Kuran Ahlakında Konuşma Adabı



İki bolumluk yazı dizimiz boyunca konuşmada hikmet kavramını ele alacak, hikmetli ve hikmetsiz konuşmalara gunluk hayattan ve Kuran-ı Kerim'den ornekler sunacağız.

Bir insan Allah'ın her an kendisini gorduğunu; yaptıklarından, tum duşuncelerinden, konuşmalarından haberdar olduğunu ve bunların kendi adına Allah Katında kaydedildiğini kavrıyorsa, sahip olduğu Allah korkusu onu Kuran ahlakını en mukemmel şekliyle yaşamaya yoneltir. Bu anlayışı ona, hem davranışlarından hem de konuşmalarından rahatca fark edilebilecek ozel bir kalite getirir. Bu anlayıştaki bir insanın basit bir konuşma uslubu sergilemesi soz konusu olmaz. Aksine boyle bir insan sectiği her konunun, yaptığı her konuşmanın, sesindeki tonun Muslumana yakışır bir guzellikte olmasına surekli olarak itina gosterir. Boylelikle basitlikten ve yuzeysellikten uzak, hikmetle, samimi ve doğal bir usluba sahip olur.

Ancak kimi insanlar, kendilerine boyle yuksek bir ahlak seviyesini ve tavır mukemmelliğini hedeflemezler. Sadece bazı sorumluluklarını yerine getirmelerini ve bazı guzel ahlak ozelliklerini yaşamalarını yeterli gorurler. Allah'a karşı olabilecek en fazla yakınlığı elde etme konusunda da tutkulu bir istek icinde de değildirler. Bunun sonucunda da ruhlarını Kuran ahlakına uygun bir şekilde derinleştiremezler. Bu durum ise insanın, Allah'ın buyukluğunu, cevresinde meydana gelen olaylardaki hikmetleri ve yaşamın gercek manasını anlamada zayıf ve yuzeysel bir kavrayışa sahip olmasına neden olur. Bu nedenle soz konusu kimseler tum soz, tavır ve davranışlarında kendini belli eden bir yuzeysellik icerisinde yaşarlar.

İman derinliğinin ruhta gereği gibi yaşanmamasından kaynaklanan yuzeysellik, kişilerin davranış şekillerinden konuşma usluplarına, oturmalarına kalkmalarına, giyim tarzlarına ve temizliklerine; estetik ve sanat anlayışlarından sofra adabına, yemek yeme şekillerine, yuruyuşlerine, espri anlayışlarına, gulmelerine kadar akla gelen her konuda belirgin bir kalitesizlik ile kendini belli eder. Bunlar arasında en cok dikkat cekenlerden biri ise hic kuşkusuz ki gunluk hayatta buyuk yer tutan konuşmalardaki bozukluklarıdır. Bu konuşma bozukluklarının en yaygın turu ise hikmetsiz ve boş konuşmalardır. Biz de iki bolumluk yazı dizimiz boyunca konuşmada hikmet kavramını ele alacak, hikmetli ve hikmetsiz konuşmalara gunluk hayattan ve Kuran'dan ornekler sunacağız.

"Kime dilerse hikmeti ona verir; şuphesiz kendisine hikmet verilene buyuk bir hayır da verilmiştir..." (Bakara Suresi, 269)

Hikmetsiz konuşmalar tebliğ yapılan bir insanın olumsuz şekilde etkilenmesine ve İslam ahlakına karşı da bir uzaklık duymasına neden olabilir. Bu nedenle hikmetli konuşmak iman sahipleri icin buyuk bir sorumluluktur.

"Hikmet" Nedir?

