İnsan gibi bir insan, İSTANBUL’dan adam gibi bir adam...
Her olen kişinin ardından iyi konuşmak, onun ustun meziyetlerini sayıp dokmek adettendir. Olen kişinin sevilmeyen kotu huyları, alışkanlıkları, gunahları, yanlışları pek anlatılmaz. Hep guzellikleri anlatılır ve sonucta şoyle bir hadise cıkar ortaya. "Bu adam o adam mı?" Oyle anlatıldı ki, "bizim tanıdığımız sanki bu değil," dedirttirilir.
Bunların sırası mı, nicin yazdın derseniz? Cennet mekÂn Mektubatcı Bayram hocamıza haksızlık olmasın diye bu satırları yazdık. Onun ardından yapılanlar, her olenin ardından yapıldığı gibi hayÂlı guzel temenniler olmadığını anlatmak icin yazık.
Cennet MekÂn Bayram hoca tarif et denilse şu kelimeler onu azda olsa anlatabilir.
"İnsan gibi insan, mumin gibi mumin, adam gibi adamdı."
Bu satırlar, sıradan bir olunun ardından yazılan temenniler değildir. Gerceklerin cok azının yazıya dokulmesidir.
Bir ilim adamında, hocada ve hatipte olması gereken ozellikler bellidir. Şoyle bir duşunun, bugun kursulerde, toplantılarda, sohbetlerde, seminerlerde anlatılanlar yeni icat edilmiş şeyler midir? Herhangi birimizin evindeki kitaplığında, bir dergide, herhangi bir yayında bunları bulmak mumkundur. Demek ki aslolan soylenen değildir.
Aslolan soylenene iman etmektir.
Aslolan soylediğini bizzat yaşamaktır.
Yoksa ağzı olan, dili olan herkes konuşuyor. Konuşmak her kişinin işidir. Ama konuştuğunu, nefsinde bizzat uygulamak ER kişinin işidir. İşte Cennet mekÂn Mektubatcı Bayram hocamız bu ER kişilerden biridir.
Cennet mekÂn Mektubatcı Bayram hoca, soylediğini, insanlara vaaz ettiğini nefsinde bizzat yaşayan ender ilim adamlarından, guzel insanlardan biriydi.
"Âlimin olumu Âlemin olumu gibidir" buyuruldu. İşte Âlimden kasıt Bayram hocanın ta kendisidir.
İKİ ŞEHİDİN
ORTAK OZELLİĞİ
Birkac aydır İsmailağa camiinde pazar sabahları cemaate sohbet veriyordu. Hicbir sohbeti kacırmayan bir hoca kardeşimiz, bir pazar gununun saat on birde bizi aradı.
"Bu sabah İsmailağa'da Mektubatcı Bayram Hocayı dinleyecektiniz."
"Ne anlattı?"
"Sizin editor yazılarından birini okudu."
"Ne demek istiyorsunuz."
"Soz misali dedim, sizin birkac sayıdır yazdığınız editor yazılarında değindiğiniz hususlara oyle bir değindi ki, cemaati mest etti. O Allah'ın dinini az bir para icin satanlara, o İslam kisvesi ile munafıklık yapanlara, O efendi Hazretlerini cıkarlarına alet edenlere, O sırca koşklerde oturup da İslam'a hizmet ediyorum diyenlere…"
Hey Bayram Hocam Allah senden razı olsun, dedik. Adın Mektubatcıya cıktı, eminim ki, bu satırları yazarken sen ebedi hayatında mektubatın sahibi ile buluşmuşsundur.
İsmailağa Cami-i aynı metotla, aynı mekÂnda ikinci şehidini verdi. İki olayın bircok ortak yanı bulunmaktadır. İşleniş bicimi, cinayeti işleyenler, bu alcak cinayetlerden ortak bir gaye amaclamışlardır. Denilebilir ki, bu iki cinayetin bircok ortak yanı bulunmaktadır. Ancak oyle bir ortak yan var ki, bu kimsenin dikkatini cekmedi. İki şehidde de bir ortak ozellik vardı.
Her ikisi de "insan gibi insan, mumin gibi mumin, adam gibi adamdı."
Dergimizin Ekim sayısında dosya konusu olarak "İlk cağ, Orta Cağ, Yakın Cağ, Uzay Cağı Derken OMURGASIZ İNSANLAR CAĞI"
Yazık hem de cok yazık, yaşadığımız cağda sayıları oldukca azalmış olan omurgalı insanlardan biri daha aramızdan ayrıldı.
Dikkat edin cennet mekÂn Mektubatcı Bayram Hoca'nın bu dunyadaki son sozlerine:
"Şehit olmak yurek ister, heyecan ister, şahsiyet ve kişilik ister."
EFENDİ HAZRETLERİ
HER ZAMANKİ GİBİ…
Mahmud Efendi Hazretleri uzun zamandır sağlık sorunları ile uğraşmaktadır. Onun hastalığının sebebi, muminlerin icinde bulundukları olumsuzlukları, kendine dert ederek bir noktada kendini kardeşlerinin sıkıntılarına feda etti. Mahmud Efendi Hazretlerinin Cennet mekÂn Mektubatcı Bayram Hocaya verdiği değer cok yuksektir. Onu sohbetle gorevlendirirken, benim adıma konuş, benim adıma irşat et demek istemişti. Ve Bayram hoca bunu guveni coktan hak etmişti.
