[B]
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِن رَّحْمَتِهِ وَيَجْعَل لَّكُمْ نُوراً تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve Peygamberine inanın ki O, size rahmetinden iki kat versin ve size ışığında yuruyeceğiniz bir nur lutfetsin; sizi bağışlasın. Allah, cok bağışlayan, cok esirgeyendir.” (HADİD SURESİ – 28. AYET)
Dunyada butun insanlar, Allah’ın rahme*ti sayesinde varlıklarını surdurmekte*dirler. Butun insanlar, kÂinattaki Al*lah’ın nimetlerinden yararlanmaktadırlar. Al*lah’ın ahiretteki nimetlerinden ise ancak muminler faydalanabileceklerdir. Bu, Allah’ın rahman ve rahîm olmasının gereğidir. Yazı*mızda once rahmet ve merhamet kavramlarının, sonra Allah’ın rahman, rahîm sıfatlarının anlamını, daha sonra da Allah’ın rahmetine mazhar olan insanların vasıflarını zikredece*ğiz.
1-) RAHMET VE MERHAMET KAVRAMLARI
“RAHMET” ve “MERHAMET” kavramları; “RHM” kokunden tureyen kelimelerdir. “RHM” koku, merhamet etmek, acımak, esirgemek, koru*mak, affetmek, bağışlamak, nimet vermek, ikamet etmek anlamlarına gelir.
“RAHMET” ve “MERHAMET” kelimeleri isim olarak; hayır, iyilik, ihsan, nimet ve kalp ince*liği demektir. Kur’an’da daha cok “rahmet” kelimesi kullanılmıştır. (114 ayet) “MERHAMET” kelimesi ise bir ayette gecmiştir:
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ:
“Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı oğutleyenlerden olmaktır.” (BELED SURESİ – 17. AYET)
Kur’an’da aynı kokten tureyen “ehram” kelimesi de kullanılmıştır ki, bu kelime, ism-i tafdil olarak “en merhametli” ve “rahim” keli*mesinin coğulu olarak “kadının dol yatağı ve yakın akrabalar” anlamında kullanılmıştır:
وَالَّذِينَ آمَنُواْ مِن بَعْدُ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ مَعَكُمْ فَأُوْلَـئِكَ مِنكُمْ وَأُوْلُواْ الأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ:
“Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihat edenler de sizdendir. Allah’ın kitabına gore yakın akrabalar birbirlerine (vÂris olmağa) daha uygundur. Şuphesiz ki Allah her şeyi bilendir.” (ENFAL SURESİ – 75. AYET)
اللّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنثَى وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ وَكُلُّ شَيْءٍ عِندَهُ بِمِقْدَارٍ:
“Her dişinin neye gebe kalacağını, rahimlerin neyi eksik, neyi ziyade edeceğini Allah bilir. Onun katında her şey olcu iledir.” (RA’D SURESİ – 8. AYET)
هُوَ الَّذِي يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفاً وَطَمَعاًوَيُنْشِئُ السَّحَابَ الثِّقَالَ:
“O, size korku ve umit icinde şimşeği gosteren ve (yağmur dolu) ağır bulutları meydana getirendir.” (RA’D SURESİ - 12. AYET)
Cennet Kur’an’da “RAHMETU’LLAH” olarak ni*telenmiştir.
وَأَمَّا الَّذِينَ ابْيَضَّتْ وُجُوهُهُمْ فَفِي رَحْمَةِ اللّهِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ:
“Yuzleri beyaz/nurlu olanlar, Allah’ın rahmeti (cennet) icindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (ÂLİ – İMRAN SURESİ – 107. AYET)
Aynı kokten tureyen “RAHMAN”, “RAHÎM” ve “ZU’R-RAHMETİ” kelimeleri, Allah’ın sıfatı olarak kullanılmıştır.
2-) ALLAH’IN RAHMAN İSMİ
“RAHMAN” kelimesi sadece Allah’a ozgun bir sıfattır. Kur’an’da 57 defa gecen bu kelime, Allah’tan başkaları icin kullanılmamıştır. Bu isim “SIFAT-I GALİBE” olup Allah’ın guzel isimle*rinin ikincisidir. Bu kelimenin ikili ve coğulu yoktur. Kur’an’da da sadece tekil şekli kulla*nılmıştır. “RAHMAN” kelimesi Allah’ın ism-i sıfatı olarak; pek merhametli, cok merhamet sa*hibi, cok nimet verici ve cok muşfik şeklinde anlamlandırmak mumkun ise de, Allah’ın ismi olarak bu kelimeyi tam karşılayacak Turkce bir sozcuk yoktur.
