İnsanlar Nefis Savaşında Uc Sınıfa Ayılırlar Nefis Savaşında Başarılı
Olmanın Temel Unsurları
Kalp Akli Ruhî Yenilginin Belirtileri
Şeytanın Giriş Yerlerinden korunma Careleri
1. Acgozluluk ve kotu duşunme kapısı
2. Yaşamayı sevmek ve tukenmez arzu kapısı
3. İstirahat ve nimetin peşine koşma kapısı
4. Kendini beğenme kapısı
5. İnsanları hafife almak ve onlara az saygılı olmak kapısı
6. Kıskanma kapısı
7. Gosteriş yapmak ve insanların ovgusunu elde etmek kapısı
8. Cimrilik kapısı
9. Kibir kapısı
10. Tamah kapısı
İnsan kendi nefsiyle surekli bir mucadele icinde bulunur.
Sonunda ya nefsini yenen veya ona yenilir. Yahut da olunceye kadar bu
mucadele devam eder. Bu savaş, bazen onun lehine bazen de aleyhine
olur. Yuce Allah şoyle buyurmuştur:
"Nefse ve onu şekillendirene, ona iyilik ve kotuluk kabiliyetini
ilham edene and olsun ki, nefsini temizleyen iflah olmuş, onu
fenalıklara gomen kimse de ziyana uğramıştır." (Şems, 9-10)
Hz. Peygamber (s.a.v) de bu hususa işaret ederek şoyle buyuruyor:
"Fitneler, kalplere tıpkı hasır cubukları gibi dal dal arz
olunur. Artık onlar hangi kalplere işlerse o kalpte siyah bir leke
meydana gelir. Hangi kalp, onları kabul etmezse o kalpte de beyaz bir
nokta meydana gelir. Boylece iki ceşit kalp meydana gelir. Bu
kalplerden biri, cilalı taş gibi bembeyazdır ve ona hicbir fitne
zarar vermez. Otekine gelince; o, alaca siyahtır. Ne bir iyiliği
tanrı ne de bir kotuluğe karşı cıkar. Yalnız icine işleyen hev ve
hevesini bilir." (Muslim: İman, 231)
İnsanlar Nefis Savaşında Uc Sınıfa Ayrılırlar
1. Bir kısım insanlar nefsanî arzularına yenilmişlerdir.
Boylece dunyaya ve dunya maluma meyletmişlerdir. Bunlar, Allah'ı
(c.c) unutan, Allah (c.c) da onlara kendisini unutturmuş olduğu
kÂfirlerle onların planlarını tatbik eden kimselerdir. Allah (c.c)
onları, Kur'Ân'da şu sozuyle tarif ediyor:
"Ey Muhammed! Hev ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu
halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini muhurlediği; gozunun
ustune de perde cektiği kimseyi gordun mu? Allah'ın saptırdığı
kimseye O'ndan başka kim doğru yolu gosterecek, duşunmez misiniz?"
(CÂsiye, 23)
2. Bir sınıf da nefisleriyle cihad ediyor ve nefsÂnî arzularını
yenmeye uğraşıyorlar. Bazen arzularını yeniyor, bazen de hezimete
uğruyorlar. Bazen gunah işliyorlar, sonra da tevbe ediyorlar. Allah'a
(c.c) isyan ediyorlar, sonra pişman oluyorlar ve Allah'tan (c.c)
gunahlarının bağışlanmasını diliyorlar.
"Ve onlar, bir kotuluk yaptıkları ya da nefislerine
zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayarak hemen gunahlarının
bağışlanmasını dilerler. Gunahları Allah'tan başka kim
bağışlayabilir? Ve onlar bile bile yaptıklarında ısrar etmezler." (Âl-
i İmrÂn, 135)
Hz. Peygamber (s.a v) şu hadisiyle bunlara işaret
etmiştir: "İnsanoğlundan her biri hatalıdır ve hatalıların iyileri
tevbe edenlerdir." (Tirmizî: KıyÂmet, 49)
Aynı manada Vehb b. Munebbih'ten (r.a) şoyle rivayet edilmiştir:
"Gunun birinde,şeytan Yahya b. Zekeriyye (Aleykumselam) ile karşılaştı.
