Abdest ve namaz, dini hayatımızın ayrılmaz iki parcası gibidir. Abdest, namaz ve tavaf gibi bazı ibadetleri yapabilmemiz icin gerekli bir on şarttır. Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yuzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınıza mesh edip topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın…”1 buyrulmak suretiyle abdestin nasıl alınacağı beyan edilmiştir. Abdest, ozellikle muminlerin miracı olan namazın, Allah’ın huzurunda duruşun bir on şartıdır. Belirli uzuvların yıkanması suretiyle maddi kirlerden temizlenerek manevi anlamda temizliğe yonelişin sembolik ama bir o kadar da anlamlı şeklidir abdest. Sevgili Peygamberimiz, “Kim guzelce abdest alırsa, o kimsenin gunahları tırnaklarının altına varıncaya kadar butun vucudundan cıkar. ”2 sozuyle kurallarına uyularak alınan abdestin faziletini dile getirmiştir.
Dinimizin direği olan namaz da gunah ve kusurlarla kirlenen gonullerimizin aydınlanmasına katkı sağlayan bir ibadettir. Onunla gonul sarayımız Yuce Yaradana yaraşır hale gelir. Namazla ozumuze, kimliğimize doneriz. Yuce Mevla’ya sığınmanın haz ve lezzetini, varoluşun sebep ve hikmetini, duşuncelerin enginliğini, kulluğun zirvesini onunla yakalarız. Onunla hayatımızı duzene sokar, vakitlerimizi kıymetlendiririz. Şuphesiz namaz, yakarışın, sığınışın, ilahi huzura kabulun en guzel bicimidir.
İnsan, zaman zaman dunyanın aldatıcı lezzet ve meşgaleleri ile kulluk bilincinden uzaklaşabilir. Her şeyin hesabını Allah'a vereceğini, olumu, cennet ve cehennemin varlığını unutabilir. İşte ruh ve beden butunluğu icinde kılınan beş vakit namaz da, bu gafleti yok ederek muminin bilinc ve iradesini canlı tutar. Bu itibarla namaz, Allah ile olan bağımızın surekliliğini sağlar.
Hayatımızın en kıymetli dakikaları şuphesiz ibadetle gecirdiğimiz anlardır. Bu itibarla namazda acele etmemek, kıraat, kıyam, rukû, secde gibi rukunlerini hakkını vererek yerine getirmek gerekir. Bizim icin en guzel ornek olan Peygamberimizin namazı nasıl kıldığını Hz. Aişe şoyle anlatıyor: “Kıyamda ağırlığını iki ayağının uzerine vererek dimdik durur; Rukû ettiği zaman başını ne yukarıya diker ne de aşağıya eğer, ikisi arasında tutardı. Rukûdan kalktığı vakit iyice doğrulmadan secdeye gitmezdi. Başını secdeden kaldırdığı zaman, iyice doğrulup oturmadıkca, ikinci secdeyi yapmazdı.”3 Bir defasında Sevgili Peygamberimiz ashabıyla sohbet ederken, en kotu hırsızlığın namazdan calmak olduğunu soyledi. Birisi: “Ey Allah’ın Resûlu! Kişi namazından nasıl calar?” diye sorduğunda; Peygamberimiz: “Rukû ve secdelerini tam olarak yapmaz”4 şeklinde karşılık verdi.
Unutmayalım ki, şartlarına riayet edilerek kılınan namaz, Yuce Mevla’mızın ifadesiyle kotuluk ve cirkinliklere karşı kalkandır.5 Namazlarımızı butun beden ve gonul varlığımızla Allah’a yonelerek huşu icinde kılalım. Namazda huşu; Yuce Rabbimizin huzurunda O’nun azametini kalbimizde hissederek, saygı dolu bir yonelişle bu ibadeti yerine getirmektir. Bu itibarla bir mumin, huşuyu engelleyebilecek her şeye karşı onlem almalı, namazda elinden gelen dikkat ve gayreti gostermelidir. Unutmayalım ki namazlarını huşu icinde kılan muminler huzura ererler.6 Samimiyet ve ihlastan yoksun, hele hele gosteriş ve riyanın karıştığı bir ibadetin, sahibine hicbir faydası olmayacağını unutmayalım.
“Rasûlum! Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı da dosdoğru kıl. Cunku namaz, insanı hayasızlıktan ve kotulukten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en buyuk ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir..”7
__________________
Maddi ve Manevi Kirlerden Arınma Yolu:Abdest ve Namaz(Forumtr İslam Timi)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Maddi ve Manevi Kirlerden Arınma Yolu:Abdest ve Namaz(Forumtr İslam Timi)