İslam Ahlakında Kadın ve Erkek Eşittir

Kadının toplumdaki yeri konusunda, dunyanın hemen her ulkesinde asırlardan bu yana suregelen tartışmalar kuşkusuz her toplum icin tanıdıktır. Kadının toplumdaki statusu, aile hayatındaki onemi, calışıp calışamayacağı gibi birtakım sosyal konular yıllardır dunya gundeminde onemli bir yer tutmaktadır. Oysa bir Musluman icin, kadının toplumdaki yeri cok belirgindir ve gercek İslam ahlakının benimsendiği bir toplumda boyle bir tartışmanın yaşanması mumkun değildir. Cunku İslam'da kadın ile erkek eşittir.

Kadın ve erkek elbette ki fiziksel anlamda birbirlerinden farklı yapılara sahiptirler. Ancak kadının fiziksel olarak, erkeğe oranla daha gucsuz olması, onun toplum icerisinde erkekten daha az değer gormesi icin bir sebep değildir.


İslam ahlakına gore, asıl onemli olan bir insanın kadın ya da erkek olması değil, Allah'a derin bir iman ve Allah korkusuyla bağlanmış olmasıdır. Allah'ın emir ve yasaklarına titizlikle uyması, Kuran ahlakını en guzel şekilde yaşamaya calışmasıdır. Allah Katında asıl değer gorecek olan kişinin bu ozellikleri olacaktır. Allah Kuran'da kadın olsun erkek olsun iman eden bir kimsenin sahip olması gereken ozellikleri şoyle acıklamıştır:

Mumin erkekler ve mumin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kotulukten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resulu'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şuphesiz, Allah, ustun ve gucludur, hukum ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71)

Allah'ın ayette bildirdiği gibi, mumin kadınlar ve mumin erkekler aynı sorumluluklara sahiptirler. Allah'a ibadet etmekle, Kuran ahlakını yaşamakla, insanlara iyiliği emredip kotuluğu engellemekle ve Kuran'da bildirilen tum emir ve tavsiyelere uymakla yukumludurler. Allah Kuran'ın "Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kotuluklerinizi orter ve sizi bağışlar. Allah buyuk fazl sahibidir." (Enfal Suresi, 29) ayetinde, Allah'tan korkup sakınan her insana, 'doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış' vereceğini vadetmiştir. Bu kişinin kadın ya da erkek olması bu sonucu değiştirmemektedir. Samimiyetine, ihlasına ve imanına karşılık, Allah bir insana hayatın her alanında kendisini doğru yola ulaştıracak, doğru kararlar almasını ve isabetli tavırlarda bulunmasını sağlayacak bir akıl vermektedir. Dolayısıyla akıl, kişinin cinsiyetine gore değil, tumuyle Allah'a olan samimi bağlılığına, yakınlığına ve korkusuna gore gelişmektedir.


İmanın kendisine kazandırdığı akıl ile hareket eden her insan, kadın olsun erkek olsun, hayata dair her konuda başarı elde edebilir, pek cok insana gore one de gecebilir. Bu tumuyle kişinin, isteğine, şevkine ve azmine bağlıdır. İman edenler İslam ahlakının bir gereği olarak, kendilerini hicbir zaman hicbir konuda yeterli gormezler. Daima daha akıllı, daha yetenekli, daha sorumluluk sahibi, daha kişilikli, daha guzel ahlaklı insanlar olabilmek icin caba harcarlar. Kendilerini her konuda guclerinin yettiği oranda geliştirmeye calışırlar. Allah, iman edenlerin, cevrelerindeki tum insanlara ornek olabilecek bir karaktere sahip olabilmek icin Kendisi'ne dua ettiklerini bildirmektedir:

Ve onlar: "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gozun aydınlığı olacak (cocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine onder kıl," diyenlerdir. (Furkan Suresi, 74)

Hayatı boyunca her konuda elinden gelenin en iyisini yapmaya ve kişiliğiyle, ahlakıyla ve cabasıyla tum insanlara ornek olmaya calışan mumin bir kadın da, -Allah'ın izniyle- toplum icerisinde de ustun bir konuma gelir. Ustlendiği her turlu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirir, en doğru kararları alır, en guzel cozumleri ve en akılcı tedbirleri uretir.