Bayram Hocanın şahadetini duyan Efendi Hazretleri ne yaptı?
Şahadet haberini oğrendiğinde ağzından şu ayeti kerime dokuldu:
"Her canlı olumu tadacaktır. Sonunda bize donduruleceksiniz."(29/57)
Ayeti okuduktan sonra odada bir sessizlik olur, yurekler kabarır, gozler dolar, bir acayip hal…
Efendi hazretleri sabır tavsiye ediyor. Kolay değil dokuz yılda iki evlat, iki cınar devrildi.
CİNAYET HAŞERELERİ SEVİNDİRDİ
Bu cinayet haberi gercek muminlerin yureklerini dağladı. Dağladı dunyadan bir adam gibi adam ayrıldı. Buna sevinen boceklerde vardı. Bocekler sevinclerini direk olarak gostermeseler de, sevinc, kin ve nefret duygularını cumlelerin icine serpiştirdikleri kelimelerle gosterdiler. Bocekler nicin sevindi derseniz, Rahmetli Bayram Hocamız haşere ilacını kullanmasını cok iyi bilirdi.
İsminin başında Prof. unvanı olan zavallı "bu cinayette kadın meselesi var." Bu zavallı kendisi cinsi sapık olduğu icin her işte aklına, once cinsellik geliyor.
Bir başka iddiada, "cemaatler arasındaki bir cekişmenin neticesi" işi gucu provoke etmek olan bu zavallı da, gorevini yapmaya calıştı.
Bir gazetenin manşetine bakın "camide katile linc." Hoca mihrabda hain bir saldırı sonucu, oldurulmuş (şehit edilmiş) adamların umurunda değil, onlar icin katilin linc edilmesi onemli. Demek istiyor ki, olmuşse bir hoca olmuş, katili nasıl linc edersiniz?
BU YAPIDAN
SİZE İŞ CIKMAZ
Basında hak ve hakikati yazanlarda vardı. Bunlardan biride, Ahmet Hakan'ın koşesinde kaleme aldıklarıdır. Bir bakalım neler yazmış Ahmet Hakan.
"…Daha once de aynı cemaatin onemli bir ismi camide kurşunlanarak oldurulmuştu. O cinayetin sır perdesi hÂl aralanamadı.
Eğer işin icinde başka bir iş yoksa...
Acaba diyorum, bazı "karanlık mihraklar", bu cemaatin uyelerinin sıra dışı gorunumlerinden yararlanarak bir provokasyona mı imza atmak istiyorlar?
"Galeyana gelmiş Aczmendi tipi bir hareket" falan mı bekliyorlar?
Eğer bunu bekliyorlarsa bilsinler ki, bu cemaatten boyle bir infial cıkmaz.
Cunku bu cemaat, politik bir cemaat değildir.
Kendilerine gore bir "İslam gettosu" kurmuşlardır ve kendi hallerinde yaşayıp gitmektedirler.
Yani işin icinde gercekten karanlık mihraklar varsa...
Onlara şoyle seslenmek istiyorum:
Bu yapıdan size iş cıkmaz, boş yere mabette kan dokmeyin!
PROVOKASYON KOKUYOR
Bir başka gazeteci yazar Tamer Korkmaz da koşesinde olayı şoyle değerlendiriyordu:
"…Bayram Ali Ozturk cinayeti buram buram provokasyon kokuyor. Dindar kesimi tahrik etmeye yonelik bir provokasyon bu... Cinayet icin kayda değer hicbir neden gorunmuyor. Katilin saldırısı bir meczuptan ziyade bir profesyonelinkine benziyor… Bu tur provokasyonların senaryosunu yazanlar, "Katilin psikolojik sorunları vardı." repliğini dolayıma sunarlar. Bu kez de oyle oldu… Kardeşinin ifadesine gore, Mustafa Erdal'ın, "İki aydır psikolojisi bozulmuştu" ve "Cinci hoca arıyordu!" Bu ifadelerin iceriği provokasyon senaryosuna son derece uygundur!"
ŞEHİT OLMAK YUREK İSTER
Cenaze Fatih camiinden kaldırıldı. Fatih Cami-i tarihinin en kalabalık cenaze namazlarından birine daha şahitlik etti. Abdullah Ustaosmanoğlu hocaefendi cenaze namazında yaptığı konuşma ile tum ihvana tercuman oldu. Hocaefendi şoyle dedi:
"Hepimiz derin uzuntu icindeyiz, fakat bugun biri var ki onun icin bayramdır. O da şu an musalla taşında yatmakta olan Bayram kardeşimizdir. Ses kaydıyla sabittir. Olmeden onceki sozleri şunlar olmuştur: "Şehit olmak yurek ister. Şehit olmak heyecan ister. Şehit olmak şahsiyet ve kişilik ister." Bu sozleri soyledikten sonra şehit oldu. Buradan herkese yalvarıyorum. Ne olur guzel vatanımızı sevelim. Şu guzel insanlarımızı sevelim. Dinimizi sevelim."
BEYAN DERGISINDEN alinti ....beyani okuyalim okutalim
Es Selamun Aleykum
__________________
İnsan gibi bir insan, İSTANBUL’dan adam gibi bir adam...
Dini Bilgiler0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- İnsan gibi bir insan, İSTANBUL’dan adam gibi bir adam...