Sual: İlim oğrenmenin fazileti nedir?
CEVAP
İlim oğrenmenin fazileti coktur. Kur’an-ı kerimde meÂlen, (Bilmiyorsanız, zikir ehline [ilim ehline, Âlimlere] sorun) buyuruldu. (Enbiya 7)

Âyet-i kerimedeki zikir, ilim demektir. Bu Âyet-i kerime, bilmeyenlerin, Âlimleri bulup onlardan sorup, oğrenmelerini emretmektedir. (Hadika)

Uc ayet-i kerime meali de şoyledir:
(Allah iman edenleri yuceltir; kendilerine ilim verilmiş muminleri ise, [cennette] kat kat derecelerle yukseltir.) [Mucadele 11]

(De ki, hic bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir.) [Zumer 93]

(Kulları arasında Allahu teÂlÂdan en cok korkan Âlimlerdir.) [Fatır 28]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(İlim oğrenmek, kadın-erkek her muslumana farzdır.) [Beyheki]

(Beşikten mezara kadar ilim oğrenmeye calışınız!) [Şir'a]

(Allahu teÂlÂ, İbrahim aleyhisselama "Ben ilim sahibiyim, ilim sahiplerini severim" buyurdu.) [İbni Abdilber]

(İlim, İslam’ın hayatı, imanın direğidir.) [Ebuşşeyh]

(Hic kimse, cehaletle aziz, ilim ile de zelil olmaz.) [Askeri]

(Boş vaktini ilme harcayan kurtulur.) [İ. Maverdi]

(Salih Âlimlerden olun, eğer salih Âlimlerden olamazsanız, boyle Âlimlerin sohbetinde bulunun, sizi hidayete kavuşturacak, dalaletten uzaklaştıracak ilmi dinleyin!) [İ. Maverdi]

(Nerede ilim varsa, orada muslumanlık vardır.) [S.Ebediyye]

(İlim, benim ve diğer Peygamberlerin mirasıdır. Kim de bana mirascı olursa, Cennette benimle beraber olur.) [Deylemi]

(Allah’ın rezil etmek istediği kul, ilim ve edepten mahrum kalır.) [İbni Neccar]

(Bir musluman, arkadaşına, hidayetini arttıracak veya onu tehlikeden kurtaracak hikmetli bir sozden daha iyi bir hediye veremez.) [Ebu Ya’la]

Hazret-i Lokman, oğluna buyurdu ki:
(Âlimlerle otur, hikmet sahiplerinin sozlerini dinle! Allahu teÂlÂ, bahar yağmuru ile toprağa hayat verdiği gibi, olu kalbleri hikmet nurları ile diriltir.)

İlim, Cennete giden bir yol, gurbette arkadaş, yalnızlıkta sırdaştır. İlim, iki cihanda kurtuluş, duşmana karşı siperdir. İnsan icin haya, gozler icin ziyadır.

Hazret-i Ali buyurdu ki:
(İlim, maldan hayırlıdır. Cunku malı sen korursun; fakat ilim seni korur. Mal harcamakla azalır, ilim sarf etmekle coğalır.)

İmam-ı Gazali hazretleri de, (İnsanın diğer mahlukattan ustunluğu ilmi iledir, guc ve kuvvetiyle değildir. Cunku deve insandan kuvvetlidir. İrilik bakımından da değildir. Cunku fil insandan cok iridir. Cesaret bakımından da değildir. Cunku aslan insandan cesurdur. Cok yemesiyle de değildir. Cunku mandanın karnı, insanın midesinden daha buyuktur. Şu halde ilim cok ustun bir vasıftır) buyurmaktadır.

Yemek ve icmekten kesilen hasta, olmeye mahkum olduğu gibi, ilim ve hikmetten mahrum kalb de olume mahkumdur.

İlim oğrenmek ve oğretmek cok muhimdir. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahu teÂl ilim verdiği Âlimlerden de Peygamberlerden aldığı misak gibi, ilimlerini saklamayıp insanlara acıklamaları icin, soz almış ve "Rabbinin yoluna hikmetle, guzel oğutle davet et!" buyurmuştur.) [Ebu Nuaym]

(En guzel hediye, hikmetli bir sozu iyice anlayıp, din kardeşine anlatmaktır.) [Taberani]

(Bir saat ilim oğrenmek veya oğretmek, sabaha kadar ibadetten daha sevaptır.) [Deylemi]

(Heves edilecek iki kimse vardır: Biri, Allahu teÂlÂnın verdiği ilimle amel edip başkasına da oğreten, ikincisi de, Allahu teÂlÂnın verdiği serveti hayra sarf edendir.) [Buhari]

(İlim yolunu tutana, Allahu teÂl Cennet yolunu acar.) [Tirmizi]

(Melekler, ilim talebesinden memnun oldukları icin kanatlarını onların uzerine gererler.) [İ. Abdilber]

(İlimden bir mesele oğrenmek, dunyadaki her şeyden kıymetlidir.) [Taberani]

(Ya Âlim, ya oğrenci, ya dinleyici veya bunları seven olun. Yoksa helak olursunuz.) [Beyheki]

(Tecrubeli yaşlılarla oturup kalkın. Âlimlere sorun. Hikmet sahipleri ile beraber olun.) [Taberani]

(Âlim olmayan veya ilim oğrenmeye calışmayan bizden değildir.) [Deylemi]

(Bir Âlimin, yanına oturarak, bir saat ilimle meşgul olması, bir Âbidin 70 yıl ibadetinden hayırlı olabilir.) [Deylemi]

(İşlenen bir gunah, Âlime bir, cahile iki olarak yazılır. Âlim, gunahı icin azap olunur. Cahil ise hem gunahı, hem de oğrenmediği icin azap olunur.) [Deylemi]

