
Bir gun Rasulullah (S.A.V.) Efendimiz Hz. Eyyub El-Ensarî"nin evinde ashabı ile sohbet ederlerken, dışarıdan:
- Ya Rasulullah! Gorulecek, halledilecek bir işim var. Halli icin iceriye girmeme musaade buyurur musunuz? diye bir ses geldi. Bu sesi işiten Rasulullah (S.A.V.) Efendimiz ashaba donerek:
- Bu sesin sahibinin kim olduğunu biliyor musunuz
- Allah ve Rasulu en iyi bilendir. Sesin sahibinin kim olduğunu bilmiyoruz ya Rasûlullah! dediler. Efendimiz:
- O, melûn îblîs"tir Allah"ın laneti O"nun uzerine olsun, buyurunca
Hz. Omer (R.A.) hemen yerinden fırlayarak:
Ya Rasûlullah! izin veriniz. O"nu hemen oldureyim, dedi.
- Dur ya Omer! Bilmez misin ki O"na belli hır vakte kadar muhlet verilmiştir. Buna kimse muktedir değildir. Oldurmeyi aklından cıkar, dedikten sonra şoyle buyurdu:
- Kapıyı acın, gelsin. O, buraya gelmek icin emir almıştır. Soyleyeceği sozleri iyice anlamaya calışınız".
Rasûlullah"ın izni uzerine acılan kapıdan melun îblîs iceri girdi. Gozleri yukarı doğru acılmış, kafası buyuk bir fil kafası gibi. şaşı, kose bir ihtiyar gorunumunde. îblîs:
- Selam sana ya Muhammedi Selam size ey Peygamber ashabı! diye selam verdi. İblîs"in selamını kimse almadı. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:
- Selam Allah"ındır ey mel"un! buyurarak, bize nicin geldin ya laîn? diye sordu.
İblis:
- Ben de buraya gelmekten cok rahatsız oldum. Allah-u Teala"nın, bir melekle; "Habibim Muhammed"e (S.A.V.) zeliline bir şekilde gidecek ve insanları nasıl aldattığını anlatacaksın. Sana ne sorulursa doğru cevap vereceksin şeklindeki emri uzerine buraya geldim." dedi.
Bunun uzerine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz.
- Ya mel"un! Soyle bakalım. insanlar arasında en cok sevmediğin kimdir? diye sordu, îblîs:
- Sensin ya Muhammedi diye cevap verdi. Rasulullah:
- Benden sonra en cok kimleri sevmezsin? diye sordu, îblîs:
- Adil devlet reislerini, ilmiyle amel eden alimi, Varlığım Allah yoluna adayan muttakî genci.
Sabırlı olan fakiri ki, ihtiyacım uc gun ust uste hic kimseye anlatmaz, halinden kimseye şikayet etmez. Şukreden zengini ki, kazancı helal yoldandır ve Allah rızası icin harcar ,fakir ve yetimleri korur.
Kur"Ân-ı hıfzederek onunla amel edeni ve beş vakit Allah (c.c.) rızası icin ezan okuyan .muezzini, Dinine bağlı, daima abdestli olan zahidi ve kendini haramdan sakınan merhametli kalb sahi-bini; Helal yiyip comert olan kişiyi ve Hakk icin tevazu edip, ahlakı guzel olanı; Herkes uyurken gece kalkıp namaz kılanı; Allah (c.c.) icin sevişen iki genci,
Cemaatle namaz kılmaya cok istek ve dikkatli mu"mini kalbinde bir şey olmaksızın arkadaşlarına nasihat verip, Allah"ın (c.c.) tekefful ettiğini tasdik edeni; İhlaslı ve tesetture riayet eden kadınlara yardımcı olan kimseyi; olum her an gelecekmiş gibi hazırlık yapan muslumanı hic sevmem. Bunlar benim can duşmanlarımdır, diye cevap verdi.
Resulullah (S,A.V.) Efendimiz ile îblis arasında şu konuşma gecti:
- Ummetim tadil-i erkan uzere namazını eda etse nasıl olursun?
- Beni bir sıtma tutar, tir tir titrerim. Kul Allah icin secde ettikce bir derece yukselir.
- Peki, oruc tuttukları zaman?
- Elim, ayağım bağlanır. Ta onla iftar edinceye kadar.