Gorulduğu gibi, İslam ahlakında kadın ile erkeğin toplumdaki yeri tamamen eşittir. Kadın ya da erkek olsun, bu tamamen kişinin Allah'a olan imanının gucu doğrultusunda, ahlakıyla, kişiliğiyle ve ustlendiği sorumluluklarla on plana cıkmasına bağlıdır. Bu nedenle de İslam ahlakını benimseyen kadınlar icin, erkeklere yonelik bir eşitlik mucadelesi değil, bunun yerine 'hayırlarda yarışma' ahlakı soz konusudur. Hayırlarda yarışmak, iman edenlerin, yaşamlarının her anında Allah'ın rızasını kazanabilmek icin ellerinden gelen cabanın en fazlasını gostermeleridir. Bu amacları doğrultusunda, Allah'ın en sevdiği, en razı olduğu ve Allah'a en yakın kişi olabilmek icin hayırlarda yarışırlar. Ancak bu yarış, tumuyle Rahmani bir yarıştır. Allah muminleri dunyada ve ahirette one geciren ozelliğin bu yonde gosterdikleri caba olduğunu Kuran'da şoyle bildirmektedir:

İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı one gecmektedirler. (Muminun Suresi, 61)

Sonra Kitabı kullarımızdan sectiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışır one gecer. İşte bu, buyuk fazlın kendisidir. (Fatır Suresi, 32)


Kadın ve erkek arasındaki eşitlik, Allah'ın kadına ve erkeğe dunya hayatındaki imtihan surecinde eşit haklar tanımasından da anlaşılmaktadır. "Şuphesiz Biz, yeryuzu uzerindeki şeyleri ona bir sus kıldık; onların hangisinin daha guzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye." (Kehf Suresi, 7) ve "Her nefis olumu tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize donduruleceksiniz." (Enbiya Suresi, 35) ayetleriyle Allah, kimlerin daha guzel davranışlarda bulunacağının ortaya cıkması icin, kadını da erkeği de denemekte olduğunu bildirmiştir. Bir başka ayette ise Allah "Andolsun, Biz sizi biraz korku, aclık ve bir parca mallardan, canlardan ve urunlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gosterenleri mujdele." (Bakara Suresi, 155) şeklinde bildirerek, hayatlarının sonuna kadar kadını da erkeği de ceşitli olaylarla deneyeceğini, tum bunlara sabır gosterebilenlere ise rahmetiyle karşılık vereceğini haber vermiştir.

Allah kadına da erkeğe de belirli bir omur sureci belirlemiş, her ikisini de Kuran'dan sorumlu tutmuş, her ikisine de hayatlarının her anında kendilerine doğruyu ilham edecek bir vicdan vermiş, nefsi ve şeytanı her ikisine duşman kılmıştır. Dunya hayatındaki imtihanın gereği olarak, tum bu şartlar karşısında kadın ya da erkek olsun her kim guzel ahlak gosterip salih amellerde bulunursa, Allah o kişilerin dunyada ve ahirette en guzel karşılığı bulacaklarını bildirmiştir:

... Şuphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa cıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından surulup-cıkarılanların ve yolumda işkence gorenlerin, carpışıp oldurulenlerin, mutlaka kotuluklerini orteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en guzeli O'nun Katındadır. (Al-i İmran Suresi, 195)

Bir başka ayette ise Allah, "Erkek olsun, kadın olsun, bir mumin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hic şuphesiz Biz onu guzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en guzeliyle muhakkak veririz." (Nahl Suresi, 97) şeklinde buyurarak, erkek ya da kadın, kim olursa olsun, tum insanların dunyada ve ahirette hicbir haksızlığa uğratılmadan eksiksiz olarak karşılık goreceklerini hatırlatmıştır.

http://www.kurandakadin.com

__________________