Kader;

Soru:Madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona gore oluyor;o halde insanlar nicin cehenneme gidiyor?
Cevap:Evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona gore oluyor;ama,defterde yazılı olduğu icin o şey olmuyor.

Mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği gorebilmektedir.bir insan ne kadar yukseğe cıkarsa hem goruş alanı genişler hemde geleceği gorebilir.Meteroloji uzmanı, uydudan goruyor ki,Turkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor. Bulutların hızını ve yonunu hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın Turkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.Bulutların gelmesine bir gun var,bir gun sonra Turkiye bulutlu ve yağışlı olsa; acaba meteroloji uzmanı bir gun onceden deftere,bu olayı yazdığı icinmi olaylar oluyor?Yoksa uzman olayları uydudan onceden gordudemi yazdı?

Cevap;gordude yazdı.Yazdığı icin olaylar olmamakta;fakat olayın oyle olacağını onceden gorup yazmıştır.

Mesela;aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya gotureceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, oteki tehlikesiz yol.Siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan gotur dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yuzunden başıma bu kaza geldi diyemez.Cunku kendi iradesiyle tehlikeli yolu secmiştir.goturen değil,isteyen sucludur.

Guc ve kuvvet yalnız Allah”tandır.Bunu; felcli hastalar veya eli ayağı uyuşan veya ayağına krang giren veya ruyada uzerine karabasan coken kişiler bunu daha iyi bilir. Goturen Allah”tır, fakat tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan sucludur.

Hem insan başıboş bırakılmış da değildir.Her şey melekler tarafından kayıt altına alınmakta ve ahirette bir mahkeme-i kubrada, delil olarak sunulmak uzere saklanmaktadır.Ayrıca; insanın cuz-i iradesinden başka kendisine ait gunahları ve borcları vardır.Sevaptaki hissesi ise pek azdır.Kotulukte ise tamamen kusur ve gunah kendisine ve sebep olan iştirakcilerine aittir.

Allah;

Birzaman gayet zengin bir ressam,sadece takdir edilmek amacıyla bir sergi acmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş, kendisini konuklara gostermemiş.Konuklara herturlu ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar guzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken; birisi, ressamı goremediği icin, acaba bu resimleri kim yapmıştır? diye bir soru ortaya atmış.Bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.Bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.Bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren, boya,fırca, tahta birlikte birbirleriyle anlaşarak bu resmi meydana getirmiştir demişler.Bir kısım insanlar ise,harika resimlerin ancak bir ressam tarafından yapılabileceğini soyleyerek, kendilerine ikramda bulunan ressamı iceriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkur etmişler.

İşte biz,kainatın tek yaratıcısı olan ;o Musavvire, o ressama Allah diyoruz.

Ressamdan farkı, gercek ve canlı resimler yaratmasıdır.

Resim,ressamın bir parcası olmadığı gibi; ressam da, resmin bir parcası değildir.

Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu (şeytanın; insanları şupheye duşurmek icin sorduğu, sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol acmış,bu soruda takılıp kalmışlardır.

Cevap:Misal; farzedelim ki, bir saraya girmek icin yuz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı acabilir ve anahtarda sadece ondadır. Dışarıdan saraya girmeye calışan biri,acık doksandokuz kapının herhangi birinden iceri girebilir.Ama inat edip, kapalı kapının onunde durmak, kapıyı acamadığı icin,saray sahibini inkar etmek, acık kapılardan saraya girmemek ve bu saraya girilemez demek, akıl karı değildir.

Peki ,Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır? Yani yukarıdaki harika resimleri kim yapmıştır? Sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir.

İlmin kapısı Hz.Ali şoyle der,”farzedelim; inanmayan inat edenlerin dediği gibi; Allah, ahiret,hesap,kitap, peygamberler,melekler, vs.yok.” Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene bir şey olur.
Ama, ya varsa; ”inanana yine bir şey olmaz, ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir.”

Tevekkul ve dua;

Dua bir silahtır.Bu silahı doğru ve dikkatli ve başkalarına ve kendinize haksız yere zarar vermeden(meşru mudafa ve savaş vb.ozel haller haric) mahlukatın hayrına kullanmak gerektir.

Bir cifci,evvela(onşart);urun almak icin,1-toprağını nadasa koyacak,2-toprağını surecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek.

Sonra; Allah”a ,urun vermesi icin kavli(sozlu) dua edecek.Cunku bir afet gelir urunu alıp goturebilir.

Mesela;Cekirge,kuraklık ve sel afeti gibi. Fiili ve kavli dualardan;yani şartlardan birinin eksik olması neticeye engeldir.

