Gecmiş ve asrımız muhaddisleri, Allah onları hayırla mukÂfatlandırsın Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadisleri konusunda, sahihini zayıfından ayırmak icin cok caba sarf etmişlerdir.

Bu konu hakkında ciltler dolusu kitap telif etmişlerdir. Ki bu da onların ilimlerinin derinliğine, ince goruşlu olduklarına ve hadis ravilerini, tarihlerini iyi bildiklerine işaret eder.

Bazı muhaddisler, faziletli amellerin kısmında ‘zayıf hadisle amel edilebilir’ konusunda ihtilaf etmişler ve bu hususta bir takım şartlar koymuşlardır. Ancak akide meselelerinde, gaybi işlerde ve şer’î hukumlerde zayıf hadisler kullanılamayacağı gibi mezkûr şartlar da uygulanamaz!

Bu sebeple zayıf hadislerle kıyamet alametleri konusuna delil getirmek mumkun değildir! Bu konuda kitap derleyen kimse, hadislerin zayıfını sahihinden ayırmadan her onune geleni alamaz!

Kıyamet ve alametleri konusunda internette bir makale okudum. Yazar, makalede hadislerin zayıfını sahihinden ayırmadan bircoğuna yer vermiş ve onlara dayanarak bir takım neticeler cıkarmaya calışmıştır.

Her ne kadar Musluman kardeşlerimiz hakkında guzel zan beslesek de bu konuda ilim sahibi kimsenin yanlışı acıklaması gerekir. Boyle yapıldığında fayda Muslumanlar arasında yaygınlaşır. Bundan dolayı bu risaleyi hazırlarken elde edilişi kolay zayıf hadisleri topladım. Okuyucunun ilgilendiği konuda bilincli olmasını istedim. Nihayet Allah’ın emri geldiğinde onun hakikatini bilir ve doğru yolu bulur.

Fırsat buldukca konuyla ilgili toplayabildiğim zayıf hadisleri inşallah ekleyeceğim. Allah-u TeÂlÂ’dan bize fayda verecek şeyi oğretmesini, oğrettiği şeyleri faydalı kılmasını, bize doğru yolu gostermesini ve bizimle doğru yolu gostermesini diliyoruz. Âmin.

Allah-u TeÂl Nebimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e, ailesine ve ashabına cokca salÂt ve selam eylesin.

Sufyani

Zalim bir kral olan Sufyani’nin ismi en iyi durumlarında zayıf olmaktan ileri gecmeyen bircok rivayette anılmıştır.

HÂkim, Mustedrek’te fitne ve karışıklıklar bolumunde şoyle nakleder:

Ummu Seleme (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Ummetimden bir adama sayıları Bedir ahalisi kadar olan bir grup Haceru’l-Esved ile Makam-ı İbrahim arasında biat ederler. Onlara Irak’tan insanlar ve Şam’dan gruplar gelir. Onların arkasından Şam’dan bir ordu gonderilir. Onlar Beyda mevkiine geldiklerinde yere batırılırlar. Sonra Kureyş’ten, dayıları Kelb kabilesi olan bir adam ona karşı cıkar. Allah onları hezimete uğratır. Mahrum olan o gun Kelb kabilesinin ganimetinden mahrum olandır’ buyurdu.”

HÂkim, 4/431, 8328’de bu hadise talik yapmamıştır. Zehebî der ki:

“Bircok kişi, hadisin ravi zincirindeki Ebu Avvam İmrani adlı şahsın zayıf olduğunu soyler. Harici idi. AllÂme Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh), bunu, Zayıf Hadisler Silsilesi’nde tahric etmiştir.

Ummu Seleme (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Halifenin olumu anında ihtilaf olur. Medine halkından bir kişi kacıp Mekke’ye gelir. Mekke halkından bir grup istememesine rağmen cıkıp Haceru’l-Esved ile Makam-ı İbrahim arasında ona biat ederler. Ona, Şam tarafından bir ordu gonderilir. O ordu Mekke ile Medine arasında Beyda mevkiinde yere batırılır. İnsanlar bunu gorunce Şam’ın velileri, Irak’ın ileri gelenleri Mehdî’ye Haceru’l-Esved ile Makam-ı İbrahim arasında biat ederler.

Sonra dayıları Kelb kabilesi olan Kureyş’ten bir adam cıkar. Biat edenler uzerine asker gonderir. Biat edenler onlara galip gelirler. Bu ordu, Kelb kabilesinin ordusudur. Kelb kabilesinin ganimetinde bulunmayanların eli boştur. Mal taksim olunur. Mehdî, insanlar icinde Nebinin sunneti ile amel eder. İslam tam manasıyla yeryuzune yerleşir. Yedi yıl Muslumanların arasında kalır, sonra vefat eder. Muslumanlar onun uzerine cenaze namazı kılarlar’ buyurdu.”

Ebu Davud 4286

Bu hadisi ve onceki hadisi duşunen aralarındaki tezadı anlayacaktır.

