Peygamber Efendimiz’in (sas) -başka hicbir mu’cizesi olmasa bile- yeme, icme, uyuma, temizlik, giyim vs. davranışlarında mukemmeli gostermesinin yanısıra, tıbbî acıdan da en makbulu gostermesi, O’nun Secilmiş Bir ZÂt olduğunun delilidir. Diş ve tırnak kirlerinin sebep olabileceği hastalıkları, cok yemenin zararlarını, insan vucudundaki eklemlerin sayısını, şifa vesilesi olan bitkileri, eğitim almadan soylemek ve yalanlanmamak başka hic kimsenin harcı olamaz. Uyurken sağ tarafa yatmanın hikmetlerini de ancak bugun yeni yeni anlamaya başladık.


Bir tarafa yatarak uyuma durumunda, yatılan yone bağlı olarak burun deliklerimizin birisinin tıkanırken, diğerinin acıldığı ve solunumun acık olan burun deliğinden yapıldığı araştırmalarla belirlenmiştir. Ayrıca nefes alınan burun deliği ile beynin yarımkureleri ve sempatik-parasempatik sinir sistemleri arasında da bir munasebet olduğu, calışmalarla gosterilmiştir.

Sağ tarafa yatılması durumunda, sağ burun deliği tıkanmakta, sol burun deliği acılmaktadır. Sol burundan yapılan nefes alma ile sağ beyin yarımkuresinin aktivitesi artar. Sağ beyin yarımkuresinin uyarılması, parasempatik sinir sistemimizin faaliyetlerini artırmasına, kalb hızımızın yavaşlamasına, tansiyonumuzun duşmesine ve mide-bağırsak faaliyetlerimizin yavaşlamasına vesile olur. Dolayısıyla kalbimiz daha az yorulur, uykuya dalmamız daha kolaylaşır, bu da istirahatimizin daha iyi olmasına imkÂn sağlar.

Diğer yandan sol tarafa yatılırsa ne olur? Sol burun deliğinin tıkanması ile birlikte sağ burundan nefes alınması, sempatik sinir sisteminin faaliyetlerinde artışa yol acar; bu durumda kişi heyecanlanmış gibi olur ve kalb atışlarındaki hızlanma ile kalb daha da yorulur. Bu yuzden uykuya dalma zorlaşır. Cunku kalb atım hızının, tansiyonun, heyecan ve dikkatin artması uykuya engel olabilir. Sol tarafımız uzerine uyumada ise vucudumuz daha cok yıpranacaktır.

Sırtustu veya yuzustu yatınca durum ne olacaktır? Yuzustu yatmak zaten uzun sure mumkun olmadığı gibi Efendimiz (sas) tarafından da uygun gorulmemiştir. Kalb, akciğerler ve mide bu durumda baskı altında olduğu icin, ciğerlerimiz ve midemiz sıkışıp rahatsızlık verebilir. Sırtustu yatıldığında ise bu rahatsızlıklar olmayabilir. Ancak uykuya dalmada gecikme olabilir. Bu durum da vucudun tam dinlendirici bir uykuya gecmesine ve dinlenmesine engel olabilir. Cunku bu durumda gunduz olduğu gibi iki burun acık olacak ve parasempatik sistem uyarılamayacaktır. Ayrıca sırtustu yatılması durumunda mide ve bağırsakların fonksiyonlarını gercekleştirmesi biraz daha zorlaşacaktır.

En faydalı ve belki de en az zarar gorebileceğimiz bir yatış pozisyonun Yuce Rehberimiz’in (sas) bize tavsiye ettiği ‘sağ yana yatarak ve ayakları vucuda doğru cekerek uyuma’ şeklinde olduğu hakikati ilmî araştırmalarla ancak bugun doğrulanabilmektedir. Bu yatış şeklinde hem mide ve bağırsaklar korunmakta, hem de sindirimin daha kolayca tamamlanması mumkun kılınmaktadır. KÂinatın Efendisi (sas) bir dustur olarak yemek yedikten hemen sonra uyunmamasını ve uyku icin de sağ tarafa yatılmasını bize bildirmektedir. Kaldı ki, bu şekilde bir yatışın anne karnında aylarca buyutulen bir bebeğin pozisyonuna benzer olması da bunun fıtrî bir yatış tarzı olduğunu gosterir. Cunku bebek anne karnında buyutulup geliştirilirken, kemiklerinin uzerine yerleştirilen kasları kasılmamış orijinal hÂlindedir. Doğumdan sonra ise her turlu hareketimiz bu kasların kasılmasıyla olur. Kaslarımızı en iyi dinlendirmenin yolu ise ilk yaratılış hÂlimizi almamızdır.

Bununla beraber Kur’Ân-ı Kerim’de Âl-i İmrÂn (3/191) ve Kehf sûrelerinde (18/18) gecen ayetlerde, insanların her iki yanları uzerinde yatarken de Allah’ı anabileceklerinin ve ayrıca uyku sırasında zaman zaman sağa-sola dondurulduklerinin anlatılmasından, sola yatmanın da yasaklanmadığını, sağa yatmanın, ilk yatış şekli olarak tavsiye edildiği anlaşılabilir.

__________________