Yani kull-i iradeyi hicbirzaman gozardı etmemek gerektir.Once devemizi sağlam bir kazığa bağlayıp fiili duamızı yaptıktan sonra; benim devem kacmaz veya kacamaz veya kacırılamaz dememeli, kavli duamızıda hicbirzaman unutmamalıyız.Bunlara rağmen de deve kacarsa veya kacırılırsa da hemen devemizi aramaya cıkmalıyız.

Mesela;ileriden bir aslan geldiğini gorduğumuzde hemen tedbirimizi almalıyız.Kesinlikle, aslanı okşamaya kalkmamalıyız.Yani; yerine ve zamanına ve makamına gore akıllıca hareket etmeliyiz.Mesela bir asker gorevde ise Azametli olmalı,ama evine geldiğinde cocuğuna karşı şefkatli olmalıdır.

Dua eden kişi icin o istediği, kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam nicin kabul edilmedi diye,uzulmemeli, olmayan ve kabul edilmeyen bu işte de bir hayır vardır demelidir.

Mesela;Bir anne ve baba;cocuğunun kotuluğunu istemediği icin, terbiyeye muhtac cocuğunun her istediğini de yapmaz .Bu imtihan dunyasında,sınırlı ve kayıtlı olduğumuz ve burası dunya olduğu,cennet olmadığı icin her istediğimizi elde edemeyiz,her istediğimizi yapamayız.

Her şeye muhtac olan kişinin , Samed ve Vekil olan Allah”ın kapısını calması doğru bir şeydir.Yanlış olan, herşeye muhtac bir kişinin, kendisini hicbirşeye muhtac olmadığını zannetmesi ve dua etmemesidir.

Şeytan,

Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır.İnsanın apacık,bir duşmanıdır.Mahlukatı,Allah”a duşman etmek icin fırsat kollar. Bu hayatı insanlar icin cehenneme cevirmeye calışır.

İnsan, şeytan”dan herbakımdan ustundur.Mesela;Hz.Suleyman peygamber, cinleri emri altında tutmakta ve cinlere istediğini yaptırabilmekte idi. Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Cunku Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin cennetten cıkmasına vesile olmuştur.Biz şeytanın inadına,bu dunyayı cennete cevirmek icin calışmalıyız.

Şeytan,Allah”ı inkar etmemektedir ama,O”na duşman olduğu,iman etmediği icin ezeli ve ebedi olarak cehennemden cıkamayacaktır.

Dikkat ediniz! İnkar etmemek ayrıdır,iman etmek ayrıdır,hic inanmamak ise,hicmi hic akıl karı değildir.

Sakın sizi şeytan, Allah afedicidir diye yanıltmasın. Cunku, Allah af edicidir ama, kul hakkı harictir.Allah”tan korkunuz.Cunku Allah,aynı zamanda Kahhar”dır.Nice milletler Allah”ın kahredici gucu ile tarih sahnesinden silinmişlerdir.Mesela;Hz.Nuh zamanındaki tufanda olduğu gibi.

İnsanlar korku ile umit arasında olmalı. Acaba cennetlikmiyim, yoksa cehennemlikmiyim sorusunu merak etmek yerine, en kotu ihtimali goz onune alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Son nefese kadar, kimin ne olacağı,(şeytan haric) bizce mechuldur.

Cennet ucuz olmadığı gibi, cehennem dahi luzumsuz değildir.

Din,

Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yukselmesini,daha iyiye ve ileri gitmesini savunur. İslam dini;bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır. Yarın olecekmiş gibi, ahirete, hic olmeyecekmiş gibi dunyaya teşvik eder.İki gunu aynı olan ziyandadır, Komşusu ac iken, tok yatan bizden değildir. Haksız yere bir insanı kasten olduren, tum insanlığı oldurmuş gibidir.Mesala;oldurulen o kişi ihtimal dahilindedir ki, insanlığı kurtaracak bir buluşa imza atabilir.Veya ; bir kişinin katli, oldurulmesi,bir dunya savaşına sebep olabilir.

Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Yıkıcı değil,yapıcı olunuz.Alan el değil,veren el olunuz.İyliklere vesile olup,kotuluklere mani olunuz. Hayırda yarışınız.Anne ve babaya; sizleri kotuluğe zorlamadıkları surece itaat ediniz.Yetimleri,kimsesizleri,yaşlıları, yolcuları,cocukları,hastaları, komşularınızı, zorda ve caresiz durumdaki borcluları ve fakirleri, gozetiniz.

Tek İlah vardır. O, İlahın adı Allah”dır.