Hikmet, kelime anlamı olarak "sozde ve davranışta tam ve doğru isabet, lafzı az manası engin soz, Kuran'da Allah'ın peygamberlerine ve seckin halis kullarına nasip ettiği derin anlayış kabiliyeti" gibi cok ceşitli anlamlarda kullanılabilen geniş kapsamlı bir kavramdır. İslam alimleri, hikmet icin ceşitli tarifler yapmışlardır. Fakat coğunluğun uzerinde ittifak ettiği tarif şudur:

"Hikmet; faydalı ilim ve salih ameldir." (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak dini Kur'Ân Dili, I, 915).

Bu durumda hikmetli konuşmak dendiğinde anlaşılması gereken faydalı, ozlu, doğru, yerinde ve gerektiği kadar konuşmak olmalıdır.

Konuşmada Hikmet Nasıl Oluşur?

Hikmetli konuşmanın herhangi bir kuralı yoktur. Yerine, zamanına, hitap edilen kişilere ve icinde bulunulan şartlara gore değişir. Dahası hikmetli konuşabilmenin kişinin zeka seviyesiyle, kultur duzeyiyle, tahsil durumuyla ya da teknik bilgisiyle de herhangi bir bağlantısı yoktur. Bu gercekten habersiz olan kimi insanlar, bu ozelliğin teknik dikkat ile elde edilebileceğini sanırlar; bunun icin konuşmalarının edebiyat kurallarına veya guzel soz sanatlarıyla ilgili bazı kitapların oğutlerine olabildiğince uygun olmasına buyuk ozen gosterirler.

Uzun ve sıra dışı cumleler kurduklarında ya da entelektuel değeri olduğuna inandıkları guncel ya da yabancı terimler kullandıklarında konuşmalarının son derece etkili ve suslu olacağına inanırlar. Oysa bunların hicbiri insana hikmetli konuşabilme yeteneği kazandırmaz. Cunku hikmet ancak imanla, Allah korkusundan kaynaklanan samimiyetle ve Yuce Allah'a duyulan teslimiyetle kazanılabilen bir ozelliktir.

Yaşadığı her olayda Allah'ın yarattığı hikmetlerin, mutlak mudahalesinin, ustun ahlakının, sonsuz aklının, benzersiz sanatının ve tecellilerinin bilincinde olan bir kimsenin, bu anlayışının doğal bir sonucu olarak konuşmaları da hikmetli olacaktır. Daima bu şuuru yansıtan bir uslup sergileyecek, ağzından cıkan her soz ozenle secilmiş ve duşunulmuş olacaktır. Sohbeti dinleyenlerin ilgisini cekecek ve hoşuna gidecek, nezaketi, samimiyeti ve doğallığı herkes tarafından hissedilecektir. Cumleleri kısa ve ozlu, acık ve anlaşılır, verdiği ornekler ise carpıcı bir etki taşıyan ve genellikle dinleyenlerin hafızasında yer eden ornekler olacaktır.

Ayrıca hikmetli konuşmak deyince yalnızca belirli konular akla gelmemelidir. Kuran ahlakı ile ahlaklanmış bir kimse icin hangi konu olursa olsun hikmetli konuşmak mumkundur. Orneğin bu kişi, politikadan, sanattan veya ticaretle ilgili bir konudan bahsediyor ya da zihnini tamamen meşgul edecek bir matematik hesabı yapıyor olabilir. Ama kalbine yerleşmiş olan Allah korkusu, konuştuğu sure boyunca Allah'tan sakınmasını, O'na karşı icli bir saygı, sevgi ve korku duyarak hareket etmesini sağlar. Ve bu şuur, kişinin ağzından Kuran ahlakına muhalif olabilecek bir soz cıkmasını engeller. Zaten onemli olan da, kişinin, o konuşmaları yaptığı sırada samimi imanı ve Allah korkusunu kalbinde yaşıyor olmasıdır. Bu kişi politikadan ya da ticaretle ilgili bir konudan bahsettiği zamanlarda da imanın temelini oluşturan tum gerceklerin acık bir şuurla farkındadır. Allah'tan başka bir kuvvet olmadığının, Allah'ın herşeyi işitip gorduğunun, hicbir şeyin O'ndan gizli kalmayacağının bilincindedir. Bu da onun her sozunu Allah'tan sakınarak, Muslumana yakışan bir konuşma uslubuyla soylemesini sağlar.

