
__________________