CÂBİR İBN ABDULLAH

(602 ?- 696)



Sahabi. Cabir b. Abdullah b. Amr, b. Haram, b. Ka'b, b. Ganem, b. Seleme. Kunyesi Ebû Abdullah olan CÂbir Hazrec kabilesindendir.

CÂbir'in babası, ikinci Akabe bey'aitinde musluman olmuş ve Haramoğulları nakipliğine tayin edilmişti. KÂfirler Uhud gazasında onu, burnunu ve kulaklarını keserek işkence ettikten sonra şehit ettiler. Dokuz kızı vardı, bunlara CÂbir baktı. Hz. CÂbir babasının şehadetini şoyle anlatır: "Babam Uhud'da şehit oldu. Kız kardeşlerim bana bir deve vererek git babamızın cenazesini bu deveye yukle getir ve onu Selemeoğulları kabristanına gom dediler. Deveyi alarak gittim. Yanımda birkac adam da vardı. Rasûl-i Ekrem babamı cihat meydanından taşıyarak aile kabristanına goturmek istediğimi haber aldılar. O, Uhud'da oturuyordu. Beni huzurlarına cağırarak dedi ki: Nefsimi elinde tutan CenÂb-ı Allah'a yemin ederim ki; Abdullah arkadaşları ile birlikte gomulecektir. Rasûl-i Ekrem'in bu sozu uzerine ben de babamı taşımaktan vazgectim ve onu Uhud şehitleri ile birlikte gomdum." (BuhÂrî, II, 584). Rasûlullah CÂbir'e, "Sana bir mujde vereyim mi? Allah babanı diriltti. Ve kendisine perdesiz doğrudan doğruya hitap etti. Halbuki şimdiye kadar hicbir kimseye boyle hicabsız soylediği olmamıştır" buyurdu.

Babası şehit olunca ardında bıraktığı borclarını CÂbir odeyemedi ve Rasûlullah'a giderek, "Ya Rasûlallah! Babam Uhud gunu şehit olduğunda bana borc bıraktı. Alacaklılar beni sıkıştırıyorlar. Bana Yardım ediniz de borcumun bir miktarını gelecek yıla ertelesinler." dedi. Rasûlullah "Hay hay, oğleye doğru size gelir, alacaklıları gorurum" dedi. Rasûlullah CÂbir'in evine gitti. O istirahat ederken CÂbir onun icin bir koyun kestirdi. Rasûlullah uyanınca CÂbir'e "Bana Ebû Bekir'i cağır" dedi. Rasûlullah ve yanındaki ashabı yemek yediler. Yemekten sonra Rasûlullah gitmek uzere ayağa kalkınca CÂbir'in zevcesi ona "Ya Rasûlallah, bana ve kocama dua et" diye yalvardı. Rasûlullah da

"CenÂb-ı Hak seni ve kocanı mağfiretine nail etsin" buyurdu. Rasûlullah daha sonra alacaklıları cağırmış ve onlardan CÂbir'e muhlet vermelerini istemiş, onlar muhlet vermeyince Rasûlullah CÂbir'e hurmalarını olcup onlara vermesini buyurmuştur. CÂbir, hurmalarıyla babasının borclarını odedikten sonra kendisine de bir miktar hurma kalmıştır. Bunu Rasûlullah'a aktarırken karısına donup "Ben sana Rasûlullah'ı rahatsız etmemeni tenbih etmemiş miydim?" deyince karısı "Rasûl-i Ekrem benim evime gelir de, ben ondan bana ve kocama dua etmesini nasıl istemem?" demiştir. CÂbir, "Biz, Rasûl-i Ekrem'in himmet ve imdadı ile borctan kurtulduk" demiştir. Rivayete gore CÂbir, Bedir ve Uhud savaşlarından başka butun Cihat hareketlerine katılmıştır. CÂbir, Enmar gazasında Rasûlullah'ın hayvanının uzerinde namaz kıldığını rivayet etmektedir. Hendek savaşında da Rasûlullah ile ashabının tam uc gun ac kaldıklarını, hendek kazan bazı sahabîlerin rastladıkları kayayı yerinden oynatamadıklarını nakleden Cabir şoyle der: "Rasûl-i Ekrem'e bir kaya parcasına tesaduf ettiklerini soylemişler. Hz. Peygamber de onlara "Siz bu kaya parcasının uzerine biraz su serpiniz" buyurdu. Su serpildi, sonra Rasûl-i Ekrem kazmayı eline alarak besmele cektikten sonra kazma ile kayaya uc defa vurunca kaya tuzla buz oldu. Bu sırada dikkat ettim, Rasûl-i Ekrem karnına (aclıktan) bir taş bağlamıştı."

