Kur'an ile değişmek ve sunnetullah



Kur'an ve peygamberlerin hayatları, muminler değişme olayının en somut orneklerini ve sonuclarını sunmaktadır. Bu bakımdan İslam tarihi ve Resullerin sireti cağlar sonra yaşayan ve yaşayacak olan Muslumanlara karşı karşıya bulunduğu cahili ve batıl sosyal ve siyasal yapıyı tanımlama-değiştirme yolunda en guzel orneği teşkil etmektedir. İslam tarihi ve Nebilerin sireti butun unsurlarıyla tevhid ve şirk zıtlaşmasının canlı birer panoramasıdır. Musluman olmanın ilk vasıflarından biri butun zamanları kuşatıcı bir rehbere ittiba ile oluşan bir orneği (sunneti) butun zamanlarda ayakta, canlı ve diri tutmaktır. Yani sunnet oncelikle tum peygamberlerin, mucadelelerini ornek alma gibi cok yonlu bir modeli uygulamayı gerekli kılmaktadır. Kur'an diliyle "İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin icin guzel ornekler vardır. (60/4) "Allah'a ve ahiret gunune iman edenler icin Resulde sizin icin guzel ornek vardır" Ahzab-21) denilmektedir.

İslam'ın zuhur edişi ile birlikte. Kur'an'ın kıssalar yoluyla Hz. peygamber ye muminleri teyit etmesi, onlara gecmiş ummetlerin konum-davranışlarını ornek gostermesi tevhidin tarihsel koklerini ortaya koymaktadır. Hatta Hz. Peygamber (s)'in getirmiş olduğu dinin ihya edecisi olduğunu beyan etmiştir. İslam'ın tarihsel koklerinin bir başka orneği ise Kur'an'da anlatılan kıssalarda ve peygamberlerin hayat mucadelelerinde gorulmektedir. Cunku Kur'an'ın hic bir kıssasında bir nebinin hayatının anlatıldığı bir sure veya ayette hicbir tarihi netileme-kayıt yoktur. Bu ilahi icazın tecellisi, butun cağlarda Allah'ın kitabına ve Resulun sunnetine uymakla mumkundur. Kur'ani mesajı canlı ve diri tutmanın, vahyin diriltici soluğunu teneffus etmenin yontemi bu tarihsel orneği almakla uygulamakla sağlanabilir.

Kur'an'ın uzerinde onemle durduğu bir konu olan toplumsal değişme ve Sunnetullah'ın anlaşılması bu tarihsel seyri takibetmeye, ilahi mesajın butunluğunu muhafaza etmeye bağlıdır. Kur'ani mesaj her şeyden evvel bir hatırlatma ve her peygamber bir hatırlatıcıdır. Kur'an, insan ve toplumların yozlaşmasına curumesine dikkat cekerek onlara ustun değerleri, ilahi olculeri hatırlatır. Peygamberler ise Allah'tan aldıkları vahiyle birlikte bu hatırlatmanın onculuğunu, pratik yol gostericiliğini yaparlar. Allah (c.c)'ın kelamı olduğuna inandığımız Kur'an'ın kendi varlığını ve fonksiyonunu zaman gosterir. Kur'an cahiliyye esaslarına dayalı bir hayat nizamı, beşeri ideolojilere davalı sosyal ve siyasal duzenlemeleri değil vahiy merkezli duzenlemeyi gerekil gormektedir.

Kur'an'ın nazil olduğu toplum ahlaki, ruhi ve butun fıtrati ozellikleri yitirmiş kokuşmuş bir toplumdu. Kur'an'ın hedef aldığı, eğitip değiştirmeyi amacladığı toplum kendi ifadesiyle "cahili bir toplum"dur. Allah'ın beyanı bu insanlara oncelikle Kur'an'la haşir-neşir olmak noktasında yoğunlaşmaktadır. "Gercekten bu Kur'an en doğru yolu gosterir." (İsra 9) Rabbinizden size indirilen bu Kur'an'a uyun. Onun dışında veliler (dostlar) edinmeyin. (Araf 3) "Size Rabbinizden indirilen en guzel (Kur'an)e uyun" (Zumer 55)

Allahu Teala Kur'an'ın insanlar icin mutlaka uyulması gereken bir kitap, hukuki bir yapı, ve bu yapının karşısındakileri inkar edilmesi gereken tağutlar olarak tasvir etmektedir.

