Suda domates uretme projesi nasıl doğdu?......

Bizim 'Beyin gocune karşı beyin gucu' diye bir kampanyamız var. İşte domates projesi de bize bu kapsamda gelen bir proje.
Molekuler biyolojide okuyan ve yuksek lisansını tamamlamış 23-24 yaşlarında iki Turk oğrenci getirdi. Lisans eğitimlerini ve yuksek lisanslarını Japonya'da yapmışlar. Şimdi de aynı ulkede doktora yapıyorlar. Bu arkadaşlar bizim kampanyamızdan haberdar olmuşlar. Biraz da araştırma yapmışlar ve bir tohumdan daha fazla verim alınabileceğine inanıyorlar.
YARIN: Sıfır sermaye ile kuruldu, bugunlere nasıl geldi?
Tohum konusu o ana kadar doğal olarak bizim gundemimizde yoktu. Ama biz Dizayn Grup'un coklu muhendisliğini bu iş icin kulanabileceğimizi duşunduk ve projenin onunu actık. Gercekten de bu projede ziraat muhendisliğinin payı yuzde 10'dur. Isı muhendisliğinin, akışkan yonetiminin, elektronik, kimya muhendisliği ve kimyagerliğin payı daha yuksektir.
Burada 50 ana başlıkta optimizasyon yapıldı. Dunyada sera teknolojisi alanında en fazla 8-10 başlıkta calışma yapılıyor. Biz tam 50 başlıkta bunu yaptık. 8-10 başlıkta eğer en iyiyi bulabilirseniz, 1 donumden 30 ton alabilirsiniz. Ama 50 başlığa gelince başka bir comert bolge yakalıyorsunuz. Biz 1 donumden 80 ton alabiliyoruz. Yaptığımız iş tamamıyle ozune uygun şartlar oluşturmaktan ibarettir.
Biz once tohumdaki potansiyeli nasıl acığa cıkaracağımızı duşunduk. Yani bir tohumdan daha fazla verim nasıl alabiliriz? Bunun peşine duştuk. Tohumun icine gizlenmiş bir potansiyel var ve o potansiyel ortaya cıkarılırsa insanın aclık sorunu olmaz. Bir tohumdan bu kadar urun alırsanız ac insan kalır mı?
-Neden toprakta değil de suda urettiniz?
Toprak sorunlu. Toprakta fazlaca bakteri var. Toprak kontrolsuz. Biz once bunu kontrollu bir platforma taşıdık. Şartları biz yonetelim ve dış etkilerden koruyalım istedik. Onun icin sera ortamı gerekiyordu. Toprağa alternatif olarak da suyu sectik. Once bilgisayar ortamında toprakla da suyla da calıştık ve suda daha fazla verim alabildiğimizi gorduk.
Şimdi burada ozel olan hikaye su değil. Bu bir verim artırma ve tohumdaki potansiyelin ortaya cıkarılması projesi.
Belki dunyada başkaları da suya calışıyordur, araştırmadık bile. Bizim ilgilendiğimiz dunyada verim nereye geldi ve biz neredeyiz? Su burada iyi verim alınabilmesi icin bir fırsattı ve biz bunu değerlendirdik. Onun haricinde 49 ayrı başlıkta en iyi şartları oluşturduk. En iyi ısıyı, nemi yakaladık, kokun ihtiyacını koke, yaprağın ihtiyacını yaprağa verdik.
Toprağın iki gorevi var. Birincisi bitkinin ihtiyac duyduğu besinleri vermek. İkincisi de statik dengeyi kurmak. Yani birşeyi birşeye batıracaksınız, orada duracak ve buyuyecek. Kokler toprakta yayıldıkca kendini emin hissedecek ve yukarı cıkacak. İşte biz o toprağın verdiği eminlik duygusunu başka bir yontemle verdik. Dolayısıyla suyun icerisinde uretilmesinin onunu acmış olduk.
Topraktaki vitaminleri suya verdik ve toprağın taşıyıcı ozelliğini de celik konstruksiyonlarla sağladık. Yuku ona verdik, bitkiye taşıtmadık. Bitki kendini ayakta tutabilmek icin govdesini guclendirmeye calışıyor. Biz govdenin ayakta durmak icin guclenmesi değil de dallara ve salkımlara besin taşıması icin guclenmesi gerektiğini duşunduk. Onun icin orada bitkinin taşıma yukunu uzerinden aldık. Bitkinin gorevi birşey taşımak değildir ki... Meyve vermektir... Biz boşa giden gucu alıp urune yonelttik.
