Gizli Bir Protesto Taktiği: Donuk ve Cansız Bir Karaktere Burunmek



“Durgun ve donuk bir insan gorunumune burunmek”, şeytanın etkisiyle geliştirilen karakter tarzlarından biridir.

Bu yanlış tavrı benimseyen kimseler, bu şekilde ceşitli gizli protesto yontemleri uygularlar.

Burada amac, bu gizli protesto eylemleriyle cevredeki insanlara ceşitli mesajlar vererek,

Sahip olunan samimiyetsiz ahlakı surdurebilecek bir zemin oluşturmaktır…

Bazı insanlar, temelde son derece canlı, dışa donuk, neşeli insanlar oldukları halde bile bile kendilerini ağırlaştırırlar. Şeytanın gosterdiği yontemlere sarılarak, soğuk, donuk, icine kapalı, hicbir şeyden zevk almayan, yaşama sevincini kaybetmiş, adeta "olu gibi, cansız bir karakter" gosterirler. Oysa şeytanın etkisinde olmadıklarında hoşsohbet olmalarıyla, dışadonuk tavırlarıyla dikkat ceken, kendilerinin yanı sıra cevrelerindeki insanları da canlandıran, neşe veren kimselerdir. Ama şeytanın etkisine girdiklerinde bu hal birdenbire değişir, oyle ki sanki yaratılış olarak boyle cansız bir karakterleri varmış gibi ciddi bir kararlılık ve cozulmezlik izlenimi vermeye calışırlar.

Mat, Donuk ve Anlamsız Bakışların Ardındaki Gizli Mesajlar

Allah'ın insanlara verdiği en onemli nimetlerden biri gozlerdir. Akıl sağlığı yerinde olan her insan bakışlarını guzel kullanma ve bakışları ile duygularını ifade etme yeteneğine sahiptir. Şeytanın etkisinde olan kişiler ise bu onemli ozelliği tam tersi şekilde değerlendirir, Allah'ın kendilerine nimet olarak verdiği gozlerini iclerinde sakladıkları kotulukleri yansıtmak icin bir arac olarak kullanırlar. Mat ve donuk bakışları ile bu bakışlarının sonucunda oluşan cansız, oluye benzer halleri, bu kişilerin en belirgin ozelliklerindendir.

Cansız bakışlarını destekleyen bezgin, bıkkın, yorgun halleri ile genellikle cevrelerindeki insanlara birtakım mesajlar vermeyi hedeflerler. Kimi zaman dikkat cekip, huzursuzluklarını belli etmeyi ve bu huzursuzluklarıyla cevrelerindeki insanları da tedirgin etmeyi planlarlar. Kimi zaman yine şeytanın etkisiyle bakışlarında sevgi, saygı gibi guzel ve olumlu ifadeler oluşmasını engellemek isterler. Kimi zaman ise sessiz bir dille kalplerinde ofke, kin, kıskanclık gibi olumsuz duygular olduğunu ima etmeye calışırlar.

Ancak elbette ki bir insanın boyle şeytani bir irade gosterip, normal insani bir fonksiyonunu baskılaması, saatlerce kesintisiz olarak anlamsız bakışlarla bakabilmesi son derece guctur. Dolayısıyla sağlıklı ve normal akıldaki bir insanın gozlerini dondurabilmesi, duygularını gozlerinden yansıtmaması icin ozel olarak guc harcaması; duygularını ve tepkilerini belli etmemek icin ozel irade kullanması gerekir. Dahası boyle bir hale girebilmesi icin kişinin Kuran'da bildirilen guzel ahlak doğrultusunda değil de şeytanın istekleri doğrultusunda hareket etmesi gerekir. Yoksa insan karşı tarafı rahatsız etmek, tedirgin edip huzursuzluk vermek amacıyla sebepsiz yere kendisini boyle bir zorluk icerisine sokmaz. Kişi bunu yaparken bir yandan Allah'ın kendisine surekli olarak doğruyu ilham ettiği vicdanının sesini duyar, bir yandan da bunu bastırmaya calışır. Diğer taraftan da şeytana kulak verme ve onun ilham ettiklerini yerine getirme gayretindedir. Bu ise hem fiziksel hem de zihinsel acıdan son derece yıpratıcıdır.

