Esselamu Aleykum...
Rasûlullah (s.a.v) yumuşaklığı oğmuşler, kolaylaştırmayı emretmişler, zorlaştırmayı nehyetmişlerdir. îrşad ettiği kişileri usandırmamak icin sozunu kısaltırlardı. Allah Teala onun hakkında şoyle buyurmuştur:
"Eğer sert ve haşin olsaydın, etrafından dağılırlardı." (3/159)
Şiddet ve sertlik, Allah adına hadd ikame edilirken gosterilmelidir. Nasihati tesirli kılan hususlardan biri de, irşad edilmek istenilenin yanında, ona terkettirilmek istenen hareketin hilafına hareket edenleri medhetmektir. Bu tutum, hayır işlemeye davet eder. Bundan başka da medhi sevmenin işe yaradığı bir yer olduğunu bilmiyorum. Bu da, onu işitenin ona uymak suretiyle iyiliğe gitmesidir. Onun icin biz de, yapılan fazilet ve rezaletin tarihleriyle kaydını yapıyoruz. Boylece, zamanla işlenilen rezaleti işitenler bundan nefret etsinler ve onceden gecmişlerin işlediği iyilikler de duyularak onlara rağbet gosterilsin.
Ağır başlılık (hilim) yiğitlikte (necdetten) başlı başına bir nevi'dir. Kana'at; comertlik ve adaletten murekkebdir. Oburluk tama'dan doğar. Tama; hasedden, hased; rağbetten, rağbet; zulum ve cimrilikten doğar.
Hırstan bir cok buyuk rezalet doğar. Zelillik, hırsızlık, gasb, zina, oldurmek (katillik), aşk, fakirlik uzerine uzuntu, insanların elindekini dilenmek bunlardandır ki, bunlar hırs ile tama'ın arasından doğar. Hırs ile tama'ı biribirinden ayırdık, cunku hırs; insanın nefsinde gizli olan tama'ı dışarıya vermesidir.
MudÂrat; sabır ve hilim (ağırbaşlılık)'tan murekkep bir fazilettir.
Doğruluk; adalet ve cesaretten murekkeptir. Bazen haksız olarak sana gelen biri haklı olarak doner, o da şoyle olur. Bir insandan sana yalan haber getirir, seni tahrik eder, sen de cevap verirsin, bundan sakın, soyleyeni tesbit edilmemiş sozlere cevap verme. Yalandan daha kotu bir şey yoktur. Oyle bir ayıptan ne beklenir ki? Yalanın nevilerinden biri de kufurdur. Her kufur yalancılıktır. Yalancılık bir cinstir, onu turlerinden biri de kufurdur.
Yalancılık; zulum, korkaklık ve cehaletten doğar. Korkaklıktan nefsin mehÂneti (kıymetsizliği) doğar. Yalancının nefsi mehindir, nefse kıymet veren izzetten mahrum ve uzaktır. İnsanları merkeplerden, kopeklerden ve diğer haşerattan ayıran konuşmaların da uce ayrıldığını gordum;
1- Sozunu nereye sarfettiğini aramaz. Ağzına geleni soyler, ne hakka yardımcı olmayı ve ne de batılı reddetmeyi duşunur. İnsanların coğu boyledir.
2- Kendi nefsinde hak olarak kabul ettiğim destekler, batıl olarak kabul ettiğinde redetmeye calışır. Ama bunların hakikatlarını anlamaya calışmaz, araştırıp tesbit etmez. Tuttuğu yolda inandığına ısrar eder. Bunlar da coktur ama birinci sınıftan sayılanlar kadar değildir.
3- Sozu yerine oturtandır ki bunlar kibrit-i ahmerden daha nadir bulunur ve daha kıymetlidir de... Hakka teslim olmayan ve onu hazmedemeyenin endişesi uzun olur.