Tum bunlar ilmek ilmek dokundu ve proje bize geldikten sonra 3 yılda buraya getirdik. Proje zaten halen devam ediyor. 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl daha surer.
Domatesler işte boyle buyudu
- Su yerine toprak kullansaydınız ne kadar uretebilirdiniz?
Diğer ureticilere bakıyoruz, butun şartları kontrol etseler dahi 1 donumden en fazla 30 ton cıkarabiliyorlar. Oysa biz bu uretim şekliyle 1 donumden 80 ton urun elde ediyoruz.
1 tohumdan da 16 bin adet, yani 1.6 ton urun alıyoruz.
-Normalde ne kadar alınıyor?
" Bir tohumdan daha fazla verim nasıl alabiliriz? İşte biz bunun peşine duştuk. "
Normalde cok duşuk bu rakamlar. 1 tohumdan 50-100 kilo alınıyor en fazla.
-Ne kadar su kullanıyorsunuz?
Donum başına yılda sadece 500 metrekup.
-Normalde ne kadar su kullanılıyor?
Bize en yakın ve topraksız tarım yapan bir teknoloji var. Taş yunu gibi şeylerin icerisinde damla sulama yontemi ile uretiyorlar. Donum başına 1 yılda 1200 m3 su harcıyorlar. Biz ise damla sulamanın bile yarısından az su kulanıyoruz.
Normal sulamayı ise hic sormayın. Bizden 30 kat 50 kat fazla su harcıyorlar.
-Urun almaya başladınız mı?
1.5 aydan sonra hasada başladık. Şimdi aldığımız urunleri eşimize dosumuza dağıtıyoruz.
-İlac veya hormon katkısı var mı?
Bizim ilac tuketimimiz normal seralara gore yuzde 5'in altında. Bunu daha aşağı indireceğiz. Hormon da yok. Burada tum hikaye bitkinin ihtiyac duyduğu şartları oluşturmak...
- Siz bu urettiğiniz domatesleri pazarlayacak mısınız?
Domatesi değil, domatesi ureten teknolojiyi pazarlayacağız.
- Domates ureticisi olmayacaksınız yani..
" Urettiğimiz domateslerde hormon yok, ilac da cok az. "
Ar-Ge alanımız, yani 2 bin 800 metrekarelik seramızda calışmalar devam edecek. Ama haricinde uretim yapmayacağız. Biz domates ureten ciftilerimize teknoloji satacağız.
Cok ilgi var mı?
Talep cok fazla ama 2009'dan once teknolojimizi satmayacağız. Herkes uygulayabilecek mi bu sistemi?
Yok hayır. Belli kurallarımız var. Bir kere seranın 10 donumden aşağı olmasını istemiyoruz. Cunku o zaman kÂrlılığı optimize edemezsiniz.
COK TALEP VAR
Dışarıdan talep var mı?
Var. Bircok ulkeden beklediğimizin cok uzerinde talep var.
Başka urunler de yetiştirecek misiniz?
" Şu anda marul calışıyoruz. Sırada muz, biber ve patlıcan var. "
Evet. Mesela şu anda marul calışıyoruz. Once bilgisayarda yetiştiriyoruz, sonra uretime gececeğiz. Muz, biber patlıcan gibi bircok urune calışacağız..
Bu sizin icin onemli bir iş kolu olacak o zaman?
Tabii. Dizayn Grup zaten bir teknoloji firması. Urettiğimiz teknoloji urune donuşecek. Ya biz yapacağız ya da yapana satacağız. Bu iş bir firma işinin cok otesinde bir iş. Bir firmayı zengin etme projesi değil. Manevi yonu cok yuksek bir iş.
Devletin zirvesinden bir mesaj geldi mi?
Başbakanımızın da haberi olmuş. O da gelmek istiyormuş. Şu ana kadar aramamışlardı ve biz biraz gucenmiştik.
