Tur Dağı’nın Kayalıklarında Ne Yazar ?










Dağların sırrını araştıran tarihci, bir tarih kongresi icin Mısır’a gitmişti. Kongrenin bitiminden sonra, cocukluğundan beri merak ettiği bir dağa tırmanmak uzere yola cıktı. Onun gayesi, “alpinist”lerin yaptığı gibi, dağ zirvelerinin tadını cıkarmak değil, dağların ozlerinde saklı gizemleri araştırmaktı.

Arabayla geldiği Sina Colu’nden sonra, artık dağın eteklerine gelmiş, tırmanma sureci başlamıştı... İki secenek vardı tırmanmak icin: Ya oradaki kiralık develerden birine binip cıkacak, ya da yaya olarak yuruyecekti. Bizimki, yuruyerek tırmanmayı tercih etti...

Ne var ki, dağa doğru goturen bu vadide yurumenin bir kuralı vardı. Asırlar oncesinden, bir insan bu dağa cıkmak istemiş, daha doğrusu cıkması emredilmiş, o insan tırmanmaya başlayınca da, ilÂhî bir ses ona: “Muhakkak ki Ben senin Rabbinim! Ayakkabılarını cıkar! Cunku sen, Kutsal Tuv Vadisi’ndesin!”[1] diye seslenmişti. Sesin muhatabı Hz. Musa, ve kendisine seslenen Yuce Allah’tı...

Peygamber’den bile, icinde yalın ayak yurunmesi istenen Kutsal Tuv Vadisi’nde, tarihcimiz ayakkabılarıyla yuruyebilir miydi hic? O da ayağındakileri cıkardı; ve yurumeye başladı dağın zirvesine doğru kıvrıla kıvrıla tırmanan vadide...

Tıpkı bir gun mutlaka tukenen/tukenecek olan hayat yokuşunu andırıyordu bu yokuş: Yorucu, ve duşundurucu...

İşte dağın zirvesi, ve suskunlukla hayranlık karışımı bir hÂyale dalmış onlarca insan...

Tarihcimiz de sırtını kucuk bir kayaya vererek oturdu, ve onunde, sonsuzluğa doğru uzayıp giden dağlara, ufuklara, collere dalıp duşunce aleminde kayboldu gitti...

Neden sonradır ki irkilerek doğruldu, ve sırtını dayadığı kayanın alt tarafındaki yazıları fark etti. Kim yazmış, ne zaman yazmış, belli değildi... Kayaya yazılmış bu değişik harfli yazılardan, sadece Arapca olanını, silik olduklarından da, onun da sadece şu kısmını okuyabiliyordu:

“..... Uzerinde bulunduğum bu dağın adı Tur Dağı... Senelerce, senelerce once Allah’ın emri uzerine Musa bu dağa tırmanmış, Rabbiyle mulaki olmuştu... Yine Allah’ın emriyle, İsrail oğullarını; insanları ezen, onları somuren Firavun Rejimi’nden kurtararak Sina’ya getirmişti... Colun kavurucu guneşi altında kalınca, Allah onları golgeledi[2]; susuz kalınca da, Musa’nın duası uzerine Allah ona, “ AsÂ[3]’nla taşa vur!” dedi; ve ondan derhal on iki kaynak fışkırdı[4]. Onlara yiyecek olarak da, “menn”[5] ve “selv”[6] gonderdi[7]. Fakat Allah, colde bile İsrail Oğullarına, yÂni Musa(a.s)’ın Firavun’un zulmunden kurtardığı yahudilere bu kadar nimet vermesine rağmen, onlar sabretmediler, kanaat getirmediler; ve Allah’a karşı zalim oldular. İşte o zaman Allah, Musa aracılığıyla onlara şoyle demişti: “Hani siz (verilen nimetlere karşılık) : Ey Musa! Bir tek yemekle yetinmeyiz; bizim icin Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize cıkarsın, dediniz. Musa ise: Daha iyiyi daha kotu ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O hÂlde şehre inin. Zir istedikleriniz sizin icin orada var, dedi. İşte (bu hadiseden sonra) uzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah’ın gazabına uğradılar. Bu musibetler (onların başına), Allah’ın ayetlerini inkÂra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri oldurmeleri sebebiyle geldi. Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir”[8].