Allah”ın emir ve yasaklarına karşı gelmeyiniz.Şeytan”ın, tek bir emre karşı geldiğinden dolayı duştuğu durumdan ders cıkarınız.

Zerrece Allah”a imanı olan ve O”na duşman olmayan herkes, hesaptan sonra cennete girecektir.

İslam dininin; Peygamberi Hz.Muhammed”tir,Kitabı Kuran-ı Kerim”dir. Bir Musluman,hem İncile,hem Hz.İsa”ya; hem,Tevrata,hem Hz.Musa”ya; hem Zebur”a, hem Hz.Davud”a; yani tum semavi kitap ve peygamberlere zaten inandığı icin, din değiştirmesi, hicmi hic akıl karı değildir.

Ey ehl-i kitab;birbirinizle mucadele etmek yerine, insanlığın ve mahlukatın;şeytanın hile ve desiseleri ile, icine duştuğu sıkıntı ve belalardan kurtarmak icin calışmak, daha akıllıca olsa gerektir.

Namaz,

Dinin direğidir.Bir kişinin, Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi;hasta birisinin,doktara“ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki, Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır.

Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan birisi de “Hu” kelimesidir.İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “Hu” derler.Hu ,Allah demektir. Aslında her şey Allah”ı anmaktadır.İnsanın bu dunyaya gonderilmesinin sebebi ve hikmeti Allah”ı tanımak, O”na dua ve ibadet etmektir.

Hayat,

Helal şekilde; Calışınız,uretiniz,kazanınız,yiyiniz,dağıtınız.Am a israf etmeyiniz.Kara gunler, yaşlılığınız ve ahiret icinde,azık ayırınız.İlmin, malın ve kuvvetin onemini fark ediniz.Bunları insanlığın hayrı icin ve helal bir şekilde kullanınız.Kendinize yapılmasını arzu etmediğiniz bir şeyi ,birbaşkası icinde arzu etmeyiniz.İnsanların; aslında Hz.Adem ve Hz.Havva”dan geldiğini duşunerek, uzaktanda olsa akraba ve kardeş olduklarını; Allah nazarında herkezin eşit olduğunu ve hickimseye iltimas gecilmeyeceğini,eninde sonunda; zerrece hayır işleyene mukafatının verileceğini,zerre miktar şer işleyenede cezasının verileceğini biliniz.

Dunyayı da butun butun terk etmeyiniz.Hic olmiyecekmiş gibi dunyaya,yarın olecekmiş gibi ahirete calışınız.
Evet tek koltukta iki karpuz gitmez ama iki koltukta iki karpuz gider.Kuş gibi ucabilmek icin,cift kanatlı olunuz yani,hem maddi hemde manevi hayatınız icin calışınız.Her ikisinide birlikte orantılı şekilde goturunuz.İfrat ve tefritten kacınınız.Namerte muhtac olmamak icin cok calışınız.

Şeytanın,dunyayı fesada veren ve insanlar icin dunyayı cehenneme ceviren,sen calış ben yiyeyim ve ben tok olayım başkası aclıktan olsun bana ne duşuncesini ,ortadan kaldırmak ve sosyal adalet icin calışmak; insanlığa yapılacak en buyuk hayırlardan biri olsa gerektir.

Eğer savaş istiyorsanız; şeytan ile,cahillik, fakirlik,acizlik ile savaşınız.Sivrisineklerle uğraşmak yerine,bataklığı kurutmaya calışınız.Suyun uyuduğunu,ama şeytanın uyumadığını biliniz,her zaman tedbirli olunuz.Hayatta başarılı olmak istiyorsanız;Peygamberlere ve onların getirdiği orjinal kitaplara ve sahifelere harfiyyen uyunuz.


Soruunyadaki aclıklara,savaşlara,haksızlıklara vb.kotuluklere nicin Allah mani olmuyor?

Cevap:İmtihan sırrından dolayı.Eğer her haksızlıkta Allah size bir tokat vursa idi herkez iyi olurdu.O zamanda iyiler ile kotuler,elmaslar ile komurler,calışkanlar ile tenbeller birbirinden nasıl ayırtedilecekti? Mesala;zeki ve calışkan talebeler bir imtihan ile ancak belirlenebilir. Şayet oğretmen soruları,talabelere onceden dağıtsa idi,hem hayatın zevki kalmaz, hemde calışkan talebeye haksızlık olur, terakki ve yarış olmazdı.

Mesala;silaha harcanan paranın cuz-i bir miktarı aclığa ayrılsa,dunyada yoksulluk kalkar. Herkez hakkına razı olsa;dunyada davalar,kavgalar, savaşlar olmaz.Herkez evinin onunu supurse,ortada cop kalmaz idi. Cimriliği,haksızlığı yapan sen,copu atan sen,calışmayan ve uretmeyen sen, sonrada sorumluluktan ve cezadan kurtulmak icin sucu kadere ve Allah”a yıkmak isteyen sen!