İki sınıf insan gayet rahattır; biri son derece iyi, diğeri son derece fena. Birincisi dunyayı bırakan, ikincisi hayayı kaldıran insandır.
İnsanın dunyadan uzak durması icin başka bir şey olmasa da, her gece uyuduğunda uyanıkken sevdiklerini, evladını, makamını, acısını, varlığını, izzetini, zilletini unutur ki bunlar dunyayı anlamaya yeter, aklı olan icin...
Allah'ın acaip tedbirindendir ki, alemde en cok ihtiyac duyulacak şey, en ucuz şeydir. Suya bakın. Bundan daha cok luzumsuz şeyler bundan pahalıdır. Kırmızı yakut'a bakın, nice insanlar bunun peşinde dağ başlarında ve ovalarda dolaşır dururlar ki, bundan daha cok luzumlu şeyler, bundan ucuzdur.
İnsanlar hayat yolculuğunda vahada yuruyen kişilerin haline benzerler, bir bolumu aştıkca karşılarına bolumler cıkar, bir sebebi gectikce karşısına yeni sebebler doğar. "Aklı olan dunyada yorulacak" diyen de, "aklı olan dunyada yorulmayacak" diyen de doğru soylemişlerdir. Aklı olan sıkıntı duyacak. Cunku, her taraftan bÂtılın yayıldığını ve bÂtılın devletinin Hakk'ın devletine galib geldiğini gorecek, kendisinin Hakk'ı yayma calışmalarına engel olanlarıyla karşılaşacak, bundan rahatsız olacak, sıkıntı duyacak. Ama rahatlığı ise, bir cok insanın dunya peşinde koşarak katlandıkları fuzuli şeylerden kendini korumasındandır.
Sakın, kotu insanların meclisine muvafakat etme, onların, senin dunya ve ahiretine zarar verecek nitelikteki soz ve davranışlarına musade etme, bunlar az şeylerdir diyerek musamaha ile karşılama. Bunlardan pişmanlıktan başka bir fayda sağlayamazsın ki, o zaman artık pişmanlığın da fayda vermez. Bunları musamaha ile karşıladığın icin kimse seni takdir etmez, bilakis sana kufreder, en azından acı akıbete uğramandan ve aleyhinde gıybette bulunulmasına aldırış duymaz.
Sakın, dunya ve ahiretin icin zararlı olmayacak şeyler yuzunden, meclis arkadaşlarınla ve muasırlarınla karşılaşma, hatta basit bir meselede bile olsa.. Zira bundan, nefret ve duşmanlıktan başka bir şey kazanamazsın. Belki bu kucuk karşılaşman, sana hic bir şey sağlamadığı halde, buyuk zarara goturecek sonuclar doğurabilir. Eğer insanları bozarak, Hakkı razı etmek veya Hakkı darıltarak insanları razı etmek arasında kalırsan, Hakkı razı et te, insanların nefretini kazan, onların hatırı icin Haktan ayrılma.
Cehalet, masiyet ve rezalet erbabına vaaz ederken, Rasulullah'ın (s.a.v) vaaz ve nasihatlarında riayet ettiği esaslara sadık kalmak vacibdir. Bunlara sert ve yuz ekşitmek suretiyle vaaz etmek hatadır, Rasûlullah'ın yolunu aşmaktır. Zira bunlar cok kere, kendilerine soylenen şeylere karşı cıkarak, kendi yolunda inadına ısrar etmek isterler, bunlara karşı sert ve haşin davranmakla ancak onların bu inatları kuvvetlendirilmiş olur. Boylece iyilik değil kotuluk yapılmış olur. Yumuşak ve tatlılıkla yapılan vaazlarda, nasihat edilen kimsedeki kabahat değil de, başkalarında olan kabahattan haber veriliyor ve ona işaret ediliyor goruntusunu verir ki, bu turlu konuşma daha tesirli ve daha beliğdir. Şayet nasihat edilen kimse bundan da almazsa, acıtarak ve yalnız yerde, bu da sonuc vermezse, irşad edilmek istenen kimsenin saygı gosterdiği ve yanında utanacağı birinin yanında tekrarlanır. Sozun yumuşatılması hususunda Allah'ın talim buyurduğu edeb boyledir.