Turkcedeki “ESİRGEYEN”, “BAĞIŞLAYAN” “ACIYAN” ve “YARLIGAYAN” kelime*leri “RAHMAN” kelimesinin anlamını karşılamamaktadırlar. “ESİRGEYEN” sozcuğunde “KISKAN*MA” anlamı vardır ki “RAHMAN” kelimesinde bu anlam yoktur. “ACIYAN” sozcuğu, “RAHMAN” kelimesinin anlamını tam ifade etmemekte*dir. Cunku “MERHAMET” sadece acımak değil, acıyı, musibeti, sıkıntıyı, derdi ve belayı giderip yerine sevinci, nimeti, sıhhati, devayı, fera*hı ve rahatlığı getiren bir hayır ve iyiliktir. “BA*ĞIŞLAYAN” sozcuğu ise “RAHMAN” kelimesinin değil, “VEHHAB” ve “AFUV” kelimelerinin karşı*lığıdır.
3-) ALLAH’IN RAHÎM İSMİ
Kur’an’da 114 defa gecen “RAHÎM” kelimesi, bir ayette “RAHİM” şeklinde gecer:
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌعَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ:
“And olsun size kendinizden oyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona cok ağır gelir. O, size cok duşkun, muminlere karşı cok şefkatlidir, merhametlidir.” (TEVBE SURESİ – 128. AYET)
Bir ayette “RUHAM” şeklinde:
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ:
“Muhammed Allah’ın elcisidir. Beraberinde bulunanlar da kÂfirlere karşı cetin, kendi aralarında merhametlidirler.” (FETİH SURESİ – 29. AYET)
Peygamber ve muminlerin sıfatı olarak kulla*nılmıştır. Bu kelime, “cok merhamet edici” de*mektir. Kur’an’da coğul şekli kullanılmıştır. (RU*HAMÂ VE RAHİMÎN)
Allah’ın “RAHMAN” sıfatı “RAHÎM” sıfatından daha kapsamlıdır. Yuce Allah, “RAHMAN” sıfatı*nın gereği olarak yarattığı butun varlıklara merhamet eder. Bu konuda mumin-kÂfir ve itaatkÂr-asi ayırımı yapmaz. O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır:
وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَـذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ إِنَّاهُدْنَـا إِلَيْكَ قَالَ عَذَابِي أُصِيبُ بِهِ مَنْ أَشَاء وَرَحْمَتِيوَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَـاةَ وَالَّذِينَ هُم بِآيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ:
“Bize, bu dunyada da iyilik yaz ahirette de. Şuphesiz biz sana donduk.” Allah buyurdu ki: “Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekÂtı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım.”
(A’RAF SURESİ – 156. AYET)
O, rahmeti kendisine farz kılmıştır:
قُل لِّمَن مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ قُل لِلّهِ كَتَبَ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِلاَ رَيْبَ فِيهِ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ:
“(Onlara) Goklerde ve yerde olanlar kimindir? Diye sor. “Allah’ındır” de. O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı. Sizi, varlığında şuphe olmayan kıyamet gununde elbette toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar inanmazlar.” (EN’AM SURESİ – 12. AYET)
وَإِذَاجَاءكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ أَنَّهُ مَن عَمِلَ مِنكُمْ سُوءاًبِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِن بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ:
“Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: SelÂm size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdı. Gercek şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kotuluk yapar, sonra ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah cok bağışlayan, cok esirgeyendir.” (EN’AM SURESİ – 54. AYET)
Butun insanları yaratan, yaşatan, sıhhat, akıl, irade ve rızık veren Allah’tır. Dunyayı, icindekileri, ayı, guneşi, yıldızları, gezegenleri, havayı, su*yu, ruzgÂrı, bitkileri, ağacları, hayvanları, gece*yi, gunduzu... Kısaca her şeyi insan icin yarat*mış, insanın hizmetine sunmuş:
هُوَالَّذِي خَلَقَ لَكُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ:
“O, yerde ne varsa hepsini sizin icin yarattı. Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yoneldi, onu yedi kat olarak yaratıp duzenledi (tanzim etti). O, her şeyi hakkıyla bilendir.” (BAKARA SURESİ – 29. AYET)
الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقاً لَّكُمْ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَسَخَّرَ لَكُمُ الأَنْهَارَ:وَسَخَّر لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَآئِبَينَ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ:
32-) “(O oyle lutufkÂr) Allah’tır ki, gokleri ve yeri yarattı, gokten suyu indirip onunla rızık olarak size turlu meyveler cıkardı; izni ile denizde yuzup gitmeleri icin gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) icin akıttı.”