Yahya (Aleykumselam) ona dedi ki -Size gore insanlar, mizac bakımından kac
kısma ayrılır? Bana bildir. iblis ona şoyle cevap verdi -İnsanlardan
bir sınıf, senin gibi mÂsumdurlar. Biz onlara hicbir şey yapamıyoruz.
ikici sınıf ise, cocuklarınızın elindeki toplar gibidir. Onlar fıtne
bakımından biri geride bırakırlar. Ucuncu sınıf ise bize karşı en
kuvvetli olan sınıftır. Biz onlardan birine yoneliriz nihayet ondan
ihtiyacımızı elde ederiz (yani onu yoldan cıkarırız.) Sonra o,
tevbeye sığınır. Boylece ondan elde ettiğimiz şeyi tevbe ile hukumuz
kılar. Ondan ne umidimizi keseriz ne de ihtiyacımızı elde edebiliriz."
Nefis Savaşında Başarılı Olmanın Temel Unsurlan Kalp: Kalp,
canlı, yumuşak (doğru), temiz, sert ve parlak bir organdır. Ali b.
Ebî TÂlib (k.v) kalbi tarif ederken şoyle demiştir:
"Yuce Allah'ın yeryuzunde kapları vardır. Bu kapları,
kalplerdir. Allah katında en sevimli olan kalpler en katı, en temiz
ve en yumuşak kalplerdir. Sonra bu sozlerini acıklayarak şoyle dedi: -
Yani dinî konularda en katı olan kalpler, inancta en temiz olan
kalpler ve musluman kardeşlerine karşı en yumuşak olan kalplerdir."
bir Âyette;
"Bunlar Kur'Ân'ı duşunmezler mi? Yoksa kalplerinin uzerinde
kilitler mi var? (ki hicbir hakikat goğuslerine girmiyor.)"
buyuruluyor. (Muhammed, 24)
Akıl insanın; anlama, kavrama, iyi ve kotuyu, hayır ve şerri,
hak ve batılı birbirinden ayırma kabiliyetine ve Allah'a (c.c)
yaklaşmaya, O'nun yucelik ve kuvvetini anlamaya sebep olan ilimlerden
faydalanma kabiliyetine akıl denir. Bu tarif, yuce Allah'ın (c.c) şu
Âyetinden cıkarılmıştır.
"Allah'ın kulları arasında ancak bilginler, Allah'tan gereğince
korkar." (Fatır, 28

"Allah yarattığı şeyler icinde akıl kadar kıymetli bir şey
yaratmamıştır." (Tirmizi)
Ve Hz. Ali'ye:
"İnsanlar, ceşitli iyilikler yaparak Allah'a yaklaştıklarında
sen de aklınla Allah'a yaklaş." buyurmuştur.
Diğer bir hadisinde:
"Hicbir adam sahibine doğru yolu gosteren ve onu yok olmaktan
koruyan akıl (ilim) gibi bir fazilet elde edememiştir." buyurmuştur.
(Camiu's-Sağir: II, 143)
Butun bunlar, ilmin kıymetli olması ve imanın ruhun
derinliklerine kadar işlemesindeki etkisi ile insana bu kainatın
gerceklerini oğretmeye vesile olmasından dolayıdır.
Mu'minin aklı, iyiyi kotuden, helali haramdan ve şeriatın
emrettigi şeylerle, yasakladığı şeyleri birbirinden aylırabilecek bir
kabiliyete sahiptir. Mu'min, ince bir perde arkasında Allah'ın (c.c)
kendisine bağışladığı hidayet nuru ile bunlara bakar.
"Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olmaz." (Nûr, 40)
Akıl nurunu ise, ancak, gunah işlemek, gunah işlemeye devam etmek,
onları acıkca işlemek ve onlardan tevbe etmemek sondurur.
Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine gore o şoyle demiştir: "Ben
yolda bir kadınla karşılaşmış ve goz ucuyla ona bakmış, guzelliğini
etraflıca suzmuş olduğum halde Osman b. Ajjan'ın (r.a) huzuruna
girdim. İceri girdiğimde
"Osman, şoyle dedi: -Birini, zina izleri gozlerinde olduğu halde
iceri giriyor. Mahrem olmayan kadına bakmanın goz zinası olduğunu
bilmez misiniz? Ya tevbe edeceksin veya seni cezalandıracağım. Ben,
Şoyle dedim: -Peygamber'den sonra vahiy var mıdır? O: -Vahiy yoktur,
dedi. Fakat akli, delil ve doğru cıkan cabuk sezme kabiliyeti vardır,
dedi."
"Yenilgiye uğrayan kimselerin yakalandıklan en tehlikeli hastalık,
vesveseye duşme hastalığıdır. Şeytan, onları Allah'ın (c.c) yolundan
cevirmek icin hayatlarıyla ilgili işlerin hepsinde, onların kalbine
vesvese sokar. İslÂm buyuklerinden birisi careleri şoyle
ozetlemiştir:
"Şeytanın hangi kapılardan insana geleceği hakkında duşundum ve
tefekkur ettim. Onun şu on kapıdan geleceğini tesbit ettim:
1. Acgozluluk ve kotu duşunme kapısı: Ben, Allah'a guvenmek ve
rızkına kanaat etmekle ona karşı koydum.