(Allahu teÂlÂ, dunya işlerinin Âlimi, ahiret işlerinin cahili olana buğz eder.) [Hakim]

(İlim oğrenmek, namaz, oruc, hac ve Allah yolundaki cihaddan daha kıymetlidir.) [Deylemi]

(Bir saat ilim oğrenmek gece sabaha kadar ibadet etmekten kıymetlidir. Bir gun ilim oğrenmek, uc ay oruc tutmaktan kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]

(Bir kimse, ilim oğrense, bununla amel etmese bile; bin rekat namaz kılmasından daha fazla sevap alır. Eğer oğrendiği ilimle amel eder veya başkasına oğretirse, hem bunun sevabını alır, hem de Kıyamete kadar bununla amel edenlerin sevabını alır.) [Hatib]

(Farzlarda ihmallik yapan bir derde muptela olur.) [İ. Ahmed]

(Din ilmine sahip olanın sıkıntısı gider ve ummadığı yerden rızıklanır.) [İ. Neccar]

(İlim oğrenen veya Allah icin bir dost edinen veya din kardeşinin yuzune şefkatle bakan veya “Bismillah” diyerek işine başlayan affa uğrar.) [İ. Rafii]

İlim Âlimden oğrenilir
Bir talebenin, ilim oğrenebilmesi ve doğru yolu bulabilmesi icin, bir oğreticiye ihtiyacı vardır. Cunku hadis-i şerifte, (İlim ustaddan oğrenilir) buyuruldu. (Taberani)

Kur'an-ı kerimde ise mealen, (Eğer bilmezseniz, bilenlerden sorun!) buyuruldu. (Nahl 43)
Allahu teÂlÂnın rızasına kavuşmak icin de sebeplere yapışmak, bir Âlimin gosterdiği yolda gitmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen (Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve Onun rızasına kavuşmak icin, vesile arayınız!) buyuruluyor. (Maide 35)

Bu Âyet-i kerimeden de bir oğreticiye ihtiyac olduğu anlaşılmaktadır. Bir kimsenin rehberi olmazsa, şeytan ona rehber olur. Şeytan rehber olunca da, kendisine tÂbi olanı ucurumdan ucuruma atar.

[Bu yuzden, bid’at ehli, reformcu zatları dinlememeli, sozlerine inanmamalı, kitaplarını okumamalı, yaralı aslandan kacar gibi bunlardan uzaklaşmalıdır. Nakli esas alan kitapları okumalıdır. Hakikat Kitabevi’nin yayınladığı kitaplar, ehl-i sunnet Âlimlerinin kıymetli eserlerinden derlenerek hazırlanmıştır. www.hakikatkitabevi.com adresinden okunabilir ve temin edilebilir.]

İlim bulunan yerde muslumanlık vardır
Ehl-i sunnet itikadını ve ilmihalini oğrenmeyen ve cocuklarına oğretmeyenler, Muslumanlıktan ayrılmak, kufur felaketine duşmek tehlikesindedir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlim bulunan yerde Muslumanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Muslumanlık kalmaz.)
Olmemek icin, yiyip icmek gerektiği gibi, kÂfirlere aldanmamak, dinden cıkmamak icin de, dinini, imanını oğrenmek gerekir. Ecdadımız her zaman toplanıp, İlmihal kitaplarını okur, dinlerini oğrenirlerdi. Ancak boyle musluman kaldılar. İslamiyet’in zevkini aldılar. Bu saadet ışığını bizlere, doğru olarak ulaştırabildiler.

Bizim de musluman kalmamız, yavrularımızı icimizdeki ve dışımızdaki kÂfirlere kaptırmamamız icin, birinci ve en luzumlu care, her şeyden once Ehl-i sunnet Âlimlerinin hazırladığı ilmihal kitaplarını okumak ve oğretmektir. Cocuğunun musluman olmasını isteyen ana-baba, ******na Kur'an-ı kerim oğretmelidir. Fırsat elde iken okuyalım, oğrenelim ve cocuklarımıza, sozumuzu dinleyenlere oğretelim! (Herkese Lazım Olan İman)

İlim oğrenirken nelere dikkat etmeli?
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
İlim talebesinin bazı vazifeleri şunlardır:
a- Kalbini butun fena hÂllerden temizlemelidir. Hadis-i şerifte, (Din, temizlik uzerine kurulmuştur) buyuruldu. Buradaki temizlik, sadece dış temizliği değil, aynı zamanda bÂtın temizliğidir. Başka bir hadis-i şerifte de, (Kopek bulunan eve rahmet melekleri girmez) buyuruldu. Kalbi bir eve benzetelim. Bu eve melekler gelir. Gazap, kin, haset, kibir gibi kotu huyları havlayan kopek kabul edelim! Boyle azgın kopeklerle dolu eve rahmet melekleri girmez. Allahu teÂl ilim nurunu kalbe melekler vasıtası ile akıtır. Rahmet meleklerinin girmediği kalb ilimden mahrum kalır.

b- Butun gucunu ilme bağlamalıdır! Başka şeylerden alakayı kesmelidir! Dağınık fikir, suyu bolunen ırmağa benzer. Sağa sola aktığından bahceyi sulayamaz.

c- İlmiyle kibirlenmemelidir! Hicbir İslam Âlimini kucuk gormemelidir! Cahil ve aciz bir hastanın, mutehassıs bir doktoru kabul etmesi gibi İslam Âlimlerini kabul etmelidir. Talebe, şahsi fikrini bir tarafa atmalı, İslam Âlimlerinin oğudune kulak vermelidir! İslam Âlimlerinin hata gibi gorunen işini, kendi doğrusuna tercih etmelidir!

d- Faydalı ilimleri oğrenmeye calışmalıdır! İlimden gaye, kalbi kotu huylardan temizleyip, faziletlerle suslemektir.

e- Zorluklara karşı sabırla goğus germelidir. İlim ve diğer nimetleri acı ilaclarla kaplamışlardır. Akıllı olan, bunların icine yerleştirilmiş tatlıları gorur. Uzerindeki acı ortuleri de tatlı gibi ciğner. Acılardan tat alır. Hasta olan onun tadını duyamaz. Hastalık, Allahu teÂlÂdan başkasına gonul vermektir.