33-) “Duzenli seyreden guneşi ve ayı size faydalı kıldı; geceyi ve gunduzu de istifadenize verdi.” (İBRAHİM SURESİ – 32/33. AYETLER)
ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ الْبَاطِلُ وَأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ:
“Cunku Allah, hakkın ta kendisidir; O’ndan başka taptıkları ise hic şuphesiz batıldır. Gercekten Allah cok yuce, cok uludur.” (LOKMAN SURESİ - 30. AYET)
Ve insana sayıla*mayacak kadar cok nimet vermiştir:
وَآتَاكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ وَإِن تَعُدُّواْ نِعْمَتَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا إِنَّ الإِنسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ:
“O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan cok zalim, cok nankordur.” (İBRAHİM SURESİ – 34. AYET)
Allah, dunyada insana emeğinin karşılığını verdiği gibi:
وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى:
“Bilsin ki insan icin kendi calışmasından başka bir şey yoktur.”
(NECM SURESİ – 39. AYET)
İnsanın emeği olma*dan da bildiğimiz ve bilmediğimiz pek cok ni*met de vermiştir.
Yuce Allah, oksijeni, suyu, guneş enerjisini, ağacları, bitkileri, bircok meyveyi, etinden, su*tunden, yununden, derisinden ve gucunden yararlandığımız pek cok hayvanı ve daha nice nimetleri insan emeği olmadan bizlere rah*meti sebebiyle vermiştir. Bu, Allah’ın “RAHMAN” olmasının sonucudur. Bu konuda mumin-kÂfir, ibadet eden ve etmeyen ayırı*mı da yapmamaktadır.
Allah, insanın dunya ve Âhirette mutlu ol*masını istemektedir. Bunu sağlayacak yolu gostermek icin peygamberler ve kitaplar gon*dermiştir. İlÂhî kitaplar, insanlar icin bir rah*mettir:
ثُمَّ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ تَمَاماً عَلَى الَّذِيَ أَحْسَنَ وَتَفْصِيلاً لِّكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَّعَلَّهُم بِلِقَاء رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ:
“Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi acıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa’ya da Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.” (EN’AM SURESİ – 154. AYET)
وَلَقَدْ جِئْنَاهُم بِكِتَابٍ فَصَّلْنَاهُ عَلَى عِلْمٍ هُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ:
“Gercekten onlara, inanan bir toplum icin yol gosterici ve rahmet olarak, ilim uzere acıkladığımız bir kitap getirdik.” (A’RAF SURESİ – 52. AYET)
ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِم مُّوسَى بِآيَاتِنَا إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَظَلَمُواْ بِهَا فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ:
“Sonra onların ardından Musa’yı mucizelerimizle Firavun ve kavmine gonderdik de o mucizeleri inkÂr ettiler; ama bak ki, fesatcıların sonu ne oldu?”
