Semavi dinlerde, cennete gitmenin yolu "iyi kul" olmaktan geciyor. Bu dunyada yaptıklarına karşı mukafat olarak muminlere sunulan cennet, kutsal kitaplarda farklı anlatılıyor. Nerede olduğu ve oraya kabul edilmenin şartları uc dinde de değişik ele alınıyor.


İslamiyet'te cennet, bir şeyi ortmek, gizlemek anlamına gelen "cenn"
kokunden turemiş bir isimdir. Nimetleri gizli olduğu ya da dunya bahcelerine benzetildiği icin bu ismi aldığı kabul edilir. Kuran'da cennetin adı, sakinl rinin goz ve gonul zevkini doyuracak bir bahcenin adı olarak gecer. Kuran'da, karşılaştırma ve tercih imkanı vermek icin, cennet nimetleri ile cehennem azabı hemen hemen butun ayetlerde beraber anlatılır. Ancak bu ayetlerden bile cennetin tam bir tablosunu oğrenmek mumkun değildir. İslam araştırmacıları, Kuran'da, sadece tasvir ve temsillerle anlatılan cenneti, bu dunyada kimsenin gercek anlamıyla kavrayamayacağını; Hz. Peygamber'in bile, bir hadisinde "salih kullarıma oyle nimetler hazırladım ki; ne goz gormuş, ne kulak işitmiş, ne de beşerden birinin hatırından gecmiştir" dediğini belirtiyorlar. Bu hadisten, cennetin nimetleri tasvir ve temsil edilse bile, bunun sadece ebedi alemi zihne yaklaştırmak icin olduğunu, anlamamız gerekiyor.

Cennette neler var?

Kuran, cennetin nasıl bir yer olduğunu tasvir ederken kolayca
anlaşılabilmesi icin dunyevi bir anlatım şekli kullanıyor. Cennetteki nimet
ve imkanların, dunyadaki gibi bitip tukenen cinsten olmadığına dikkat
cekiliyor. Orada su, sut, şarab ve bal ırmakları, meyvesi kolay toplanan bol ağaclar, altın tabaklar ve kadehler, gozlerin hoşlanacağı, gonullerin
ozleyeceği ne varsa, turlu turlu meyvalar, hurmalıklar, nar ağacları,
salkımları sararmış muz ağacları, ceşit ceşit kuş etleri bulunuyor. Cennetle ilgili bu bilgileri, Muhammed suresinin 15., Zuhruf suresinin 70-73. ayetleri, Saffat suresinin 41-42. ile 43-47. ayetlerinde bulmak mumkun.

Kuran yorumcularına gore, cennette acıkma duygusu olmayacak; meyveler sadece lezzet icin yenecek. İman edip guzel işler yapan erkek ve kadınları ayrıca, Adn cennetlerinde akan ırmaklar, tahtlar, altın bilezikler, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler bekliyor. (Kehf suresi 18/30-31. ayetler; Tevbe suresi 72. ayet; Zumer suresi 20. ayet).

Kuran'da, cennetin nimetleri anlatılırken, "akan ırmaklar" tabiri sıkca
tekrarlanıyor. Bu anlatımdan, ozellikle su icin cile ceken col insanına
hitap edildiği anlaşılıyor. Ancak Kuran'da anlatılan cennet nimetlerinin
ayrıntıdan cok, ozet olduğunu unutmamak gerekiyor. Cunku zevk ve lezzet anlayışı bolgelere ve iklimlere gore değişebiliyor.