İlimden istifade edebilmek icin:
1- Once niyetini duzeltmeli, cahillikten kurtulmayı duşunmelidir! Allahu teÂlÂ, (Hic bilenle bilmeyen bir olur mu) buyurdu.

2- İnsanlara faydalı olmayı duşunmelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır) buyurulmaktadır.

3- Oğrendikleri ile amel etmeye calışmalıdır. Cunku, (Amelsiz ilim vebal, ilimsiz amel sapıklıktır) buyurulmuştur.

4- İlim oğrenmekten maksat, Cenab-ı Hakkın rızasını talep olmalıdır. Allahu teÂlÂ, ihlÂsı, salih ameli ovmektedir.

5- Ustune lazım olmayan şeye karışmamalıdır. Hazret-i Lokman'a, (Bu dereceye ne ile kavuştun?) diye sual ettiler. (Doğruluk, emanete riayet ve bana lazım olmayanı bırakmakla) diye cevap verdi.

6- Biri ile munakaşa ederse, ona karşı insaflı olmalı, yumuşak davranmalıdır ki kendisi ile cahil arasındaki fark belli olsun. Hadis-i şerifte, (Allah refiktir, yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri ve başka hicbir şeye vermediğini, yumuşak davranana ihsan eder) buyuruldu.

7- Sabırlı olmalıdır. İbni Abbas hazretlerine, (Bu ilmi ne ile elde ettin?) diye sual ettiler. Cevabında, (Darlıkta, genişlikte sabretmekle, sual sormakla ve yorulmayan bir azimle) buyurdu. Yine buyuk bir zat aynı suale, (Erken kalkmakla, son derece alcak gonullu olmakla, kuvvetli azim ve sabırla) diye cevap verdi.

8- İlim talebesi, herkesle iyi gecinmelidir! (İnsanların hayırlısı onlarla iyi gecinen, insanların şerlisi de onlarla cekişen) buyurulmuştur.

9- Cok edepli olmalıdır.

10- Buyuk bir Âlime, ilmi ne ile elde ettiği soruldu. Cevabında, (Hocamın her sozunu dinlemekle) buyurdu. Âlimler buyuruyor ki:
(İlim talebesi, ilme ve ilim oğreten hocasına hurmet etmedikce, oğrendiği ilmin faydasını goremez.) [Bu yuzden, mezhep ve itikad imamlarımıza ve ehl-i sunnet Âlimlerine saygı ve hurmette kusur etmemelidir.]

İlmin başı
Peygamber efendimiz, ilmin inceliklerini, acayipliklerini soran koyluye buyurdu ki:
- İlmin başını oğrendin mi?
- İlmin başı nedir ki?
- İlmin başı, Allahu teÂlÂyı hakkıyla tanımaktır. Bu da Onun, misli, benzeri, zıddı, dengi, eşi olmadığını, vahid, evvel, ahir, zahir ve bÂtın olduğunu bilmektir. (Şir'a)
Gorulduğu gibi ilmin aslı marifetullahtır, yani Allahu teÂlÂyı tanımaktır.

İlmin veya başarının başı sabır denebilir. İbadet icin de boyledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İbadetin başı sabırdır.) [Hakim]
Sabrın onemi bircok işten buyuktur. Bu bakımdan, (Her işin başı sabırdır) denebilir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlimden bir şey oğrenmek, dunya ve icindeki her şeyden daha iyidir.) [Taberani]

(Oğretmek icin ilimden bir mesele oğrenen 70 sıddık sevabı alır.) [Deylemi]

(İlim oğrenmek amelden kıymetlidir.) [Hatib]

İlimden zarar gelmez. Olunceye kadar ilim oğrenmeye calışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hic kimse cahillikle aziz, ilim ile de zelil olmaz.) [Askeri]

İlmin faydalısını oğrenmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahu teÂlÂdan faydalı ilim isteyin ve fayda vermeyen ilimden Allahu teÂlÂya sığının!) [İbni Mace]

Luzumsuz sualler
Okuyucularımız, cok zaman faydalı sual soruyorlar. Biz de araştırıyor, ehline soruyor, cevabını yazıyoruz. Boylece o okuyucu ile birlikte, diğer okuyucularımız da bundan istifade ediyor. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlim bir hazine, sual ise anahtardır. Sorun ki oğrenin! Bir sual sayesinde dort kişi sevap alır. Sual soran, cevap veren, dinleyen ve bunları sevenler.) [Ebu Nuaym]

Okuyucularımızdan bazıları ise, Hazret-i İbrahim’in kestiği kocun etini kimler yedi?, Falanca Âlimin anasının adı neydi?, Yunus aleyhisselamı yutan balık, erkek miydi? gibi sualler soruyorlar. Durr-ul-muhtarın Tahtavi haşiyesinde buyuruluyor ki:
(İnsanın bilmesi gerekmeyen şeyleri munakaşa etmesi mekruhtur. Oğrenilmesi emredilmemiş olan şeyleri sormak caiz değildir. Mesela Hazret-i Lokman peygamber midir? Cin, insanlara nasıl gorunur? Hazret-i İsa gokten ne zaman inecek? Buna benzer şeyler sormamalı, cunku bunları oğrenmekle emrolunmadık.)