(A’RAF SURESİ – 103. AYET)
أَفَمَن كَانَ عَلَى بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّهِ وَيَتْلُوهُ شَاهِدٌ مِّنْهُ وَمِن قَبْلِهِ كِتَابُ مُوسَى إَمَاماً وَرَحْمَةً أُوْلَـئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمَن يَكْفُرْ بِهِ مِنَ الأَحْزَابِ فَالنَّارُ مَوْعِدُهُ فَلاَ تَكُ فِي مِرْيَةٍ مِّنْهُ إِنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يُؤْمِنُونَ:
“Rabbin tarafından (gelmiş) acık bir delile dayanan ve kendisini Rabbinden bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden once, bir onder ve bir rahmet olarak Musa’nın Kitab’ı (elinde) bulunan kimse (inkÂrcılar gibi) midir? Cunku bunlar ona (Kur’an’a) inanırlar. Zumrelerden hangisi onu inkÂr ederse işte cehennem ateşi onun varacağı yerdir, bundan şuphen olmasın; zira bu, senin Rabbin tarafından bildirilmiş gercektir; fakat insanların coğu inanmazlar.” (HUD SURESİ – 17. AYET)
Kur’an muminler icin bir rahmettir:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ:
“Ey insanlar! Size Rabbinizden bir oğut, gonullerdekine bir şifa, muminler icin bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” (YUNUS SURESİ – 57. AYET)
وَيَوْمَ نَبْعَثُ فِي كُلِّ أُمَّةٍ شَهِيداً عَلَيْهِم مِّنْ أَنفُسِهِمْ وَجِئْنَا بِكَ شَهِيداً عَلَى هَـؤُلاء وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَاناً لِّكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ:
“O gun her ummetin icinden kendilerine birer şahit gondereceğiz. Seni de hepsinin uzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu Kitab’ı da sana, her şey icin bir acıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Muslumanlar icin bir mujde olarak indirdik.”
(NAHL SURESİ – 89. AYET)
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَاراً:
“Biz, Kur’an’dan oyle bir şey indiriyoruz ki o, muminler icin şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.” (İSRA SURESİ – 82. AYET)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) Âlemlere rahmet olarak gon*derilmiştir:
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ:
“(Rasulum!) Biz seni ancak Âlemlere rahmet olarak gonderdik.”
(ENBİYA SURESİ – 107. AYET)
“RAHÎM” ismi “RAHMAN” ismine gore daha ozeldir. Sadece iman edip salih amel işleyen*lere, muttaki ve muhsinlere yoneliktir. Dun*yada sadece muminlerin guzel amellerine sevap verir, Âhiret nimetlerinden yararlandırır, onlardan razı olur ve onları Cennetine koyar. Mumin olmayanlar, Allah’ın dunyadaki ni*metlerinden yararlanırlarsa da ahiretteki ni*metlerinden mahrum kalırlar.
“RAHMAN” ve “RAHÎM” kelimelerinin bu an*lamı sebebiyle Allah, dunya ve ahiretin mumin-kÂfir herkesin rahmanı, ahiretin ve muminlerin rahîmi denilmiştir.
Allah’ın rahmetinin her şeyi kuşattığı, ahirette ise sadece muminlere merhamet edeceğini Kur’an’ın şu ayetleri ifade etmektedir:
وَاخْتَارَمُوسَى قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلاً لِّمِيقَاتِنَا فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاء مِنَّا إِنْ هِيَ إِلاَّ فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَاء وَتَهْدِي مَن تَشَاء أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ:
“Musa (AS): “...(Rabbim!) sen bizim velimizsin, bizi bağışla, bize merhamet et, sen bağış*layanların en hayırlısısın. Bize dunyada da ahirette de hasene (iyilik, guzellik, nimet) yaz. Biz sana yoneldik.” (A’RAF SURESİ – 155. AYET)
Şeklinde dua etmesi uzerine Yuce Allah şoyle buyurmuştur:
وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَـذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ إِنَّاهُدْنَـا إِلَيْكَ قَالَ عَذَابِي أُصِيبُ بِهِ مَنْ أَشَاء وَرَحْمَتِيوَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَـاةَ وَالَّذِينَ هُم بِآيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ:
“Dilediğimi azabı*ma uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kuşat*mıştır. Merhametimi (kotuluklerden) koru*nanlara, zekÂtı verenlere ve ayetlerimize iman edenlere yazacağım.” (A’RAF SURESİ - 156. AYET)
Peygamberimiz (SAV) şoyle buyurmuştur:
“Yuce Allah, Cen*nete şoyle der: “Sen benim rahmetimsin.” Cehenneme de şoyle der: “Sen de benim azabımsın.”
Allah’ın azabı da merhameti de coktur. Bu hususu, Peygamberimiz (SAV) şoyle bildir*miştir:
“Eğer, Allah katındaki cezayı bilseydi, hicbir mumin Cennete gireceğini ummazdı. Eğer rahmetinin cokluğunu bilseydi, hicbir kÂfir Cennetten umidini kesmezdi.”