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Bir ayak bağı zincir dahi olsa Kelb’in ganimetinden mahrum kimse asıl mahrum olandır. Nefsim elinde bulunduran zata yemin ederim ki, onların kadınları Dimeşk yolunda satışa cıkarılırlar. Bir kadın ayağında bulunan kırık sebebiyle geri cevrilir’ buyurdu.”

HÂkim, “Bu hadisin isnadı sahihtir ama Buhari ve Muslim cıkarmamıştır’ diyor. İmam Zehebî, “Sahihtir” diyor.

Ancak hadisin senedinde Kesir bin Zeyd vardır. Hafız Zehebî bu kimseyi Mizanu’l-İtidal’de zikretmiştir.

Ebu Zura’a: ‘Saduk fihi liin’ demiştir.

Saduk fihi liin; hadis literaturunde bu ifadenin manası: ‘Şahsın kendisi iyi bir insandır, ancak hadis rivayetinde gevşektir’ demektir. (Mutercim)

Neseî: ‘Zayıftır’ demiştir.

İbni Devrekî: “Yahya’dan munkerleri naklederdi, kendisinde beis yoktur” demiştir.

İbni Ebi Meryem, Yahya’dan: “O sikadır.” dediğini rivayet etti.

Sika; hadis rivayetinde “guvenilir, sağlam bir kişidir” demektir. (Mutercim)

İbnu’n-Medini: “Kendisi salihtir, rivayette kuvvetli değildir” dedi.

AllÂme Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh) onun hakkında: “Zayıftır” demiştir.

Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize:

‘Benden sonra olacak yedi şeyden sakının. Medine’den cıkacak bir fitne, Mekke’den cıkacak bir fitne, Yemen’den cıkacak bir fitne, Şam’dan cıkacak bir fitne, doğudan cıkacak bir fitne, batıdan cıkacak bir fitne ve Şam’ın gobeğinden cıkacak bir fitne ki o Sufyani’dir’ buyurdu.”

Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:

“Sizden kimisi o fitnelerin ilklerine yetişti. Bu ummetten kimileri de sonlarına yetişecektir.”

Velid bin Ayyaş diyor ki:

“Medine’nin fitnesi Talha ve Zubeyir tarafından, Mekke’nin fitnesi Abdullah bin Zubeyir tarafından cıkmıştır.”

HÂkim, “Bu hadisin isnadı sahihtir ama Buhari ve Muslim cıkarmamıştır” dedi.

Zehebî onu tenkit ederek, “Bu hadis, Nuaym’ın musibetlerindendir” dedi.

HÂkim 4/486, 8447

AllÂme Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh), Zayıf Hadisler Silsilesi’nde bu hadisin zayıf olduğunu soyler.

Mehdî

İnsanlar arasında dolaşan zayıf Mehdî hadislerinden bir kacı şunlardır:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Biz Abdulmuttalib oğulları: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Huseyin ve Mehdî cennet ehlinin efendileriyiz!’

İbni Mace 4087, HÂkim 3/211, 4940

HÂkim: “Muslim’in sıhhat şartına uygun olarak sahihtir” dedi. İmam Zehebî, HÂkim’in bu ifadesini tenkit ederek: “Bilakis bu hadis mevzudur!” demiştir.

AllÂme Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh), Zayıf Hadisler Silsilesi, 10/220, 4688’de tahric ederek “Bu hadis, mevzudur!” dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Mehdî benim cocuklarımdan bir adamdır. Onun yuzu parıldayan bir yıldız gibidir. Rengi Arap rengi, bedeni İsraili bedendir. Yeryuzu zulumle dolduğu gibi o da adaletle doldurur. Gok ehli ve yer ehli, hatta havadaki kuş bile onun halifeliğinden razı olur. Mehdî yirmi yıl hukmeder.’

Deylemi El-Firdevs 6667

AllÂme Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh), Zayıf Hadisler Silsilesi, 10/211, 4684’de tahric ederek “Bu hadis, batıldır!” dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Ben başlarında, İsa sonralarında ve Mehdî ortasında gelecek olan bir ummet nasıl helak olur.’

AllÂme Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh), Zayıf Hadisler Silsilesi, 5/371, 2349’da tahric ederek “Bu hadis, munkerdir!” dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Tertemiz olan bir nefis oldurulmeden Mehdî cıkmaz! Tertemiz bir nefis oldurulduğu vakit, gokte ve yere olanlar kızarlar. İnsanlar, gelinin zifaf gecesi suslenip guvey evine gitmesi gibi Mehdî’ye gelirler. Mehdî, yeryuzunu adalet ve doğrulukla doldurur. Yeryuzu nebatını bitirir, gok yağmurunu gonderir. Mehdî’nin halifeliğinde, ummetim daha once hic nimetlenmediği kadar nimetlenir.’

İbni Ebi Şeybe 8/679, 199, AlbÂnî Zayıf Hadisler Silsilesi 5/176, 2155

Muhammed Sıddık Hasan, Kitab’u-İzaa fi Eşrati’s-Saah isimli kitabında şu hadisi irat eder:

Ummu Seleme (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Doğunun kralı batıya yurur ve onu oldurur. Muteakiben Medine uzerine bir ordu gonderilir, o ordu yere batırılır. Bir kimse KÂbe’ye sığınır. İnsanlar dağılmış kuş surulerinin toplandığı gibi Mehdî’ye toplanırlar. Aralarında kadınlarında bulunduğu uc yuz on dort kişi toplanır. Onlar her zorbaya ve zorbanın oğluna galip gelirler. Dirilerin: ‘Keşke olulerimiz sağ olsaydı’ diye temenni edecekleri bir adalet ortaya cıkar. Bu şekilde yedi yıl devam eder. Sonra yerin altındakiler ustundekilerden hayırlı olur’ buyurdu.”