Muslumanın bireysel bir hayatı olduğu gibi toplumsal bir hayatı da vardır. Bir Musluman toplumun gidişatı yakından incelemekle, şirk esaslarına dayalı bir değerler sisteminin egemenliği soz konusu ise ona onlem almakla sorumludur. Cunku muşrik insanlara musibet edebilecek her şey o toplumda hayatlarını ikame ettiren Muslumanlara da sirayet edecektir. Bu değişmez ilahi bir yasadır. Tarihsel ornekliğin şahitliği ışığında bir sunnetullahtır. Evren ve kozmik alemi kapsayıcı sunnetullah ozelliği, insan ve toplum hayatını da kapsamaktadır. Sunnetullah insanın, daha ozel bir anlamda Muslumanın bağlı olduğu ilahi bir yasadır. Bundan dolayı Kur'an, toplumsal değişim olaylarını, tarihi yasalardaki surekliliği, butun ummetlerin ilahi yasaya (Sunnetullah) bağlı oluşlarını vurgulamaktadır. "Her ummetin bir eceli vardır. Eceller geldiği zaman ne bir an geri alınırlar ne de ileri giderler" (Yunus 49) "Sunnetullah da herhangi bir değişme goremezsin." (Ahzab 62)

Birinci ayette (Yunus 49) ecel kelimesi insani niteliği aşarak toplumun varlığına işaret etmektedir. İkinci ayette (Ahzab 62) Allah'ın insanlar uzerindeki yasalarının gecerliliğini, dinamizmini ortaya koymaktadır. Cevdet Said'in guzel tespitiyle "insanın yuklendiği emanet ve sorumluluk toplumsal olarak dunyada, bireysel olarak da ahirette sonuclarını gosterir". Toplumsal olayı ifade etme yonunde Kur'an'ın ikazına dikkat edelim."İcinizde yalnızca zalimlere isabet etmekle kalmayacak olan fitne (musibet)den sakının" (Enfal 45) Kur'an Muslumanlara tevhidi olmayan bir yapıyı korumak, toplumdaki tuğyanı devam ettirmek değil, bilfiil carpık ve batıl gidişe mudahale etmek gorevini yuklemektedir.

Bir gun Resullah (s) sahabesi ile-sohbet ederken kendisine "icimizde salihler varken de mi helak olacağız" diye sorulduğu zaman Resulu Ekrem: "evet" demiştir. Kotuluk yapılıp coğalınca bunu bekleyin. Ayrıca Kur'an Hz. Nuh (A.S) doneminde sadece Allah'ı zikirle meşgul bir kavmin zalimlerle birlikte helak edildiklerini haber vermektedir. İnsani azgınlığın, ahlaki yozlaşmanın isyanın her turlu kotuluğun yaygınlaştığı bir dunyada eğer Muslumanlar mudahale gorevlerini icra etmiyorlarsa eninde-sonunda değişmez olan bu Sunnetullah gerceğine ducar olacaklardır. Bela ve musibetin sucsuz insanları kapsayacağı hakikati muminler icin bir diriliş bir uyanış ikazı olmalıdır. Her peygamber mutlaka kufri bir sistemin egemen olduğu bir topluma gonderilmiştir ve her peygamber bi'setiyle birlikte değiştirme gorevi aldığı toplumun yapısına mudahale etmiştir. Kendi olculeri, değerlen istikametinde o toplumu değiştirmeye calışmış ve gorevini eksiksiz tamamlamıştır.

Butun cağları kuşatıcı rehberliğiyle Hz. peygamber onumuzde durmaktadır. Tuğyana sapmış toplumların muhtac olduğu diriltici mesaj Muslumanların ellerinde bir yıldız gibi parlamaktadır. Tevhid ve ilahi adaletin ikamesiyle insanların Kur'an'la değişimi tarihsel donuşumu Allah'ın razı olacağı bir eve, tevhid evine muhtactır. Bu tevhid evinin kurulmasında her Musluman bir tuğla vazifesi gormekle yukumludur. Bu tevhid evinin temellerinde Hak, İlahi adalet ve ozgurluk vardır. Bu ev butun insanların tek bir renk ve kardeş olduklarını, eşit ve ozgur olduklarını nakşetmektedir. Bu ev; en onemlisi insanın yaratıcısı olan Allah (c.c)'ın insanların uzerindeki hakimiyetini ve adaletini belgeleyip sunmaktadır.


ALINTIDIR.
__________________