Bugun cok kimse, Ehl-i sunnet itikadını bilmiyor. Oğrenmesi farz-ı ayn olan bilgilerden habersizdir. Faiz ceşitlerini, hatta yemeğin farzlarını bile bilmez iken, dunya ve ahirette gerekmeyen şeyleri soruyorlar. Biz de (Bilmiyoruz) diye cevap verince, (Bir bilene sor) diyorlar. Zaten biz, bilmediklerimizi bir bilene soruyoruz. Fakat bilinmesi gerekmeyenleri sormak luzumsuzdur. Dunya ve ahirete yaramayan sualleri sormak ve her suale cevap vermeye kalkmak ve (Ben bilirim) demek doğru değildir. Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruldu ki:
(Her ilim sahibinin ustunde, daha iyi bilen vardır.) [Yusuf 76]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Âlimim diyen cahildir.) [Taberani]

(Cok sual sormaktan sakının! Sizden oncekiler, bu yuzden helak oldu.) [İ. Maverdi]

(Sizi cok sual sormaktan nehyediyorum.) [Taberani]

(Allah rızasından başka bir maksatla ilim oğrenen veya ilmini dunya menfaatine alet eden Cehenneme gidecektir.) [Tirmizi]

(İlmi, Âlimlerle yarışmak, cahillerle munakaşa edip susturmak ve insanlar yanında itibar kazanmak icin oğrenen Cehenneme gidecektir.) [Tirmizi]

Şu halde, luzumsuz sual ve başka maksatlarla sual sormak doğru değildir. İmtihan gayesiyle karşısındakini sıkıştırmak icin sual sormak da uygun değildir. Hadis-i şerifte, (Oğrenmek icin sual sorun! Kotu maksatla sual sormayın!) buyuruldu. (Deylemi)

Suali uygun sorabilmek, o kişinin ilmini gosterir. Hadis-i şerifte, (Guzel sual, ilmin yarısıdır) buyuruldu. (Taberani)

İlmi, oğrenip amel etmek isteyen kimseye oğretmelidir! İlmin kıymetini bilmeyen, laf olsun diye oğrenmek isteyene, ilim oğretmek doğru olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlmi, ehli olmayana oğretmek onu kaybetmek demektir.) [İbni Ebi Şeybe]

(Bazı kavimler gelecek, fakihleri, ince ve karışık meseleleri ele alacak, halkı şaşırtacaklardır. İşte bunlar, ummetimin şerlileridir.) [Taberani]

Ayıp olur diye sormamak
Sual: Bir genc kızım. Mahrem konuları sormaktan utanıyorum. Ne yapayım?
CEVAP
Bir kız, mahrem konuları annesine sorar. O da bilmezse, annesine, (Babamdan oğren) der. Babası da bilmezse, babasının, bilen birisine sorması gerekir. Babası yoksa, ağabey, amca, dayı gibi mahrem akrabalarından oğrenir. Bunlar da oğrenip bildirmezse, o zaman mektupla veya telefonla, kendinden değil de, (Bir kadının muayyen hÂli şu kadar devam edip kesilse, ne gerekir) şeklinde sormak daha uygun olur. Bir kadının kocası, bu bilgileri oğrenip hanımına anlatmazsa, kadın, en uygun bir yolla bunları oğrenebilir. Bilenlerden bu konuları edep dairesinde sorması ayıp olmaz.

Hazret-i Esma’nın Peygamber efendimize nasıl gusledileceğini sorarken utanması uzerine, Hazret-i Âişe validemiz, (Ensar kadınları ne iyidir; utanmaları, dinlerini oğrenmekten men etmiyor) buyurdu. (Buhari) Demek ki, ayıp olur diye kendisine farz olan bilgileri oğrenmemek yanlıştır. Peygamber efendimiz, mahrem konuları anlatırken, (Allahu teÂlÂ, hakkın anlatılmasından cekinmez) buyurmaktadır. (Tirmizi) Aynı anlamda Âyet-i kerime de vardır:
(Allahu teÂlÂ, gerceği soylemekten cekinmez.) [AhzÂb 53]

Sual: Bilmediğimiz şeyler oluyor. Sormaya fırsat bulamıyoruz veya cekiniyoruz. Sormamanın vebali var mıdır? Bir de sorduğumuz kimse bildiği halde bilmiyorum derse ona da vebal olur mu?
CEVAP
İhtiyac halinde bilmeyenler, bilenlerden sormalı, bilenler de bilgisini gizlememelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlimin bildiğini soylememesi, cahilin de bilmediğini sormaması helal değildir. Cunku Allahu teÂlÂ, "Bilmiyorsanız, ilim ehline sorun" buyuruyor.) [Taberani]

Dinini oğrenmek icin sual soranlara, cevap vermemenin vebali cok buyuktur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlmini [bildiğini] gizleyene, denizdeki balıktan, gokteki kuşa kadar her şey lanet eder.) [Darimi]

Okuma alışkanlığı kazanmak
Sual: Ulkemize gelen turistlere dikkat edin, bavullarının yarısında elbise, geri kalan yarısında kitaplar var. Oysa biz seyahate cıktığımız zaman aklımıza en son gelen şey kitaptır. Okuma sevgisi ve alışkanlığını kazanmamız hususunda tavsiyeniz nedir?
CEVAP
Bilginin kaynağı kitaptır. En guzel, en sağlıklı ve en kolay bilgi kitap okuyarak oğrenilir. Sessiz bir oğretmendir kitap. Anlamadığınız yeri defalarca okuyabilirsiniz. Anlayamadığınız icin kızmaz size. Aşağılamaz ve şevkinizi kırmaz.