4-) ZU’R-RAHMETİ İFADESİ
Allah’ın merhametini ifade etmekte kulla*nılan kavramlardan biri de “ZU’R-RAHMETİ” ifa*desidir. Kur’an şoyle buyurur:
وَرَبُّكَ الْغَنِيُّ ذُو الرَّحْمَةِ إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَسْتَخْلِفْ مِن بَعْدِكُم مَّا يَشَاءُ كَمَا
أَنشَأَكُم مِّن ذُرِّيَّةِ قَوْمٍ آخَرِينَ:
“Rabbin zengin, rahmet sahibidir (zu’r-rahmeti).” (EN’AM SURESİ – 133. AYET)
فَإِن كَذَّبُوكَ فَقُل رَّبُّكُمْ ذُو رَحْمَةٍ وَاسِعَةٍ وَلاَ يُرَدُّ بَأْسُهُ عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ:
“De ki, Rabbiniz geniş rahmet sahibidir (zu rahmetin vÂsiatin).”
(EN’AM SURESİ – 147. AYET)
Allah, merhametlilerin en hayırlısı:
وَقُل رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ:
“(Rasulum!) De ki: Bağışla ve merhamet et Rabbim! Sen merhametlilerin en iyisisin.” (MUMİNUN SURESİ – 118. AYET)
Ve en merhametlisidir:
قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلاَّ كَمَا أَمِنتُكُمْ عَلَى أَخِيهِ مِن قَبْلُ فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظاً وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ:
“Ya’kub dedi ki: Daha once kardeşi (Yusuf) hakkında size ne kadar guvendiysem, bunun hakkında da size ancak o kadar guvenirim! (Ben onu sadece Allah’a emanet ediyorum); Allah en hayırlı koruyucudur. O, acıyanların en merhametlisidir.”
(YUSUF SURESİ – 64. AYET)
Peygamberimiz (SAV), Allah’ın merhame*tinin cokluğunu şoyle ifade etmiştir:
“Allah, rahmeti yuz parca yapmış, bunun doksan dokuzunu kendisinde tutmuş, bir parcasını yeryuzune indirmiştir. Bu bir parca rahmet sebebiyle yaratıklar birbirlerine mer*hamet ediyorlar. O kadar ki hayvanlar, yav*rularına zarar verir korkusuyla ayaklarını kal*dırmaktadırlar.”
Allah, dilediğine rahmetini ihsan eder:
مَّا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْكُم مِّنْ خَيْرٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَاللّهُ يَخْتَصُّبِرَحْمَتِهِ مَن يَشَاءُ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ:
“(Ey muminler!) Ehl-i Kitaptan kÂfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. HÂlbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah buyuk lutuf sahibidir.” (BAKARA SURESİ – 105. AYET)
يُعَذِّبُُ مَن يَشَاءُ وَيَرْحَمُ مَن يَشَاءُ وَإِلَيْهِ تُقْلَبُونَ:
“O, dilediğine azab eder, dilediğini esirger. Ancak O’na donduruleceksiniz.”
(ANKEBUT SURESİ – 21. AYET)
يُدْخِلُ مَن يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَاباً أَلِيماً:
“O, dilediğini rahmetine dÂhil eder. Zalimlere gelince, onlar icin elem verici bir azap hazırlamıştır.” (İNSAN SURESİ – 31. AYET)
Ancak Allah Kur’an’da hangi nitelikteki insanlara rahmetini ihsan edeceğini beyan etmiştir. Bu bolumde Allah’ın rahmetini ihsan edeceğini vaat ettiği insanları zikredeceğiz.
5-) ALLAH'IN RAHMETİNİ VAAT ETTİĞİ İNSAN*LAR
“RAHMET” kelimesinin gectiği ayetlere baktığımız zaman iman edip salih amel işle*yen, Allah ve Peygamberin emir ve yasakla*rına uyan, haramlardan ve kotuluklerden sa*kınan, ibadetlerini en guzel bicimde yapan mumin, muttaki, muhsin, itaatkÂr ve sabırlı insanların Allah’ın merhametine, Cennet ve nimetlerine mazhar olabileceğini oğreniyoruz.
Kur’an’da Allah’ın rahmetine mazhar ola*cakların; (iman, ibadet, amel, fiil ve davranış*lar) zikredildikten veya bir emir verildikten veya yasaklardan kacınanlar zikredildikten sonra;
وَهَـذَا كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ فَاتَّبِعُوهُ وَاتَّقُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ:
“İşte bu (Kur’an), bizim indirdiğimiz mubarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah’tan korkun ki size merhamet edilsin.” (EN’AM SURESİ – 155. AYET)
وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ:
“Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.”
