Muhammed Resûlullah “sallallahu aleyhi ve sellem”, her insan gibi, Âlem-i halk ile Âlem-i emrden yapılmısdır. Onun Âlem-i halkının rabbi olan ism-i ilÂhî, alîm sÂnıdır. Âlem-i emrini terbiye eden de, alîm sÂnının bir bakımdan ustunde olan mertebedeki alîm ismidir. Hakîkat-i Muhammedî, alîm sÂnıdır. Hakîkat-i Ahmedî, alîm sÂnının ustunde olan ve bu sÂnın mebdei olan ismdir. Bu ism, KÂ’benin de hakîkatidir. Âdem “aleyhisselÂm” yaratılmadan once, Resûlullahda bulunan Peygamberlik, hakîkat-i Ahmedî bakımından idi. Hadîs-i serîfde, (Âdem “aleyhisselÂm” toprak ile su arasında iken Peygamberdim) bildirilen bu Peygamberlik idi ki, Âlem-i emrde idi. Îs “aleyhisselÂm” Kelime-tullah oldugu ve Âlem-i emr ile baglılıgı cok oldugu icin, Resûlullahın gelecegini, Ahmed ismi ile mujdelemisdi. Îs aleyhisselÂmın, (Benden sonra Ahmed isminde bir resûl gelecegini size mujdeleyiciyim) dedigini Saf sûresi haber vermekdedir. DunyÂya tesrîflerinden sonraki Peygamberligi, hakîkat-i Muhammedîye baglı idi. Belki de, iki hakîkate de baglı idi. Rabbi yanî terbiye edicisi, yetisdiricisi olan da, hem bu sÂn ve hem de sÂnın ustundeki mertebe idi. Bunun icin, bu mertebedeki davet, onceki mertebedeki davetden dah kuvvetli olmusdur. Cunki o mertebedeki daveti, yalnız Âlem-i emrde idi ve terbiyesi, yalnız (RûhÂniyÂn)a yanî rûhlara ve meleklere idi. Bu mertebedeki daveti ise, hem Âlem-i halkda, hem de Âlem-i emrdedir ve terbiyesi, hem maddeye, hem de rûhlaradır. Bu dunyÂda, onun maddî tarafını melekî tarafından dah kuvvetli yaparak, insanlarla ilgisi cogaltıldı. Boylece, insanların fÂidelenmeleri kolaylasdırıldı. Allahu teÂlÂ, sevgili Peygamberine “sallallahu aleyhi ve sellem” insanlık tarafını fazla acıklamasını emr buyurdu. MeselÂ, Kehf sûresi, 111. Âyetinde meÂlen, (Onlara soyle! Ben de sizin gibi insanım. Bana vahy olundu) buyuruldu. (Sizin gibi) buyurulması, insanlıgını kuvvetli bildirmek icindir.
Bu madde hayÂtından KÂbe hayÂtına gecince rûhÂnî tarafı cogaldı. Insanlara baglılıgı azaldı. Dîne cagırmak nûrÂniyyeti degisdi. EshÂb-ı kirÂmdan “aleyhimurrıdvÂn” birkacı buyurdu ki, (Resûlullahı defn isini bitirmeden, kalblerimizde degisiklik duyduk). Evet, oyle oldu. Cunki, gorerek olan îmÂnları, gormeden olan îmÂna dondu. Isleri, gormekden, isitmege kaldı. O yuce Peygamberin “sallallahu aleyhi ve sellem” vefÂtından bin sene gecdikden
sonra, rûhÂnî tarafı oyle kuvvetlendi ki, insÂnî tarafını busbutun ortdu. Âlem-i halkı, Âlem-i emr hÂlini aldı. Bunun icin, Âlem-i halkından olanlar, kendi hakîkatlerine donduler. Hakîkat-i Muhammedî de yukselerek, hakîkat-i Ahmedîye ulasdı. Ikisi birlesdi. Burada soyledigimiz iki hakîkat, onun Âlem-i halkının ve Âlem-i emrinin te’ayyun-i imkÂnîleridir. Te’ayyun-i vucûbîleri degildir. Te’ayyun-i imkÂnî bu te’ayyun-i vucûbînin zılli, goruntusudur. Cunki te’ayyun-i vucûbî, yukselmez. Iki te’ayyun-i vucûbî birlesmezler. Îs “aleyhisselÂm” gokden inerek, Âhır zemÂn Peygamberinin dînine uyunca, Onun hakîkati, kendi