Mevcudat icinde hicbir varlık gayesiz ve vazifesiz yaratılmamış ve hicbir canlı da rehbersiz bırakılmamıştır. Karıncayı meliksiz, arıyı beysiz, balıkları ve kuşları rehbersiz bırakmayan Allah (c.c.), elbette insanları da peygambersiz bırakmayacaktır. İnsanlar, akıllarıyla kÂinatta cereyÂn eden hÂdiselere bakıp, Allah'ı (c.c.) bulsalar bile, yaratılışlarındaki gaye ve hikmeti, nereden gelip, nereye gittiklerini bilemedikleri gibi, ibadetlerinin keyfiyetlerini de peygambersiz bilemezler. Onun icin ibadet ederlerken gelişiguzel, sistemsiz değil; peygamberlerden oğrendikleri bir sistem ve olcu icinde, ciddî bir huşû ve hudû ile O'na karşı tekrîm ve ta'zimlerini arz ederler.

Evet ibadet, Allah'a iman ve ZÂt–ı Ulûhiyet hakkındaki mÂrifet ve buğu buğu bu mÂrifetten yukselen muhabbet ve hayretle yapılması gerekli olan şeylerin, Cenab–ı Hakk'ın iş'ar ve irşadıyla yine O'nun emirlerine gore kanalize ve formule edilmesi demektir. Yani, Rabbimize karşı şaşkınca ve uygunsuz işler yapmamak icin, O'nun ÂyÂt–ı beyyinÂtının rehberliği ve Efendimizin (asm) neşrettiği ışıklar altında, matluba uygun kulluk yapmak gerekir.

İnsanın, Rabbisiyle munasebetinde asıl olan mÂnÂdır, ozdur, ruhtur. Fakat, onları taşıyan da lafızlardır, şekillerdir, kalıplardır. Bundan dolayı, mutlaka o lafızlara, kalıplara da dikkat edilmelidir. Esas alınan mÂnÂyı, mazmunu o kalıpların taşıması lÂzımdır. Dolayısıyla, kalıp ve şekillerin hicbir mÂnÂsı yoktur denilemez.

Allah'a karşı yapılan kullukta dengeli, olculu, O'nun tayin buyurduğu kıstaslarla hareket etmek şart olduğu gibi, niyet de şarttır. Niyetsiz yatıp kalkmak namaz değildir. Allah Resulu:

"Nice ayakta duranlar vardır ki ayakta durmaları kendilerine yorgunluktan başka bir şey kazandırmaz ve nice ac duran, oruc tutanlar vardır ki, orucundan yanına kalan sadece aclık ve susuzluktur."

buyurur. Demek oluyor ki, gonlun sadece O'na yonelmesi gerekir. O duşunulmeden verilen zekÂt, zekÂt; sadaka da sadaka değil, bir sacıp savurma ve Kur'Ân'ın diliyle şeytana arkadaş ve yÂr olmaktır. O'nun maksûd olmadığı emri bi'l–ma'rûf ve nehyi ani'l–munker, diyalektik yapmak ve insanları demagoji ile aldatmak demektir. O'nun maksûd olmadığı bir cihad, gosteriş ve ÂlÂyişten ibaret, servet ve zaman heder etmek demektir. Demek ki, ibadetin ruhunda gaye Ma'bûd olacak ve abd, Ma'bûd'a teveccuh edecek, kulluk Ma'bûd'a yapılacaktır.

İslÂm, ibadet sahasını bir hayli geniş tutmuştur. İslÂm'da ibadet, sadece namaz ve Allah'ı zikretmekten ibaret değildir. Rabbin rızasını talep, emrini yerine getirmek icin yapılan her sÂlih amel ibadettir. MeselÂ, yiyecek ve iceceğin ibadet niyetiyle yapılması şu şekilde olur: Allah'ın helÂl kıldıklarını yerine getireyim; helÂl ile iktifa edip harama kacmayayım ve Allah'ın bana farz kıldığı emirlerini yerine getireyim diye yemeyi icmeyi ve tenezzuh etmeyi niyet ederse ibadet olur. Bu niyetle yiyip icip kuvvet kazanan kimse, Peygamberimizin,

"Kuvvetli ve bunyesi sağlam mu'min (ibadetini kusursuz yaptığı icin) bunyesi zayıf mu'minden daha hayırlıdır ve Allah nezdinde daha sevgilidir..." (Muslim, Kader, 34; İbn Mace, Mukaddime, 10; Ahmed ibn Hanbel, Musned, 2:366)
mubarek hadîs–i şeriflerindeki senaya mazhar olur.

Nefsin istediği ve zevk aldığı butun bu hayatî emirler, boyle bir hÂlis niyetle yapıldığında ibadet zumresine dahil ve sevaba vesile olur. Kul, butun bu zevk ve sefaların icinde yuzduğu hÂlde niyeti Allah'ın rızasını kazanmak olduğu icin, her yaptığı ile Allah'a biraz daha yaklaşır. Bu temele dayanarak fukaha ve din Âlimleri, "SÂlih niyet, Âdetleri ibadete cevirir." demişlerdir.

İbÂdet; irade, azim, niyet ve hulûsa gore aşağıdaki bolumlere ayrılır:

a. Sırf cennet arzu ve iştiyakıyla îfa edilen ibadetler.

b. Cehennem korkusu ve endişesiyle yerine getirilen sorumluluklar.

c. MehÂbet, mehÂfet ve muhabbet duygusuyla ed edilen vazifeler.

d. Ma'bûd-abd, HÂlık–mahlûk munasebetlerinin gereği olarak temsil edilen hizmetler...

Hangi şekliyle olursa olsun kulluk, insanın şerefinin rengi ve ona bahşedilmiş en buyuk pÂyedir. Kulluktan daha yuksek bir pÂye ve bir mansıp yoktur.





.
__________________