Musluman Butun Kalbiyle Allah’a Teslim Olur


Teslimiyet icin imani olgunluk neden gereklidir?
Teslimiyet eksikliği nicin insanı yıkıma surukler?



Kesin bilgi ile iman etmenin en buyuk şartı olan teslimiyet, Yuce Allah’ın ve ahiretin varlığına, aklı, kalbi ve vicdanıyla kesin olarak kanaat getiren her insan icin cok kolay kazanılacak bir ozelliktir. Cunku Yuce Allah insanın fıtratını Zatına sevgi, inanc, guven ve bağlılık duyulmasına yatkın şekilde yaratmıştır. Bu nedenle asıl zor ve insanın fıtratına aykırı olan Yuce Allah’a teslim olmamaktır. Her turlu eksiklikten munezzeh olan Rabbimiz, bir rahmet ve şifa olarak indirdiği Kuran’da bu fıtrat uzerine yarattığı kullarına teslimiyet kazandıracak ve muminlerin teslimiyetini artıracak ahlak ozelliklerini de bildirerek, kullarının uzerinden zorlukları almış ve bu şekilde onlar icin dunya hayatındaki imtihanı kolay hale getirmiştir.



Teslimiyet Eksikliği İnsanı Buyuk Bir Yıkıma Surukler

İman eden insanla, tam iman etmemiş bir insan arasındaki en buyuk farklardan biri teslimiyettir. Bu farkı belirleyen ozellikler şunlardır:

Tam teslim olmayan bir kişi kendisini besleyenin, buyutenin, sahip olduklarını verenin Yuce Allah olduğunu kavrayamamıştır. Yanlış bir zanna kapılarak cevresindeki insanların ve olayların onu sahip olduğu duruma getirdiğini sanmaktadır.

Teslimiyetsiz bir kişi icin hayat bir karmaşadır. Kendisi de dahil olmak uzere, etrafındaki herşeyin tesadufler sonucunda işlediğini sanır. Bu durumda hicbir zaman gercek bir guvenlik ve huzur duyamaz. Cunku her an başına bir şey gelebilir, onu uzecek olaylar olabilir.

İman etmenin kalbe verdiği huzurdan yoksun olan kişi, zamanının onemli bir bolumunu gelecekle ilgili endişeler duyarak gecirir. Sağlığını yitirmesi, işten atılması, cevresinde bulunan bir insanın yaşamını yitirmesi gibi henuz gercekleşmemiş ama gercekleşme ihtimali olan yuzlerce, hatta binlerce konuyu duşunerek, hayatının kotu olacağı kaygısını taşır. Her biri icin ayrı ayrı endişelenmek durumunda kaldığı icin kişi, karamsar, gelecek korkusu taşıyan, psikolojik saplantılar sahibi biri haline gelir.

Karamsar ruh hali, teslimiyetsiz kişinin fiziksel goruntusune de yansıyarak olduğundan daha yaşlı, sağlıksız bir bedene, mat ve donuk bakışlara sahip olmasına neden olur. Ayrıca tum bu sebepleri bağımsız ve kontrolsuz zannettiği icin farkında olmadan yuzlerce bağımsız faktoru ilah edinerek Yuce Allah’a şirk koşar. (Allah’ı tenzih ederiz.) Şirk ise Yuce Allah’ın asla affetmeyeceğini bildirdiği cok buyuk bir gunahtır. (Nisa Suresi, 48)

Başlarına gelen olayların Allah’tan olduğunu duşunmeyen bu kişiler, karşılarına cıkan tum aksaklıkları ve sorunları kendilerinin cozeceklerini sanarak muthiş bir sıkıntıya girerler. Oysaki her ne yaparlarsa yapsınlar, Allah dilemedikce hicbir konuya cozum getirmeleri mumkun olmaz. Cozum bulduklarında, bu da yine ancak Allah’ın emri ile gercekleşir. Bu nedenle teslimiyetli bir insan, tum cozumleri dener, elinden gelen tum gayreti gosterir, ancak sonucu yaratacak olanın Allah olduğunu bildiği icin, bunları huzur ve rahatlık icinde yapar.
Yuce Allah’a guvenmeyen, O’nu dost edinememiş, kaderini kendisinin cizdiği (Allah’ı tenzih ederiz) yanılgısına kapılan bu insanlar, aslında teslim olamamanın getirdiği karanlık ruh hali ile cehennem ortamının benzerini cok değer verdikleri dunyada yaşamaya başlarlar. Onların bu yanlış zanları ve direnmeleri nedeniyle hem dunyayı hem de ahireti kaybettikleri bir Kuran ayetinde şoyle bildirilir:

“İnsanlardan kimi, Allah’a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yuzu ustu doner. O, dunyayı kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu, apacık bir kayıptır.” (Hac Suresi, 11)