Hikmetli Konuşmayı İstemek Neden Onemlidir?

"Kime dilerse hikmeti ona verir; şuphesiz kendisine hikmet verilene buyuk bir hayır da verilmiştir..." (Bakara Suresi, 269) ayetiyle de haber verildiği uzere, hikmet sahibi olmak yalnızca peygamberlere ait bir ozellik değildir. Tum iman edenler, -erkek olsun kadın olsun- boyle buyuk bir hayrın ve nimetin kendilerine verilmesini Rabbimiz'den dileyebilirler. Unutmamak gerekir ki, Kuran ahlakını tum dunyaya tebliğ etme sorumluluğu tum Muslumanların uzerindedir. Bu şerefli gorevde hikmetli konuşma ozelliğinin insanlar uzerinde guzel bir etki oluşturacağı duşunulurse boyle bir istekte bulunmanın onemi daha da iyi anlaşılacaktır. Gercekten de hikmet sahibi bir mumin, Yuce Allah'ın en razı olacağı konuşmaları yapabilmekte, insanlara Kuran ahlakını en anlaşılır ve en etkili bir bicimde anlatarak ceşitli hayırlara vesile olabilmektedir.

Duşunmeden, gelişiguzel bir şekilde hikmetsiz konuşmak beraberinde kalitesiz pek cok ozelliği getirebilir ve kişiyi "en guzel sozu" soyleme ahlakından uzaklaştırabilir. Bu nedenle muminler, bir soz soylemeden once mutlaka vicdanlarına danışmalıdırlar.

Kuran ahlakını kendisine rehber edinmeyen bir kişinin yaptığı konuşma, suslu ve edebi de olsa hikmet icermediği icin karşı tarafın kalbine etki etmez.

Rabbim, bana hikmet (ve hukum) bağışla ve beni salih olanlara kat; Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver. (Şuara Suresi, 83-84)

Hikmetli Konuşma Ornekleri

Kuran'da hayatları hakkında detaylı bilgi verilen Hz. Muhammed (sav), Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Yusuf gibi bircok peygamberimiz hikmetli konuşmanın en guzel orneklerini sergilemişlerdir. Tebliğ yaptıkları insanlara karşı verdikleri ornekler, sordukları duşundurucu sorular, yaptıkları kısa ama akılda kalıcı anlatımlar, inkar eden kimselerle olan diyalogları tum Muslumanlar icin birer hikmet orneği niteliğindedir. Nitekim Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in sunnetleri hikmet olarak da isimlendirilmektedir. Elbette bunun sebebi Peygamberimiz (sav)'in hikmet sahibi olması, bir başka deyişle her sozunde ve fiilinde bir incelik, anlam ve amac olmasıdır. 1400 yıldır tum İslam aleminin diline yerleşmiş olan ozlu hadis-i şerifleri bu durumu acıkca ortaya koymaktadır. Hikmetli konuşma orneklerini daha detaylı olarak yazımızın onumuzdeki ayki ikinci bolumunde inceleyeceğiz.

"Rabbinin yoluna hikmetle ve guzel oğutle cağır ve onlarla en guzel bir bicimde mucadele et. Şuphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir." (Nahl Suresi, 125)

Hikmetsiz Konuşma Ne Demektir?

Bir amac taşımayan veya amacına ulaşmayan, dinleyenlere bir şey kazandırmayan, gereğinden fazla uzun tutulan, iddialaşma, buyuklenme, mustağniyet gibi olumsuz ozellikler taşıyan her turlu konuşma beraberinde hikmetsizliği getirir. Hikmetsiz konuşan bir kimse -farkında olmadan da olsa- kendisini dinleyenlere sıkıntı verir.