Kuran, cennetin sadece maddi değil, manevi nimetlerinden de sozediyor.
İnşikak suresi 6. ayet, Tevbe suresi 72. ayet, Fecr suresi 27.-30. ayetler,
Kıyamet suresi 20.-23. ayetler, Mutaffifin suresi 15. ayet ve Yunus suresi
26. ayetlerinde gecen manevi nimetler; Allah'a kavuşmak, Allah'ın rızasına ulaşmak ve Allah'ı gormek olarak belirtiliyor. Fakat, Allah'ın gorulmesi konusunun ayetlerde acık olmaması, Kelamcılar (Mutezile) ile Ehl-i Sunnet arasında tartışmalara sebep olmuştur. Ehl-i Sunnet alimleri cennette Allah'ın goruleceğini kabul ediyorlar. Yukarıda adı gecen surelerden Yunus suresinin 26. ayeti şoyle: "İyi ve guzel davranışlarda bulunanlara en guzel mukafat yani cennet ile daha da fazlası olarak Allah'ın cemalini gormek var..."

Kuran, cennete gitmek isteyenlerin, dunyada makbul işler yapması gerektiğini bildiriyor: (Secde suresi 17. ayet: "İşte onların dunyada yaptıkları makbul işlere mukafat olarak gozlerini aydın edecek, gonullerini ferahlatacak hangi surprizlerin, hangi nimetlerin saklandığını hic kimse bilemez." Secde suresi 19. ayet: "İman edip, guzel ve makbul işler işleyenlere, yaptıklarına karşılık konukluk olarak Me'va Cennetleri vardır.")

Cennet ne zaman yaratılacak?

İslam araştırmacılarını meşgul eden konulardan biri de, cennetin şu anda var olup olmadığı. Ehl-i Sunnet uleması, cennetin yaratıldığını ve şu anda mevcut olduğunu kabul ediyor. Fakat onlara gore, cennet, dunyada gozlerden saklanmıştır. Bu goruşlerine destek olarak da, Bakara suresinin 35. ayetini ("Ve dedik ki: 'Adem' Eşinle birlikte cennete yerleşin, oradaki nimetlerden istediğiniz şekilde bol bol yeyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın. Boyle yaparsanız zalimlerden olursunuz.' "), Ta-Ha suresinin 118-119. ayetlerini (" 'Sen cennette asla aclık cekmeyecek, asla cıplak kalmayacaksın. Orada asla susuzluk cekmez ve guneşin kavurucu sıcağına maruz kalmazsın' ") ve Al-i İmran suresinin 133. ayetini ("Rabbiniz tarafından bir mağfirete, genişliği goklerle yer kadar olan ve muttakiler icin hazırlanmış olan bir cennete doğru yarışırcasına koşuşun.") gosteriyorlar.

Buna karşın Bakara suresinin 35. ayetini yorumlayan bazı yorumcular ise, Hz. Adem'in yaşamı anlatılırken bahsedilen cennetin dunyada bir bahce olduğunu, cunku Hz. Adem'in dunyada yaratıldığını soyluyorlar. Ta-Ha suresindeki ayetlerde gecen, guneşten kavrulma, susuzluk cekme hisleri de dunyada yaşanacağından Adem'in yaşadığı cennet bu dunyada olmalıdır.

Hz. Adem'in dunyadaki cennette yaratıldığını kabul edenlerden biri de, bu konuda goruşlerine başvurduğumuz Marmara Universitesi İlahiyat Fakultesi Din Eğitimi oğretim uyesi Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı. "Cennet, bostan anlamına gelir. Baktığın zaman toprak gorulmeyecek kadar ağac ve meyve ile ortulu yer, demektir" diyen Prof. Dr. Bayraklı'ya gore, oldukten sonra gideceğimiz cennet yaratılmadı. Cunku Allah Hz. Adem'i topraktan yarattığını soyluyor; bu nedenle cennette ne toprak ne de şeytan ve gunah olur. Hz. Adem'in Arabistan'da Mekke'de yaratıldığını soyleyen Prof. Dr. Bayraklı şu bilgileri veriyor:

"Allah, Hz. Adem'i yeryuzunde yarattım, diyor. Yeryuzunun neresinde olduğunu ise ilk mabedin Kabe olduğunu bildiren ayetten anlıyoruz. İlk mabedi yapan da Hz. Adem. Adem ile Havva'nın cennetten kovulma olayı ise, Allah'ın ceza olarak Arabistan'ı cole cevirmesi demek. Cole donme olayı sırasında Hz. Adem ile Havva birbirini kaybediyor. Yıllarca yalnız yaşıyorlar. Daha sonra Arafat dağında buluşuyorlar. Cennetten indirilme olayı yok. İndirilme olgusu cennetin cole cevrilmesidir."

Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı, ayrıca Allah'ın cennet ve cehennemi bu dunyada kurulacağını bildirdiğini de soyluyor ve ekliyor:

"İbrahim suresi 48. ayette 'o gun (kıyamet gunu) yer başka bir yere, gokler de başka goklere değiştirilir', deniyor. Yani, kıyamet kopunca bu yeryuzu ve gokyuzu kanunları başka ebedi kanunlara donuşturulerek yine aynı gok ve aynı yer olacak. Bir başka ayette, bu cennetin genişliği ve buyukluğu, gokler ve yer kadar olacaktır, diyor. Bu ayetlerden cennetin başka bir mekanda değil, dunyada olacağını anlıyoruz."

Mutezile mezhebine gore de, cennet ve cehennem henuz yaratılmamıştır. Bazı bilginler cennetin, bu dunyanın yerine inşa olunacağını soylerken, bazılarına gore cennet goktedir. Buna delil olarak da Necm suresi 14-15. ayeti gosteriyorlar. ("Onun bir başka inişini Sidretu'l-Muntehanın yanında gormuştu. Me'va cenneti de onun yanındadır.") Ancak İslam araştırmacılarına gore, Sidre'nin ne olduğu aydınlığa kavuşmuş değil. Suleyman Ateş'e gore, Hira yakınında bir ağac ve Peygamberimiz Cebrail'i ilk defa bu ağacın yanında gormuştur. Bu sırada Cebrail ile beraber cennet de kendisine gosterilmiştir.

Kuran'a gore, cennetin genişliği gokler ve yer kadardır (Al-i İmran suresi 133. ayet; Hadid suresi 21. ayet) ve 7 tabakası vardır. Bunlar; Daru'l-Celal, Daru's-Selam (selamet yeri, cennetin ikinci katı), Cennetu'l-Meva, Cennetu'l-Huld, Cennetu'n-Naim, Cennetu'l-And ve Cennetu'l-Firdevs'dir.

Cennet ile ilgili tartışma konuları arasında cennetin surekli olup olmadığı da bulunuyor. Ehl-i Sunnet'e gore, cennet de cehennem de ebedidir. Ayrıca Kuran'a gore, cennet, yalnızca nimet ve huzur yeri değildir. Yasin suresi 55. ayette cennette iş ve meşgale olacağı belirtiliyor. Ancak bu işin eğlendirici olacağı da vurgulanıyor.

Yahudilik'te cennet

Tevrat'ta acık secik bir cennet kavramı yer almıyor. Yahudiliğin ilk donemlerinde, oldukten sonra bir muhakemeye tutulunacağı inancı yoktu. Buna karşın, iyi ya da kotu, butun insanların oldukten sonra "Şeol" adı verilen yere gideceklerine ya da ruhlarının hep mezarda kalacağına inanılıyordu. Tevrat'ta kıyamet ve berzah'tan sozediliyor ancak olumden sonra ruhun ne olacağına değinilmiyor.

Tevrat, olum sonrasından bahsetmezken; Tevrat'tan sonra Yahudiliğin en buyuk kanun ve siyaset kitabı olan Talmut'ta cennet ve cehennem uzerine bircok soz bulunuyor. Buna gore, kotulerin pek azı ebedi olarak Ge-Hinom (cehennem)'da kalacak, otekiler 12 ay azap cektikten sonra Aden'e girecekler.