Sevgisiz, İlgisiz, Soğuk ve Umursuz Tavırlar Gostermek

Allah insanları yaratılış olarak sevgiye uygun olarak yaratmıştır. Ancak şeytanın kimi insanlara kullandığı taktikler sonucunda, bu kimseler iradelerini kullanarak kendilerini bu nimetten mahrum bırakırlar. İlk başta cevrelerindeki insanlara şeytani yontemlerle birtakım mesajlar vermek icin gosterdikleri protesto tavırları, bu insanları sevmekten ve sevilmekten uzak kimseler haline getirir. Şeytanın gosterdiği yola uymak adına, farkında olmadan kendilerine cok zor bir hayat yaşatır ve kendilerini tum guzelliklerden bilerek ve isteyerek mahrum ederler.

Sevilecek pek cok ozelliğe sahip olan insanlara karşı kasıtlı olarak ters ve soğuk bir tavır icerisine girmeleri, bu kimseleri de sevilmeyecek insanlar haline getirir; şeytanın etkisiyle sevilecek tum ozellikleri korelir. Kuran'da "Şuphesiz Allah, insanlara hicbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar." (Yunus Suresi, 44) ayetiyle hatırlatıldığı gibi, insanlar bu durumu kendi elleriyle oluşturmaktadırlar.

Guzel Sozden, İltifattan, Hoşsohbet Olmaktan Kacınmak

Kibirli bir kişi, kendisi icin hayati onemi olan buyuklenme duygusunu bir kenara bırakıp cevresindeki insanlara guzel sozler soylemeyi, iltifatta bulunmayı ve onlarla hoş sohbetler yapmayı son derece zor gorur. Cunku ona gore en akıllı insan kendisidir, kendisi o kadar akıllıyken başka birini kendi isteğiyle ovmesi mumkun olmayacaktır.

Şeytanın etkisine giren bu kimselerin guzel soz soylemekten kacınmalarının bir diğer nedeni ise kalplerindeki "kin ya da kıskanclık" duygularıdır. Allah insan nefsinin kıskanclığa ve bencilliğe elverişli olduğunu "... Nefisler ise 'kıskanclığa ve bencil tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır..." (Nisa Suresi, 128) ayetiyle acıklamıştır. Allah'tan korkup sakınan muminler bu ayet gereği kıskanclıktan Allah'a sığınır ve nefislerinin bu yonunu eğitirler.

Cevrelerindeki her olayda Allah'ın ustun tecellilerini fark eder ve bunları coşkuyla dile getirmekten kendilerini alamazlar.

İlgi Cekmek İcin Kendilerini Esrarengiz Gosterme Cabaları

Şeytanın etkisindeki kişilerin cevrelerindeki insanların ilgisini cekebilmek icin başvurdukları sessiz yontemlerden bir diğeri ise, kendilerini "esrarengiz kimseler olarak tanıtmaya calışmaları"dır. Bunun icin de durgun, sessiz ve cansız bir karaktere burunurler. Kendilerini olduklarından daha farklı gostermeye calışırlar; ama bu farklılığın gercek hallerinden daha olumsuz bir izlenim bırakmasına ozen gosterirler. Bunun onlara nasıl bir cıkar sağlayacağı ise mechuldur. Cunku hicbir insan kendisini cevresine kotu bir insan olarak tanıtmak istemez. Pek cok iyi ozelliği varken, olumsuzluklarını on plana cıkarıp vurgulamayı talep etmez. Aksine her zaman olduğundan daha akıllı, daha guzel huylu, daha kişilikli, daha guvenilir biri olarak tanıtmak ister. Bir insanın boyle bir caba icerisine girmesi, hic kuşkusuz ancak şeytanın bu insanın doğru yolları uzerine oturması ve onu şaşırtıp saptırmaya cabalamasıyla gercekleşir.