- Kur"an okudukları zaman?
- Eririm. Suda eriyen tuz, "Ateşte eriyen kurşun gibi.
- Hacc etseler?
- Boynuma bir zincir vurulur.
- Sadaka verdikleri zaman nasıl olursun?
- İste o zaman halim cok kotu olur. Sanki sadaka veren başımdan aşağıya beni ikiye boler.
Zira sadakada şu hasletler vardır;
Sadaka verenin malı bereketlenir. Allah-u Teala sadakalarım cehennemle arasında perde yapar, her turlu bel sıkıntı ve uzuntuleri ondan giderir, duaları makbul olur, Kıyamet gunu hayırları mizanda ağır gelir.
İblîs"in bu sozlerinden sonra Resulullah (S.A.V.)
Efendimiz, ona sıra ile şu sorulan sordu.
- Ya mel"un! Beraber oturduğun arkadaşın kimlerdir?
- Faiz yiyenler.
- Dostların kimlerdir?
- Zina edenler, yalan soyleyenler.
- Yatak arkadaşların ve hizmetcilerin kimlerdir?
- İcki icenler, sarhoşlar.
- Misafirlerin kimlerdir?
- Hırsızlar.
- Elcîn ve habercilerin kimlerdir?
- Sihirbazlar. .
- Gozunun nuru nedir?
- Talak"a (Karısını boşamak icin) yemin edenler.
- Sevgililerin kimlerdir?
- Cuma namazını terkedenler.
- Hazinedarın?
- Zekat vermeyenler.
- Peki, ya lain, senin kalbini ne kırar?
- Allah rızası icin cihada giden atların kişnemesi.
- Senin cismim ne eritir?
- Gunahlarına tovbe edenlerin tovbesi.
- Ciğerini parcalayan nedir?
- Gece ve gunduz Allah"a cokca yapılan istiğfar.
- Peki, yuzunu ne kara eder?
- Gizlice verilen sadaka.
- Gozunu kor eden?
- Teheccud (gece) namazı.
- Başım eğdiren?
- Cokca cemaatle kılınan namaz ve sana devamlı getirilen salavat.
- Sana gore insanların en sevimli-si kimdir?
- Namazlarım bilerek kasden bırakanlar.
- Sana gore insanların en şakîsi kimdir?
- Comertler.
- Seni işinden ne alıkoyar?
- Alimlerin meclisleri.
- Ebu Bekir icin ne dersin?
- Cahiliyyet devrinde bile bana itaat etmeyen O. İslam"a girdikten sonra mı itaat edip yalan soyleyecek?
- Peki Omer icin ne dersin?
- Her gorduğum yerde ondan kacarım.
- Peki Osman icin?
- O"ndan pek cok utanırım.
- Peki ya Ali icin ne dersin?
- O"nunla başa cıkamam! Beni kendi başıma bıraksa. Ben de O"nu bıraksam. Ama O beni bırakmaz.
Resulullah (S.A.V.) İblîs"in bu sozlerinden sonra soyle buyurdu.
- Allah"a hamdolsun. Ey şakî Ummetimin saadete kavuşması icin ahiretine hazırlanmasını sağladın.
Bunun uzerine İblîs de şoyle dedi:
- Ya Muhammedi Ummetinin saadeti icin nasıl ferah durursun? Ben o belli vakte kadar sağ kald?kca, onların kan damarlarında dolaşır, vesvese veririm. Beni yaratan Allah"a yemin ederim, ki, onların alim ve cahillerim, abid ve tacirlerini velhasıl hepsini azdırırım. Yalnız Allah"ın salih kulları mustesna. İşte onları azdıramam.
Rasulullah (S.A.V.) Efendimiz:
- Sana gore bu salih kullar kimlerdir. Ya Lain? diye sorunca İblîs;
- O salih kul ki mal ve parayı sevmez, medhedilmekten hoşlanmaz, hemen onu bırakır, kacarım. Bir kimse ki malı, parayı ve ovulmeyi sever, kalbi dunya arzularına bağlıdır. İşte o benim en itaatkar dostumdur.
Sonra benim yetmişbin tane cocuğum vardır. Onların her birini bir yere tayin etmişimdir. Her cocuğumun da yetmişbin tane şeytanı vardır.
