Muhaliflerle anlaşma, uzlaşma, butunleşme maksadıyla dinde taviz verilemeyeceğinin bircok delili vardır. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) şu uygulaması da bunlardan biridir:
Mekke fethedildikten sonra bircok Arap kabilesi Medine'ye akın ederek, heyetler gondererek ya musluman oldular veya barış yaptılar. Bu cumleden olarak vaktiyle Peygamberimizi hakaretler ve işkencelerle yurtlarından kovan Taifliler (Sakif kabilesi) de barış yapmak icin ona geldiler. Peygamberimiz Kur'an'ı dinleyebilmeleri icin onları mescidin yakınına kurdurduğu cadırlarda musafir etti. Birkac gun kalıp İslam hakkında sağlam bilgiler elde edince musluman olmaya karar verdiler. Bu kararlarını Hz. Peygamber'e bildirirken bazı tavizler istediler ve aralarında şu konuşma gecti:
- Biz gurbete cıkıyoruz, zina etmeden yapamayız; bu konuda ne dersin?
- Allah zinayı haram kılmıştır2, yapamazsınız.
- Faiz hakkında ne dersin; butun kazancımız ondan.
- Faiz haramdır, ancak anaparanızı alabilirsiniz3
- Peki şarap, bizim toprağın urunu, onsuz yapamayız?
- Allah onu icmeyi haram kılmıştır4
Hz. Peygamber, musluman olmaları ve barış yapmaları icin ileri surdukleri şartları, Âyetler okuyarak reddedince cekilip aralarında konuştular, direndikleri takdirde Mekkelilerin başına gelenin onların da başına geleceğini soyleyerek şartlarından vazgecmeye karar verdiler, ancak cok onemli bir problem daha vardı; LÂt isimli putları. Hz. Peygamber onu da yıkıp yok etmelerini istiyordu. "Bunu biz yıkamayız, hem ondan korkarız hem de kabile bizi mahveder" dediler. Peygamberimiz bunu yapacak birini gonderebileceğini soyledi. Bunu da kabul ettiler, ancak once kendilerinin gidip topluluğu buna hazırlamaları icin izin vermesini, yıkıcıyı sonra gondermesini istediler, Peygamberimiz bunu kabul ettiler. Heyet Taif'e dondu, topluluğa, "Bu adam cok sert, hicbir şartımızı kabul etmedi, hicbir taviz vermedi, Lat'ı da yıkmamızı istedi, biz de kabul etmedik" dediler. Topluluk savaş icin hazırlık yapmaya başladı, ancak Hz. Peygamber'in gucu hakkında bilgi edindikce ona guc yetiremeyeceklerini, direnmenin boşuna olduğunu anladılar, temsilcilerine gelip "teslim ve musluman olalım" dediler. Halkın yumuşadığını anlayan temsilcileri bu defa olup biteni doğru olarak anlattılar ve kendilerinin musluman olduklarını bildirdiler. Arkadan putu yıkacak olan sahÂbîler geldiler, emir yerine getirildi.
Halid b. Velîd'in başkanlığında vazifelendirilmiş olan sahÂbîlerden biri de Muğîre b. Şu'be idi. Putun dokunulmaz olduğuna, onu yıkmak isteyenlerin başlarına kotu şeylerin geleceğine inanıp olayı gormek icin toplanmış bulunan Taiflilerin batıl inanclarını da yıkmak icin bir plan yaptı. Eline kazmayı alıp ilk darbeyi vurunca sanki put tarafından carpılmış gibi yere duşup cırpınmaya başladı. Taifliler heyecan icinde "Biz demiştik, ona kimse dokunamaz" diye bağrışıp şamata yaptılar, tam bu sırada Muğîre ayağa kalktı, onlara yaklaştı ve "Size yazıklar olsun, alelÂde bir taş ve camur yığınına tapıyor, ondan bir şeyler bekliyorsunuz, aklınızı başınıza alın ve yalnızca Allah'a tapın, yalnızca O'na kulluk edin" dedi, sonra donup arkadaşlarıyla beraber ustuste vurdukları darbelerle putu yerle bir ettiler.5
Musluman olmak, sulh yapmak, kendisini rahat bırakmak icin Hz. Peygamber'den dinde taviz isteyen bircok kişi ve heyet daima ret cevabı almışlardır. O, farklı inanc sahipleri ile -herkes kendi dinini yaşamak uzere- birlikte yaşamayı, dini tebliğ edeceği hedef kitlenin durumunu goz onune alarak bazı şeyleri biraz ertelemeyi, onceliklere riayet etmeyi kabul etmiştir, fakat herhangi bir sebeple dinde taviz vermeye asla yanaşmamıştır.
__________________
Dinde taviz olurmu?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Dinde taviz olurmu?