Uyuşukluk ve Tembellik Haliyle Gizli Mesajlar Vermeye Calışmaları

Donuk ve sessiz bir karaktere burunerek cevrelerindeki insanlara mesajlar vermeye calışan insanların bircoğu bu amacla uyuşuk, ağır ve dalgın tavırlar sergilerler. Bu şekilde şevksizliklerini, isteksizliklerini, bir şeylerden huzursuzluk duyduklarını sessiz bir dille cevrelerindeki insanlara hissettirmeye calışırlar.

Bu durum yuruyuşlerinden, oturup kalkmalarına, yemek yemelerine, temizlik yapmalarına, kısacası herşeylerine hakimdir. Aynı şekilde dalgınlıkları da dikkat cekicidir. Herkes konuşurken onlar uzaklara bir yerlere bakıp kalırlar; sohbet ortamından kopar, ancak ara ara tekrar bu kişilerle bağlantıya gecerler. İlginc olan ise, cok gercekci bir izlenim vermelerine rağmen aslında tum bunları taklit olarak yapmalarıdır.

Ancak unutulmamalıdır ki samimi olarak bu durumdan kurtulmak isteyen kişi, şeytan ile işbirliğini bıraktığı, Allah'a teslim olduğu takdirde, Allah'ın dilemesiyle uzerindeki şeytanın etkisi kalkacak ve guzel bir ahlak kazanacaktır.

Bu Gizli Azabın Cozumu…

Donuk ve cansız bir karakter sergileyen kimseler bilmelidirler ki, gosterdikleri bu ahlakın sıkıntısını ceken de yine sadece kendileridir. Coğu insan, ellerinde acık bir delil olmasa bile karşılarındaki kişinin gizliden gizliye samimiyetsiz bir tavır icerisinde olduğunu anlar. Mumin olan bir kişi, yine Kuran ahlakına uygun olarak bu tarz davranışlarda bulunan kişilere fayda verecek, onları guzel ahlaka davet edecek şekilde samimiyetle karşılık verir. Boylece guzel ahlak gostermenin huzurunu yaşar. Bu yanlış tavırlarda ısrar eden kişinin kendisi ise başkalarına protesto gosterisi yapacağım diye icinden geldiği gibi hareket edemez, gulemez, konuşamaz. Olayları ya da insanları hep olumsuz bir gozle değerlendirdiği icin guzellikleri goremez, cevresindeki nimetlerin farkına varamaz. Her şeyi sorun olarak algılayıp hep sıkıntı ve azap icerisinde yaşar. İşte bu, insanın kendi eliyle kendine zulmetmesidir. Tek cozumu ise, kişinin Allah'tan korkarak Kuran ahlakına yonelmesidir. Ancak samimi bir kalple Allah'a yonelen ve O'nun razı olmayacağı her davranıştan şiddetle kacınan muminler, dunyada ve ahirette huzur ve mutluluk bulabilirler.

Sonuc

Kotu ahlakın verdiği vicdani sıkıntı ve yaptığı ciddi baskı bir insanın uzun sure dayanabileceği bir durum değildir. Vicdan azabı insanı maddi manevi cok buyuk bir sıkıntı icine sokar. Bu, Allah'ın insanlara bir rahmeti; doğru yolu gormeleri icin yarattığı ozel bir durumdur.

Allah korkusu olan, şuuru acık bir insan bu vicdan azabına fazla dayanamaz ve hemen Allah'a sığınıp O'na teslim olur. Bu yanlış tavırlardan arınmak, kendisini değiştirmek icin irade kullanır. Kendisine verilen oğutlere karşı son derece duyarlı davranır, dikkatini bu konulara verir. Cunku Rabbimiz'e olan inancı gereği, yalnızca Allah'ın rızasını kazanabilmek icin kendisinde değişiklik yaptığı takdirde, Allah'ın uzerlerindeki nimetleri değiştirip artıracağını bilir. Allah Kuran'da bu gerceği şoyle bildirmektedir:

Nedeni şu: Bir kavim (toplum), kendinde olanı değiştirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bağışladığını değiştirici değildir... (Enfal Suresi, 53)

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 31. sayı (Ocak 2007) 30. sayfada yayınlanmıştır.
__________________