Aslında bizim gucenmişliğimiz de şudur: Kimseden birşey beklemiyoruz. Ama bizim gibi duygusal yonu baskın olduğu icin yenilik ureten firmaları kucuk şeyler motive eder. Olmadığı zaman da birşey değişmiyor, yolumuza devam ediyoruz.
TUM URETİMİ BİLGİSAYARDAN İZLEYECEĞİZ
Siz şimdi cok iyi bir iş kolu yakaladınız. Bu alana, yani uretime hic girmeyi duşunmuyor musunuz?
" Normale gore daha tatlı ve lezzetli domatesler uretmeyi başardık. "
Biz uretici olmayalım. Turkiye'de uretici cok zaten. Ciftcilerimiz para kazansınlar, buradan girişimciler cıksın. Biz belki 'Miracle 'markası ile pazarlamasını ustleneceğiz. Sattığımız teknolojiyi de takip edeceğiz. Yani buradan oturup kendi bilgisayarımızdan, bitkinin ozunu sensorlerle izleyeceğiz. Ciftciye birşey bırakmıyoruz. İnsan hatasını bertaraf etmemiz lazım. İnsanın gorevi toplamak olmalı.
Domatesin tadı nasıl?
Biz 23 farklı tohum kullandık. Eğer tohum cok bozulmamışsa biz onun icindeki lezzeti acığa cıkarabildik. Ne olacak diye cok merak ediyorduk ve gercek tadını acığa cıkarabilmeyi başardık. Normale gore daha tatlı ve lezzetli domatesler uretmeyi başardık.
İKİ PROJE DAHA GELİYOR
Beyin gocune karşı beyin gucu kampanyası nasıl doğdu?
Turkiye'de kaliteli insan kaynağı dışarı gocuyor. Ayrıca Turkiye'de kalıp projeleri ilgi gormemiş, onune duvarlar orulmuş, takdir gormemiş, aferim bile denilmemiş, bunun icin kusmuş, melekelerini kapatmış ve adeta dumura uğramış beyinlerimiz var. Bu ikincisi birincisinden daha tehlikeli. Birinci tip beyin gocunun yaşlanınca donme ihtimal oluyor, ya da oradan ulkemiz icin guzel şeyler yapabiliyorlar. Biz ikisinin de gocunun engellenmesi duşuncesini sosyal sorumluluk projesi olarak algılayıp sahiplendik. Fikir yaklaşık 5 yıl once bizden cıktı.
Bize gelen projeler arasında konusu konumuz olan projeleri inceliyoruz. Ama başka konularda vasıflı projeler gelirse, projepazari.com diye bir sitemiz var, orada yayınlayıp iş dunyasının ilgisine sunuyoruz.
Bizim uc ane proje kaynağımız var. Birincisi kendi Ar-Ge muhendislerimizin geliştirdiği projeler. İkincisi master ve doktora oğrencilerinin tezleri ile oluşan projeler. Ucuncusu de işte bu beyin gocune karşı beyin gucu kampanyası ile gelen projeler. Hepsi bir arada anlamlı bir strateji oluşturuyor ve bizi uretken yapıyor.
Beyin gocune karşı beyin gucu kapsamında gelen projelerden yaklaşık 20 tanesini hayata gecirdik. Basına bunların sadece 9 tanesini acıkladık.
Son olarak ise uc projemizin duyurusunu yaptık. Bunlardan bir tanesi, yuksek verimli sera projesi, yani domatesi suda yetiştirip maksimum verime ulaştığımız proje, diğerleri de sensor projesi ve ure saati projesi.
Sensor projesi, kimyasal ve biyolojik olarak aklınıza gelen herşeyin icerisindekileri olcen bir sistem. Dunya bunun irisini uretiyor. Biz bunun en kucuğunu urettik. Dunyada bu alet, elimden daha buyuk. Biz ise toplu iğne ucu kadar olanını urettik. Arkasına bir sap takıyorunuz ve dokunduğunuz yerde ne var onu olcuyor. Bu pek cok hastalığın teşhisi icin cok onemli olacak.Biz bu projeyi şimdilik cok acmıyoruz. Cok buyuk bir olay ve tanıtımını daha sonra gercekleştireceğiz.
Ure saati de cok onemli bir proje. Ozellikle bobrek yetmezliği olan hastalar icin cok onemli proje. Nobel'e aday olacak bir proje bu.
__________________