[IMG]http://img219.**************/img219/3023/kuranme2.jpg[/IMG]“İşte bu Kur’an muazzam bir kitabdır. Onu biz indirdik. Cok mubarektir. (Fayda ve bereketi coktur). Artık buna uyun, emirlerine bağlanın ve Allah’tan korkun. TĂ‚ ki merhamet olunasınız” (En’Ă‚m: 155).

Kur'an-ı Kerîm, Allah'ın insanlara indirdiği son Mukaddes Kitaptır.

Kur'an, son Peygamber Hz. Muhammed'e (asm) CebrĂ‚il (as) tarafından vahiy yoluyla indirilmiş ve ondan tevatur yoluyla nakl edilerek gunumuze kadar gelmiştir.


Kur'an-ı Kerîm ferde ve cem'iyete, butun insan sınıflarına, butun memleketlerde ve butun devirlerde insan hayatının butunune, maddî - mĂ‚nevî bir hidayet rehberidir. Hukûmet başkanından, kumandandan sade vatandaşa ve sokaktaki adama kadar herkes, orada kendisiyle alĂ‚kalı olanı bulur. Dunyevî ve uhrevî huzur ve saadeti icin gerekli bilgi ve dersleri ondan alır.



Kur'an'ın sĂ‚hip olduğu meziyet ve ozellikler, Ă‚yetlerde ve hadîslerde şu şekilde beyan buyurulmuştur:



- "İşte bu Kur'an muazzam bir kitabdır. Onu biz indirdik. Cok mubarektir. (Fayda ve bereketi coktur). Artık buna uyun, emirlerine bağlanın ve Allah'tan korkun. TĂ‚ ki merhamet olunasınız" (En'Ă‚m: 155).



- "Şu indirilmiş Kur'an, mubarek ve feyizli bir kitabdır ki elleri onundekini (Tevrat ve İncil'i) tasdik edicidir. TĂ‚ ki onunla Mekke halkını ve butun cevresindeki insanları korkutsun. åhirete îman edenler, namazlarına gereği uzere devam ettikleri gibi, Kur'an'a da inanırlar" (En'Ă‚m: 92).



- "Onlar, hĂ‚lĂ‚ Kur'an'ın Allah kelĂ‚mı olduğunu ve mĂ‚nasını duşunmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından olsaydı, muhakkak ki icinde birbirini tutmayan bircok soz ve ifadeler bulurlardı." (NisĂ‚: 82).



- "O Kur'an, insanları Hakk'a ulaştırır; helĂ‚l ile haramda ve din hukumlerinde hakkı bĂ‚tıldan ayırır…" (Bakara: 185).



- "Kur'Ă‚n-ı Kerîm doğru yol gosterici, mu'minlere derecelerle kurtuluşu mujdeleyicidir" (Bakara: 97).



- "Bu Kur'an, akıl sĂ‚hiplerinin, Ă‚yetlerini iyice duşunup anlamaları ve ders almaları icin, sana indirdiğimiz saadet kaynağı bir kitabtır" (SĂ‚d: 29).



- HĂ‚ris bin A'ver'den rivayet edilmiştir:



Bir gun Hz. Ali şoyle dedi: "Bakınız, ben Resûlullah'dan (asm): "Yakında fitneler kopacaktır" buyurduğunu işittim. Bunun uzerine, "Ey Allah'ın elcisi, bu fitnelerden kurtuluşun caresi nedir?" diye sordum. "Allah'ın kitabı, Kur'an'dır" buyurdular. (Daha sonra Hz. Peygamber, Kur'an'ın ozelliklerini şoyle acıkladı



Onda, sizden oncekilerin tarihi, sonrakilerinin haberi ve aranızdaki mes'elelerin hukmu vardır. O, Hak ile BĂ‚tılı birbirinden ayıran kesin bir hukumdur. Her kim hidĂ‚yeti ondan başkasında ararsa, Allah onu şaşırtır. O, Allah'ın kopmayan sağlam ipi, kuvvetli fikir kitabı ve doğru yoldur. O, akılların sapıtıp şaşırmamasına ve dillerin karışmamasına yegĂ‚ne sebebdir. Kur'an, ilim adamlarının doymadığı, asla tekrarlanmaktan eskimeyen ve hayret veren ustunlukleri bitip tukenmeyen bir kitaptır. Yine O, oyle eşsiz bir eserdir ki, cinler dahi onu dinlediği zaman, "Biz, doğruluk ve olgunluk yolunu gosteren hĂ‚rikulĂ‚de bir Kur'an dinledik" demekten kendilerini alamamışlardır. Ona dayanarak konuşan doğru soylemiş, O'nu tatbik eden sevab kazanmış, O'nunla hukmeden adĂ‚let etmiş ve insanları O'na dĂ‚vet eden dosdoğru yola yoneltmiş olur.