Ey masumlar,bicareler, mahsunlar,garipler ve hakkı gasp edilenler; sizlerin hakkınız zayi edilmeyecek,bir mahkeme-i kubrada, eninde sonunda Muntakim ve Kahhar ve Adil olan Allah; sizin hakkınızı zalimden alıp size geri verecektir.Ahirette;mal, mulk, para, iltimas, kariyer,rutbe, unvan soy,sop vb.gecmediği icin;ya zalimin sevapları size verilecek veya sizin gunahlarınız zalime yuklenecektir.

İlim,

Bir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yuzlerini gokteki guneşe cevirmiş.Aynalarda akseden,tecelli eden guneşi, her iki aynada insanlara cevirdiğinde; insanların gozlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri;ben insanların gozlerini kamaştırdım diye kibirlenmiş ve kendisinde bir şeyler olduğunu, tevehhum, zan etmiş.

Diğer ayna ise mutevazı birşekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını,gokteki guneş olmasa bir hic olduğunu, onceki aynaya soylemiş. İşte gururlu ayna, sihir,fal ve buyu gibi menfi ve zararlı ilimler ile ilgilenip insanlara zarar veren ve insanları kendisinin etkilediğini ve her şeyi bildiğini zanneden şeytan gibidir.

Ama mutevazı ayna ise mucize ve kerametin asıl sahibinin Allah olduğunu bilen, dunyevi,fenni,musbet ve uhrevi faydalı ilimler ile ilgilenip insanlara faydalı olan bilge kişidir.Mesala;Hz.Musa”nın asası ile denizi ikiye yarması ,Hz.İsa”nın oluleri diriltmesi,Hz.Muhammed”in bir işareti ile, gokteki ayın ikiye bolunmesi hadiseleri birer mucize olup, bunlar Allah”ın iradesi ve kudreti ile olmuş.Hicbirzaman,hicbir peygamber; gosterdiği ve mahzar olduğu mucize ile ovunmemiş, sadece insanlara ve cinlere; peygamber olduklarını kanıtlamak icin mucize gostermek zorunda kalmışlardır.

Gıbta edilecek kişi gokteki guneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini guneş zannetmeyen ama guneşi gosteren,bir ayna olduğunu unutmayan kişidir.Bu aynaların en guzelleri peygamberlere aittir.En kotuleri ise şeytan ve şeytan gibilere aittir. Şeytan ve şeytan gibi kotu kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Cunku insanları ve insanlığı tesirleri altına almakta ve aldatmakta, insanlığın ve medeniyetin mahvına sebeb olmakta; bu nedenle de seytanın maskarası ve aleti durumuna duşmektedirler.

Soru:Allah bize cok yakın, ama biz ona cok uzağız.Bu nasıl olur?

Cevap:Mesela;Guneş bize ışık ve ısısı ile bize cok yakındır,biz ise guneşe cok uzağız.Ama ayna vasıtasıyla,biraz guneşin ozelliklerini anlayabiliriz. Bir uzay aracı ile de; guneşin hakiki nuruna ve ısısına yaklaşabilir onu yakından gorebiliriz.

Aynen misaldeki gibi;Mirac hadisesinde, bizzat Hz.Muhammed, refref’e binerek; tayy-ı mekan, bast-ı zaman ve nuraniyet sırrıyle, cok kısa bir zaman zarfında; gecmişi, geleceği,cenneti, cehennemi ve kainatın yaratıcısını gormuş. Gidipte gorenmi var? veya gidipte donenmi var? Sorularını da;cevapsız bırakmamıştır.

Soru: Bu kadar kısa zamanda bu kadar cok iş nasıl yapılır,bu kadar hız nasıl olur?Bast-ı zaman nedir?

Cevap:Mesela;bir elektronik saat duşunelim.Bir saat zarfında;saati gosteren rakam bir defa atarsa,dakikayı gosteren rakam 60 defa atar,saniyeyi gosteren 3600 defa atar.Bir mekanik saatte ise; bir saat zarfında yelkovanın aldığı mesafe; akrebin aldığı mesafenin 12 katıdır. Hız arttıkca;aynı zaman biriminde, daha cok hareket yapılmaktadır. Bunu kronometrede daha bariz bir şekilde gorebiliriz. Beyin hızı ile sizin bir omurde ancak cozebileceğiniz bir problemi,bir başkası kısa bir surede cozebilir.