Bu hadisi, Taberani, Evsad, 5469’da cıkarmıştır. Bunun senedinde Leys bin Ebi Selim vardır.

İmam Zehebî, Mizanu’l-İtidal, 3/420, 6997’de şoyle dedi: “Leys bin Ebi Selim Âlimlerden biridir.”

Ahmed bin Hanbel, onun hakkında şoyle dedi:

“Rivayet ettiği hadisler celişkilidir, ancak insanlar ondan rivayet ettiler.”

Yahya bin El-Kattan ve İmam Neseî: “Leys bin Ebi Selim zayıftır dedi.”

İbnu’l-Maîn: “Bir beis yoktur’ dedi.”

İbni Hibban: “Omrunun sonunda hafıza kaybı oldu dedi.”

Darekutni: “Sunnet sahibi bir kimse idi, aleyhine reddettikleri, Ata, Tavus ve Mucahid’in arasını cem etmesidir dedi.”

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Herkim Mehdî’nin cıkışını inkÂr ederse, o Muhammed’e indirileni inkÂr etmiştir. Herkim de İsa’nın nuzulunu inkÂr ederse kufre girmiştir. Kim Deccal’in cıkışını inkÂr ederse kufre girmiştir. Herkim de kaderin hayrına ve şerrine iman etmezse kufre girmiştir. Cebrail aleyhisselam bana Allah-u TeÂlÂ’nın şoyle buyurduğunu haber verdi: Kim kadere hayrına ve şerrine iman etmezse benden başka bir rab edinsin.’

AlbÂnî Zayıf Hadisler Silsilesi 1082

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Sizin hazinenizin yanında uc kişi oldurulur ki onların hepsi halife oğludur. Onlardan hic birine hilafet gecmez. Sonra doğu tarafından kara sancaklar yukselir. Sizinle hicbir kavmin savaşmadığı şekilde savaşırlar. Sonra ezberleyemediğim bir şey zikretti. Onları gorduğunuz vakit buzlar uzerinde surunerek de olsa gelip biat ediniz. Cunku o, Allah’ın halifesi Mehdî’dir.’

Diğer bir rivayette Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Horasan tarafından cıkmış kara sancakları gorurseniz, emekleyerek de olsa ona geliniz.’

İbni Mace 4084

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Mehdî, amcam Abbas’ın cocuklarındandır.’

Deylemi 6666

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘İnsanlar arasında cıkacak karışıklık ve zelzeleden sonra ummetim icine gonderilecek Mehdî ile sizleri mujdelerim. Mehdî, yeryuzunu, zulum ve haksızlıkla dolduktan sonra adalet ve doğrulukla dolduracak. Gok ve yer ehli ondan razı olacak. O, malı sahih olarak dağıtacak.

Bir adam “sahih nedir?” diye sordu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘İnsanlar arasında eşit olarak dağıtacak. Allah, Muhammed ummetinin kalplerini zenginlikle dolduracak. Onun adaleti onları kaplayacak. Nihayet o bir munadiye emredecek de o:

−Mala ihtiyacı olan var mı? diye nida edecek. İnsanlardan sadece bir kişi kalkacak. Ona:

−Hazinedara git ve ona sac de, diyecek. O adam hazinedara gidecek. Hazinedar onu bir odaya goturup serbest bırakacak. Bunun uzerine o adam pişman olacak ve:

−Ben Muhammed ummetinin en ac gozlusu idim. Onların genişliği, fedakÂrlığı beni aciz bıraktı, diyecek. Onu geri cevirip kabul etmeyecek. Ancak ona şoyle denilecek:

−Biz verdiğimiz şeyi geri almayız.

Bu yedi yıl, sekiz yıl yahut dokuz yıl boyle devam edecek. Bundan sonraki hayatta hayır yoktur!’

Ahmed 11326

Bu, hadis zayıf olmakla beraber, bazı cumleleri de bu kitapta zikrettiğimiz sahih hadislere zıt duşmektedir. Orneğin bundaki son cumle, mezkûr sahih hadiste Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:

‘Mesih’den sonraki yaşam icin’ ‘o ne hoş bir yaşamdır’ buyruğuna terstir.

Bir başka tenakuz ciheti:

Bu hadiste, Mehdî’nin en fazla kalış suresi dokuz yıl olarak bildirilmiştir. Başka sahih bir hadiste ise Mehdî, İsa (Aleyhisselam)’ın nuzulunden once gelecektir. İsa (Aleyhisselam) yeryuzune inişinden sonra kırk yıl kalacaktır. Mehdî’nin İsa (Aleyhisselam) ile dokuz yıl kaldığını farz etsek geriye otuz bir sene kalır. İcerisinde İsa (Aleyhisselam)’ın otuz bir sene kaldığı bir donem nasıl olurda hayırsız olur (!)