* "Kur'an apacık bir nur, hakîm bir zikir ve en doğru yoldur."



* "Kur'an-ı Kerîm, Allah TeĂ‚lĂ‚'nın gokten yeryuzune uzatılmış bir ipidir."



* "Kur'an'ın sair sozlere ustunluğu, Rahman'ın mahlûkatına nazaran ustunluğu gibidir."



* "Kim Allah'ın kitabından bir Ă‚yet okursa, KıyĂ‚met gunu kendisine nûr olur."



* "Evlerinizi namaz kılarak ve Kur'an okuyarak nurlandırınız."

Kur'an'ın isimleri
Kur'an, kelime olarak, "toplamak, okumak, bir araya getirmek" mĂ‚nalarına gelir. Bu isim, Kur'an'a, bizzat kendisi tarafından verilmiştir (Bakara: 185).



åyet ve sûreleri bir araya getirdiği; İslĂ‚m'ın îtikad, ibĂ‚dĂ‚t, ahlĂ‚k, hukuk, v.s. esaslarını toplayıp ihtiva ettiği; dunyada en cok okunan ve okunacak olan kitab olduğu icin bu ismi aldığı ifade edilir.



Kur'an'ın daha bir cok isimleri vardır. Bu isimlerden bĂ‚zıları şunlardır: Kitab, Furkan, Zikr, Hukm, Hikmet, Şifa, HudĂ‚, Rahmet, Ruh, Beyan, Nimet, Burhan, Nur, Hakk…

Kur'an'ın Unsurları
Kur'an'ın 4 unsuru vardır:



1. LĂ‚fız, yani, okunur olması.



2. Arapa olması.



3. Hazret-i Muhammed'e (asm) indirilmesi.



4. Ondan bize eksiksiz, noksansız, tevatur yoluyla nakledilmiş olması. Bu 4 unsurundan biri eksik olunca Kur'an olmaz. Binaenaleyh tercume ve meĂ‚llere Kur'an denilemez ve bunlar Kur'an'ın yerini tutamaz.



Vahy-i metlûv:



Allah, CebrĂ‚il (as) vasıtasıyla bĂ‚zan da başka şekillerde, doğrudan doğruya kelĂ‚mını, emir ve iradesini, hikmetlerini Peygamber Efendimize indirmiş, bunlar Kur'an'ı meydana getirmiştir. Kur'an, vahyin en yuksek şeklidir.



KUR'AN NEDİR?



