Evlatlarının ihtiyaclarını karşılamak icin nice sıkıntılara katlanan anne-babaların cocukları uzerindeki haklarını saymakla bitiremeyiz. Yuce AllÂh'ın emÂnet ettiği yavrularını yemeyip yediren, giymeyip giydiren anne-babaların, yavrularını guzel bir şekilde yetiştirip buyutmekten başka bir dertleri ve sıkıntıları yoktur.
Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde cocuğun doğumundan evlendirilmesine kadar anne-babanın yapması gereken husûsları ayrı ayrı zikretmiştir. Nitekim anne ve babasına muhtac hÂldeki bebeklikten, buyuyup yuvadan ayrılana kadar evlatlarının tum ihtiyaclarını karşılayan ve onu en guzel şekilde yetiştirmeye calışarak butun imkanlarını kullanan anne-babaların cocukları uzerinde de birtakım hakları vardır. Muslumanlar, anne-babalarını rÂzı ve hoşnud etmek icin ellerinden gelen butun gayreti sarf etmelidirler. Nitekim Peygamberimiz -sallallÂhu aleyhi ve sellem- bir hadîslerinde şoyle buyurur:
"Kim anne-babasını rÂzı ve hoşnut ederse, AllÂh'ı hoşnut ve rÂzı etmiş olur." (BuhÂrî

"-Ey AllÂh'ın Rasûlu anne ve babam oldukten sonra benim uzerimde bir hakları kalır mı?" şeklindeki sorusuna:
"-Tabîi ki, affedilmeleri icin hayır du edersin, vasiyetlerini yerine getirirsin ve dostlarına hurmet ve ikrÂm edersin." diye buyurmuştur. (Hakîm, Mustedrek, IV, 171)
Uzerimizde sayısız hakları bulanan anne-babalarımıza nasıl muÂmelede bulunmamız lÂzım geldiği husûsunda bir eser telif eden CemÂl Oğut hoca muslumanlara şu tavsiyelerde bulunmaktadır:
> Evlatlar, anne-babaya dÂima ikrÂm, ihsÂn, hurmet ve itÂat etmeli, onlardan birisi, yahut her ikisi ihtiyar olup, yanımızda Âciz bir hÂlde bulunurlarsa, yaşlılık icÂbı bicimsiz sozlerden, uygunsuz hareketlerinden muteessir olarak onlara "of" dememeli, onlara sert konuşmamalı, yuzlerini ekşitmemeli, kaşlarını catmamalı, dolayısıyla kalblerini kırmamaya calışmalıdır.
> Anne-Baban, sana bir şey teklif ederlerse, o şey her ne kadar ağır da gelse, gucun yettiği nisbette onların arzularını yerine getir. Onların teklîfi senin yapacağın bir şey ise, candan gelen bir hurmet ile seve seve yap. ŞÃ‚yet anne-babanın teklîfleri senin yapamayacağın bir şey ise:
"-Babacığım, anneciğim hic merak etmeyiniz, AllÂh bana yardım eder ve siz de du ederseniz, inşÃ‚allÂh yapmağa muvaffak olacağım." gibi tatlı tatlı sozlerle vaad ederek gonullerini al.
> Sen anne-babana yalnız Dunya'da hurmet ve haklarına riÂyetle kalma. Onlar hakkında CenÂb-ı Hakk'a hayır du et ve:
"-Ey benim Rabbim. Anneme ve babama sen merhamet et, kucukluk hÂlimde, en zayıf ve Âciz zamanımda beni terbiye ettikleri gibi, sen de onlara lutfûnu ihsÂn et" de.(İsra-24)
> Anne-babanın sana yapmış oldukları hayır ve hizmet, ihsÂn ve merhametlerine karşı, sen de elden geldiği kadar iyilik ve ihsÂn, hizmet ve ikrÂm, haklarında hayır du etmek sûretiyle onlara karşı az cok vazîfeni if etmeye calışmalısın.