2. Yaşamayı sevmek ve tukenmez arzu kapısı: Ben, ansızın gelen
olumden korkmakla ona karşı koydum.
3. İstirahat ve nimetin peşine koşma kapısı: Ben, nimetin son
bulması ve hesabın zorluğuyla ona karşı koydum.
4. Kendini beğenme kapısı: Ben, başa kakmak ve sonucundan
korkmakla ona karşı koydum.
5. İnsanları hafife almak ve onlara az saygılı olmak kapısı: Ben
insanların hakkını tanımak ve onlara saygı gostermek suretiyle ona
karşı koydum.
6. Kıskanma kapısı: Ben kanaat etmek ve yuce Allah'ın
mahlûkatına yaptığı rızık taksimatına razı olmakla ona karşı koydum.
7. Gosteriş yapmak ve insanların ovgusunu elde etmek kapısı: Ben
samimiyet ve ihlas ile ona karşı koydum.
8. Cimrilik kapısı: Ben insanların elinde bulunan şeylerin yok
olacağına ve yalnız Allah (c.c) katından olan şeylerin kalacağına
inanarak ona karşı koydum.
9. Kibir kapısı: Ben alcak gonullu olmakla ona karşı koydum.
10. Tamah kapısı: Ben Allah'ın (c.c) hazinesinde bulunan
rahmetine guvenmek ve insanların elinde bulunan şeylere goz dikmemek
suretiyle ona karşı koydum.
"Mu'min ve kafirin şeytanları karşılaşırlar. Bir de ne gorsunler;
kÂfirin şeytanı yağlı, Şişman ve kuvvetli idi. Mu'minin şeytanı ise
pek zayıftı, sacı keceleşmiş, tozlanmış ve cıplak idi. KÂfirin
şeytanı, mu'minin şeytanına - Sana ne olmuş, bu kadar zayıflamışsın,
dedi. O, şu cevabr verdi. - Ben oyle bir adamın yanında bulunuyorum
ki, yemek yediğinde Allah'ın ismini anar. Boylece ben ac kahrım. Su
ictiğinde yine Allah'ın ismini anar. Ben susuz kalırım. Elbise
giydiğinde Allah'ın ismini anar. Ben yine cıplak kalırım. Sacına yağ
surduğunde Allah'ın ismini anar. Boylece benim sacım kecelenir. Sonra
kÂfirin şeytanı şoyle dedi: - Fakat ben oyle bir adamla beraber
yaşıyorum ki, bunlardan hicbirini yapmaz. Ben, yemesinde, icmesinde
ve elbiselerinde onlara ortak oluyorum.
" Şeytandan korunma vesilelerinden birisi de, halis, helal mal
olsa bile doyasıya ve tıka basa yemekten sakınmaktır. Yuce Allah
şoyle buyurmuştur:
"Yiyiniz iciniz, fakat israf etmeyiniz." (A'rÂf, 31)
Hz. Peygamber (s.a. v) şoyle buyurmuştur:
"Doğrusu şeytan insanoğlunun damarında kan gibi dolaşır, Oyle
ise siz ac kalmak suretiyle onu damarlarınıza . sıkıştırınız"
(BuhÂrî: Ahlc'dm 21; MusHm: SelÂm 23, 25.) (Ahmed b. Hanbel: Musned,
III, 156)
Şeytandan korunma carelerinden birisi de Kur'Ân'ı okumak,
Allah'ı (c.c) zikretmek ve tevbe etmektir. Cunku Hz. Peygamber (s.a
v) bu hususta şoyle buyurmuştur:
"Şeytan, hortumunu ademoğlunun kalbinin ustune koyar. Eğer o,
Allah'ı anarsa hortumu geri ceker. Şayet insanoğlu Allah'ı unutursa
onun kalbine girer." (İbn Ebi_DunyÂ)
Bu carelerden birisi de işlerinde acele etmemek ve sabretmektir.
Hz. Peygamber (s.a.v) şoyle buyurmuştur: `"Acele, şeytandandır.
Sabretmek Allah'tandır." (Tirmizı: Birr, 66)
Şeytanın şerrinden ve entrikalarından sakınmak icin, İslÂm
dininin tavsiye ettiği careleri ve işleri yapmak gerekir.

__________________