"Kur'an, şu kitab-ı kebîr-i kĂ‚inatın bir tercume-i ezeliyesi… Ve Ă‚yĂ‚t-ı tekvîniyeyi okuyan mutenevvi dillerinin tercuman-ı ebedîsi… Ve şu Ă‚lem-i gayb ve şehĂ‚det kitabının mufessiri… Ve zeminde ve gokte gizli EsmĂ‚-i İlĂ‚hiyyenin mĂ‚nevî hazinelerinin keşşĂ‚fı… Ve sutûr-u hĂ‚disatın altında muzmer hakĂ‚ıkın miftahı… Ve Ă‚lem-i şehadette Ă‚lem-i gaybın lisanı… Ve şu Ă‚lem-i şehadet perdesi arkasında olan Ă‚lem-i gayb cihetinden gelen iltifat-ı ebediye-i Rahmaniyye. Ve hitabat-ı ezeliye-i SubhĂ‚niyyenin hazinesi. Ve şu İslĂ‚miyet Ă‚lem-i mĂ‚nevîsinin guneşi, temeli, hendesesi. Ve avĂ‚lim-i uhreviyyenin mukaddes haritası… Ve ZĂ‚t ve Sıfat ve EsmĂ‚ ve şuûn-u İlĂ‚hiyyenin kavl-i şĂ‚rihi, tefsîr-i vĂ‚zıhı, burhĂ‚n-ı kĂ‚tı'ı, tercumĂ‚n-ı sĂ‚tı'ı. Ve şu Ă‚lem-i insaniyetin murebbîsi. Ve insaniyet-i kubrĂ‚ olan İslĂ‚miyetin mĂ‚' ve ziyĂ‚sı. Ve nev'-i beşerin hikmet-i hakikiyesi. Ve insaniyeti saadete sevkeden hakikî murşîdi ve hĂ‚dîsi. Ve insana hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubûdiyet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hem butun insanın butun hĂ‚cĂ‚t-ı mĂ‚neviyesine merci' olacak cok kitabları tazammun eden tek, cĂ‚mi' bir KİTAB-I MUKADDES'tir. Hem butun evliyĂ‚ ve sıddîkîn ve urefĂ‚ ve muhakkıkînin muhtelif meşreblerine ve ayrı ayrı mesleklerine, her birindeki meşrebin mezĂ‚kına lĂ‚yık ve o meşrebi tenvîr edecek ve herbir mesleğin mesĂ‚kına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kutubhĂ‚ne hukmunde bir Kitab-ı SemĂ‚vîdir.



KUR'AN; Arş-ı A'zam'dan, İsm-i A'zam'dan, her ismin mertebe-i A'zamından geldiği icin, butun Ă‚lemlerin Rabbi itibariyle Allah'ın kelĂ‚mıdır. Hem, butun mevcudĂ‚tın İlĂ‚hı unvanıyla Allah'ın fermanıdır. Hem butun semĂ‚vat ve arzın HĂ‚likı namına bir hitabdır. Hem Rububiyyet-i Mutlaka cihetinde bir mukĂ‚lemedir. Hem, saltanat-ı Ă‚mme-i SubhĂ‚niyye hesabına bir hutbe-i ezeliyedir. Hem, Rahmet-i vĂ‚sia-i muhîta nokta-i nazarında bir defter-i iltifat-ı RahmĂ‚niyyedir. Hem, ulûhiyyetin azamet-i haşmeti haysiyetiyle, başlarında bĂ‚zan şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır. Hem İsm-i A'zamın muhîtinden nuzûl ile Arş-ı A'zam'ın butun muhatına bakan ve teftîş eden hikmetfeşĂ‚n bir KitĂ‚b-ı Mukaddestir. Ve şu sırdandır ki, "KelĂ‚mullah" unvanı, kemĂ‚l-i liyĂ‚katla Kur'an'a verilmiş ve daima da veriliyor. Kur'an'dan sonra sair enbiyĂ‚nın kutub ve suhufları derecesi gelir. SĂ‚ir nihayetsiz kelimat-ı İlĂ‚hiyyenin ise bir kısmı dahi has bir itibarla cuz'î bir unvan ile hususî bir tecellî ile cuz'î bir isim ile ve has bir Rububiyyet ile ve mahsus bir saltanat ile ve hususî bir rahmet ile zĂ‚hir olan ilhĂ‚mĂ‚t suretinde bir mukĂ‚lemedir. Melek ve beşer ve hayvanın ilhamları, kulliyet ve hususiyet itibariyle cok muhteliftir.



KUR'AN; asırları muhtelif butun enbiyĂ‚nın kutublerini ve meşrebleri muhtelif butun evliyĂ‚nın risalelerini ve meslekleri muhtelif butun asfiyĂ‚nın eserlerini icmĂ‚len tazammun eden ve cihĂ‚t-ı sittesi parlak ve evham ve şubehĂ‚tın zulumĂ‚tından musaffa ve nokta-i istinadı, bilyakîn vahy-i semavî ve kelĂ‚m-ı ezelî. Ve hedefi ve gayesi, bilmuşahede saadet-i ebediye. İci, bilbedahe hĂ‚lis hidĂ‚yet. Ustu, bizzarure envĂ‚r-ı îman. Altı, bi-ilmelyakîn delil ve burhan. Sağı, bittecrube teslîm-i kalb ve vicdan. Solu, bi-aynelyakîn teshîr-i akıl ve iz'an. Meyvesi, bihakkal-yakîn rahmet-i RahmĂ‚n ve dĂ‚r-ı cinan. Makamı ve revĂ‚cı, bil-hadsi's-sĂ‚dık makbûl-u melek ve ins ve cĂ‚n bir KitĂ‚b-ı SemĂ‚vîdir." (Bediuzzaman, Sozler)



Kur'an, sadece mĂ‚nası değil, aynı zamanda lĂ‚fızları itibariyle de Peygamberimizin kalbine vahyedilmiştir.