Kitap okurken hem yeni bilgiler oğrenir, ufkunuzu genişletir, hem de gunluk sıkıntılarınızdan az da olsa uzaklaşmış olursunuz. Cok kitap okuyanların konuşması duzelir. Guzel ve anlamlı cumleler kurar. Fikrini sağlıklı bir şekilde aktarabilir muhatabına. Fazla gaf yapmaz. Hadiseleri daha geniş acıdan ele alarak değerlendirir. Kolay ofkelenmez, sabrı oğrenir. Anlayışlı ve hoşgorulu olur.

Tabii kitap derken, her kitap bunları sağlar demiyoruz. Kitabın da doğrusu, guzeli, faydalısı var. Bunun tersi de mumkun. Bazı kitapları okuduğunuz zaman; ister istemez olumsuz yonde etkilenebilirsiniz.
At, otu yemeden once koklar. Eğer zehirli ise, şuphelenirse yemez. Kitap da oyledir. Kitap hakkında onceden bilgi sahibi olmak, kitabın yazarı, muellifi hakkında fikir sahibi olmak gerekir.

Bozuk bir besin yediğimiz zaman midemiz nasıl bozuluyorsa, bozuk bir kitap okuduğumuz zaman beynimiz de o şekilde etkilenir. [Bu yuzden mezhepsizlerin, reformcuların kitaplarını okumamalı.]
İnsanın en esef duyacağı şey, oğrendiği luzumsuz ve yanlış bilgidir.

Luzumsuz bilgi nedir?
Dunya ve ahiretine yaramayan, sadece bazı tartışmalarda ve bilgiclik taslamada işe yarayabilen bilgi turudur. Mesela, 1980 yılının en hızlı koşan adamının ismini ezberlemek gibi. Maalesef gunumuzde genel kultur dendiği zaman bu tur şeyler akla geliyor. Bilime ve insana hicbir faydası olmayan bir suru ıvır zıvır bilgiler...Konuyu fazla dağıtmayalım.

Kitap okumanın faydalarını saymakla bitiremeyiz...
Bizim asıl değinmek istediğimiz konu; kitap okuma alışkanlığıdır.
Bu alışkanlık, kucuk yaşlarda kazanılırsa, daha etkili, daha guzel ve daha kalıcı olur.

Cocuklara ve genclere okuma alışkanlığı kazandırmak lazımdır. Peki, bu nasıl mumkun olabilir?

Cocukların ve genclerin okudukları zaman heyecan duydukları cizgi romanlar, kısa hikayeler, meraklı cocuk romanları, kelime hazinesini geliştiren bulmacalar, bilmeceler, cocuklar ve gencler icin hazırlanmış mecmualar bu iş icin bicilmiş kaftandır.

En guzel okuma alışkanlığını bu bahsettiklerimiz sağlayacaktır.
Yoksa, cocuklara direkt bilginin verildiği ders kitaplarının ve ağır kitapların okutulması cok zordur. Ulkemizde bu işi en guzel yapan ve başarılı olan kuruluşlardan bir tanesi Turkiye Cocuk Dergisi’dir. Yıllardan beri profesyonel ve uzman kadrosu ile cocukları ve gencleri geleceğe hazırlıyor.

Ulkemizde okuma alışkanlığının cok yetersiz duzeyde olduğunu kabul etmek zorundayız. Dunya ulkeleri ile kıyaslandığımız zaman, cok geri saflarda kalıyoruz.

Televizyon ve radyo gibi cihazlardan edinilen bilgiler, ucucudur. Cok bilgi verilse dahi, bunları hatırımızda tutmak zordur. Cunku, bu bilgilere erişmek icin hicbir emek harcanmamıştır.

Ama kitap oyle değil. Belli bir emek harcanarak edinilen bilgilerin unutulma ihtimali daha duşuktur.

Sual: Bazıları dini ve ilmi diyorlar. Din ilimden ayrı mıdır?
CEVAP
İslamiyet, ilmin t kendisidir. Kur'an-ı kerimde bircok yerde, ilim emredilmekte, ilim adamları ovulmektedir. Mesela, (Bilen ile bilmeyen hic bir olur mu, bilen elbette kıymetlidir) buyurulmaktadır. (Zumer 9)

Peygamber efendimizin ilmi oven ve teşvik buyuran sozleri o kadar cok ve meşhurdur ki, gayrı muslimler dahi bunları bilmektedir. Yukarıda birkacını bildirdik.

İslam dininde kadın, kocasının izni olmadan nafile hacca gidemez. Sefere cıkamaz. Fakat kocası oğretmezse ve izin vermezse, ondan izinsiz, kendisi icin luzumlu ilmi oğrenmeye gidebilir. Allahu teÂlÂnın sevdiği hacca izinsiz gitmesi gunah olduğu halde, ilim oğrenmeye izinsiz gitmesi gunah olmuyor. Hadis-i şerifte, (Nerede ilim varsa, orada Muslumanlık vardır. Nerede ilim yoksa, orada kÂfirlik vardır) buyuruluyor. Burada da ilmi emretmektedir. (Herkese Lazım Olan İman)

İlim, dinden ayrı değildir. İslam ilimleri ikiye ayrılır:
1- Akli ilimler,
2- Nakli ilimler.
Fizik, kimya, matematik, edebiyat gibi tecrubi ilimlere, akli ilimler denir. Tefsir, kelÂm, hadis, fıkıh gibi ilimlere de nakli ilim veya din ilimleri denir.

"İslamiyet, ilmi, fenni emreder" demek bile yanlış anlaşılabilir. İslamiyet’in kendisi ilimdir.