Hikmetsiz Konuşma Ornekleri

Kuran ahlakından uzak olan insanların asıl amacları kendilerini insanlara beğendirmek olduğu icin, bu durumda samimiyet tamamen ortadan kalkar. Samimiyet olmayınca doğal olarak hikmetli konuşma da olmaz.

Konuşmacı kimi zaman bir konuda ne kadar derin bilgiye sahip olduğunu ortaya koyabilmek adına dinleyenlerin hicbir şekilde işine yaramayacak pek cok gereksiz konuşma yapar. Kimi zaman da son derece acık bir mantıkla ve kısa birkac cumleyle anlatabileceği bir konuyu iki-uc saatlik bir konuşmanın icinde boğar.

Bir başka hikmetsiz konuşma orneği, kişilerin, buyuklenme hissiyle ve karşı taraftan akılca ve bilgice daha ustun olduklarını ispatlama amacıyla kullandıkları usluplardır. Bu amacla yapılan konuşmalar kişiyi yuceltmek yerine, alabildiğine kalitesiz ve basit bir konuma sokar. Kuran ahlakına asıl uygun olan ise olabildiğince alcakgonullu bir uslup kullanılmasıdır. Kuran'da muminlerin bu ahlakı "O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryuzu uzerinde alcakgonullu olarak yururler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman 'Selam' derler." (Furkan Suresi, 63) ayetiyle bildirilmiştir. İman sahibi bir kimse, karşısındaki insanlar kendisinin sahip olduğu ozelliklerden yoksun olsa da, onlara karşı hicbir zaman kibirli ve boburlenen bir uslup kullanmaz. Cunku Allah, "İnsanlara yanağını cevirip (buyuklenme) ve boburlenmiş olarak yeryuzunde yurume. Cunku Allah, buyukluk taslayıp boburleneni sevmez." (Lokman Suresi, 18) ayetiyle boburlenen kimseleri sevmediğini bildirmiştir.

Hikmetsiz bir başka konuşma şekli ise kişinin bir konudan bahsederken kendisini mustağni gorerek konunun dışında tutan bir uslup kullanmasıdır. Kuran'ın "Hayır; gercekten insan, azar. Kendini mustağni gorduğunden." (Alak Suresi, 6-7) ayetleriyle, insanın kendini beğenip kibirlenmesi durumunda, hatalı tavırlarda bulunabileceği hatırlatılmıştır.

İnsanların konuşmalarında dikkat ceken hikmetsizlik ozelliklerden bir başkası ise, her zaman son sozu soylemeye ve haklı cıkmaya calışmalarıdır. Bu gibi insanlar karşı tarafın ne dediğini anlayıp bunlardan istifade etmektense, kendi fikirlerini dile getirmeye ve kabul ettirmeye bakarlar. Oysa bilgi duzeyi ne olursa olsun, her zaman insanın karşı taraftan oğreneceği birşeyler olabilir. Karşı taraf daha az bilgili olsa bile, her zaman icin konuya farklı bir acıdan bakabilmesi, objektif değerlendirmeler yapabilmesi, faydalı fikirler verebilmesi mumkundur. Allah Kuran'da "Her bilgi sahibinin ustunde daha iyi bir bilen vardır" (Yusuf Suresi, 76) şeklinde bildirmektedir.

Mumin, cok iyi bildiği bir konuda bile eksik veya hatalı duşunebileceğini, dinlediklerinde istifade edebileceği hikmetler olabileceğini bilmenin tevazusuyla hareket etmeli, karşı tarafın onerilerine acık olmalıdır. Aklına, vicdanına guvendiği insanlarla fikir alışverişinde bulunmalı ve "... işleri kendi aralarında şura ile olanlar..." (Şura Suresi, 38) ayetiyle bildirildiği gibi muminlerle istişare ederek hareket etmelidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de, "Kim bir işe girişmek ister de, o hususta Musluman biri ile muşavere ederse Allah onu işlerin en doğrusunda muvaffak kılar." (Kutub-i Sitte, 16. Cilt) sozleriyle iman edenlere bu konunun onemini hatırlatmıştır.

