Sual: Gunumuzdeki yazarlara ve profesorlere, Âlim denir mi?
CEVAP
Âlim, cok kitap okuyana, cok bilene, diploma sahibi olana değil; dinini doğru bilene, hakkı bÂtıldan ayırabilene denir. Kıyamet yaklaştıkca ilim azalır, din adamlarına guvenilemez. İki hadis-i şerif meali:
(Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar.) [İbni Mace]

(Her asır, onceki asırdan daha bozuk olur. Boylece kıyamete kadar hep bozulur.) [Hadika]

Din Âlimi olmak icin, Kur’an-ı kerimi ve manalarını ezbere bilmek, binlerle hadis-i şerifi ve manalarını ezbere bilmek, İslam’ın 20 ana ilminde mutehassıs olmak ve bunların kolları olan 80 ilmi iyi bilmek, dort mezhebin inceliklerine vakıf olmak, bu ilimlerde ictihad derecesine yukselmek, tasavvufun en yuksek derecesinde olmak lazımdır. (S. Ebediyye)

Sultan ikinci Abdulhamid hanın tahttan indirilmesiyle din işlerine de fesat karıştı. İttihat ve terakki fırkasına kayıtlı olan cahiller, hatta masonlar, din işlerinde yuksek mevkilere getirildi. İlk iş olarak, sultan Abdulhamid hanın son şeyhulislamı Muhammed Ziyauddin efendi, gorevinden alındı. Bu yuksek makama 1910’da Musa Kazım getirildi. Bu zat, koyu ittihatcı ve masondu. İslamiyet’e uymayan hareketlerinden ve sapık yazılarından dolayı, ikinci Abdulhamid han tarafından Irak’a ve Fizan’a surulmuş olan bolucu kimseler, İstanbul’a getirilip, kendilerine din işlerinde vazifeler verildi. Bu cahil ve partizan kimseler, bozuk, sapık din kitaplarının yazılmasına, yayılmasına, onayak oldular. İkinci Abdulhamid han zamanında yazılan din kitapları, bir ilim heyeti tarafından kontrol edilirdi. Tasdik edilip, izin verilenler bastırılırdı. Boylece, o tarihlerde basılan din kitaplarına guvenilir. 1909’dan sonra, din kitapları yetkili Âlimler tarafından kontrol edilmez oldu. Bu kitaplardan, ancak onceki muteber kitaplardan vesikalar vererek yazılanlara guvenilir. (E. Kiram kitabı)

Gorulduğu gibi 1909 yılından sonra yazılan din kitaplarından, ancak nakli esas alanlar muteberdir. Âyet ve hadisleri, yazarının kendi goruşlerine gore acıklananlar veya ilhamla yazılanlar muteber değildir.

Muctehid olmak icin
Sual: Muctehid olmak icin hangi kitapları okumak lazımdır?
CEVAP
Eshab-ı kiram kitabında buyuruluyor ki:
Muctehid olmak icin Arabi ilimleri ve Kur’an-ı kerimi ezbere bilmek, her Âyet-i kerimenin manay-ı muradisini, manay-ı zımni ve iltizamisini bilmek ve Âyet-i kerimelerin geldikleri zamanları ve gelme sebeplerini ve ne hakkında geldiklerini, kulli ve cuzi olduklarını, nasih veya mensuh olduklarını, mukayyed veya mutlak olduklarını ve kıraet-i seba ve aşereden ve kıraet-i şazzeden nasıl cıkarıldıklarını bilmek, hadis kitaplarındaki, yuz binlerce hadisi ezberden bilmek ve her hadisin ne zaman ve ne icin irad buyurulduğunu ve manasının ne kadar genişlediğini ve hangi hadisin diğerinden once veya sonra olduğunu ve bağlı bulunduğu olayları ve hangi vaka uzerine buyurulduğunu ve kimler tarafından nakil ve rivayet olunduğunu ve nakledenlerin ne halde ve ne ahlakta olduklarını bilmek, fıkıh ilminin usul ve kaidelerini tanımak, 12 ilmi ve Kur’an-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin işaretlerini, rumuzlarını ve acık ve kapalı manalarını kavramak ve bu manalar kalbinde yer etmiş olmak, kuvvetli iman sahibi olmak ve itminan ile dolu, nurlu ve saf bir kalbe ve vicdana malik olmak gerekir.

Butun bu ustunlukler, ancak Eshab-ı kiramda ve sonra, 200 yıl icinde yetişen, bazı buyuklerde bulunabildi. Daha sonraları, fikirler, reyler dağılıp, bid’atler cıkıp yayıldı. Boyle ustun zatlar azala azala, 400 yıl sonra, bu şartlara haiz olan, yani mutlak muctehid olarak meşhur olan gorulmedi.