Fen ilimleri, İslamiyet’in bir koludur. Din [İslamiyet] denince, icine ilim de girer. Bunun icin, dini ve ilmi demek yanlıştır. Fen, dinden ayrı değildir.

"Dini, ilmi, edebi ve ahlaki yayın" gibi tabirler kullananlar, boyle konuşup yazanlar, ya dinimizi iyi bilmiyorlar veya mezhebi kabul etmiyorlar. Butun ilimler, İslam bilgileri icinde incelenir. Dini, ilimden ayıranlar, Batılı yazarların tesiri altında kalan kimselerdir. Dinimizde ahlak da var, edep de var, edebiyat da... Bu bakımdan "Dini, ilmi, edebi, ahlaki yayın" tabiri doğru değildir. Dini denilince, diğerleri kullanılmaz. Dini kelimesi kullanılmadan diğerlerinin hepsini kullanmakta mahzur yoktur.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Fen ve sanat muminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!) [İbni Asakir]

(İlim Cin’de de olsa talep edin! Oğrenin!) [Beyheki]

Cin, eskiden olduğu gibi yine musluman değildir. Cin’den alınacak ilim, elbet fen ilmidir. Her turlu teknolojidir. Bu bakımdan hic kimsenin, İslamiyet’in ilme, tekniğe karşı olduğunu soylemesi mumkun değildir.

Sual: Kadın ve erkeğe farz olan ilimler nelerdir?
CEVAP
Dinimizde farz olan ilimler ikiye ayrılır: Farz-ı kifaye, Farz-ı ayn olan ilimler.
Dunya işlerini tanzim icin gereken tıp, ziraat, terzilik, siyaset gibi ilimler, farz-ı kifayedir.

Bu ilimleri bilen kÂfi miktarda insan varsa, diğer insanların bu ilimleri oğrenmesi farz olmaz. Yani bu ilimleri bilmediği icin diğer insanlar mesul olmazlar.

Farz-ı ayn olan ilimleri her muslumanın bilmesi farzdır. Mesela namaz, oruc gibi ibadetleri her muslumanın bilmesi farzdır. En başta da Ehl-i sunnet itikadını oğrenmek her muslumana farz-ı ayndır. Ancak zekat verecek zenginin zekat ilmini bilmesi farz-ı ayn iken, fakirin bilmesi farz değildir. Evlenecek kimsenin evliliğe ait luzumlu bilgileri bilmesi farzdır. Evlenmeyecek kimsenin evliliğe ait bilgileri bilmesi farz değildir. (Hadika)

Sual: Dinimi daha iyi oğrenebilmem icin cok ceşitli kitap okumanın zararı olur mu?
CEVAP
Cok kitap okumak, cok ilim oğrenmek yerine faydalı ilim oğrenmek gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlmin faydası, ibadetleri doğru ve makbul yapmakla gorulur. Haramlardan sakındırmayan, zuhdu artırmayan ilim, ancak Allahu teÂlÂnın gazabını artırır.) [Deylemi]

(İlmi coğaldığı halde, ahlakı duzelmeyen kimse, Allahu teÂlÂdan uzaklaşır.) [Deylemi]

Hikmet nedir?
Sual: Gayrimuslimlerden alınan ilimlerden istifade etmenin mahzuru olur mu?
CEVAP
Dini bilgiler, ehl-i sunnet Âlimlerinden alınır yani onların kitaplarından oğrenilir. Fen ilmi ise her yerden alınır. Bu konudaki uc hadis-i şerif meali şoyledir:
(Hikmet, [fen ve sanat] muminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alması gerekir.) [İbni Asakir, Askeri]

(Hikmeti al, hangi kaptan cıktığı sana zarar vermez.) [Kunuz-ul hakaik]

(İlim Cin’de de olsa alın.) [Beyheki]

Bu hadis-i şerifler, dunyanın en uzak yerinde, hatta kÂfirlerde bile olsa ilmi almayı emretmekte, doğu veya batıdan gelme diyerek fenni reddetmemek gerektiğini bildirmektedir. (Mevduat-ul-ulum)

Hikmet, fen ilmi anlamına geldiği gibi, başka anlamlara da gelir. Mesela fıkıh ilmi anlamına da gelir. Bir Âyet-i kerime meali şoyledir:
(Allah, hikmeti [fıkh ilmini] kime dilerse ona verir. Her kime hikmet verilmişse, muhakkak ona cok hayır verilmiştir.) [Bekara 269]

Hikmet, eşyanın mahiyetini, vasfını ve ozelliğini bilmek anlamına da gelir. Bir Âyet meali şoyledir:
(Allah’a şukret diye Lokmana hikmet verdik. Şukreden kendisi icin şukreder.) [Lokman 12]

Sual: İlim oğrenmenin şartı falan var mı?
CEVAP
İlim talep edene oğretilir. Talep etmeden ilim oğrenilmez. Bir şeyler ezberleyebilir, durumu idare edebilir ancak faydasını pek goremez. İlim oğrenmenin ilk şartı talep etmektir.

Sual: Gunah işleyerek ilim oğrenilir mi?
CEVAP
Oğrenilmesi lazım olan ilim bile, gunah işleyerek oğrenilmez.

Sual: Okulda bulunduğumuz ve evde ders calıştığımız her an, hic durmadan sevap almamız icin nasıl niyet etmeli?
CEVAP
Şoyle niyet edilebilir: (Okula, eğitimim bitince, muslumanlara, insanlara hizmet etmek icin gidiyorum ve derslerime onun icin calışıyorum. Ya Rabbi bana faydalı ilim nasip eyle.)