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:

‘Mesih’den sonraki yaşam ne hoştur’ buyurmasına karşın (?) Ustelik Mehdî’nin zamanı raşit halife ve guclu adaletine rağmen sıkıntılı bir zamandır. Sebebiyse Deccal’in cıkması, buyuk fitnelerin olması onun zamanına tevafuk etmektedir. Allah en iyisini bilir.

Ali (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:

−Mehdî bizden mi, başkalarından mı? Ey Allah’ın Rasulu! diye sordum. Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘O bizdendir. Allah bizimle actığı gibi bizimle muhurleyecektir. Bizimle şirkten kurtaracaktır. Şirk duşmanlığından sonra kalplerini bizimle birbirine ısındırdığı gibi yine duşmanlıktan sonra kalplerini bizimle ısındıracaktır’ buyurdu. Ali (Radiyallahu Anh):

−Mu’minler mi, yoksa kÂfirler mi? diye sordum. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Fitneye duşmuş ve kÂfirdir’ buyurdu.”

İzaa’nın yazarı bu haberi naklettikten sonra şoyle der:

“Bu haberi Taberani, Evsad, 157’de cıkarmıştır. Bunun senedinde İbni Lehia vardır. Hali, bilindiği gibi zayıf bir kimsedir. Ayrıca senette Amr bin Cabir Hadremi de vardır. Bu kişi ondan daha zayıftır.

Şevkani dedi ki: “Amr yalancıdır.”

Ahmed der ki: “Amr, Cabir’den munker haberleri naklederdi. Onun yalan soylediği bana ulaştı.”

Nesei: “Sika değildir” dedi. Yine “İbni Lehia aklı kıt, ahmak bir bunaktı. Bize: ‘Ali bulutun icindedir’ derdi. Bizimle birlikte oturur ve seyreden bir bulut gorduğunde: ‘Ali işte bu bulutun icinde gecti’ derdi.”

Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) şoyle anlatıyor:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Muhacir ve Ensar’dan oluşan bir topluluk icerisinde oturuyordu. Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) solunda, Abbas (Radiyallahu Anh) sağında idi.

Bir ara Abbas (Radiyallahu Anh) ve bir adam karşı karşıya geldiler. Ensarlı Abbas (Radiyallahu Anh)’a sert davrandı. Bunun uzerine Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Abbas (Radiyallahu Anh) ve Ali (Radiyallahu Anh)’ın elini tutarak:

‘Allah bunun neslinden yeryuzunu adalet ve doğrulukla dolduracak birini cıkarır. Onu gorduğunuz vakit Temimli gence uyun, cunku o Mehdî’nin sancağını taşır’ buyurdu.”

İzaa’nın yazarı diyor ki:

“Taberani, Evsad, 4142’de tahric etti. Bunun senedinde İbni Lehia ve Abdullah bin Omer el-Ammi vardır ve ikisi de zayıftır.”

Heysemi de:

“Hadis munkerdir; cunku hic kimse Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) efendimizin yuzune karşı onun cirkin gorduğu bir şeyi yapamaz. Ozellikle baba yarısı dediği amcası hakkında yapamaz” demektedir.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Ahir zamanda Dimeşk, ahalisi en cok olan şehir olacak ve orası, ahalisine bir kale olacak. Cemaatleri en cok, mescitleri, zahitleri, malları, erkekleri en cok, kÂfirleri en az şehir olacak. Mısır beldeler icerisinde, firavunları, kufru, zulmu, riyası, gunahları, sihri ve şerri en cok olan şehirdir.

Oranın kenarları imar edildiği vakit Allah onlara iri yapılı, tek gozlu, şeytanî, burnu kesik, azgın bir halife gonderir. O halifenin yandaşlarından ve avanelerinden Mısır ahalisinin vay haline!’ buyurdu. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu ayeti okudu:

“Biz onları kufretmeleri sebebiyle cezalandırdık. KÂfirlerden başkası mı cezalandırılır?”

O halife, Irak’ta oldurulur. Once onlara orta boylu, siyah saclı, sakalları gur, on dişleri beyaz bir adam cıkar. Onun yandaşlarından ve avanelerinden Irak ahalisinin vay haline! Sonra biz, Ehl-i Beytten Mehdî cıkar. Yeryuzunu zulumle dolduğu gibi o da adaletle doldurur’ buyurdu.”

Fedail-u Şam 18

Deccal

Deccal hakkındaki sahih olmayan hadislerden birkacı şunlardır:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Deccal zamanında, mu’minin ve meleklerin yiyeceği tesbih ve takdisdir. Kimin konuşması o gun tesbih ve takdis olursa Allah ondan aclığı giderir. O kimse aclıktan korkmaz.’

HÂkim 4/511, 8561

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Ummetimden iki adam Meryem oğlu İsa’ya yetişip Deccal’in oldurulmesine şahit olacaktır.’

HÂkim 4/544, 8634

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Herkim Kehf suresini okursa sekiz gune kadar olacak her fitneden korunmuş olur. Deccal cıkarsa ondan da korunmuş olur.’

