Bazı hadislere “uydurma” deyip gecenler, daha cok o hadisteki manayı, hadisin ne maksatla soylendiğini bilemeyen, idrak edemeyen kimselerdir. HÂl boyle olunca, meselenin mahiyetini bilemeden o hususta fikir yurutenlerin sozlerinin bir kıymetinin olmadığı hatırdan cıkarılmamalıdır.

Peygamberimiz (asm)'den rivayet edilen hadisler İslÂm ulemasınca cok sıkı bir inceleme, araştırma sonunda bize kadar gelmiştir. Sadece bir hadisi oğrenmek icin Medine’den kalkıp Mısır’a seyahat eden Ebû Eyyup el-EnsÂrî’nin gayreti bu meseleyi ispata kÂfidir. Daha sonra devam eden asırlar boyunca, yaklaşık dort-beş asırlık bir devrede, hadis Âlimleri gecelerini gunduzlerine katarak hadislerin sıhhati hususunda calışmalar yapmışlardır. Hadis olarak duydukları her şeyi hemen kabul etmemişler; kim rivayet etmiş, nasıl bir rivayet silsilesi takip etmiş, hepsini teker teker incelemişler. Hatt bu rivayet silsilesinin farklılığından dolayı hadisler derecelendirilmiş, buna gore hadis kitapları hazırlanmıştır.

Bazı hadisler vardır ki, manası aynı olmakla beraber farklı şekilde rivayet edilegelmiştir. Yine bazı hadisler de vardır ki, hadis ilminin ıstılÂhlarına gore sıhhat derecesine gore “merfu, munkati, mursel, zaif” şeklinde sıralanmıştır. Hadis Âlimleri ilk anda anlaşılamayan bu ceşit hadisleri hadis ilminin kendi esasları cercevesinde, bazı Âyet ve hadislerin mana butunluğu icinde anlamaya calışmışlar, ona gore izah ve acıklamalar getirmişlerdir.

İşte “Umetimin ihtilÂfı rahmettir.” meÂlindeki hadisi şerif, yukarıda sozunu ettiğimiz hususlara girmektedir. Bu hadis-i şerife İslÂm tarihi boyunca ceşitli itirazlarda bulunulmuş. Hadis Âlimleri onlara gerekli cevabı vererek, itirazlarının manasızlığını ortaya koymuşlardır.

Bu nevi hadis-i şeriflere bir ornek olması acısından, bu hususta hadis Âlimlerinin sozlerini ve acıklamalarını biraz genişce vermek istiyoruz. TÂ ki, her anlamadığı hadise “mevzudur” deyip gecenler bu hususta ihtiyatlı olsunlar.

İmam Aclûnî’nin "Keşfu’l-HafÂ" isimli bir eseri vardır. Bu eser, hakkında munakaşa edilen ve hadis olarak duyulmuş olan sozlerin hadis olup olmadıklarını inceliyor. Hadis sahasında yapılmış en orijinal bir calışmadır. Bu hadis hakkında hadis Âlimlerinin şu izahlarına yer verilir: İmam Beyhakî Medhal’de İbni Abbas’tan şu meÂlde bir hadis rivayet eder:

“Ashabım semadaki yıldızlar gibidir. Hangisinden hadis alırsanız, doğruyu bulursunuz. Ashabın ihtilÂfı sizin icin rahmettir.” (el-Aclûnî, Keşfu’l-HafÂ, I/64; el-MunÂvî, Feyzu’l-Kadîr, I/210-212)
Yine Beyhakî aynı yerde şu hadise yer vermektedir:

“Muhammed’in (a.s.m.) Ashabının ihtilÂfı Allah’ın kulları icin bir rahmettir.”