Sual: "Bilip de yapmamanın cezası daha buyuktur" diyerek dini meseleleri oğrenmek istememek uygun mudur?
CEVAP
Oğrenmesi mumkun iken oğrenmemek de gunahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Aynı gunahı işleyen Âlime bir, cahile iki gunah yazılır. Âlim, yalnız gunahın, cahil ise, hem gunahın, hem de o meseleyi oğrenmemenin cezasını ceker.) [Deylemi]

Sual: Dunya ve ahireti kazanmak icin ne gerekir?
CEVAP
Dunya ve ahireti kazanmak, ilim iledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her şeyin bir yolu vardır. Cennetin yolu ilimdir.) [Deylemi]

Ahireti kazanmak ilim ile olduğu gibi, dunyada da rahat ve huzur icinde yaşamak, yine ilim iledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Suleyman aleyhisselam, mal, saltanat ve ilim arasında muhayyer bırakıldı. İlmi secti. Mal ve saltanat da verildi.) [Deylemi]

En ustun amelin ne olduğu sual edildiğinde, Peygamber efendimiz, (Allahu teÂlÂyı bilmek) buyurdu. Onlar, (Ya Resulallah, biz amelden soruyoruz. Siz ilimden cevap veriyorsunuz) dediler. (İyi bilin ki, ilim ile yapılan az amel kıymetlidir. Fakat cehaletle yapılan cok amel faydasızdır) buyurdu. (İbni Abdilber)

Tasavvufu, yani tarikatı oğrenmeden once, ilim oğrenmek gerekir.

Bedreddin-i Serhendi hazretleri buyuruyor ki:
(İmam-ı Rabbani hazretlerinden Buhari, Mişkat, Hidaye, Şerh-i Mevakıf kitaplarını okudum. Gencleri ilim oğrenmeye teşvik eder, "Once ilim, sonra tasavvuf" buyururdu. Benim ilimden kacındığımı, tasavvuftan zevk aldığımı gorunce, halime merhamet ederek, "Kitap oku, ilim oğren, cahil sofu, şeytanın maskarası olur, Rutbetul-ilmi aler ruteb yani, rutbelerin en ustunu, ilim rutbesidir" buyurdu.) [Hadarat-ul-kuds]

Sual: En iyi ibadet nedir?
CEVAP
Her zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp haramlardan kacmaya, tevbe edip farz borclarını odemeye calışmalıdır! Bunları doğru yapabilmek de, ancak ilimle mumkundur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Gece bir muddet ilim oğrenmek, butun gece ibadet etmekten sevaptır.) [R. Nasıhin]

(Sabah-akşam ilimle meşgul olmak, cihaddan efdaldir.) [Deylemi]

(İlimden bir mesele oğrenmek, yuz rekat [nafile] namaz kılmaktan daha kıymetlidir.) [İ. Abdilber]

İlimsiz amelin kıymeti olmaz. Gunumuzde ilmin onemi daha buyuktur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Siz fakihleri cok, hatipleri az, isteyeni az, vereni cok bir zamandasınız. Boyle zamanda amel ilimden hayırlıdır. Bir zaman gelir ki, fakihleri az, hatipleri cok, isteyeni cok, vereni az olur. O zamanda ise ilim amelden hayırlıdır.) [Taberani]

Faydalı ve faydasız ilimler
Sual: Faydalı ve faydasız ilimler nelerdir?
CEVAP
Faydalı ve faydasız ilimlere birkac ornek verelim:
1- İman, ibadet ve kazanc ilimlerini oğrenmek farzdır. (Hindiyye)

2- Fıkıh oğrenmeyip, hadis, tefsir ile meşgul olmak cok yanlış olur. (Berika)

3- Matematik ve geometri, astronomi gibi ilimler, eğer Allahu teÂlÂnın gosterdiği yerlerde, yani insanlara hizmet etmek icin kullanılmazsa bunlarla uğraşmak, boşuna vakit oldurmek olur. Kıble ve namaz vakitleri icin ve dine hizmet icin bu ilimleri oğrenmekte mahzur yoktur. (M. Rabbani, Hindiyye)

4- Falcılık bilgileri oğrenmek haramdır. (Hindiyye)

5- Kelam, yani iman bilgilerini ihtiyactan fazla oğrenmek caiz değildir. (Hadika)

İlmi, Allah rızası icin ve Muslumanlara hizmet icin oğrenmelidir. Mal, mevki kazanmak, kibir ve şohret icin oğrenmemelidir. İlmi de ancak Ehl-i sunnet Âlimlerinin yazdıkları kitaplardan oğrenmelidir. (İslam Ahlakı)

Once lazım olan
Sual: Bir Muslumanın once bilmesi luzumlu bilgiler nelerdir?
CEVAP
Her Muslumanın (İlmihal) oğrenmesi farz-ı ayndır. Allahu teÂlÂ, (Bilenlerden sorup oğreniniz) buyuruyor. Bilmeyenlerin, Âlimlerden ve bunların kitaplarından oğrenmeleri gerekir. Bunun icin, hadis-i şerifte, (İlim oğrenmek, kadın-erkek herkese farzdır) buyuruldu. Yapılması ve sakınılması gereken bilgileri, doğru yazılmış ilmihal kitaplarından oğrenmek lazımdır.

Âlimler, sozbirliği ile bildirdiler ki, her Muslumanın Ehl-i sunnet itikadını kısa olarak ve gunluk işlerindeki ve ibadetlerdeki farzları ve haramları iyice oğrenmeleri farz-ı ayndır. Bunları ilmihal kitaplarından oğrenmezse, bid'at sahibi veya mulhid yani kÂfir olur. Bunların fazlasını ve Arabi lisanının oniki Âlet ilmini oğrenmek ve tefsir ve hadis-i şerif ve fen ve tıb bilgilerini, hesap, yani matematik oğrenmek, farz-ı kifayedir. Bu farz-ı kifayeyi, bir şehirde, bir kişi oğrenirse, bu şehirde bulunanların oğrenmeleri farz olmaz, mustehap olur.