AlbÂnî Zayıf Hadisler Silsilesi 2013

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Deccal dinde bir gevşeme, ilimden yuz cevirme olduğu zaman ortaya cıkar. Onun yeryuzunde dolaşacağı kırk gunu vardır. Bir gunu bir yıl gibi, bir gunu bir ay gibi, bir gunu iki Cuma arası gibidir. Diğer gunleri de sizin gunleriniz gibidir. Onun bindiği bir eşeği vardır ki o eşeğin iki kulağının arası kırk kulactır. İnsanlara gelir ve:

−Ben sizin rabbinizim, der. Sizin Rabbinizin tek gozu kor değildir. Deccal’in iki gozu arasında ‘K F R’ yazılıdır. Okuması olan olmayan her mu’min o yazıyı okur. Medine ve Mekke haric her suyun başına ve hana uğrar. Allah oraları Deccal’a haram kılmıştır ve melekler oraların kapısında bulunmaktadır.’

Ahmed 14959

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Yuzu aya benzeyen, iki kulağının arası yetmiş yıllık mesafe olan bir eşeğin uzerinde beraberinde başlarında yeşil şal bulunan yetmiş bin Yahudi ile Deccal cıkar. Ta ki onlar İbni Hamra tepesinde konaklarlar.’

AlbÂnî Zayıf Hadisler Silsilesi 1968

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘İsa aleyhisselam’dan başkası Deccal’i oldurmeye guc yetiremez.’

Tayalisi 2504

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘İsra gecesi, İbrahim aleyhisselam, Musa aleyhisselam ve İsa aleyhisselam ile karşılaştım. Onlar kıyamet saatini muzakere ettiler. Sozu İbrahim aleyhisselam’a bıraktılar. İbrahim aleyhisselam:

−Bu konuda bilgim yoktur, dedi. Bunun uzerine sozu Musa aleyhisselam’a bıraktılar. Musa aleyhisselam:

−Benim de bu konuda bilgim yoktur, dedi. Bunun uzerine sozu İsa aleyhisselam’a bıraktılar. İsa aleyhisselam:

−Onun ne zaman sabit olacağını Allah’tan gayrı hic kimse bilemez. Ancak Rabbimin bana va’dine gelince, kuşkusuz o cıkıcıdır. Benim yanımda iki keskin kılıc vardır. Deccal beni gorduğu vakit, kurşunun eridiği gibi erir. Allah onu helak eder. O gun taş ve ağac:

−Ey Musluman, arkamda bir kÂfir vardır, gel de onu oldur, der. Allah, Yahudileri de helak eder. Sonra insanlar ulkelerine ve vatanlarına donerler, dedi.’

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devamla:

‘İşte o vakit Ye’cuc ve Me’cuc cıkar, “Onlar her tepeden akın akın inerler.” Onların beldelerine girerler, helak etmedikleri hicbir şey, icip bitirmedikleri hicbir su kaynağı kalmaz. Sonra insanlar bana gelip onları şikÂyet ederler. Ben de Allah’a dua ederim. Allah, Ye’cuc ve Me’cuc’u helak eder.

Onların pis kokularından yeryuzunun kokusu değişir. Allah Azze ve Celle bir yağmur gonderir, o yağmur onların cesetlerini denize atar. Sonra dağlar parca parca olup savrulur. Yeryuzu, derinin yayılıp genişletildiği gibi genişletilir. Rabbimin bana va’dine gore, bu hal devam ederken kıyamet saati, ailesinin gece gunduz doğumunu beklediği doğumu yaklaşmış gebe gibidir.’

İbni Mace 4081

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Deccal, yemek yiyecek ve carşılarda gezecektir.’

Ahmed 20013

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Deccal’in anası ve babası otuz yıl birlikte yaşayacaklar da cocukları olmayacak. Sonra onların zararı cok, faydası az tek gozlu, gozleri uyuyan fakat kalbi uyumayan bir cocukları olacak.’

Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize onun annesini ve babasını tarif etti:

‘Babası uzun boylu, basık etli, sanki burnu kuş gagası gibidir. Annesi tombul, goğusleri uzun bir kadındır’ buyurdu.

“Medine’de bir Yahudi’nin cocuğu olduğunu duyduk. Ben ve Zubeyir onların yanına gittik. Bir de baktık ki Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in anlattığı gibilerdi. ‘Sizin cocuğunuz var mı?’ diye sorduk. Onlar da:

−Biz otuz yıl beraberce yaşadık. Bizim cocuğumuz olmamıştı. Sonra bizim bir cocuğumuz oldu. Tek gozu kor, zararı cok, faydası az, gozleri uyur ama kalbi uyumaz dediler. Onların yanından cıktık. Cocuk bir kadifenin icinde guneşte uzanmıştı. Bir şeyler mırıldanıyordu.

Başını actı ve:

−Ne dediniz? dedi.

Biz:

−Soylediklerimizi duydun mu? dedik.

O da:

−Evet, gozlerim uyur kalbim uyumaz dedi.”