Silik birkac satırdan sonra, şoyle devam ediyordu kaya uzerindeki yazı:

“............ İşte bu dağda Musa, insanlardan hic kimsenin istemeyi duşunmediği/duşunemediği bir şeyi talep etti Rabbinden... Kur’an, olayı şoyle anlatır: “ Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur’a) gelip de Rabbi onunla konuşunca, “Rabbim! Bana Kendini goster, Seni goreyim!” dedi. (Rabbi): “Sen Beni asla goremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse, sen de beni goreceksin!” buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparca etti. Musa da baygın duştu. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, Sana tovbe ettim, ve ben inananların ilkiyim”[9].

Kaya uzerindeki yazı şoyle devam ediyordu:

“Allah bu dağda Musa’ya, “ElvÂh”[10] uzerinde “Suhûf”[11]u verdi; ve Musa dağdan inerek kavmine geri dondu. Ama donduğunde, kavminin tevhid inancını terk ettiğini, ve bir buzağı yaparak, ona tapmaya başladıklarını gordu; ve bu ihÂnetlerinden dolayı cok uzuldu. Uzuntusune kızgınlık karışınca da, onların yanında bulunan, fakat buzağıya tapmalarına mani olamayan kardeşi Harun’a bağırmaya başladı. Kur’an ayetleri şoyle anlatıyor: “Musa, kızgın ve uzgun bir hÂlde kavmine donunce: “benden sonra ne kotu şeyler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?” dedi. Tevrat Levhaları’nı yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru cekmeye başladı. (Kardeşi): “Ey annemin oğlu! Bu kavim beni zayıf gordu, ve nerede ise beni oldureceklerdi. Sen de duşmanları bana guldurme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!”dedi. (Musa da) Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kabul et. Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! dedi. Buzağıyı (tanrı) edinenler var ya, işte onlara Rablerinden bir gazap ve dunya hayatında bir alcaklık erişecektir. Biz iftiracıları boyle cezalandırırız”[12].

Yazının devamında sadece şu satır kalmıştı:

“ Musa kendisine inananlardan 70 kişiyi secti. Diğerlerine ise Allah bir felÂket verip, onları helÂk etti[13].

Tur Dağı’nın kayalıklarında bu yazıları okuyan tarihci ayağa kalktı; ve yavaş yavaş cıktığı yerden inmeye başladı. Yokuş aşağı inerken, kayalıklarda okuduğu yazıları duşunuyor, ve şoyle mırıldanıyordu kendi kendine:

- Bu yahudiler neden Allah’ın emirlerine karşı bu kadar duşmandırlar? Neden Zekeriyya Peygamber’i kestiler, Yahya(a.s)’a hayat hakkı tanımadılar; Hz. Meryem’i fahişelikle sucladılar? Bu yahudiler hic mi Cehennem azabından korkmuyorlar? Neden bunlarda hak-hukuk kavramı yok, neden cocuk oldurmekten zevk alıyorlar? Neden “Siyonizm dini” uğruna dunyayı kana bularlar? Siyonizm belÂsını terketseler, ve butun dunya insanları gibi, insanca yaşasalar olmaz mı? Allah’ın, bu dağda, kendilerine olan uyarılarını neden kÂle almazlar? Allah bir zamanlar Kudus’u onların emrine[14] verdi, fakat onlar ihÂnet edip zulmettiler; ve Allah onlara veb gonderdi[15]. Ey yahudiler Allah’a inanın, ve Musa’nın bu dağda getirdiklerine donun! Cunku Allah, bizim de, sizin de, biz ve sizden başka herkesin de mecburen uğrayacağı[16] bir Cehennem yaratmıştır. Ondan kurtulanlardan olmak varken, neden onun yakıtı olanlardan olalım?..

Tarihcimiz, Tûr Dağı’nı terk edip, Tuv Vadisi’ni indikten sonra, yere oturdu, torbasındaki ayakkabılarını cıkararak giydi; ve Kahire’ye doğru giden arabaya binerek gozden kaybolup gitti...




ALINTIDIR.
__________________