Sayın Adnan Oktar Allah’a teslimiyetin onemini anlatıyor

ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi, 24. ayet; şeytandan Allah’a sığınırım. Cenab-ı Allah diyor ki; “De ki: ‘Eğer babalarınız, cocuklarınız,” yani aileye insanlar titizdir ya, “kardeşleriniz, eşleriniz,” karısıysa kocası, kocasıysa karısı, “aşiretiniz,” arkadaş cevresi, “kazandığınız mallar,” ticaret, insanların en cok kafayı taktığı konulardan birisi, “az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret,” hep az kar getireceğinden cekiniyor insanlar, “ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah’tan, O’nun Resûlu’nden,” yani Allah’ın Mehdisi olan Peygamberimiz (s.a.v.)’den, “ve O’nun yolunda cehd etmekten,” yani Allah yolunda İttihad-ı İslam’ı oluşturmak icin gayret etmekten, “daha sevimli ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin.” Olum sizi alıp goturunceye kadar. “Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez” diyor Allah. Musluman ne yapacak? Butun bu sayılanları kenarda bırakıp, butun kalbiyle Allah’a teslim olup, Allah yolunda cehd edecek, gayret edecek; İttihad-ı İslam icin, Muslumanların birliği icin, Turk-İslam Birliği’nin asrımızda oluşması icin gayret edecek, inşaAllah. Kuran bunu farz kılmış, Allah bunu farz kılmış ayette. (Sayın Adnan Oktar’ın 12 Mart 2012 tarihli A9 TV sohbetinden)



Muslumanların Allah’a Guven ve Teslimiyeti Tamdır

Mumin, her işin Allah’a ait olduğunu bilir. Herşeyin bir amac ile yaratıldığından, her olayın hayır ve hikmetle sonuclanacağından emindir. Her bir varlığın, gercekleşen her olayın, Allah’ın bilgisi dahilinde olduğuna iman etmiştir. Yuce Allah, ayetlerinde şoyle buyurmaktadır:

“O’nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hicbir canlı yoktur.” (Hud Suresi, 56)

“Goklerde ve yerde bulunanlar O’nundur; hepsi O’na ‘gonulden boyun eğmiş’ bulunuyorlar.” (Rum Suresi, 26)

Mumin, Allah’a dayanıp guvenmekle Allah’a tevekkul etmiş olur. Tevekkul eden kişi, Allah’ı vekil kılmıştır. Allah’a yonelip, O’na dua edip, tevekkul ettikten sonra, endişe edecek hicbir şey olmadığını bilmektedir. Allah, mumin icin mutlaka en hayırlı sonucu oluşturacaktır. Kuran’daki, “Allah’a tevekkul et, vekil olarak Allah yeter” (Ahzab Suresi, 3) hukmuyle Rabbimiz muminlere bu guvenceyi vermektedir.

Allah’a guvenen, kendisini O’na teslim eden insan, nefsinin ve şeytanın kışkırtmalarından da korunmuş olur. Kuran’da bu gercek, “Gercek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkul edenler uzerinde onun (şeytanın) hicbir zorlayıcı-gucu yoktur” (Nahl Suresi, 99) hukmu ile haber verilmektedir.

Allah’ı takdir edebilen bir insan, zaten Allah’tan başka Kendisi’ne guvenilecek, Kendisi’nden yardım beklenecek başka bir varlık olmadığını da bilmektedir. Vekil kılınmaya layık olan, Kendisi’ne tevekkul edene mutlaka yardım edecek olan yalnızca Allah’tır. Allah’tan başka Yaratıcı, yardımcı ve vekil yoktur.

Teslimiyet İmani Olgunluk Gerektirir

Yuce Allah’a teslim olmak, “Muminler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yurekleri urperir. O’nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkul ederler.” (Enfal Suresi, 2) ayetiyle bildirildiği gibi imani olgunluğa erişmiş muminlerin onemli bir ozelliğidir. Cunku;

Teslimiyet, Allah’tan cok korkmak, O’na her şeyden ve herkesten cok bağlanmak ve O’nu cok sevmekle mumkundur. Bir insanın Allah’a gercek anlamda teslim olması ise ancak, kendisine yalnızca Allah’ı dost ve veli edinmesi ile mumkun olabilir.
Yalnızca kamil iman sahipleri kendileri de dahil olmak uzere tum varlıkların Allah’ın denetiminde olduğunu, her şeyin tek Yaratıcısı, tek sahibi ve tek hakiminin Yuce Allah olduğunu kavrayarak O’na teslim olmanın huzurunu yaşarlar.

İmani olgunluğa erişmiş bir mumin, her insanın Rabbimiz’e muhtac olduğunu bilip, Allah’ın hicbir şeye ihtiyacı olmadığını ve her işi bir kader ile yarattığını anlayarak kendi bedenini ve ruhunu Allah’a emanet eder ve tam teslim olur.
Kamil iman sahipleri hayatları boyunca karşılarına cıkan her olayın Allah’ın izni ile gercekleştiğini ve tum bunların ozel hikmetlerle yaratıldığını bilirler. Bu nedenle de her ne olursa olsun, teslimiyetli tavırlarından taviz vermez ve her zaman icin Allah’a karşı boyun eğici, itaatli ve şukredici bir tavır icerisinde olurlar. Muminlerin bu tavırları ise, Yuce Allah’ın beğendiği ve razı olduğu Kuran ahlakının en guzel bicimde yaşanmasına vesile olur.