Tirmizi 2350

Tirmizi: “Bu hadis, hasen garip bir hadistir, onu sadece Hammad bin Seleme tarikiyle bilmekteyiz” dedi.

AllÂme Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh) bu hadisi zayıflamıştır.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘İslam’ın duğumlerini teker teker cozeceksiniz. Saptırıcı imamlar olacak. Bunun akabinde de uc Deccal cıkacaktır.’

HÂkim 4/528, 8611

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Elbette muşriklerle savaşacaksınız; nihayet kalanlarınız Urdun’de bir nehir uzerinde Deccal’le savaşıncaya kadar... Siz onun doğusunda, onlar batısında olacaklar. O zaman Urdun yeryuzunde nerede bilmiyorum.’

Bezzar 4/138, 3387

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Yedi şey icin amellere acele edin. Sizler fesat edici hastalığı, bunaklık veren yaşlılığı veya azdırıcı zenginliği, unutturucu fakirliği yahut hazırlanmış olumu mu yoksa Deccal’i mi bekliyorsunuz? O, beklenenlerin en şerlisidir. Yoksa kıyameti mi? Kıyamet ise daha belalı ve daha acıdır.’

Tirmizi 2408

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Allah’ım borcun bana galip gelmesinden, duşmanın galip gelmesinden, dulun faydasızından ve Mesih Deccal’in fitnesinden sana sığınırım.’

AlbÂnî Zayıf Hadisler Silsilesi 1651

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Muslumanların en yakın karargÂhları Bevl mevkii olana kadar kıyamet kopmaz. Ey Ali, Ey Ali, Ey Ali! Siz sarı ırkla savaşacaksınız. Onlar da sizden sonrakilerle savaşacaklar. Nihayet onların karşısına İslam’ın hayırlıları, Allah yolunda kınayıcının kınamasından korkmayan Hicaz ehli cıkarlar. Tesbih ve tekbirle İstanbul’u fethederler. Mislini gormedikleri bir ganimet elde ederler. Kalkanları taksim ederken birisi gelir ve:

−Deccal beldelerinizde cıktı, der. Dikkat, bu haber yalandır, alan da pişman, almayan da pişmandır.’

İbni Mace 4094

Kitapta zikredilen İstanbul’un ikinci kez fethiyle ilgili sahih hadis, bu zayıf hadise ihtiyac duyurmaz.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Mesih’e bu ummetten bir takım topluluklar yetişecektir. Onlar sizin gibidir yahut daha hayırlıdırlar. Ben baş kısmında, Mesih de sonunda gelen bir ummeti Allah helak etmez.’

AlbÂnî Zayıf Hadisler Silsilesi 4372

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Buyuk savaş, İstanbul’un fethi ve Deccal’in cıkışı yedi ay icerisinde gercekleşir.’

Ebu Davud 4295

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Buyuk karışıklık ve İstanbul’un fethi arasında altı ay vardır. Yedinci ayda da Deccal cıkar.’

Ebu Davud 4296

DÂbbe

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Kendisi ile beraber Musa’nın asası ve Suleyman’ın muhru olduğu halde DÂbbe cıkar. KÂfir kimseyi muhurler, Musluman kimsenin de asa ile yuzunu parlatır. Bir oba halkı sofraya toplanır da biri:

−Ey mu’min, diye seslenir, o da buna:

−Ey kÂfir, der.’

İbni Mace 4066

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:

‘Ciyad’ın kavmi ne kotudur. Oradan Dabbe cıkar ve uc cığlık atar. Onu yeryuzundeki herkes işitir.’

AlbÂnî Zayıf Hadisler Silsilesi 3376, Buhari Tarih-i Sagir 2/136, Ukayli Duafa 2/61

Abdullah bin Burde, babasının şoyle anlattığını nakleder:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni Mekke’ye yakın colde bir yere goturdu. Etrafında kum tepeleri bulunan kurak bir araziye geldik. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘DÂbbe bu yerden cıkacaktır’ buyurdu. Oranın eni boyu bir karış idi. İbni Bureyde:

−Ben ondan sonra senelerce haccettim, bize kendi asasını gosterdi. Bir de o, benim bu asamla şoyle, şoyle, şoyledir dedi.”

İbni Mace 4067

Kitabımız, Allah’ın izniyle nihayete erdi. Allah’ım Nebin Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e salÂt ve selam eyle…

Abdurrahman Keylanî Zi-l’Kade 1415 Hicri

Fatih YİĞİT Safer 1429 11/08/2008

Sonsoz

Hamd Âlemlerin meliki Allah’a, salÂt ve selam Nebilerin, tum insan ve cin neslinin efendisi Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e olsun.

Kıymetli okurlarım, Rabbimizin lutfu ve inayetiyle bir ceviri kitabımızı daha sizlere sunmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Kıyamet ve alametleri… Rabbimiz oyle muhteşem bir duzen kurmuş ki insanın aklı duruyor. İmtihan dunyasında cabalarımızın, guttuğumuz davanın, uğrunda bir şeyler feda ettiğimiz inanclarımızın ve hareketlerimizin odulunu alacağımız surec kıyamet…

Ve oncesinde alametler sureci… En buyuk, cetin imtihanlar sureci… ‘Bize ne canım kıyamet surecinde yaşayanlar duşunsun’ demeyin! Sûr’a ufurulduğu anda Âdem (Aleyhisselam)’dan, son doğan insana kadar butun herkes kalkacak ve dirilecek. İşte asıl belalı ve acılı imtihan o zaman...