Aynı meÂldeki hadisin varlığını, TaberÂnî, Deylemî, Ebû Naîm, ez-Zerkeşi, İbni Hacer gibi hadis Âlimleri de belirtirler. Buyuk hadis Âlimi Hattabî ise şoyle der:

“Bu hadis-i şerife iki kişi itirazda bulunmuştur. Birisi deli, oburu de dinsizdir. Bunlar el-Musilî ile CÂhiz’dir. Bunlar şoyle diyorlar: ‘Eğer ihtilÂf rahmet olsaydı, ittifak azap olurdu.”
Bunun bir sacmalıktan ibaret olduğunu belirten Hattabi “ihtilÂf”ı şoyle anlatır:

“İhtilÂf uc ceşittir. Birincisi ve ikincisi Allah’ın zat ve sıfatındaki ihtilÂftır ki, birisi kufur, diğeri bid’attir. Bir de vecihleri bulunan fıkha ait fer’i meselelerdeki ihtilÂftır. İşte buradaki ihtilÂf ummet icin rahmettir.”

Omer bin Abdulaziz ise şoyle der:

“Ashab-ı Kiram ihtilÂf etmemiştir.’ sozu hic hoşuma gitmiyor. Şayet onlar ihtilÂf etmeseydi hicbir meselede ruhsat cıkmazdı.”
İmam Nevevî ise, Sahih-i Muslim şerhinde, bir vesileyle ihtilaf konusuna değinir ve bu hususa şu izahı getirir:

“Bir şeyin rahmet olması, onun zıddının azap olmasını gerektirmez. Bu hadiste de boyle bir şey yersizdir. Bunu ancak cahiller veya bilmez gorunenler soyler. Cenab-ı Hak şoyle buyurur:

‘Rahat edesiniz diye geceyi sizin icin yaratması Onun rahmetindedir.’

Geceye ‘rahmet’ denmiştir, bundan gunduzun azap olması manası cıkmaz.” (bk. Şerhu Muslim, 11/91-92; Aclunî, a.y)
Yine bazı Âlimler, “Ummetim dalÂlet uzerinde toplanmaz.” hadisini zikrederek, “Bundan ummetin ihtilÂfının rahmet olmadığı manası anlaşılmamalı” derler.

Hadisteki ihtilÂftan hangi mananın kasdedildiği hususunda da Âlimler şoyle derler:

“Buradaki ihtilÂftan murad, dinin asıl meselelerindeki ihtilÂf olmayıp, fer’î meselelerdeki ihtilÂftır. Cunku dinin asıllarındaki ihtilÂf dalÂlettir (Kadı İyaz, Subki). Bu meseledeki ihtilÂftan maksat, ummetin sanat, makam, mevki ve mertebelerindeki ihtilÂftır. Bu da ummet icin rahmettir. Cunku farklı sanatların bulunması herkese faydalıdır. (İmam Harameyn).”

Hadis Âlimlerinin bu husustaki birleştikleri nokta fer’î meselelerdeki ihtilÂftır. Bunun da adı ictihaddır. Muctehidlerin ise dinin asıllarında değil de, fer’î meselelerdeki ihtilÂflarından, yani farklı ictihadda bulunmalarından mezhepler meydana gelmiştir. Mezheplerin farklı farklı olması da Muslumanlar icin bir rahmet olmuştur. Cunku her Musluman, kendi şartlarına gore bir mezhebi taklit ederek amel ve ibadetini yapmıştır.

Muctehidler bir meselede ihtilÂfa duşseler, isÂbet edenler iki sevap alırken, yanılmış olanlar bir sevap alırlar. Dinî meseledeki doğruyu ararken yanılmaları dahi onlara bir gunah kazandırmamakta, sevap kazandırmaktadır. Bu meseledeki daha geniş izahı Feyzu’l-Kadir’in birinci cildinin 210-212 sayfalarına bakılabilir.