Kur'an'a vahy-i metlûv denilmesi bundandır. Binaenaleyh Kur'an sadece mĂ‚na değil, lĂ‚fız ile mĂ‚nanın butunudur.



Kur'an, Peygamber Efendimize toptan gelmemiştir. Âyet Ă‚yet, sûre sûre nĂ‚zil olmuştur.



Kur'an mu'cizesi:



Kur'an, insanlığın hakikî saadetini te'min edecek her turlu îtikad, amel ve ahlĂ‚k esaslarını ihtiva eder. Hem lĂ‚fzı, hem de mĂ‚nası itibariyle, en buyuk ve ebedi bir mu'cizedir.



Peygamberimiz bu hususta şoyle buyurmuştur:



"Hicbir peygamber yoktur ki, onlara kendi zamanlarındaki insanların inandıkları kadar mu'cize verilmiş olmasın. Mu'cize olarak bana verilen ise, ancak Allah'ın bana vahyettiği (Kur'an)dır. Bunun icin kıyĂ‚met gununde ben, peygamberlerin en cok ummeti bulunanı olacağımı umid ederim."



Gercekten de, diğer peygamberlerin mu'cizeleri devirleri gectikce bitmiştir. Kur'an mucizesi ise, kıyĂ‚mete kadar bĂ‚kîdir.



Kur'an-ı Kerîm'in muhtelif Ă‚yetlerinde Kur'an'ın mu'cize olduğu hususu, ısrarla belirtilir:



"De ki, bu Kur'an'ın benzerini meydana getirmek icin insanlar ve cinler bir araya gelseler ve hattĂ‚ birbirlerine yardım da etseler, onun gibisini meydana getiremezler…" (İsrĂ‚: 88).



Nitekim, Kur'an'ın lĂ‚fzındaki uslûb ve belĂ‚gata, şimdiye kadar hic kimse nazîre getiremediği gibi, bundan sonra da getiremiyecektir…



Kur'an, lĂ‚fzı gibi, mĂ‚nası bakımından da mu'cizedir.



Peygamber Efendimiz okuma-yazma bilmezdi. Kimseden bir şey oğrenmemişti. Bu yuzden ummî sayılıyordu. Boyle olduğu halde, onun ortaya koyduğu kitab, en yuksek hakikatları ihtiva etmekte; ilmin ve tecrubenin yuzyıllarca uğraşarak ortaya koyduğu bircok ilmî gercekleri 14 asır evvel haber vermektedir. Bu da Kur'an'ın doğrudan doğruya Allah kelĂ‚mı olduğunu gostermektedir.



MeselĂ‚, Guneşin kendi etrafında donerek, ayrıca kendine bağlı bircok gezegeniyle birlikte sĂ‚bit bir noktaya doğru yol aldığı; ehramların acılıp Fir'avn'ın mumyalarının ortaya cıkarılması gibi ilmî ve arkeolojik keşifler, son asrın keşifleridir. Halbuki Kur'an bu ve bunun gibi bircok gerceği, asırlar oncesinden haber vermiştir.



İlim ve fen ne kadar ilerlerse ilerlesin, Kur'an'a aykırı duşemez. Bil'akis musbet ve ictimaî ilimlerin ilerlemesi Kur'an'ın tefsîrini ve acıklanmasını kolaylaştırır. Bediuzzaman'ın ifade buyurduğu gibi "Zaman ihtiyarladıkca Kur'an gencleşmekte; ihtiva ettiği hakikatlar daha parlak şekilde ortaya cıkmaktadır."



