Ruya kimi zaman mujdedir muminlere, kimi zamansa uyarı… Allah’tan hayır dileyenlere, Rahman isminin tecellisi ile Allah; bir ruya ile bile uyanıklığı nasip eder. Uyarı ve ardından gelen yıllarca surecek bir uyanıklık ve kurtuluş icin surekli tovbe ve bitmez bir gayret…

İşte yaşanmış olayda bu var… yapılanların hesabı soruluyor, bu ruyada sahibine…


Muğla'nın Milas ilcesinde yaşayan orta yaşlı bir adam, bir gece, hayatının akışını değiştiren dehşetli bir ruya gorur.

Ruyasında adam kendi olumunu gormuştur. Oldukten sonra, vucudu teneşirde yıkanmış, kefelenmiş ve mezara defnedilmiştir.

Ruya cok net ve berraktır. Adam mezara konulup yapılan dualar ve okunan Kur'an-ı Kerim ile birlikte uzeri topraklandıktan sonra, kapkaranlık bir yerde yapayalnız kalır. Bir muddet sonra bulunduğu kabrin sağ tarafından bir menfez acılır ve iceriye iki kişi girer. Bunlar kendilerinin kabirdeki sual melekleri olan "Munker ve Nekir" olduğunu soylerler.

Bu melekler, adamı alıp bulunduğu menfezden gecirerek başka bir yere gotururler. Goturdukleri yerde adamın onune hemen bir terazi ve yanına da bir miktar uzum koyarlar. O sırada karşıdan gelen bir adam belirir. Munker ve Nekir, Milaslı bu ciftciden, karşısındaki adama uzum satmasını soylerler.

"Olctuğunuz zaman durust olun, tam olcun. Doğru terazi ile tartın. Bu hem ticaretiniz icin daha hayırlı, hem de akibet yonunden de daha guzeldir." (Kur'an-ı Kerim, İsra; 35)

Munker ve Nekir melekleri adamın sağ ve solunda muhafız gibi durarak satışa nezaret ederler. Kendisinin alış-veriş sırasında tartıda cok az bir haksızlık yaptığını goren melekler, onu hemen tezgÂhın başından aldıkları gibi cok buyuk bir kapının yanına getirirler. Kapı, kale kapısı gibi cok buyuktur. Kapının yanına gelir gelmez kapı kendiliğinden acılır.

Ruya sahibinin o anda gorduğu manzara cok korkunctur. Kapının obur tarafında muthiş bir yangın ve alevlerin icerisinde cayır cayır yanan insanlar vardır. İnsanlar bir taraftan yanmakta, bir taraftan da vucutları tazelenmektedir. Yanan insanların cıkardıkları canhıraş feryatlar, yurek dayanacak gibi değildir.

Munker ve Nekir melekleri, adama bu dehşetli manzarayı gosterdikten sonra, tekrar bir meydanın ortasına getirirler. Kendisine, biraz once alışveriş sırasında işlediği sucun cezasının demin gorduğu gibi yanarak mı, yoksa başka bir şekilde mi verilmesini istediğini sorarlar.

Adam, gorduğu o muthiş yangın manzarasındaki dehşetten ve bundan daha buyuk bir ceza olamayacağı duşuncesiyle ateşe razı olmayıp bir başka cezaya razı olduğunu soylemesi uzerine, birden bire vucudunda yuzlerce derece bir hararetin baş gosterdiğini butun dehşetiyle hisseder. Dayanılmaz bir ıstırap, cekilmesi mumkun olmayan acı ve azap başlamıştır. Adamcağız, cektiği acının tesiriyle avazı cıktığı kadar feryad ve figan etmektedir.

(Ruyadan gercek hayata, yani ruyayı goren adamın evine donduğumuzde, adam hakikaten de avazı cıktığı kadar bağırmakta, ortalığı ayağa kaldırmaktadır. Vakit gece yarısıdır. Adamın karısı ve bitişik odadaki iki yetişkin oğlu bu korkunc cığlıklara uyanırlar. Sesler mahalleyi de inlettiğinden konu-komşu purtelaş adamın evinde toplaşırlar. Adam ise hÂl cığlık cığlığa feryada devam etmektedir. Herkes uğraşmakta fakat adamcağız bir turlu uyandırılamamaktadır.)

Donelim tekrar ruyaya... Adamın icine duşen yangından vucudu fokur fokur kaynamakta ve acı icinde kıvranmaktadır. Cektiği acı tahammul sınırının cok otesindedir.

Bir muddet gectikten sonra, Munker ve Nekir'in işaretiyle ceza sona erdirilir ve adam cağrılarak şoyle denilir.

"İşte gordun ve anladın ki, dunyada yapılan ufacık bir hatanın, adaletsizliğin ahiretteki cezası bu. Şimdi seni hayata, yaşadığın dunyaya iade ediyoruz. Bundan sonra hayatını bu gerceğe gore tanzim et. Katiyyen en kucuk dahi olsa bir haksızlık, adaletsizlik yapma!"

Bu musaadeden sonra, adamcağız ruyasından gozleri yerinden fırlamış, beti benzi atmış, kan ter icinde uyanır. Ama bundan da onemlisi, adamın yuzunde, etrafını cevreleyen mahalle halkını hayret ve şaşkınlık icinde bırakan bir goruntu vardır. Siyah saclı bu adamın butun sacları, biraz once ruyada gorduklerinin dehşetinden bir anda bembeyaz olmuştur. Evet bembeyaz!...

Milaslı bu adamı gorup hadiseyi nakledenlerin ifadesine gore, şimdi artık o, dehşetin aklaştırdığı saclarıyla hayatını kılı kırk yaracasına hassas yaşamakta, bundan sonraki menzili olan kabir aleminde kendisine faydası olacak salih amellerin, guzel, hayırlı işlerin peşinden koşmaktadır...

Unutmayalım! insanın dunyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o buyuk gun mutlaka gelecektir. Kabir bizim icin kıyamete kadar bekleyeceğimiz bir durak ve Munker Nekir meleklerinini sualleriyle ilk imtihanı vereceğimiz yerdir..

__________________