
İbadetlerden ictimaî, siyasi, hukuki, ahlaki… hayata kadar her alanda İslÂm’ın istediği insan ile bugun Muslumanım diyen insanlar arasındaki farka dikkat cekmek lazım; bu acıklığı fark etmek bile kulluk yolculuğunda onemli bir adımdır.
“Ummetin uzerine bu olu toprağı nasıl sacıldı, ummet bu hale nasıl geldi?”
Cunku gucu ve saygınlığı, Allah’a dayanıp muminlerle bir olmakta değil, otekilere yamanmakta aradı ve cunku imanı zayıfladı.
Bu duşunceyi ilham eden birkac ayetin meallerini sunuyoruz:
“Kim izzet isterse bilmeli ki izzet tamamıyla Allah’a aittir. Guzel sozler O’na yukselir; rızasına uygun iş ve davranışları da O yuceltir. Sinsi sinsi kotuluk tasarlayanlar icin cetin bir azap vardır ve onların tuzakları altust olur.” (FÂtır, 35/10)
Şoyle diyorlar: “Hele Medine’ye donelim, o zaman guclu olan zayıf olanı oradan cıkaracak!” Halbuki asıl guc ve izzet Allah’ındır, Rasulunundur, muminlerindir; fakat munÂfıklar bunu bilmezler!” (MunÂfikûn, 63/ 8)
“Gevşeklik gostermeyin, uzulmeyin; eğer inanmışsanız şuphesiz en ustun olan sizsiniz./ Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız bilin ki o topluluk da benzeri bir yara almıştı. Allah gercek muminleri ortaya cıkarsın ve uğrunda şehitleri olsun diye o gunleri biz insanlar arasında dondurup duruyoruz. Allah, zÂlimleri sevmez.” (Âl-i İmran, 3/138-139)
Yuce Allah, Uhud Savaşı’nda yenilgiye uğramış olan muminleri teselli etmek icin onlara Bedir Savaşı’ndaki zaferlerini ve muşriklerin yenilgilerini hatırlatmıştır. Ayrıca Âyette belirtilen amaclarla bu zafer ve yenilgileri insanlar arasında dondurup durmuş, acı ve tatlı gunleri her iki tarafa da tattırmıştır. Aksi halde hayatın imtihan oluşunun bir değeri kalmadığı gibi serbest irade ile iman etme imkÂnı da ortadan kalkardı.
“Siz ustun durumda iken gevşeklik gosterip barış cağrısı yapmayın! Allah sizinledir, amellerinizin karşılığını asla eksiltmeyecektir./Dunya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir. Siz iman eder ve Allah’a itaatsizlikten sakınırsanız O da hak ettiğiniz karşılığı verecek, sizden servetinizi de istemeyecektir” (Muhammed, 47/35-36)
Burada muminler barış istemekten menedilmiyorlar, ancak ustun durumda iken veya mumin olmak ustun ve şerefli olmayı da ihtiva ettiği icin zaaf ve gevşeklik gosterip duşmandan once barış istemeleri uygun bulunmuyor, boyle bir davranış duşmana cesaret vereceği icin bunun muminleri, “barış, adalet ve din ozgurluğunun hÂkim olduğu bir dunya duzenini sağlama” amaclarına ulaştırmayacağına işaret ediliyor.
Bu ayetlerde Allah TeÂl izzetin, maddi ve manevî gucun; Allah’ın izin ve inayeti, muminlerin de iman, tevekkul ve gayretleri sayesinde Muslumanların olacağını acıkca ifade buyuruyor.
Peki, biz ummet olarak nicin zayıfız ve duşman olan kÂfirden medet umacak hale gelmişiz? Cunku adımız Musluman olsa da iman, şuur ve amelimiz İslam’dan hayli uzağa duşmuş de ondan!
Selam ve dua ile...
Kaynak Sorularla İslamiyet
_____________
__________________