Kur'an-ı Kerîm'in diğer bir mu'cizelik ciheti de, sonradan olacak bircok şeyleri onceden haber vermesidir. Verdiği haberler, sonradan aynen cıkmıştır. (Bizanslıların ateşperest İranlıları yeneceği; Mekke'nin fethedileceği haberleri gibi…)



Kur'an-ı Kerîm'in ihtiva ettiği hakikatler



Kur'an-ı Kerîm, insanlara îtikad, ibĂ‚det, ahlĂ‚k, ictimaiyat, iktisad, siyaset, tarih, hukuk, insan, kĂ‚inat ve kĂ‚inat otesi gibi bircok hakikatlerden bahsetmiştir. Kur'an'ın bahsettiği bu hakikatlarîn en onemlilerini şu şekilde sıralayabiliriz:



1. Kur'an butun insanları Allah'ın varlığına, birliğine îmana, yani, tevhid inancına dĂ‚vet eder. Zihinlerde Allah'ın kudret ve azametini tespit edip yerleştirir…



2. İnsanları putperestlik ve şirkten şiddetle men'eder. Yalnız ve yalnız, tek olan Allah'a ibĂ‚det etmeye ve O'na hicbir şey'i şerik koşmamaya dĂ‚vet eder…



3. Kur'an insanları ilme, irfana, tefekkure cağırır. İnsanları gaflet icinde şuursuzca yaşamaktan men'eder. Allah'ın kudret ve hikmetine dikkat etmelerini, kĂ‚inata ve hĂ‚diselere ibret gozuyle bakmalarını ister.



4. İnsanlara gonderilmiş bĂ‚zı peygamberler ve onların ummetlerini irşad ve tebliğ tarzları hakkında bilgi verir. Gecmiş ummetlerin hallerinden ders almamızı soyler.



5. İnsanların nefislerine esir olmamalarını, dunyayı Ă‚hirete tercih etmemelerini, dunyada her an imtihan icinde olduklarını unutmamalarını bildirir.



6. Muslumanların dinlerinde sebat etmelerini, daima hakka tĂ‚bi olup hakkı savunmalarını, duşmanları karşısında kuvvetli olmalarını tavsiye eder.



7. İctimaî, iktisadî ve siyasî hayatta tĂ‚kip edilmesi gereken temel esasları ve saadet dusturlarını haber verir.



8. İnsanlar arasında adalet, istikamet, tevĂ‚zu', sevgi ve şefkat, ihsan, afv, edeb ve eşitlik gibi ahlĂ‚kî değerleri tavsiye eder.



İnsanları zulumden, hıyĂ‚netten, kibirden, cimrilikten, intikam duygularından, katı yureklilikten, fuhşiyattan, haramdan men'eder.



9. Allah'ın kĂ‚inata koymuş olduğu kanunların değişmeyeceğini, muvaffakıyet icin bu kanunlara riayet etmenin luzumunu anlatır. İnsana kendi gayret ve calışmasından başka hicbir şey'in fayda vermiyeceğini bildirir.



10. İslĂ‚m'a uyanların Cennete, uymayanların ise Cehenneme gireceğini bildirir. Bu dunyanın, Ă‚hiretteki ebedî Cenneti ve saadeti kazandıracak bir imtihan meydanı olduğunu haber verir.

Kur'an'a Karşı Vazifelerimiz
- Bir musluman olarak Kur'an'a karşı ilk vazifemiz, onun ve ihtiva ettiği hakikatların hak olduğunu tasdik etmektir. Daha sonra, onu okumak, mĂ‚nasını anlamak ve emirlerini tatbik edip yaşamak, ulvî dusturlarını, ferd ve cem'iyet olarak hayatımıza hĂ‚kim kılmak gibi diğer vazifeler gelir.



- Her muslumanın, namazı cĂ‚iz olacak kadar Kur'an'dan bir bolum ezberlemesi farz-ı ayndır. FĂ‚tiha sûresiyle birlikte başka bir sûreyi daha ezberlemek vĂ‚cibdir. (Bununla farz da yerine getirilmiş olur).



Kur'an-ı Kerîm'in butununu ezberlemek ise, farz-ı kifĂ‚yedir. Yani bir kısım muslumanların hĂ‚fız olması, diğer muslumanları mes'ûliyetten kurtarır. Ancak Kur'an'ı ezbere bilen hic kimse kalmazsa butun muslumanlar mes'ul olur.