Tevrat'ta kesin bir cennet-cehenem kavramının olmayışı, musevilerde mukafat ve ceza olarak her ne varsa hepsinin bu dunyaya ait olduğu, her şeyin hesabının bu dunyada goruleceği, obur dunyaya hicbir şey bırakılmayacağı inancını yaygın kılmıştır. Bununla beraber Talmut, bu dunyadaki ceza yanında, iyi kişilerin oteki dunyada yaptıkları iyiliklerin karşılığını goreceklerini bildiriyor. Bu iyi kişilerin ahirette goreceği mukafat ise genel olarak sonsuz hayattır. Yine musevi inancında, cennet, mahşerin sonunda azizlere acılacaktır ve Allah da orada bulunmaktadır. Yahudilik'te Yahve bahcesinden cok sozedilir. Bu sozcuk, Allah'ın yarattığı cennetin kendine has yuksek ağacları bulunan guzel bir bahce olarak anlamlandırılır.

Hıristiyanlık'ta cennet

Tevrat'ta olduğu gibi, İnciller'de de acık bir cennet anlatımı bulunmaz.
Hıristiyanlık'ta cennet anlayışı, ozde, Hz. İsa ile yaşama anlamını taşır.
Hıristiyan anlayışına gore, kurtulmuşlara mahsus hayat, Mesih'le arkadaşlık, onun ruhunun ışığında Allah'ın dediklerini yaparak onun yakın huzurunu hissetmektir. Hıristiyanlar, Hz. İsa'nın yakın bir gelecekte yeryuzune ineceğine, ondan once de Deccal'in cıkacağına inanır. Hz. İsa'nın donuşu, kıyametin en buyuk işaretidir. Donuşle beraber yargılama zamanı da gelip catmış olacaktır.

Hıristiyanlık'ta cennet, genellikle guneş, ay ve yıldızların uzerinde
hareket ettikleri uc boyutlu, goklerin en yuksek katı olarak duşunulur.
Bunun yanı sıra cennet, Hz. İsa'nın geldiği ve tekrar donduğu yerdir. Markos İncili'nde "İmdi Rab İsa onlara soyledikten sonra goke alındı ve Allah'ın sağında oturdu" deniliyor. Hıristiyanların bir kısmına gore ise cennet, ruhani gokten bir derece daha aşağıdadır ve cennette yaşayanlar Allah ile karşılaşmayacaktır. Bir grup hıristiyan ise cenneti, Martyr'lerin (Hıristiyanlık'ta din uğruna oldurulmuş kişiler icin kullanılan terim) devamlı kalacağı ve ayrıca İsa ile birlikte dunyada hukum surecekleri yer olarak kabul eder.

Hz. İsa, cenneti tasvir ederken "bircok meskenler" tabirini kullanıyor.
Hıristiyanlık'ta genel olarak cennete giriş, tevbe eden gunahkar kimseyi
Allah'ın affetmesi şeklinde anlatılıyor. Bu şekilde cennete girenlerin ruhları, meleklerle birlikte Tanrı'nın sırlarını inceler ve yeryuzune tekrar
insanlığa, bilinmeyenleri cozmek uzere geri gelir.

Katolik inancında, cennetle cehennem arası bir yere ozellikle onem
veriliyor. İnsan ruhunun, cennete gitmeden once "berzah" denilen bir yerde kotuluklerden arınacağı kabul ediliyor. Peygamberler ve şehitler
dışındakiler Âraf'ta toplanır. Eğer suclu değillerse cennete girerler.
Katolikler buyuk ayinlerde Âraf'ta kalanlar icin dua ederler. Ortodoks ve
Protestan inancında ise Âraf kavramı yok.

Hıristiyanlığın bir başka mezhebi olan ve Teslis'e inanmayan Yehova
Şahitleri'ne gore ise cennet bu dunyadadır. Yeryuzunu ebedi olarak gorurler. İnanışa gore, cennet yeryuzunde ihya edildiği zaman İsa yine oluleri diriltme kudretini kullanacaktır. Yeryuzunde diriltilenler, yeryuzu
cennetinde ebedi hayat alma fırsatına nail olacaklardır.
__________________