Her ne kadar biz kıyameti uzak gorsek de Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bildirdiği alametlere bakınca yakın olduğunu hissediyoruz. Ne guzel ki cetin sonun yakın olduğunu işaretlerle bildirecek bir Nebi gondermiş yaradan…

Son sozu fazla uzatmadan kıyametin alametleri surecini Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bildirdiği olcude ozetleyelim istedik…

Kıyametin buyuk alametlerinden ilki guneşin batıdan doğmasıdır. Guneş batıdan doğmadan once İslam elbise nakışının eskidiği gibi eskiyip gider. Yani insanlar yavaş yavaş İslam’ı unutur, umursamaz olurlar. İslam’ın yasakladığı her şey yaygınlaşır, emrettiği her şey unutulur. Guneşin batıdan doğması, tevbenin ve İslam’a girişin son noktası demektir. Bundan sonra herkes olduğu hal uzere kalır.

İkinci alamet, bir kuşluk vakti yerden bir yaratığın cıkıp insanlara yanlış yolda olduklarını soylemesidir. Hatta insanları durumlarına gore tescillediğini bildiriyor bize Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)…

Ucuncu alamet, Duhan yani duman… Ancak Duhan’ın hangi alametten once ya da sonra nasıl, nerede ve ne şekilde gercekleşeceği hakkında kesin bir malumat verilmemiştir.

Dorduncu alamet, Mehdî… İslam halifesi oldurulur. Mehdî de yanında birkac kişi ile Medine’den Mekke’ye kacar. Şam tarafından ondan kurtulmak icin bir ordu gonderilir. Bu ordu, Medine ile Mekke arasında Beyda mevkiine geldiği zaman kıyametin beşinci alametinin ilk bolumu gercekleşir. Bu ordu komple yere batırılır.

Daha sonra Haceru’l-Esved’le makam-ı İbrahim arasında Mehdî’ye biat edilir. Mehdî, İslam halifesi olur. Şam’dan, Irak’tan Musluman liderler ona gelip biat ederler. Mehdî, İslam adına insanlarla savaşır. Nihayet gelip İstanbul’u kuşatırlar. İstanbul’u fethederler. Bu sırada şeytan onlara seslenir: ‘Deccal sizin memleketinizde cıkmıştır.’. Onlar da her şeyi bırakıp Şam’a donerler.

Altıncı alamet, Mesih-i Deccal… Deccal hali hazırda dunya uzerinde yaşamakta olan kullarını Allah’ın kıyamet surecinde imtihan icin gondereceği bir fitnedir. Allah (Azze ve Celle) kullarını sınamak icin ona cok ozel yetenekler bahşetmiştir.

Orneğin bir kimseyi testereyle ikiye bolup tekrar diriltmesi, ateşinin ve cennetinin olması vb. Deccal yeryuzunde kırk gun kalacaktır. O yeryuzune indiğinde ilk gun bir yıl kadar uzun olacaktır.

Yani altı ay gunduz altı ay gece olacaktır. İkinci gun bir ay kadar uzun olacaktır. Yani on beş gun gunduz, on beş gun gece olacaktır. Ucuncu gun, bir hafta kadar uzun olacaktır. Yani uc bucuk gun gunduz uc bucuk gun gece olacaktır. Ondan sonraki yirmi yedi gun normal şimdiki gunlerimiz gibi olacaktır. Toplam 429 gun.

Deccal doğuda o zaman Horasan denilen bir mevkiden cıkacaktır. Orada bulunan butun Yahudiler ona tabi olacaklardır. Cunku bekledikleri, onlara dunya hÂkimiyetini verecek Mesihleri Deccal’dir.

Deccal’in bu kırk gun icerisinde yeryuzunde uğramadığı, fitneye duşurmediği hicbir belde kalmayacaktır. Ancak Medine ve Mekke haric… Mubarek beldeleri Allah (Azze ve Celle) koruyacaktır. Cunku İslam’ın ve Muslumanların sığınağı olacaktır o iki belde.

Deccal bu vaziyette yeryuzunu ifsat ederken Allah-u TeÂlÂ’nın Yahudilerin elinden kurtarıp kendi katına yukselttiği İsa (Aleyhisselam), Şam’da Beyaz Minare denilen mevkiye iki meleğin kanatlarına kollarını uzatmış vaziyette inecektir. Bu da kıyametin altıncı buyuk alametidir.

Deccal, Medine’ye yaklaşınca melekler onun yonunu Şam’a cevirirler, o da Filistin topraklarındaki Ludd kapısına gelir. İsa (Aleyhisselam)’da onu oldurur.