Hz. CÂbir, Sıffin vakasında Hz. Ali tarafında yer aldı. Ancak, Hz. Ali'nin şehit edilmesinden sonra Muaviye'ye bey'at etti. Omrunun sonlarında gozleri gormez oldu. Medine'de doksanuc yaşında oldu.

CÂbir, Rasûlullah'tan bin beş yuzden fazla hadis rivayet etmiştir. Etli sekizi BuhÂrî ve Muslim'de mevcut olup muttefekun aleyhtir. Ashab arasında CÂbir İbn Abdullah isminde iki kişi daha vardır: Biri CÂbir İbn Abdillah İbn RebÂh; diğeri CÂbir İbn Abdillah er-RÂbisî'dir. (Tezkiretu'l-Huffaz, I, 37)

Hz. CÂbir'in Rasûlullah'tan onemli rivayetleri vardır. Bunlardan bazıları şoyledir: İstihÂre* hadîsi: "Rasûlullah Kur'an'dan bir sure oğretir gibi (buyuk kucuk) işlerimizin hepsinde bize istihÂre (duasını) oğreterek şoyle buyurdu. "Sizin biriniz bir işe kalben azmettiğinde o kimse farz değil (istihare niyetiyle nafile olarak) iki rekat namaz kılsın. (Namazdan) sonra şoyle dua etsin: -Ya Rab hakkımda hayırlısını bildiğin icin senin dergÂh-ı inÂyetinden bana hayırlısını bildirmeni dilerim. Ve hayırlı olana gucun yetiştiğinden lutfundan bana guc vermeni dilerim. Ya Rab, hayırlı olanın bana gosterilmesini ve takdirini senin o buyuk fazl ve kereminden dilerim. Allah'ım senin her Şeye gucun yeter, halbuki benim yetmez. Sen her Şeyi bilirsin, halbuki ben bilmem. Muhakkak sen Şuurumuzdan uzak olan her şeyi de pek yakından bilirsin. Ya Rab, bilirsin ki bildiğinde hic şuphe yoktur Şu azmettiğim iş dinim, dunya ve Âhiretim icin hayırlı ise, benim icin onu kolaylaştır. Sonra işlemeye kudret bahşettiğin ve bana nasip kıldığın bu işi, mubarek eyle. Yine şu azmettiğim iş dinim, dunya ve Âhiretim icin şer ise, bu işi benden beni de bu işten uzaklaştır. Ve hayır nerede ise o hayrı bana takdir eyle. Sonra nefsimi bu takdir buyurduğun hayır kabul etmeye razı kıl. "

Hz. CÂbir "istihare eden muminin duada bu iş diye gecen yerlerde hacetini adıyla anmasını" soylemiştir.

Hz. CÂbir'in rivayet ettiği diğer hadislerden bazıları şunlardır: "Sizin biriniz farz namazı mescidinde kıldığında (donup evine gelerek sunnet, mustehap, kaza namazlarını evinde kılmak suretiyle) evini de namazın feyz ve bereketinden nasibdar kılsın. CenÂb-ı Hak onun namazından evinde bereket yaratır. "

"Bir kere yanımızdan bir cenaze gecmişti de Rasûlullah (s.a.s.) cenaze gectiği icin kıyam etmişti. Biz de ayağa kalktık. Ve, Ya Rasûlallah, bu bir Yahudi cenazesidir dedik. Rasûlullah, Bir cenaze gorduğunuzde (muslim olsun, kÂfir olsun) kıyam ediniz. Cunku olum, korkunc bir şeydir buyurdu.