Şehirde fıkıh kitaplarının bulunması da, İslam Âlimlerinin bulunması gibidir. Boyle şehirde, fıkıh bilgilerinin fazlasını ve tefsir ve hadis oğrenmek hic kimseye farz olmaz. Mustehap olur.

İhtiyac halinde bilmeyenler, bilenlerden sormalı, bilenler de bilgisini gizlememelidir!

Dunya işlerini yaparken ahireti unutmak cok kotudur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahir zamanda insanlar, camileri susler, kalblerini viran ederler. Dinden cok elbiseye değer verirler. Dunyaları selamet ise, ahireti duşunmezler.) [Hakim]

Hep nafile namaz kılmak yerine, namazın nasıl kılınacağını oğrenmek daha kıymetlidir. Bilerek yapılan az amel, bilmeden yapılan cok amelden kıymetlidir. Bir şeyi iyi yapmak ancak ilimle mumkundur. Her şeyden once ilim oğrenmeye calışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allah indinde, ilim talebi, namaz, oruc, hac ve cihaddan efdaldir.) [Deylemi]

Amelsiz ilim
Sual: Gazeteyle, maille veya başka bir yolla gelen dini ilimleri oğrenip de uygulamazsak vebale girer miyiz?
CEVAP
Elbette, amelsiz ilmin vebali buyuktur. Uc hadis-i şerif meali şoyledir:
(İlmiyle amel etmeyen Âlim, kıyamette en şiddetli azaba ducar olur.) [Beyheki]

(Âlim, ilmi az da olsa, ilmiyle amel eden zattır.) [Ebu-ş-şeyh]

(Bir kişiye dini bir oğudun [kitap, sohbet, basın gibi] herhangi bir yolla ulaşması, Allah tarafından kendisine ihsan edilen bir nimettir. Onu şukrederek kabul etsin! Şukretmezse bu, Allah katında, aleyhinde bir delil olur. Gunahının ve Allah’ın gazabının artmasına sebep olur.) [İ. Asakir]

İlmiyle amel etmemek vebal olur diye, dinini oğrenmemek de caiz olmaz, cunku luzumlu din bilgilerini oğrenmek farzdır. Farzı yapmamak haramdır. Farz olan ilmi oğrenmeli ve onunla amel etmeye calışmalıdır.

Sual sormaktan cekinmek
Sual: Bir kimse, sual sormaktan neden cekinir?
CEVAP
Buyuk zatlar buyuruyor ki:
Nefse en cok zor gelen şey, sual sormaktır. Cunku insanın nefsi, bilmemeyi, sormayı gururuna yediremez, (O biliyor da ben bilmiyor muyum) der. İstişare etmek, sormak, nefsin belini kırar. Sormamak ise nefsi azdırır. HÂlbuki nefsine uyan, onu azdıran, haram işler. Haram işleye işleye kufre girer, kÂfir olur. Cunku haramı işleyince alışır, alışınca da, haramdan zevk alır. Zevk alınca da, haram olduğunu unutur, onem vermeden haramı işler. Harama onem vermeyen de kÂfir olur.

30-40 yıldır yakından tanıdığımız kimseler var. Bir kere sual sorduğuna şahit olmadık. Bir gun bir arkadaş cok bunalmış, bir sualin cevabı cok lazım olmuş. Buna rağmen, (Şunun cevabı nedir) diyemedi de, (Sen 30 yıl hocamıza soru sordun, belki şu soruyu da sormuş olabilirsin) dedi. Ancak boyle dolaylı olarak sorabildi. Boyle dolaylı olarak soramayanlar da coktur. Nefsin gururunu, şeytanın bacağını kırmak lazımdır. Sual sormak dinimizin emridir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Bilmediğini sormamak helÂl değildir.) [Taberani]

(İlim hazinedir, anahtarı sual sormaktır. Sual sorana, Allahu teÂl rahmet eder.) [Ebu Nuaym]

Bir kimse, ya kibrinden dolayı sual soramaz veya cahilliğinden, bilmediğinden dolayı sual soramaz. Ancak bir şey bilen, sorabilir. Nitekim Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Guzel sual sormak, ilmin yarısıdır.) [Taberani]

Dini oğrenmek icin
Sual: Dini oğrenmek icin Arapca bilmek şart mı?
CEVAP
Arapca oğrenmek, cok iyi, cok faydalıysa da, dini oğrenmek icin şart değildir. Arapca bilmek, din bilmek değildir. Mısır, Suriye, Suudi Arabistan gibi ulkelerdeki insanların ana dili Arapcadır. Buradaki insanların coğu Vehhabi veya mezhepsizdir. Bunlar Arapca biliyoruz diye Kur’an-ı kerime kendi goruşlerine gore mana vermişler sapıklığa, hatt kufre duşenleri bile olmuştur. Arapca bilmenin faydaları yanında, dinimizi ve Ehl-i sunneti bilmeyenler icin boyle zararları da oluyor.
Bu ulkelerde yaşayan Hristiyanlar da Arapca biliyor, ama gayrimuslimdir. Demek ki dil bilmek, din bilmek değildir. Bununla beraber, Musluman olanın Arapcayı bilmesi dinini daha kolay oğrenmesine sebep olur, ama şart değildir. Osmanlılar luzumlu bilgileri zaten bildirmişlerdir. Bu Turkce kitapları okuyarak dinimizi oğrenmek mumkundur.
__________________