Onların bir kısmım ulemaya, bir kısmım meşayiha, bir kısmım ihtiyar kadınlara musallat etdim. Bir kısmım genclere ve cocuklara gonderdim. Genclerle aramız gayet iyidir. Cocuklarla da bizimkilerin istedikleri gibi oynarlar. Bir kısmını da Âbid ve zahidlere yolladım. Her taraflarından hucum ederler. Oyle bir hale gelirler ki, başlarlar, ceşitli sebeplerden herhangi birine sovmeye. İşte boylece ihlasları gider. Yaptıkları ibadetleri ihlassız olur. Fakat bu durumlarının farkında olamazlar.
Rasûlallah (S.A.V.) ile iblis arasındaki konuşma şoyle devam etti:
- Rabbinden neler taleb ettin?
- On şey taleb ettim.
- Nedir o taleb ettiklerin ey mel" un?
- Şunlardır: Birincisi, Allah"tan beni, Adem oğullarının malına ve evladına ortak etmesin! diledim. Bu ortaklık talebimi yerine getirdi. Ki bu (Onların mallarına ve cocuklarına ortak ol. Onlara vaad et. Halbuki şeytan onlara aldatıştan başka ne vaad eder "îsra: 64") ayet-i celîlesi ile sabittir.
Besmelesiz kesilen her hayvanın etinden, faiz ve haram karışan her yemekten yerim. Şeytandan, Allah"a sığınılmayan malın da ortağıyım. Oyle ki, cinsî munasebet anında besmele cekmeyip şeytandan Allah"a sığınmayan kimse ile birlikte, hanımı ile birleşirim. Ve o birleşmeden hÂsıl olan cocuk bize itaat eder, sozumuzu dinler.
Her kim hayvana (veya vasıtaya) binerken haram yola gitmeyi isteyerek binerse ben de onunla beraber binerim. Ona yol arkadaşı olurum. Bu da ayet ile sabittir. Allah-u Teala bana şu emri verdi: "Onlar uzerine suvalilerinle, piyadelerinle yaygara cıkart. -îsra: 64-"
Kendime kardeşler istedim. Bana mallarım israf edenlerle, ma"siyet yoluna para harcayanları verdi. Bu da şu ayet-i celîle ile sabittir. "Cunku (mallarını) sacıp savuranlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine (karşı) cok nankordur.")
Ben Adem oğullarını gorebileyim, fakat onlar beni gormesinler diye, diledim. Allah kabul etti.
Bunun uzerine Resululah (S.A.V.) şoyle buyurdu.
- Eğer bu soylediklerin! Allah"ın (c.c.) Kitabındaki ayetlerle isbat etmeseydin seni tasdiklemezdim.
Ya Muhammedi Ben hic kimseyi azdırmaya, delalete duşurmeye kadir değilim. Ancak vesvese vererek kotu bir şeyi guzel gosterebilirim. Eğer delalete duşurmeye imkanım olsaydı, dunyada Allah"a ve Peygamberlerine inanan hic bir insan bırakmaz, hepsin! delalete ve kufre suruklerdim.
Nasıl ki, sen de, hidayete kadir değilsin. Zira Sen ancak Allah"ın Rasulusun ve tebliğe memursun. Şayet hidayet elinde olsaydı yeryuzunde tek kafir bırakmazdın.
Sen, Allah"ın mu"min kulları icin bir huccetsin... Ben de, kendisi icin ezelde şekavet yazılan kimselere bir sebebim.
Hidayet de, dalalet de ancak Allah" tandır.
- o -
Şeytan onlara vaad eder, olmayacak kuruntulara ve umidlere duşurur. Fakat şeytan onlara kuru bir aldatmadan başka ne vaad eder?
İşte onların (aldananların) varacakları yer cehennemdir. Oradan kacacak bir yer de bulamayacaklardır.
Nisa Suresi Ayet: 120-21
Kur"an okuduğun vakit, o kovulmuş şeytandan. Allah"a sığın.
Hakikat şu ki iman edipte Rableri-ne tevekkul edenler uzerinde o şeytanın herhangibir hakimiyeti yoktur.
Onun hakimiyeti ancak, kendisini dost edinenlere ve Allah"a ortak koşanlaradır
__________________