"Ey CÂbir dikkat et. Sana Kur'an'da nazil olan en buyuk sureyi bildiriyorum. Bu, FÂtiha-i Şerîfe'dir. Zira onda her derde karşı bir şifa vardır. "

"Rasûlullah (s.a.s) zamanında biz, at eti yerdik."

"Ezan ile beraber ticaret haram olur. Hutbe (cuma hutbesi) esnasında da soz soylemek haramdır. Soz soylemek hutbeden sonra helÂl olur. Ticaret de namazdan sonra helÂl olur."

"Rasûlullah'ın mescidinde bir hurma kutuğu vardı. Hz. Peygamber, hutbe esnasında ona dayanırdı. Kendisi icin minber yapıldığında bu kutukten gebe develerin iniltisine benzer sesler cıktığını işittik. Hz. Peygamber minberden inip de elini uzerine koyunca sustu." O sırada kutuk susturulan cocuk gibi hafif hafif inliyordu. Susturduktan sonra "O, yanında edildiğini işittiği zikrullah icin ağladıydı" buyurdular."

Bir defa biz Rasûl-i Ekrem (s.a.s) ile birlikte Cuma namazı kılarken Şam tarafından yiyecek yuklu bir kervan geldi. Cemaat birer birer kÂfileye doğru yonelip oniki kişi kalıncaya kadar hep dağıldılar. O zaman şu ayet nazil oldu: "Onlar bir ticaret yahut bir eğlence buldular mı hemen oraya koşup dağılıyor ve seni ayakta hutbe irad ederken bırakıp savuşuyorlar. Onlara de ki, namaz ve niyazları mukabili olarak Allah katında saklı duran sevap, eğlenceden de ticaretten de daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır. "

"Benden evvel hic bir kimseye verilmedik beş şey bana verilmiştir: Bir aylık yola kadar (duşmanlarımın kalbine) korku salmak ile zafere erdim. Yeryuzu bana mescid kılındı. Onun icin ummetimden namaz vakti gelip catmış her kim olursa olsun namazını kılıversin. Ganimet bana helÂl edildi. Halbuki benden evvel kimseye helÂl edilmemiştir. Bana şefaat verildi. Bir de her peygamber ozellikle kendi kavmine gonderilirken ben butun insanlara gonderildim. "

"Rasûl-i Ekrem (s.a.s) efendimiz oğleni (zevÂlden sonra) gunduzun sıcağında; ikindiyi henuz guneş (beyaz ve) tertemiz iken; akşamı guneş battığında; yatsıyı da gÂh erken gÂh gec kıldırırdı. Cemaati toplanmış bulduğunda acele eder, gecikmiş bulduğunda tehir ederdi. Sabah namazını ise onlar, yahut Rasûlullah karanlıkta kılarlardı."

"Hz. Peygamber (s.a.s) sarımsağı kastederek Her kim bu yeşillikten yerse mescidlerimize, yanımıza gelmesin buyurdu."

Hz. CÂbir Medine'de olen son sahabidir. Hadis, tefsir ve fıkıh'da onemli bir yeri vardır. Muttaki veya facir, herkesin Cehennem'e gireceğini, fakat ateşin muttakileri yakmayacağını, Allah'ın onları ateşten kurtaracağını bildirerek, Meryem suresinin on yedinci ayetinin tefsirine acıklık getirmiştir. Yine o şu hadîsi bildirmiştir: "İnsanlar Allah'ın dinine fevc fevc girdiler, ondan fevc fevc cıkacaklar. "

ŞÃ‚mil İA.


ALINTIDIR.
__________________