makÂmından yukselerek, Ona uydugu icin, hakîkat-i Muhammedînin makÂmına gelir. Onun dînini kuvvetlendirir. Bunun icindir ki, eski dinlerde, ulul’azm Peygamberin vefÂtından sonra bin sene icinde, yeni bir Peygamber gonderilirdi. Bunlarla, o Peygamberin dîni kuvvetlendirilirdi. Onun dîninin zemÂnı bitince, baska bir ulul’azm Peygamber ile yeni bir din gonderildi. Muhammed “aleyhisselÂm”, Peygamberlerin “aleyhimussalevÂtu vetteslîmÂt” sonuncusu oldugu icin ve Onun dîni hic degisdirilemiyecegi icin, Onun ummetinin Âlimleri, Peygamberler gibi oldu. IslÂmiyyeti kuvvetlendirmek isi bunlara yapdırıldı. Bunlardan baska, ulul’azm bir Peygamber de, Onun dînine sokuldu. Onun dînini kuvvetlendirmek isi buna da verildi. Hicr sûresi dokuzuncu Âyetinde meÂlen, (Kur’Ân-ı kerîmi sana biz indirdik. Biz onu elbette koruyucuyuz) buyuruldu. Resûlullahın “sallallahu aleyhi ve sellem” vefÂtından bin sene gecdikden sonra, ummetinden gonderilen Âlimlerin sayısı az ise de, bu islÂmiyyeti tÂm kuvvetlendirmeleri icin, cok yuksek olacaklardır. Resûlullah “aleyhissalÂtu vesselÂm”, hazret-i Mehdînin tesrîf edecegini haber vermisdir. Bin sene sonra gelecekdir. Îs “aleyhisselÂm” da, bin sene sonra, gokden inecekdir. Bin sene sonra gelen EvliyÂnın yukseklikleri, EshÂb-ı kirÂmın yuksekliklerine benzemekdedir. Her ne kadar, Peygamberlerden sonra, en ustun EshÂb-ı kirÂm ise de, sonra gelenler, bunlara cok benzedikleri icin, hangilerinin dah ustun oldukları anlasılamaz gibi olmusdur. Belki de bunun icindir ki, Resûlullah “sallallahu aleyhi ve sellem”, (Oncekiler mi dah ustundur, yoksa sonrakiler mi? Bilinemez) buyurdu. Yoksa (Oncekiler mi dah ustundur, yoksa sonrakiler mi? Bilmem) buyurmadı. Cunki, hangilerinin dah ustun oldugunu biliyordu. Bunun icin, (En ustun olanlar, benim zemÂnımda bulunan muslimÂnlardır) buyurmusdu. Fekat, cok benzedikleri icin, subhe hÂsıl oldugundan (Bilinemez) buyurdu.
Resûlullah “sallallahu aleyhi ve sellem”, EshÂb-ı kirÂmın “rıdvÂnullahi teÂl aleyhim ecma’în” zemÂnından sonra, TÂbi’înin “rahmetullahi teÂl aleyhim ecma’în” zemÂnının yuksek oldugunu bildirdi. Bundan sonra da Tebe-i tÂbi’înin zemÂnının ustun oldugunu bildirdi. Bunların da bin sene sonra gelenlerden dah ustun oldukları anlasıldı. Sonra gelenlerin, EshÂb-ı kirÂma cok benzemesi nasıl olur? denilirse; Soyle cevÂb veririz ki, o iki asrın, bu son gelenlerden dah ustun olması, belki onlarda Evliy “rahmetullahi teÂl aleyhim ecma’în” sayısının cok ve bid’at sÂhiblerinin az oldugu icin olabilir. Bunun icin, sonra gelenler arasında birkac EvliyÂnın, o iki asrda bulunan EvliyÂdan dah yuksek oldugunu soylemek yanlıs olmaz. MeselÂ, hazret-i Mehdî “rahmetullahi aleyh” boyledir.
__________________
İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat Kitabının 209.Mektubundan Bir Bolum
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eðitim Forumlarý
- Ýslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat Kitabının 209.Mektubundan Bir Bolum