> Anne-babaya itÂat ve ihsÂn etmek, o kadar buyuk bir vazîfedir ki, AllÂh TeÂl Hazretleri, Kur'Ân-ı Kerîm'de kullarına evvela kendi ZÂt-ı Ulûhiyeti'ne ibadet etmeyi, sonra da anne-babaya itÂat etmeyi emretmiştir.(Lokman 14-15)
> İnsanın amelleri -işleri- arasında şuphesiz bir cok guzel amel vardır. Fakat bunların icinde en guzel ve şereflisi, anne ve babaya itÂat ve ihsÂndır.
> Anne-baba cennetin orta kapısıdır. Sen, onlara ikrÂm ve itÂat etmekle ya o kapıyı kendine acmış olursun, yÂhut onlara isyÂn ve muhÂlefet etmekle o kapıyı kendine kapatmış olursun.
> AllÂh TeÂlÂ'nın senden hoşnud ve rÂzı olması, anne-babanın senden hoşnud ve razı olmasına bağlıdır. AllÂh'ın gazap ve azÂbı da, anne-babanın sana kalben gucenmiş ve kırık olmalarına bağlıdır.
> Bir anne-baba evlÂdına -farazÂ- zulum ve haksızlık etse de evlÂt, yine onlara karşı husn-i muÂmele edecek, olanların fenÂlıklarına karşı mukÂbele etmeyecektir. İnsanlık, medeniyet, bÂhusus Muslumanlık bunu emretmektedir. O evlÂt onlara karşı dÂim ihsÂn, ikrÂm, itÂat ve hizmet edecek, kucukluğunu bilip hurmette sebÂt edip gidecektir.
> Annenin evlÂt uzerindeki hakkı, babanınkinden kat kat daha fazladır. ZîrÂ, anne evlÂdını karnında taşıması, sonra Dunya'ya getirmesi sonra senelerce emzirmesi ve temizlemesi gibi zahmet ve sıkıntılarına karşı evlÂt uzerinde hakkı Baba hakkından cok fazla olduğu aklen ve naklen sÂbit olmuştur.(Ahkaf 15)
> Anne-Baba, evlÂdın yanına geldiği zaman, evlÂtlar mutlaka ayağa kalkıp o velînimetlere karşı edep ve terbiye ile riÂyet ve hurmet etmeklidir. Bunu da AllÂh rızası icin yapmak sûretiyle ihsÂn ve ikrÂmda bulunmak evlÂtların vazifelerindendir. Hatt bir evlÂt, Kur'Ân-ı AzimuşşÃ‚n'ı okur iken, yanına hocası veyÂhut annesi ve babası gelecek olursa, onlara hurmetten ayağa kalkacak ve bu muÂmele, KelÂmullÂh'a hakÂret sayılmayacaktır. Fakat hocasından ve ebeveyninden başkasına kalkmamalıdır.
> Anne-Babanın nafakası -yiyecek, icecek, giyecek gibi ihtiyacları- evlÂtlara borctur. YÂni ana ve baba yemek, icmek, giymek gibi şeylere muhtac olursa, bunları evlÂdın temin etmesi îcab eder. Aclıklarında doyurmak, susadıklarında su vermek, cıplak kaldıklarında giydirmek, yersiz kaldıklarında yerleştirmek, her hÂlde onlara yardım ve hizmet etmek ve husn-i muÂmelede bulunmak evlÂtlar uzerine vÂciptir.
> Peygamber Efendimiz Anne-Babasına kasden hakÂret, ez ve cef edip Âsi olan evlÂt mel'undur diye dunyaya ilÂn ve beyÂn buyurmuştur. Filhakika anne-babaya bile bile isyÂn etmek gunahların en buyuğu olduğu ve İslÂm Dini'nde katiyen haram olduğu şuphesizdir.
Peygamber Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
"-Ben size buyuk gunahlardan daha buyuk gunahları haber vereyim mi?" diye beyÂn buyurduktan sonra:
"-En buyuk gunah uc tÂnedir: Birincisi AllÂh TeÂlÂ'ya şirk koşmak, ikincisi Anne-Babaya Âsi olmak, ucuncusu yalan yere yemin etmektir."
Sadece bir konu da anne ve babaya itaat yoktur;"...Eğer onlar(anne ve babanız),seni,hakkında bilgin olmayan bir şeyi(koru korune)bana ortak koşman icin zorlarsa,onlara itaat etme..." (Ankebut 8)
__________________