Allah, insanları hayatları boyunca kaderlerinde belirlediği bircok olayla dener. Bu olaylara tevekkul edenler, Allah’ın hoşnutluğunu ve sevgisini kazanırlar. Tevekkulsuz davrananlar ise, hem dunyada sıkıntı, huzursuzluk ve mutsuzluk yaşarlar, hem de ahirette sonsuz bir azapla karşılık gorurler. Tevekkulun insan icin hem dunyada hem de ahirette buyuk bir kazanc ve kolaylık olduğu cok acık bir gercektir. Allah, tevekkulle ilgili sırları muminlere vererek onların uzerinden zorlukları almış ve onlar icin dunya hayatındaki imtihanı kolay hale getirmiştir.


Sıkıntılardan Kurtulmak İcin Yuce Allah’a Teslim Olmak Gerekir

Sorunlar, acılar, zorluklar, beklentiler ya da istekler birbirlerinden ne kadar farklı olursa olsun, dunyanın dort bir yanındaki tum insanların sıkıntılarının cozumu tektir. Cozum Allah’a yonelmek, Allah’ı cok sevip, Allah’a guvenip, herşeyi Allah’tan istemektedir. Olayların icinde kaybolup bir cıkış yolu aramaktansa, cozum o olaydan dışarı cıkıp, sonucunu ve yardımı Allah’tan beklemektedir. Unutmamak gerekir ki;

Allah bir kimseyi severse, onu dilediği herkese sevdirir.
Allah bir kimseye rahmetini, nimetini acarsa; tum dunyada, tum insanlarda ona karşı rahmetiyle ve nimetiyle tecelli eder.
Bir insan Allah’ın koruması altında olursa, kimse ona zarar vermeye guc getiremez.
Allah bir kimseye mutluluk, neşe, huzur, bereket verirse, hicbir şey ya da hicbir insan, bunları engellemeye guc yetiremez.
Allah bir insanın yolunu acarsa, bir kişiye kolaylık dilerse, hicbir olay ya da hicbir insan bu yolu kapayamaz.
Dunya uzerinde her nereye gidilirse gidilsin, Allah’tan bağımsız, canlı cansız hicbir varlık yoktur. Herşey ve herkes Yuce Rabbimiz’e boyun eğmiştir. Her biri, her an Allah’ın emrine uymakta ve Rabbimiz’in buyruğunu yerine getirmektedir. İşte, dunyanın en buyuk sorunlarıyla, acılarıyla ya da sıkıntılarıyla yuzleşen bir insanın dahi, bu kesin ve değişmez gerceği asla unutmaması gerekir.

Bir insan bu gerceği bildiği ve bu gerceğe inanarak yaşadığı takdirde; sorunlar, konular her ne olursa olsun, gercek cozumun bilgisinin şuurunda olacaktır. Allah’a teslim olup Allah’ı dost ve vekil edinmekten, Allah’a guvenmekten, Allah’tan yardım istemekten ve Allah’ın en guzelini yaratacağından emin olmak, herşeyin tek ve kesin cozumudur. Elbetteki insan fiili olarak elinden gelen her yolu deneyecek, tum sebeplere sarılacak, gucunun yettiği en fazla cabayı harcayacaktır. Ama bunların sadece birer dua mahiyetinde olduğunu asla unutmayacak ve cozumun yalnızca Allah’a yonelmek ve teslim olmak olduğunu bilecektir. Allah Kuran’da pek cok insanın zaman zaman gaflete duştuğu bu onemli gerceği kullarına şoyle hatırlatmaktadır:

“… Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne guzel mevla ve ne guzel yardımcı.” (Hac Suresi, 78)

Muminlerin imtihanı Allah’tan bir rahmet olarak cok kolay yaratılmıştır. Fakat bu kolaylık yalnızca samimi iman eden ve kadere tevekkul edenler icindir. Hakkıyla iman eden, samimiyetle Allah’a teslim olan bir Musluman, karşısına cıkarılan goruntulerin surekli değişmesini ibretle, heyecanla, şukurle, tefekkurle seyreder. Koltuğa oturup bir filmi seyreden kişinin rahatlığı icinde, onun icin hazırlanmış olan kaderi guven ve sevincle takip eder. Bazen hareketli, bazen urkutucu, bazen nefse hoş gelen, bazen sakin goruntulerden oluşan bu kader goruntulerinin tamamında bir iman zevki, iman heyecanı vardır. Urkutucu goruntuler, ozel hazırlanmış goruntulerdir. En ince detayına kadar planlıdır. Ama sonucta bunların tumu Allah’ın bilgisi dahilinde ve O’nun kontrolundedir.
(makale harun yahya)

__________________