Ozur Dileriz Delikanlı
Delikanlı ozur dileriz, namaza başlarken sanki biz zamanında hic zorlanmamışız gibi seni “full cekme”ye zorladık. Tuğlaları ust uste koymana izin verecek bir rahatlık sunmadık sana. Yakaladığın namazlara koreldik de, kacırdıkların icin yazıklar ettik.
Namaza alışırken ayağının dolanabileceğini, yururken duşebileceğini hesaba katmadık. İcindeki tereddutleri ciddiye almadık. Kendi kendine sorduğun sorulara “hic yokmuş gibi” sağırlaştık. Elbette ki “luzumsuz” gelecekti sana namaz en başında Başımızı ellerimizin arasına alıp bir kac dakika olsun duşunmedik: Oyle kolay değil ki arzulamak hic alışık olmadığını? Oyle hemen oluvermez ki hic tanımadığını yanına yoldaş eylemek? Kim susamadan su icer ki? Kim acıkmadığı yemeğe iştah duyar ki? .
Mecbur tuttuk seni... “Başka yolu yok!” dedik. Mecbur olmasına mecburdur namaz.. Yalan yok; farzdır. “Dinin direği.” “Gozumuzun aydınlığı!” Teşekkurlerin en guzeli.. minnettarlığımızı ifade etmenin en şık, en zarif yoludur namaz! Kulluğumuzun en somut bicimi... Elle dokunulur, gozle gorulur bir teşekkur zirvesidir.. Sormadık kendimize: Zorla mı teşekkur eder insan?
Zorunluluk olarak takdim edilir mi hic minnettarlık? Gosteremeyince sana Rabbimizin bizi ne kadar cok şeyle sevindirdiğini, icine zoraki minnettarlıklar atmaya kalktık. En başta biz hissedemeyince uzerimize hic hesabsız, hic sebepsiz, hic karşılıksız indirilen o iyilikleri, sana da ancak “istesen de istemesen yapacaksın” diye farzları saydırdık, soğuk ve resmî zorunluluklar listesi icinde surduk namazı onune. Hic gormedin ki yuzumuzde nimetlere boğulmanın o şımarıklık neşesini, hic hissetmedin ki yureğimizde her sabaha yeniden uyanma sevincini? Bizden sana huzur bulaşmadı ki... Bizden sana neşe taşmadı ki...
Elbette ki sabırsızdır insan... Hele de gencler... Biz yaşımızı başımızı aldık, ırmağın obur yakasına gectik. Durulduk. Sakinleştik. Ama sen! Beri yakasındasın hayatın. Hırcın yanındasın şehrin. Kıpır kıpır tenin. Duygu kasırgalarında savruluyor sacların. Sana varlığın muziğini aktaramadık. Namazın yuzumuze tebessumler kattığına tanıklık edemedik. Kıldık namazları kılmasına, ama seccadeyi toplarken namazın gerceğini de bir kenara durduk. Namaz kıldıkca guzelleşseydik, neşelenseydik, incelseydik, sen de imrenirdin bize. Sanki bir buyu var burada diye, sen de sokulurdun yanımıza..
“Namaz dediğin sadece bir gun kılınır” demek isterdik sana... “O da bugundur.” Bak, dun gitti; yarın da gelmedi. “Sen sadece bugun kıl, gerisine karışma!” diyecek kalenderliği gosteremedik sana... Bitmeyecek sandın namazı. Yarın, yarından sonra, yarından sonradan da sonra.... Derken yığıldı uzerine binlerce vakit, binlerce rekat... Ezildin kılacağın namazlar altında. Şimdiden uşumeye başladın soğukta alacağın abdestlerin suyunda... Kulağına fısıldayıverseydik ya Rabbimizin sozunu: “Ben senden yarının ibadetini istemiyorum ki...” Bugun kıl, yeter.. Hatta bu vaktin hakkını ver, yeter! Hem sonra, ne biliyorsun, o kadar uzun sure yaşayacağını.. Belki bitecek omrun; namazların da bitecek... Sana bugun kıldığın namazın ışığı kalacak... Rabbin diyecek ki, “Madem ki bugun kıldın, yaşasaydın bir omur boyu kılacaktın..” Bir gune verdiğin namaz rengi, bir omrune taşacak; bin omurluk bir sonsuzluğa taşıyacak seni..
Sana Rabbini tanıtırken, kılı kırk yarar, ince eleyip sık dokur, mukemmeliyetci bir imaj cizdik, seni vesveselere saldık, yorduk, kırdık, usandırdık. Rabbinin yaptıklarını beğenmeyeceğine inandırdık once seni. Seni sevdiği, sana merhamet ettiği ap acık ortadayken, once korkmanı istedik O’ndan... Oysa, insan sevmediğinden korkmaz ki, korkamaz ki... Allah’tan korkanlar O’nu hakkıyla sevenlerdir, O’nun kendilerini fazlasıyla sevdiğini bilenlerdir... Korkarlar; cunku o sevgiyi kaybetmek uşutur insanı, o kadar sevilmişken yuz cevirmek acı verir insana... Kaybedeceği şeyi olanlar korkar!
Şoyle diyebilmeliydik sana: “Namaz kılarken Rabbinin sana ‘aferin!’ dediği haldesin.” Şoyle de diyebilmeliydik: “Namaz kılarken, Rabbinin en cok sevdiği En Sevgili’nin (asm) bulunduğu haldesin.” Sevinmelisin. Sevildiğini bilmelisin. Sevildiğini bilip de oyle varmalısın secdelere. Bırakıp her şeyi namazın kucağında atabilmelisin huzunlerini. Durdurup oyunları, başından atıp telaşları, en sahici olduğun yerde, en cok onaylandığın halde, namazda, neşelere boğulabilmeli, sevinclere sarılabilmelisin.
Ozur dileriz delikanlı,
Bağışla bizi genc hanım.
A. Cem Toprak
Yazının orjinalini BURADAN okuyabilirsiniz.
__________________
Ozur Dileriz Delikanlı
Dini Bilgiler0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Ozur Dileriz Delikanlı