İnsanların birbirlerine nasıl zulmettiklerini goren, her gun cevresinde ahlaksızlığın, acımasızlığın, imansızlığın işaretlerini fark eden ve bunlardan dolayı rahatsızlık duyarak, barış, sevgi ve huzur dolu bir toplum isteyen bir insanın olup bitenlere duyarsız kalması buyuk bir hata olur. Her insan, az ya da cok, gucunun yettiğinin en fazlasıyla kotuluklerin tek cozumu olan Kuran ahlakının yaşanmasına ve yaşatılmasına katkıda bulunmalı, iyilik ve guzellik yolunda caba gostermelidir.
Gunumuzde Muslumanların, insanların rızalarını gozetmeden, kim ne der diyerek duşunmeden Kuran ahlakını insanlara anlatmaları, Peygamberimiz (sav)'in sunnetine uyarak "kınayanın kınamasından korkmamaları" gerekir. Bu, Allah'ın razı olacağı ve cenneti ile mujdelediği bir ahlak ve takva alametidir. Peygamber Efendimiz, Muslumanlara bu sunnetine uymalarını şoyle bildirmiştir:
"Benim tebliğ ettiklerimi, beni gorenler (şahid olanlar) gormeyenlere tebliğ etsin, duyursun."
Ancak, şeytan iyilik yonunde davranmaya niyet eden her insana mutlaka musallat olacak ve onları bu kararlarından vazgecirmeye calışacaktır. Şeytanın hayır icin caba sarf eden insanlara verebileceği kuruntulardan biri de, "Benim yaptığımdan ne cıkar?" mantığı olabilir. İnsan, tum dunyaya yayılmış olan kotuluğu, zulmu, savaşları, katliamları duşunduğunde kendisini cok zayıf ve hicbir şeye guc yetiremez bir kimse olarak gorebilir. Oysa işin ozu bambaşkadır. Herşeyden once dunyaya barışı, guvenliği, huzuru, sevgiyi, merhameti, hoşgoruyu, insancıllığı, dostluğu ve anlayışı hicbir insan hakim edemez. Bunu ne bir insan, ne bir topluluk, ne de başka herhangi bir guc sağlayamaz. Bunu gercekleştirecek olan, herşeye guc yetiren, sonsuz kudret sahibi, herkesin kalbinden, duşunduklerinden, soylediklerinden haberdar olan Rabbimiz'dir.
İman edenlerin bu yolda cabalaması ise onların salih ve temiz niyetlerinin bir gostergesidir. Belki birinin soylediği guzel bir soz, bir diğerinin hoşgorulu tavrı, bir başkasının sabrı ve azmi diğerlerine ornek olacak ve onların kalbini Kuran ahlakının guzelliğine ısındıracak ve iyilerin sayısı boylece artacaktır. Bunlar iman edenlerin Rabbimiz'e olan kulluk vazifelerini yerine getirmek icin harcadıkları cabanın parcalarıdır. Ancak unutulmamalıdır ki iyileri guclendirecek, yeryuzune guzelliği hakim kılacak olan Allah'tır. Bu nedenle "Benim cabamdan ne olur?" demek şeytanın bir vesvesesidir ve bu sese uyanlar sorumluluktan kacmış olurlar.
Her insanın guzel ahlaklı ve vicdanlı bir insan olduğu surece iyilik ve hayır adına yapabileceği pek cok guzel şey vardır. Orneğin cok ağır bir yuk kaldırılacağı zaman, yukun etrafında bulunan on beş kişiden sadece dordu yukun altına girseler ve diğerleri "biz zaten zayıf, celimsiz kimseleriz, bizim yardımımızdan ne olur" diye kenarda dursalar bunun isabetli bir karar olmayacağı bellidir. Ancak on beş kişinin on beşi de yukun altına girse ve her biri gucunun yettiği oranda yuku kaldırsa o dort kişinin omzundaki ağırlık cok hafifleyecektir. Kimin neyi ne kadar yaptığı değil, gucunu ne kadar kullandığı onemlidir.
Allah Kuran'da hic kimseye gucunun uzerinde bir yuk yuklenmeyeceğini bildirerek, zaten her iyi insan icin bir kolaylık kılmıştır:
İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı one gecmektedirler. Hic kimseye guc yetireceğinden fazlasını yuklemeyiz; elimizde hakkı soylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hicbir haksızlığa uğratılmazlar. (Muminun Suresi, 61-62)
Alıntı:
www.islamahizmet.com
__________________