Sokak ortasında bir adam. Ayakta zor duruyor. Etrafta olup bitenler, hicbir şey onu ilgilendirmiyor. Gelip gecen insanların hakaretleri, hor bakışları da.
Daha “onune baksana sarhoş herif” diye sataşan adama yuzunu ceviremeden, diğeri “aşağılık mahlûk” diyerek gecip gidiyor. Bir başkasının tukurur gibi soylediği “ahlÂksız berduş” sozu duyuluyor.
Tam bu esnada, herkesin hurmet ettiği, duasını talep ettiği Şeyh Efendi sokağın başında gorunuyor. Uzuntulu bir yuz ifadesi var.
Şeyh Efendinin geldiğini gorenler saygıyla kenara cekiliyor. O da kalabalığın arasından gecerek adama doğru ilerliyor. Adam saygılı bir eda ile kendini toparlamaya calışıyor ama nafile. Bir turlu dengede duramıyor. Şeyh Efendi, biraz daha ilerliyor ve etraftakilere şoyle diyor:
- Bu kardeşimiz, insanı sarhoş eden bir gunah işledi. Bunun icin işlemiş olduğu gunahı hepiniz gorebiliyorsunuz. Eğer butun gunahlar insanı sarhoş etseydi, şu sokakta ayık dolaşan bir tek insana bile rastlamak mumkun olmazdı.
İnsanlar şaşkın. Şeyhin sozleri ise dunya durdukca ibret alınacak bir hikmet incisi.
Hic şuphe yok, gunah kotu bir şey. Gunah işlemek de oyle. Fakat gunahı işleyen kişi, sonucta kardeşimiz. O halde gunaha tepki gosterirken şahısları ve şahsiyetleri ayrı tutmaya ozen gostermek gerekir. Aksi halde gunaha buğz ederken buyuk bir gunaha girilebilir. Bu gunah, imanlı bir kalbe ve şahsiyete buğzetme, bir de onu hor gorup kibirlenme gunahıdır.
Peki olcu nedir? Gunah işleyen kişiyi iki yonuyle ele almak gerekir: Allah’ın yasakladığı fiiline buğz ederken, imanından dolayı şahsını sevmek. Şoyle soyleyelim: Kestane yemek isteyen, dikeninden titizlikle ayırması gerekir. Aksi halde elini kanatır.
Rasulullah s.a.v. Efendimiz, işlediği zina sucunu itiraf ederek cezasını bu dunyada cekmek isteyen Maiz r.a.’a recm cezasını uygulattırmıştı. Başka bir sahabi dedi ki:
- İşlediği gizli gunahı acıkladı ve bir kopek gibi oldu.
Rasul-i Ekrem s.a.v. kaşlarını cattı ve buyurdu ki:
- Arkadaşınızı gıybet ettiniz. Allah’a yemin ederim, Maiz oyle bir tevbe etti ki yeryuzundeki butun gunahkarlara dağıtılsaydı kÂfi gelirdi. (Buhari, Muslim, Musned)
Buradan şunu anlıyoruz: Rasulullah s.a.v. Efendimiz, bir taraftan işlenmiş olan gunaha gereken cezayı butun ağırlığı ile uygulatırken, gunahı işleyen sahabinin şahsiyetini titizlikle koruyor.
Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in bu hassasiyeti, kÂfirler hakkında bile soz konusudur. Mekke’de onuc yıl boyunca muslumanlara nefes aldırmayan, her turlu eziyeti reva goren, sonunda hicret etmek zorunda bırakan muşrikler, Medine’nin eteklerine, Uhud’a kadar gelmişlerdi. Yapılan savaşta amcası ve sut kardeşi olan Hz. Hamza r.a. şehit edilmiş, halasının oğlu Abdullah b. Cahş r.a. kutukte doğranan et gibi parcalanmıştı. Bircok şehdin yanı sıra Efendimiz’in de mubarek başı yarılmış, dişleri kırılmış, vucudu kan revan icinde kalmıştı.
Duşmanlarının butun ofkeleriyle uzerlerine cullandıkları bu hengamede bile Rasulullah s.a.v. Efendimiz, beddua edecek yerde şoyle yakarıyordu:
“Allah’ım kavmimi bağışla. Cunku onlar bilmiyorlar.” (Buharî, Muslim)
Medine’ye hicret ettiğinde Efendimiz s.a.v.’in ilk icraatlarından birisi, musluman olsun olmasın butun insanların haklarını koruyacak bir anayasa hazırlamak olmuştu. Bu anlayış, asırlar boyunca butun muslumanların temel dayanağı olmuş, gayri muslimler muslumanlarla bir arada huzur icerisinde yaşamışlardır. Cunku butun insanlar, tek olan Allah’ın kulları, aynı babanın, Hz. Adem a.s.’ın cocuklarıdır. İslÂm’ın biricik hedefi, insanları bu gerceğe davet etmektir. Bundan dolayı her bir musluman, muhataplarını en guzel şekilde davet etmeli, onların hidayeti icin dua etmelidir.
Şu bir gercek; inkÂrcılık yeryuzunde yapılabilecek en buyuk haksızlık ve zulumdur. İnanan bir insanın, kufru benimsemesi veya sevmesi soz konusu olamaz. Onları dost edinmesi de mumkun değil. Ama onlarla birlikte yaşıyorsanız eğer, komşuluğu en guzel şekilde yapmanız dinimizin emri. Onların ebedi mutluluğu kazanabilmeleri icin calışmak ve dua etmek ise Efendimiz s.a.v.’e ummet olmanın bir gereği.
Saadet Asrı’ndan gunumuze, inananıyla inanmayanıyla, iyisiyle kotusuyle insanlarla birlikte yaşamanın binlerce guzel orneği vardır. Bize duşen, kendi hatalarımız ve gunahlarımızla meşgul olmak, tevbe edip onlardan kurtulmaya calışmak olmalı.
İbrahim Hakkı Erzurumî k.s. Hazretleri’nin şu beyitlerini iyi duşunmeliyiz:
Harabat ehline hor bakma şakirt
Defineye malik viraneler var
__________________
Defineye Malik Viraneler
Dini Bilgiler0 Mesaj
●37 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Defineye Malik Viraneler