Esselamun Aleykum.

03 Şubat 2007 tarihinde tanık olduğum bir hakikÂti bulma oykusunu sizlerle paylaşmak istiyorum..


[img]http://img403.**************/img403/3289/eyyubfh7.jpg[/img]

Alexander 35 yaşında bir avusturyalı.Anne babası hristiyan abisi ise ateist.10 yıldır kiliseye gitmiyor,mantıksızlığı aklederek anlamış birisi.1 yıldır İslamiyet'i ve Sahabe Hayatı'ndaki bicimde yaşama yolu olan Tasavvuf'u araştırıyor.İran'da bir muddet bulunmuş.Orada sufilere yapılan baskıya şahid olmuş.Yaptığımız iki saatlik hoş sohbette turkiye'nin de bu konuda iran'dan farklı olmadığı tesbitinde bulundu. "Sufileri burada da sevmiyorlar,cunku onlar siyasetten uzak,dunyadan uzak.."

Tertemiz bir kalp Alexander..Şimdi gelelim nasıl Musluman olduğuna.
Gaziantep'te turk arkadaşı var,Alexander ona almanca oğretmek icin soz veriyor,avusturya'dan nemrut'u ziyarete geliyor.Aynı otobuste almanya'da yaşıyor olup da Adıyaman/Kahta'ya taşınacak olan bir aile de var.Nemrut yolu kar sebebiyle kapalı,yapacak birşey yok o sırada otobuste Kahta'ya taşınan aile ile sohbet ediyor Alexander,onun da anadili almanca.Sonra anlatıyorlar nereye gittiklerini,diyorlar Kahta'ya bağlı Menzil Koyu'nde bir Allah(c.c) Dostu var,onun yanına gidiyoruz.Alexander etkileniyor,uzun suredir araştırdığı yol icin daha fazla bekleyemeyip ardına kadar acılan kapıdan iceri adım atıyor.Hemen bir araba buluyorlar ve o ailenin kucuk oğlu timur ile alexander Menzil'e bırakılıyor.Timur'un babası ise iş sebebiyle Kahta'ya gidiyor.

O esnada koyun cay ocağında idik,iceri girdiler ingilizce bilen var mı tercuman olacak deniyordu,baktım kimseden ses seda yok ingilizce oğrencisi olduğum icin elimi kaldırdım.Cağırdılar beni konuştuk bir saat kadar sohbet ettik,sonra dendi ki saat 11.00 de bir molla Alexander'a İslamiyet'in şartlarını anlatacak ve usul,adÂbları oğretecek biz de cevireceğiz.Heyecanlandık haliyle,o gun sabah namazından sonra Alexander Gavs-i SÂni AbdûlbÂki el-Hûseyni Hz.'nin huzurunda şehÂdet getirip Musluman olmuş.Cok heyecanlı duruyordu...Gavs-i SÂni Hz.'ne "The Imam" diyor Alexander. Bunun,Allah(c.c)'ın takdiri olduğunu belirtiyor,ve butunuyle kalp ile ilgili olduğunu da gayet iyi biliyor...

Ardından ana dili almanca olduğu icin almancayı ana dili gibi konuşan biri bulundu ve tercume işlerini o gercekleştirdi,ancak biz de bu surede 2 saat kadar sohbet etme imkanı bulduk.Gerek cayocağında gerek camide insanlar birinin daha kurtuluş yoluna girmesinden oyle mutlulardı ki Alexander'ın cevresinden ayrılmadılar,bunu belirttiğimde,evet ama gercekten utandım oldu ifadesi.

Molla'nın talimatlarıyla adÂbları yerine getirdi,isminin Eyup olmasını istiyordu,o artık Eyup,İslamiyet ile şereflendi ve bir sofi olarak kalbini sÂf eyleme niyetinde...


[img]http://img216.**************/img216/8017/eyyub2sk8.jpg[/img]

ufak bir not : Kısa zaman once bu mubarek koye Gine'den bir grup gelmiş.Evet Gine'den,yani dunyanın bir ucundan,Afrika'dan..Orada bir şeyhleri varmış,oleceği sıra sormuşlar siz şimdi vefat ediyorsunuz biz ne yapacağız diye,Mubarek demiş ki gidebilirseniz Turkiye'de Adıyaman'da bir Şeyh var,onun yanına gidin..Bu ne sadÂkÂt...Dunyanın ucu demeyip Menzil'e gelmişler..
Şayet yolunuz Gine kadar uzak değilse,bir uğrayın,bu Allah(c.c) Dostu'nu bir ziyaret edin...O havayı bir soluyun,Sahabe Hayatı'nın Ahir Zaman uzantısına tanıklık edin...

__________________