- Kur'an'ı namaz dışında yuzunden okumak, ezbere okumaktan daha faziletlidir. Zira bu okuyuşa hem goz, hem de dil iştirĂ‚k eder. Tefekkure de daha musaittir. Ezbere okumaya ise sadece dilin iştirĂ‚ki vardır. Kur'an'ı namaz dışında da, kıbleye yonelerek, temiz giyimli olarak ve edeblice oturarak okumak mustehabtır.



- Okumaya başlarken Eûzu-Besmele cekilmesi de yine mustehabdır.



- Kur'an'ı yuzunden abdestli olarak okumak farzdır. Cunku abdestsiz Kur'an'a el surulmez.



- Kur'an'ı ayda bir defa hatmetmek, umumiyetle guzel gorulmuştur. Senede 1, 40 gunde bir, haftada 1 hatmi tercih edenler de vardır. Ancak 3 gunden az zamanda hatim caiz gorulmemiştir. Cunku bu takdirde Kur'an'ı sur'atli okumaktan dolayı mĂ‚nasını duşunmek kĂ‚bil olmaz, ayrıca telĂ‚ffuz hatĂ‚ları yapılabilir.



- Kur'an-ı Kerîm'i dinlemek farz-ı kifĂ‚yedir. Bir mecliste Kur'an okunurken, dinliyenin bulunması, dinlemeyenlerden mes'uliyeti kaldırır. Ancak başka işlerle meşgul olan kimselerin yanında yuksek sesle Kur'an okunması uygun gorulmemiştir.



- Kur'an okumak, nafile ibĂ‚det yapmaktan; Kur'an'ı sesli okumak ise, sessiz okumaktan efdaldir.



- Bir kimse, yururken veya bir iş gorurken Kur'an okuyabilir. Yalnız bu hĂ‚lin Kur'an'ı gafletle okumağa sebeb olmaması gerekir. Bil'akis okuduğu Kur'an, onu gaflete dalmaktan sıyırmalıdır.



- Namaz kılınması mekruh olan vakitlerde dua, tesbih, Peygamberimize salĂ‚t u selĂ‚m, Kur'an okumaktan efdaldir.



- Kur'an'ı guzel sesle ve tecvidle okumak mustehabdır. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde "Kur'an'ı seslerinizle tezyîn ediniz" buyurmuştur.



- Kur'an'ı tecvide aykırı şekilde nağmelerle okumak cĂ‚iz değildir. Kelimeleri değiştiren, mĂ‚nayı bozan okumalar da haramdır.



- Kur'an okumayı oğrenmiş olan kimse, sonradan yuzunden okuyamıyacak derecede unutsa gunahkĂ‚r olur.



- Kur'an'ı okumak gibi, başkasına okutmak, oğretmek de sevabı cok bir ibĂ‚dettir.



- Ucretle Kur'an okumayı bĂ‚zı Ă‚limler caiz gormuşse de, bunu bir gecim yolu olarak benimsemekten kacınmak gerekir.



- Yırtık ve eski olup kullanılmayan mushaf yakılmaz. Temiz beze sarılıp toprağa gomulur. Yahut toz gelmeyen temiz bir yere konur. (TatarhĂ‚niye'den).



- Kur'an okumak ve okutmanın fazileti ile ilgili olarak hadîs-i şeriflerde şoyle buyurulmuştur:



Ebû MûsĂ‚ el-Eş'ari (ra) Hz. Peygamberin şoyle buyurduğunu rivayet etmiştir:



"Kur'an'ı okuyan ve gereğini olduğu gibi tatbik eden mu'min, kokusu hoş, tadı guzel turunc meyvesi gibidir. Kur'an okumayan, fakat gereğini tatbik eden mu'min, tadı olan ve fakat kokusu bulunmayan hurmaya benzer. Kur'an okuyan, fakat gereğini tatbik etmeyen munĂ‚fık da, sadece kokusu hoş olan fesleğen gibidir. Kur'an okumayan munĂ‚fık da, tadı acı ve kokusu cirkin Ebû Cehil karpuzuna benzer."