“Ummetimin ihtilÂfı rahmettir.” meÂlindeki hadis-i şerif, “hakka hizmetteki ihtilÂf, farklı goruş beyanı, değişik yorumlarda bulunma” tarzında anlaşıldığında mevzu biraz daha umumileşmektedir. Cunku Muslumanlar aynı esas ve gerceklere inanmakla beraber her fert mustakil bir şahsiyet ve duşunce yapısına sahiptir. Bunun icin de hÂdiseleri değerlendirirken farklı acılardan yaklaşılabilir, yorumlanabilir.

Muslumanlar meselelerini istişare yoluyla halledeceklerine gore, herkes samimi bir şekilde fikirlerini acıklar, bilgisi ve ihtisası dahilinde goruşlerini beyan eder. İşte bu yonuyle ihtilÂf maddî ve mÂnevî inkişafın kaynağı olur. Bediuzzaman bu hadis-i şerifi "Mektubat" isimli eserinde izah ederken, meseleyi uc suÂl, uc cevap cercevesinde ele almakta ve misallerle anlatmaktadır. Bu izahı ozetleyerek verelim:

SuÂl ve cevap şoyle:

- Hadiste, “Ummetimin ihtilafı rahmettir” denilmiş. İhtilÂf ise tarafgirlik gerektirir. Bu nasıl rahmet olur?

Hadiste ifade edilen “ihtilÂf” musbet olanıdır. Hakka hizmette bulunan, İslÂmî hakikatleri muhtac olanlara ulaştırmaya calışan kimseler belli olculerde fikir alış-verişinde bulunacaklardır. Fakat bu arada herkes mesleğinin ve hizmet tarzının tamir ve revacına calışmalıdır. Başkasının fikir ve hizmetini tahrip ve iptal etmeye değil, tamamlanmasına ve ıslÂhına gayret etmelidir. Bu musbet tarafı. Menfî ihtilÂf ise, kin, haset ve duşmanca hisler besleyerek birbirlerinin tahribine calışırlar. Hadis, bunu reddetmektedir. Cunku birbirleriyle boğuşanlar musbet hareket edemezler.

İkinci suÂl: Tarafgirlik hastalığı mazlum halkı zÂlim kimselerin şerrinden kurtarır. Cunku bir kasabanın ileri gelenleri birleşseler mazlum halkı ezerler. Şayet taraftarlık olsa mazlumlar bir tarafa iltica ederek kendilerini kurtarırlar.

Bu mesele de şoyle izah ediliyor:

Şayet tarafgirlik hak nÂmına olsa, bu durum haklı ve mazlumlara bir melce, sığınak olabilir. Halbuki şimdiki garaz dolu ve nefis hesabına yapılan taraftarlık haklılara değil, haksızlara sığınak olmuştur. Onların dayanacakları nokta şekline girmiştir. Cunku bu ceşit insanların yanına şeytan gelse, onun fikrine yardım edip taraftar olsa, ona rahmet okur. Eğer karşı tarafa melek gibi bir adam gelse, ona lÂnet okuyacak derecede bir haksızlık gosterir.Dolayısıyla bu ceşit ihtilafta rahmet olmadığı gibi, musbet manada bir neticeye varılmaz.

Ucuncu mesele de şoyle:

Hakikat hesabına yapılan fikrî tartışmalarda maksat ve esasta birleşilmekle beraber, vesilelerde ihtilaf edilir, farklı duşunulur. Bu tartışma, gerceklerin her koşesini acığa cıkardığı gibi, hakka ve hakikate de hizmet eder. Fakat tarafgir bir şekilde ve garaz dolu firavunlaşmış nefis hesabına ve kendini beğenerek yapılan fikrî bir tartışmadan hakikat parıltıları değil, belki fitne ateşleri cıkar. Cunku bu tarz fikrî bir tartışmaya giren kimselerin fikirlerinin aynı noktada birleşmesi mumkun değildir. Cunku hak namına yapılmadığı icin, tartışmalar aşırı bir hal alır, sonsuza kadar devam edip gider. Tedavisi mumkun olmayan catlaklara, yaralara sebep olur. Cunku maksatta ittifak edilmemiştir.




.
__________________