Mesela; koca bir kutlesi olan dunyamızı,vasıtasız ve cok suratli birşekilde goturen ve donduren, bir insanı elbette ve evleviyetle daha hızlı ve kısa bir surede goturmeye ve geri getirmeye muktedirdir ve aynen oylede olmuştur.

Mesela;bazen 10 dakikalık bir ruyada; bir gunde yapamayacağınız cok işleri kısa bir surede; ruyada yapmanız gibi.

Soru:Azrail; aynı anda ,bircok yerde nasıl bircok ruhları kabzedebilmektedir?Tayy-ı mekan,nuraniyet sırrı nedemektir?

Cevap; tayy-ı mekan,bast-ı zaman ve nuraniyet sırrıyle, Azrail; aynı anda,bircok yerde, bircok ruhları kabzedebilmektedir.Mesela;bircok aynayı,bircok yere koyup yuzlerini tek bir guneşe cevirdiğimiz zaman,her bir aynada guneşin aynı timsalini gorebiliriz.Guneş bir iken bircokyerde ayna vasıtasıyle ve nuraniyet sırrıyle ve timsali ile; hazır ve nazırdır. Mesela; herbir televizyondan,aynı anda,bircok yerden aynı goruntunun, herkez tarafından izlenebilmesi gibi. Fakat bugun ses ve resim nakledilebilmekte isede gelecekte, maddeninde nakli imkan dahilindedir. Mesela;Hz.Suleyman peygamber zamanındaki bir tahtın, ilim sahibi birisi tarafından, cok uzak bir diyardan, bir anda, hazır ve nazır ve nakl edilmesi; maddenin naklinin mumkun ve imkan dahilinde olduğunun ve Azrail”in aynı anda,bircok yerde,bircok insanının ruhlarını kabzetmesi de bunun bir kanıtıdır.

İnsanlığa faydalı bilgileri, başkaları ile de paylaşınız, yayınız. Ben bu bilgileri bilmiyordum,bana kimse oğretmedi diyen kişinin hesabı; bilenden, bildiği halde susandan ve hak ve hakikatı, doğruyu ve gerceği soylemeyen ve yaymayandan sorulacaktır.Sizde; onceden bildiğiniz, şimdi oğrendiğiniz faydalı bilgileri,sevdikleriniz ve herkes ile paylaşınız.

Malın zekatı olduğu gibi,ilminde zekatı ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mumin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Cin”de de olsa alınız.Hayatta,en hakiki murşit ilimdir. Faydalı tum ilimlerden istifade ediniz,ettiriniz. Beşikten mezara kadar ilim oğreniniz. Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’

Ruh nedir;

Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Mahiyeti;can”ı, şekli, aklı ve duyguları olan bir kanundur.Mesela;Yercekimi kanunu gibi. Ama yercekimi kanununun bir can”ı, şekli, aklı ve duyguları yoktur.Ruh”un; dunyadaki işleri yapabilmesi icin; elbisesi,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.

Ruh katiyen bakidir,yani olumsuzdur. Ey insanlar ve cinler; baki bir aleme gideceksiniz, o halde hazırlıklı olun.Olum,ruhun bedenden ayrılması; daha once vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve sevgilinizin ve sevdiklerinizin yanına gitmektir.

Mesela ;bir şofor nasıl aracından inince araba hicbir işe yaramaz ise,ruh”ta beden aracından inince, beden hicbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir.Siz ise; ruhsunuz.Mesala;ruyada o korkuyu veya o sevinci hisseden cok şeyleri goren sizsiniz.Şayet siz beden; olsa idiniz gozleriniz uykuda kapalı hicbirşey gorememeniz ve yeriniz sabit olduğundan, hicbirşey yapamamanız gerekirdi.

Ruh bedenden ayrılınca; berzah alemine gitmektedir. Olum yokluk ve hiclik değildir.Kim yok olmak ister ki,Ezeli ve Ebedi, bir ve tek olan Allah”ın sevgili mahlukatı da ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil, Allah”ın dilemesiyledir.

Ey insanlar ve cinler; ezeli ve ebedi yaşamak, baki bir cennete girmek,
Ve guzeller guzeli,kusursuz ve tek olan Allah’ı gormek istemezmisiniz!

Ey sevgili ruh,bunun icin Allah’a şukretmeli ve iman etmeli ve hak sahibine veya mirascısına hakkını vermeli ve tovbe etmeli değilmisin!

HULASA :
Allah, birdir, hicbirşeye ihtiyacı yoktur.Ne birbaşkası Allah’ı yaratmıştır , nede Allah’ın bir cocuğu vardır.Allah’ın, eşi ve benzeri yoktur.
__________________