Yuksek din bilgileri, tefsir, usul-i kelam, kelam, usul-i hadis, ilm-i hadis, usul-i fıkıh, fıkıh, ilm-i tasavvuftur. Bu 8 ilmi oğrenebilmek icin gerekli alet ilimleri ise 12 dir. Bunlar, sarf, iştikak, nahv, kitabet, iştikak-ı kebir, lugat, metni lugat, beyan, meani, bedi, belagat, inşa ilimleridir. (Hadika)

Mevduat-ul ilim kitabının (Tefsir İlminin Dalları) bolumunde, Kur’an-ı kerim ilmi, icinde şaşılacak, akıllara durgunluk verecek sayısız acayip haller bulunan engin bir denizdir. Oyle yuksek ve metin bir dağdır ki, ondaki hayret veren şeyleri oğrenmek, her sırrına erişmek imkansızdır. Bu ilmin sayılmayacak kadar dalı vardır, denilerek altmışın ustunde tefsir ilminin kolları bildirilmiştir.

Sual: Kur'anda vesileden bahsediliyor. Vesile nedir?
CEVAP
Allahu teÂl mealen, (Bana yaklaşmak icin, vesile arayınız) buyuruyor. (Maide 35) Mezhepsizler, (Vesile, ibadetlerdir. Bir murşide tÂbi olmak, olulere, dirilere yalvarmak, insanı Allah’a yaklaştırmaz. Aksine uzaklaştırır) diyor.

Ehl-i sunnet Âlimleri ise buyuruyor ki:
İbadetler icinde, sahih, doğru, halis olan ibadetler vesile olur. İbadetlerin sahih olması icin, doğru iman, temiz ahlak sahibi olmak ve şartlarına uygun yapmak lazımdır. Mesela, namazın sahih olması icin, abdest almak, kullanılan suyun temiz olması, namazı vaktinde kılmak ve kıbleye karşı kılmak, namazdaki Âyetleri, tesbihleri ve duaları doğru okumak ve diğer şartları, vesileleri bilmek ve yapmak lazımdır. Her ibadetin de boyle şartları, vesileleri vardır. Bunlar, senelerce calışarak oğrenilir. Bunlar duşunmekle oğrenilemez. Bunları bilen ve yapan Âlimlerden işiterek veya kitaplarını okuyarak oğrenilir.

Fen bilgileri de, bilenlerden uzun zamanda oğrenilmektedir. Boyle, imanı, kalbi temiz, doğru din Âlimlerine muderris, muallim ve murşid denir. Murşid demek, su ustunde yuruyen, havada ucan, kaybolan şeyleri bilen, okuyup, ufleyerek hastalara şifa dağıtan kimse demek değildir. AhkÂm-ı islamiyeyi, yani kalb, ruh ve beden ile yapılan ibadetleri bilen, yapan ve başkalarına da oğreten Ehl-i sunnet Âlimi demektir. Her musluman, Maide suresindeki emre uymak icin, boyle bir Âlimden veya kitaplarından farz ve nafile ibadetleri oğrenmelidir! (F.Bilgiler)

Her ilim sahibine Âlim denir mi?
Her ilim sahibine Âlim denmez. Mal ve mevki sahibi olmak icin ilim oğrenen ve ilmi ile amel etmeyen, İslam Âlimi değildir. Buyuruluyor ki:
Âlimler haric, insanlar helak olmuştur. İlmiyle amel edenler haric, Âlimler de helak olmuştur. İhlaslı olanlar haric, amel eden Âlimler de aldanmıştır. O halde gercek Âlim, ilim, amel ve ihlas sahibi salih kimsedir.

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Cahiller ile mucadele etmek ve meşhur olmak icin ilim oğrenen Cehenneme gider.) [İbni Mace]

(Allah rızasından başka maksatla ilim oğrenen Cehennemdeki yerine hazırlansın.) [Tirmizi]

(Dunya icin ilim oğrenen, mala, mevkiye kavuşursa, kazancı Cehennem ateşi olur.) [R.Nasıhin]

(Âlim, ilmi az da olsa, ilmi ile amel eden kimsedir.) [Ebuşşeyh]

Murşidi tanımak
Sual: Herkes birisine murşid-i kÂmil diyor. Bir kimsenin murşid-i kÂmil olduğu nasıl anlaşılır?
CEVAP
Ehl-i sunnet itikadını ve İlmihal bilgilerini iyi bilen hemen anlar. Yani dort hak mezhebi bilip birisine uyan kimse, hakkı bÂtıldan ayırır. Bilmeyen ayıramaz. İstidracla kerameti karıştırır. Bid'at ehli bir kimse, deniz ustunde yuruse, havada ucsa da evliya olamaz. İstidrac ile kerameti ayıramayan bunu anlayamaz.

İlmihal okuyan bilir ki, murşid kendi kendine olmaz, yerden ot biter gibi bitmez. Bir musluman kendi kendine evliya olabilir, ama asla murşid olamaz. Murşidin, icazetli bir hocadan icazet alması şarttır. Hocasının da icazetli olması şarttır. Bu silsilenin Peygamber efendimize kadar dayanması da şarttır.
__________________