Bir bebek bir yaşına girerken ağzında emzik değil, kurşun taşıyorsa orası Gazze’dir. Bebeklerin uykulu gozleriyle annelerinin memelerini ararken, kor gibi yanan namluları emmeye başladıkları yerin adı Gazze’dir.



Yağmur bir futbol sahasında cocuğun atacağı golleri yutmak icin sırada beklerken, cocuğun celimsiz vucudunu kurşun yağmurları yutuyorsa orası Gazze’dir.

Okula gitmek icin erkenden kalkmış ve saclarını oren annesinin parmaklarından sızan merhameti kana kana icen kız cocuğu, henuz evinden cıkmamışken damlarına duşen bir bombayla birlikte duvarların altında kalıyorsa orası Gazze’dir.



Cocuk bir varilin arkasına sığınmaya calışırken, kurşun once saklanıp, cocuk kafasını uzattığı anda alnından sobeliyorsa orası Gazze’dir.

Okulun bahcesinde ip atlayan kız cocuğu tam gokyuzune yukselmişken, kurşunlar gri kanatlarıyla gelip kızı başka goklere kacırıyorsa orası Gazze’dir. Artık dunyanın neresinde bir cocuk olurse orası Gazze’dir.



Gazze, cocukların olduğu yerlerin adıdır bundan boyle.

Bir cocuk sıtmayla, tuberkulozla, yuksek ateşle ve daha bilmem hangi hastalıkla olurse olsun, olduğu yer neresi olursa olsun, biz oraya Gazze diyeceğiz.



Duvarların cepecevre sardığı bir olum kampına donuşturulen Gazze’de, cocuklar olmeye devam ettiği surece hicbir masal tamamlanamayacak, hicbir cocuk şarkısı melodisini bulamayacak, hicbir oyunun sonu gelmeyecek, hicbir top zıplamayacak, hicbir tebeşir tahtaya yazmayacak.



Cocukluk dunyasına dair hicbir renk gercek yuzuyle insanların gozune gorunmeyecek bundan boyle.

Cocuklar eksildikce, eksilecek herkes ve her şey…

Bir Adam Girdi Şehre Koşarak, Tarık Tufan (Sayfa 47)

__________________