Muminlerin konuşmalarında iddialaşma uslubunun da yeri yoktur. Boyle bir uslup, kişinin son derece basit ve kalitesiz bir gorunum almasına neden olur. Ustelik iddialaşma uslubuyla yapılan konuşmaların kişiye kazandıracağı birşey de yoktur. Cunku muminler icin onemli olan, kendi fikirlerini karşı tarafa kabul ettirebilmeleri değil, en doğru olanı bulabilmeleridir. Bu konudaki ortak olculeri de Kuran'dır. Konuşmalarında kendilerine Kuran'ı rehber edinmeleri ve Kuran ahlakına uygun her cozume tabi olmaları boyle bir uslubu ve bunun neden olduğu kalitesizliği tumuyle ortadan kaldırır.

Kuran ahlakında yeri olmayan bir başka konu ise boş ve faydasız konuşmalardır. Boş ve yararsız sozun ne olduğu konusunda ise muminler olculerini Kuran'a gore belirlerler. Dunyada gecirdikleri zamanın ahiret yaşamları acısından cok kıymetli olduğunu bilerek, yaşadıkları sure boyunca vicdanlarına başvurarak boş soze dalmamaya buyuk ozen gosterirler. Nitekim bir mumin, Kuran ahlakıyla ahlaklandığı icin her turlu boş sozden doğal olarak hoşlanmaz.

Konuşmalarda dikkat ceken diğer olumsuz ozellikler arasında muhatabın sozunu kesmek ve itidalsiz bir ses tonu kullanmak da sayılabilir. Kuran ahlakını yaşamayan insanlar arasında konuşana kulak vermemek, birbirinin sozunu dinlememek, aynı anda tartışarak ve uste cıkarak konuşmak, gevezelik olarak tabir edilen gereksiz konuşmalar yapmak alışılmış tavırlardır. Ozellikle televizyonlardaki bircok tartışma programında bunun orneklerine sıkca rastlanır. Her biri kendi dalında uzmanlaşmış kimseler bile kimi zaman nezaketten ve saygıdan tamamen uzak bir uslup sergileyebilmektedirler. Bu gibi kişiler birbirlerinin anlattıklarından istifade etmek yerine kibirli bir uslupla kendi sozlerini dinletip kabul ettirmeye calışırlar. Muslumanların ise kendilerini on plana cıkarmak, one gecip uste cıkmak, son sozu soylemek gibi nefsani amacları yoktur. Bu nedenle uslupları itidalli ve sakindir. Kuran ahlakından kaynaklanan nezaket anlayışları gereği onceliği her zaman birbirlerine tanır, birbirlerinin anlattıklarından en iyi şekilde istifade etmeye calışır ve cahilce tavırlar gostermekten kacınırlar.

Kuran ahlakını gereği gibi yaşamayan kimselerde bu konuda ortaya cıkan belirgin bir diğer vasıf ise ses tonlarıdır. Kendilerini haklı gostermek, karşı tarafı yıldırmak, ikna etmek veya susturup uste cıkmak icin bağırarak konuşmaktan cekinmezler. Oysa Muslumanların ses tonu itidallidir. Allah Kuran'da bu konuyu muminlere, Hz. Lokman'ın oğluna verdiği bir oğudu aktararak hatırlatmıştır:

Yuruyuşunde orta bir yol tut, sesinden de (yuksek perdeleri) eksilt. Cunku, seslerin en cirkin olanı gercekten eşeklerin sesidir. (Lokman Suresi, 19)

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 30. sayı (Aralık 2006) 6. sayfada yayınlanmıştır.
__________________