"Ummetimin yapacağı en faziletli ibĂ‚detlerden biri de Kur'an-ı Kerîm'i yuzune bakarak okumasıdır."



"Kul, Kur'an-ı Kerîm'i hatmettiği zaman hatim duası esnasında 10 bin melek ona bağış talebinde bulunur."



"Şu ibĂ‚det işinde gozlerinizin hazzını verin… O da Mushaf'a bakarak okumak ve ustunde tefekkur etmek, acĂ‚ibatından ibret ve ders almaktır."



"Evlerinizde Kur'an okumayı artırınız. Bir ev ki, onda Kur'an okunmaz, o evin hayrı azalır, şerri coğalır. Ehline darlık gelir…"



"Kur'an'ı oku, yasak ettiği şeyleri anla. Şayet okuman seni yasaklardan almıyorsa, onu okumuş, anlamış sayılmazsın."



"Oruc ve Kur'an, kıyĂ‚met gunu kula şefaat edecekler. Oruc diyecek ki:



- Ey Rabbim, ben onu yemekten ve şehevî şeylerden gunduzleri alıkoydum. Ona şefaatimi kabûl buyur.



Kur'an da diyecek:



- Ey Rabbim, onu geceleri uykudan aldım. Ona şefaatimi kabûl buyur.



Şefaatleri kabul buyurulur."



"Herhangi bir cemaat, Allah'ın evlerinden birinde toplanır, Allah'ın Kitabını okur ve mĂ‚nasını aralarında anlamaya calışırlarsa, onlara sakînet (kalb huzuru ve itmi'nan) iner. Kendilerini rahmet kaplar, cevrelerini melekler sarar ve Allah TeĂ‚lĂ‚ yanında bulunanlara onları anlatır."



"Kur'an hĂ‚fızları, ehl-i Cennetin reisleridir."

Kur'an Okumanın MĂ‚nevî Yonleri
Okunan Kur'an'ın, insan ruhuna hĂ‚kim olması ve onu mĂ‚nen yukseltmesi icin, dikkat edilmesi gereken bĂ‚zı hususlar vardır. Bu hususları şu şekilde sıralayabiliriz:



1. Okunan Kur'an'ın buyukluk ve ulviyetini anlamak…



Kur'an-ı Kerîm'de şoyle buyurulur:



"Eğer biz Kur'an'ı bir dağın uzerine indirseydik, muhakkak o dağı, Allah korkusundan baş eğmiş ve parcalanmış gorurdun…" (Haşr: 21)



Allah, dağların bile cekemiyeceği bir yuku, insanlara vermiş olduğu kabiliyet ile taşıtmaktadır. Şu halde Kur'an okuyan kimse, ilk olarak, okuduğu kelĂ‚mın azamet ve ulviyetini idrĂ‚k etmelidir.



2. Mutekellimi tÂzim:



Kur'an okuyan kimse, o Kur'an'ın sĂ‚hibinin (mutekelliminin) Allah olduğunu duşunmeli, okuduklarının bir beşer sozu olmadığını her an hatırlamalıdır.



3. Kur'an'ı kalb huzuru icinde okumak, nefsin dedikodularını terk etmek…



Bir Ă‚lime, "Sen Kur'an okurken gonlune başka şeyler gelir mi?" diye sorulmuş. O da "Benim icin Kur'an'dan daha sevimli bir şey yoktur ki hĂ‚tırıma gelsin" şeklinde cevab vermişler.



4. Tedebbur (okuduğu hakikatları duşunmek)…



İnsanın bĂ‚zen Kur'an'ı, uzerinde duşunmeden okuduğu olur. Halbuki Kur'an kırĂ‚etinden esas maksad, onu duşunmek, ders ve ibret almaktır. Duşunmeye imkĂ‚n verdiği icin, Kur'an'ı ağır ağır okumak sunnet kabûl edilmiştir.



Hazret-i Ali, "Anlamadan yapılan ibĂ‚dette, duşuncesiz yapılan kırĂ‚ette hayır yoktur" demiştir.



Peygamber Efendimiz ål-i İmran sûresinin 90. Ă‚yetini okumuş, daha sonra da: "Bu Ă‚yeti ağzınada okuyup (veya geveleyip) de uzerinde duşunmeyenin veyl hĂ‚line…" buyurmuştur.