Sonra Mehdî (Aleyhisselam) vefat eder. Komuta İsa (Aleyhisselam)’a gecer. İsa (Aleyhisselam), İslam icin insanlarla cihad eder. Nihayet Allah (Azze ve Celle), İsa (Aleyhisselam)’a şoyle vahyeder:

“Ey İsa, bana ait bir takım kullar cıkardım ki onlara karşı koymaya kimsenin gucu yetmez. Sen kullarımı Tûr dağına cıkar. Orada guvende olursunuz.”

Ve işte yedinci buyuk alamet, Ye’cuc ve Me’cuc sahneye cıkmıştır. Ye’cuc ve Me’cuc bir kavmin, topluluğun ismidir. Bunlar anlatılana gore kısa boylu, oldukca fesat cıkarıcı ve kan dokucu bir kavimdir. Hatırlarsanız Kehf suresinde gectiği uzere Zulkarneyn bunların onune bir set yapıp onları kıyamete kadar hapsetmişti.

Kıyamet yaklaşınca set acılır, onlarda her tepeden akın akın yeryuzune dağılırlar. Kurutmadıkları ne bir gol kalır ne de pınar. Dağlara, kalelere sığınan insanlardan ve hayvanlardan başka yeryuzunde hicbir canlı kalmaz.

Neticede İsa ve ashabı, Allah’a dua ederler ve Allah bu kavmi helak eder. Sonra yeryuzunde bir bereketlenme olur, savaş ağırlıklarını bırakırlar. Yırtıcı hayvanlar bile insanlara zarar vermez olur. Hadiste Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bildirdiği gibi kucuk bir kız cocuğu yılanın ağzına elini sokar da yılan asla ona zarar vermez.

Bu şekilde mutlu ve refah icindeki hayat bir muddet devam eder. Sonra Allah (Azze ve Celle) cok tatlı, serin bir ruzgÂr gonderir. Bu ruzgÂr, mu’min olan hatta kalbinde hardal tanesi kadar iman olan herkesi vefat ettirir, canlarını alır. Neticede kendilerinde hicbir hayır ve iman olmayan insanlar kalır. Onlar da putlara tapmaya başlarlar, uluorta zina ederler. Yani ne bir iylik bilirler ne de kotulukleri reddederler.

Ve kıyametin son alameti… Butun bunlardan sonra Allah-u TeÂlÂ, Yemen’de Aden şehrinin en uc koşesinden bir ateş cıkarır. Bu ateşle insanları mahşer meydanına, yani Şam’a sevk eder. Bu ateş oyle bir ateştir ki insanlarla beraber konaklar, onlarla beraber yolculuk eder, onlarla beraber uyur. Sonucta tum insanlar Şam’da mahşer meydanında toplanırlar.

Daha acık bir şekilde şoyle sıralayabiliriz:

1) Guneş battığı yerden doğar,

2) Kuşluk vakti yerden bir yaratık (Dabbe) cıkar,

3) Duhan yani bir duman cıkar,

4) Mehdî aleyhisselam cıkar,

5) Beyda mevkiinde bir ordu yere batar,

6) İstanbul fethedilir,

7) Deccal cıkar,

8) İsa aleyhisselam iner,

9) İsa aleyhisselam, Deccal’i oldurur,

10) Mehdî aleyhisselam vefat eder,

11) İsa aleyhisselam insanları Tûr dağına cıkarır,

12) Ye’cuc ve Me’cuc denen bir kavim cıkar ve insanları oldurur,

13) Bir ruzgÂr cıkar, mu’min ve kalbinde hardal tanesi kadar iman olan herkesi vefat ettirir,

14) Yemen’de Aden şehrinin en uc koşesinden bir ateş cıkarır. Bu ateşle insanlar mahşer meydanına, yani Şam’a sevk edilir,

Ve ilk Sûr’a ufuruluş gercekleşir. O anda yeryuzunde yaşayan hicbir canlı kalmaz, herkes olur.

Ve ikinci Sûr’a ufuruluş de gercekleşir… Artık Âdem (Aleyhisselam)’dan, son doğan insana kadar herkes ayaktadır ve beklemektedir…

Allah-u TeÂl şoyle buyuruyor:

“Gokyuzu yarıldığı, yıldızlar dokulduğu, denizler birbirine katıldığı, kabirlerin icindekiler dışarı cıkarıldığı zaman insanoğlu yapıp gonderdiklerini ve yapamayıp geride bıraktıklarını bir bir anlar.

Ey İnsan! Seni yoktan yaratan, duzgun yapılı ve endamlı kılan, sana olculu ve dengeli davranma imkÂnı veren, seni dilediği en guzel şekil ve bicimde terkip eden, ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?

Evet! Gercek o ki; Israrla dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki uzerinizde muhafızlık eden değerli kÂtipler vardır. Onlar yapmakta olduklarınızı iyi bilir ve yazarlar.

İyiler, muhakkak cennet icinde olurlar, kotuler de cehennem icinde. Onlar en buyuk mahkemenin kurulduğu kıyamet gununde oraya girerler. Onlar hicbir şekilde ateşten uzak kalamazlar.

Ceza gunu nedir bilir misin? Nedir acaba o ceza gunu? Hic kimsenin başkasına fayda ya da zarar vermeye malik olamadığı gundur. O gun emir Allah’ındır.”

İnfitar Suresi
__________________