(A’RAF SURESİ – 204. AYET)
وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ:
“Namazı kılın; zekÂtı verin; Peygamber’e itaat edin ki merhamet goresiniz.”
(NUR SURESİ – 56. AYET)
قَالَ يَا قَوْمِ لِمَ تَسْتَعْجِلُونَ بِالسَّيِّئَةِ قَبْلَ الْحَسَنَةِ لَوْلَا تَسْتَغْفِرُونَ اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ:
“Salih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken nicin kotuluğe koşuyorsunuz? Allah’tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.”
(NEML SURESİ - 46. AYET)
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِوَيُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَـئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ:
“Mumin erkeklerle mumin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kotulukten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekÂtı verirler, Allah ve Rasulune itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şuphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir.” (TEVBE SURESİ – 71. AYET)
فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُواْ بِاللّهِ وَاعْتَصَمُواْ بِهِ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِي رَحْمَةٍ مِّنْهُ وَفَضْلٍ وَيَهْدِيهِمْ إِلَيْهِ صِرَاطاً مُّسْتَقِيماً:
“Allah’a iman edip O’na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lutuf (deryası) icine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola goturecektir.” (NİSA SURESİ – 175. AYET)
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أُوْلَـئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللّهِ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ:
“İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihat edenler var ya, işte bunlar, Allah’ın rahmetini umabilirler. Allah, gafur ve rahîmdir.” (BAKARA SURESİ – 218. AYET)
يُبَشِّرُهُمْ رَبُّهُم بِرَحْمَةٍ مِّنْهُ وَرِضْوَانٍ وَجَنَّاتٍ لَّهُمْ فِيهَا نَعِيمٌ مُّقِيمٌ:
“Rableri, onlara kendisinden bir rahmet, rıza ve cennetleri mujdeler.”
(TEVBE SURESİ – 21. AYET)
وَمِنَ الأَعْرَابِ مَن يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَيَتَّخِذُ مَا يُنفِقُ قُرُبَاتٍ عِندَ اللّهِ وَصَلَوَاتِ الرَّسُولِ أَلا إِنَّهَا قُرْبَةٌ لَّهُمْ سَيُدْخِلُهُمُ اللّهُ فِي رَحْمَتِهِ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ:
“Bedevîlerden oylesi de vardır ki, Allah’a ve ahiret gunune inanır, (hayır icin) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber’in dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar icin bir yakınlıktır. Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır. Şuphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir.”
(TEVBE SURESİ – 99. AYET) İfadeleri kullanılmıştır.
Şimdi Allah’ın rahmetini ihsan edeceğini bildirdiği kimseleri zikredebiliriz:
1-) MUTTAKİ MUMİNLER
Muttaki insanı daha once izah etmiştik. Muttaki muminlere Allah’ın rahmetini ihsan edeceği şu ayette bildirilmektedir:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِن رَّحْمَتِهِ وَيَجْعَل لَّكُمْ نُوراً تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ:
“Ey muminler! Allah’a karşı gelmekten sakının (ittika) ve Peygamber’ine iman edin ki O size rahmetinden iki kat versin ve size ışığında yuruyeceğiniz bir nur lutfetsin, sizi bağışlasın. Allah cok bağışlayan, cok esirge*yendir.” (HADİD SURESİ – 28. AYET)
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللّهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعاً الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ يُحْيِـي وَيُمِيتُ فَآمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ:
“De ki: Ey insanlar! Gercekten ben sizin hepinize, goklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elcisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve oldurur. Oyle ise Allah’a ve ummî Peygamber olan Rasulune -ki o, Allah'a ve onun sozlerine inanır iman edin ve O’na uyun ki doğru yolu bulasınız.” (A’RAF SURESİ – 158. AYET)
2-) SALİH AMEL SAHİPLERİ
“SALİH MUMİN” salih ameller işleyen muminlere denir. Bu hususta Kur’an şoyle buyurur:
فَأَمَّا الَّذِينَ آم¡
Allah’ın merhametine mazhar olabilen insanlar
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Allah’ın merhametine mazhar olabilen insanlar