5. Tefehhum (anlamak)…



Kur'an okuyan kişi, okuduğu kısmın mĂ‚nĂ‚sını imkĂ‚n nisbetinde anlamaya da calışmalıdır.



6. Kur'an'ı anlayışa mĂ‚ni olan hallerden uzaklaşmak…



Kur'an'ın mĂ‚nĂ‚sını anlamaya mĂ‚ni hallerin başlıcaları şunlardır:



a) Taklid ve taassub: BĂ‚zı fikirlere taassubla bağlanmak veya taklid yoluyla bilgi edinmek, Kur'an'daki inceliklerin keşfine ve anlaşılmasına mĂ‚ni olur.



b) Kibir, gunahta ısrar veya dunyanın gecici heveslerine iptilĂ‚ gibi haller de, Kur'an'ın hakikatlerini anlamaya perde olur.



c) Kur'an tercumelerini okuyup, Kur'an'ın butun mĂ‚nasının o tercumede gecen soz ve bilgilerden ibaret olduğunu zannetmek.



Bu durum, Kur'an'ı anlamaya en buyuk manilerdendir. Gunumuzde pek cok kimsenin, Kur'an tercumelerini okuyup Kur'an'ın hakikatlarının o zĂ‚hirî mĂ‚nalardan ibaret olduğunu zannederek kalbi bozulmakta, Kur'an'a karşı hurmeti zedelenmektedir.



7. Kendini muhatab etmek.



Kur'an okuyan kimsenin Kur'an'ın butun hitablarında kendinin kastedildiğini kabûl etmesi gerekir. Yani, Kur'an'a, nefsini muhatab ederek okumalıdır.



8. Teessur…



Teessurden maksad, Kur'an okuyan kimsenin kalbinin, Ă‚yetlerin mĂ‚nasından duygulanıp muteessir olmasıdır. Kul, okuduğu Ă‚yetin bahsettiği muhtevaya uygun bir hĂ‚l icine girmelidir. Azab Ă‚yetlerini okurken, hemen olecekmiş gibi korkudan kuculmeli, rahmet ve mağfiret Ă‚yetlerinde de neş'elenip ucan kuş gibi sevinmelidir. Allah'ın zikri, sıfatları, isimleri gecen Ă‚yetleri okurken Allah'ın yuceliği karşısında başını eğip azamet-i ilĂ‚hiyeyi duşunmelidir. KĂ‚firlerin Allah'a isnad ve iftiralarını okurken sesini kısmalı, icinden muteessir olmalı, o sozlerden dolayı utanmalıdır. Cennetin sıfatlarını bildiren Ă‚yetlerde Cennete karşı iştiyak ve arzu duymalıdır. Cehennemden bahseden Ă‚yetlerde de tuyleri urpermelidir. Hakikî mĂ‚nada yapılan Kur'an tilĂ‚vetinde dil, akıl ve kalb birlikte vazife gorur. Dilin gorevi, tertîl ile harflerin hakkını vererek okumaktır. Aklın vazifesi, mĂ‚naların tefsirini yapmaktır. Kalbin gorevi ise, okunanın etkisi altında kalarak kendine ceki duzen vermektir. Binaenaleyh Kur'an dil ile okunur, akıl tercume eder, kalb ise ders alır.



9. Terakki…



Bundan maksad, Kur'an'ı okuyan kimsenin onu kendinden değil, Allah TeĂ‚lĂ‚'dan dinliyormuşcasına rûhen yukselerek okumasıdır.



10. Teberri…



Teberriden maksad, Kur'an okuyan kimsenin kendi havl ve kuvvetinden, nefsine itimad ve iltifattan vazgecmesidir. Salihler icin olan mujde ve medh Ă‚yetlerini okuduğu zaman, mu'min kendini o sĂ‚lihler icinde gormemeli, ancak o nuranî kafileye kendini de katması icin Allah'a yalvarmalıdır.



Âsî ve gunahkĂ‚rları zemmeden Ă‚yetleri okuduğunda ise, kendini de o Ă‚si kullar icinde saymalı, korkarak Allah'ın rahmetine sığınmalı, gunahlarından tevbe ve istiğfar etmelidir.

__________________