Rasûlullah (s.a.v) vaazlarında bizzat kişinin kendisini muhatap almaz:
"Ne oluyor, bazı kimseler şoyle yapıyorlar?" buyururdu.
Rasûlullah (s.a.v) yumuşaklığı oğmuşler, kolaylaştırmayı emretmişler, zorlaştırmayı nehyetmişlerdir. îrşad ettiği kişileri usandırmamak icin sozunu kısaltırlardı. Allah Teala onun hakkında şoyle buyurmuştur:
"Eğer sert ve haşin olsaydın, etrafından dağılırlardı." (3/159)
Şiddet ve sertlik, Allah adına hadd ikame edilirken gosterilmelidir. Nasihati tesirli kılan hususlardan biri de, irşad edilmek istenilenin yanında, ona terkettirilmek istenen hareketin hilafına hareket edenleri medhetmektir. Bu tutum, hayır işlemeye davet eder. Bundan başka da medhi sevmenin işe yaradığı bir yer olduğunu bilmiyorum. Bu da, onu işitenin ona uymak suretiyle iyiliğe gitmesidir. Onun icin biz de, yapılan fazilet ve rezaletin tarihleriyle kaydını yapıyoruz. Boylece, zamanla işlenilen rezaleti işitenler bundan nefret etsinler ve onceden gecmişlerin işlediği iyilikler de duyularak onlara rağbet gosterilsin.
Gok kubbe altında olan canlı cansız her şeyi duşundum ve uzun uzun inceledim, sonra vardığım netice şu oldu; Her şey, her yerde kendi tabiatını hakim kılmak ister. Onun icin, kendi tabiatında olmayanları, tabiatlarından ayırarak, kendi tabiatına sokmak ister. Fazilet sahipleri de, herkesin faziletli olmasını ister. Her konuşan sozunun, her calışan işinin takdir edilmesini ister. Her mezhep sahibi de, herkesin kendi mezhebinde olmasını ve orada birleşmesini ister. Bu hususu yerde, ağaclarda, nebatatta suda ve rutubette gorursun. SubhÂnallah! Bunları yaratıp tedbir eden buyuk Allah! Senden başka ibadet edilecek İlah yoktur!
Sonra Allah'ın acaip yaratıklarından olarak, halkın bu kadar cokluğu icinde, biribirine benzeyen cıkmadı. Ben seksen yaşını gecmiş birine sordum, "Şimdiye kadar tamamen biribirine benzeyen iki kişi gordun mu?" diye de, hic gormediğim soyledi. Alemde olan her şey de boyledir. Bunlardan bazıları aletlerle, bazıları terkibindeki cisimlerle, bazıları da goz alışkanlıkları ile tanınmaktadır. Bunların tumunu tarif etmeye dilin de takati yoktur. Kudreti sonsuz olan Allah TeÂla her turlu noksanlıktan munezzehtir.
Dunyanın hayret edilecek durumlarındandır ki, nice insanlar uzerinde fasit emelleri galip gelmiş peşin olarak nefislerini yoruyor, gunah kazanıyor, bir faydası da yok. Bir takım gıdaların pahalı olmasını isteyen birisi gibi ki, bunda kendisinin de helaki var. Birilerinin zararını istemek gibi ki, bu istek bir şey değiştirmeyecek, sadece nefsinde sıkıntı olacak. Halbuki iyi niyetli olsa peşinen sevap kazanacak, nefsi de rahatlayacak. Ahlakın fesadı bu şekilde hic bir menfaat etmediği halde huzuru kacırıyor.
__________________
Faziletler ve Rezaletler
Dini Bilgiler0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Faziletler ve Rezaletler