Gonul bu, iki hece
Esrarı bir bilmece
Tarihin ucler dedi
VÂh "ŞAM-I HATM-İ HÂCE"
1999
Hayatın mÂnÂsını bilir sahib-i iz'an
Kalblerin esrarını cozer sahib-i ihsan
Bir ney cıkıp soylesin vefatın tarihini
İki anahtar lÂfız, işte "HUZUR VE İRFAN"
1420
Prof. Dr. Mustafa KARA
******************
Kendi Kalemlerinden Kısa Terceme-i Hal
Dunya misÂfirhanesinde, her dunyaya gelen Cenabı Hakkın kendisine tahsis ettiği muddet mikdarınca yaşar. Sonra ahirete intikal eder. Bu zamanı değerlendirebilene ne mutlu.
ALLAHu azze ve celle hazretleri, gunÂhkÂr fakire cok değerli murebbîler gonderdi. Merhum pederim Hacı Ahmed Hamdi efendi, kalbi ALLAH ve Peygamber sevgisiyle yanar ve daima muslumanların dertleriyle dertlenirdi Merhamet ve sahÂvetle ashabı kiram hazeratının meşrebindeydi.
Merhum pederimin ahirete intikalinden sonra on altı sene kadar Hulûsi ağabeyimle beraber bulunduk. Bu muddet zarfında kendisinde en ufak dunyaya temayul gormedim. Her hattı hareketi ALLAH teÂlanın emirlerine uygundu. Butun guzel ahlaklar kendisinde cem olmuştu.
13-15 yaşlarında Elmalılı Muhammed Yazır Efendinin derslerine devam ettim. Kendisine zamanın allÂmesi derlerdi. Buna rağmen son derece tevÂzu ve mahviyet sahibi idi. 23-25 yaşlarında iki sene Mustafa Asım Yoruk Efendinin sohbetlerine devam ettim. Bu iki sene zarfında, hic bir ferdin îmalı dahi olsa aleyhinde bulunduğunu duymadım. Bu zat da tevazuda on safta gidenlerden idi. Ancak vefatından bir kac gun evvel hafız-ı Kur'an olduğunu oğrendim.
Bekir HÂki, Ali Yekta, Omer Nasuhi Efendiler gibi pek değerli alim, fazil, kÂmil kişilerin fırsat buldukca ziyaretlerine gittim, her halde bu zÂtlardan da istifade ettim.
Rabbım TeÂl hazretlerinin en buyuk ihsan ve ikramı da 1950 senesinde (takriben 32 yaşlarında idim) Sultanul Arifin, Murşidi Mukemmil, Mahmûd SÂmi Ramazanoğlu kuddise sirruh hazretleri ile olan mulÂkattır.
1956 senesinde fakiri bu Âli yola kabul buyurdular. Fakire karşı istisnai bir ihtimam gosterdiler. Otuz uc sene gecmesine rağmen nefsimden sıyrılamadım. Butun omrum hata, nisyan ve gaflet icinde gecdi. Buna rağmen Rabbımıza husnu zannım, sevgim daima tezayut etti. Rabbımın sevdiklerini canı gonulden sevdim, duşmanlarına da adavet ettim.
*********************
Vasiyetlerinden...
Her dunyaya gelen, vakti saati, sayılı nefesleri tamamlandıktan sonra, ebedi hayata intikal edecektir.
Ne mutlu o kimseye ki, hayatını Hakk yolunda ifna etmiş ve yuzunun ak'ı ile ahirete gocmuşdur.
Fakir de bu hususu nasibim derecesinde bulduğum halde layıkıyla kulluk edemedim. Pîr i fani olduğum halde kendime ceki duzen veremedim. İslÂm buyuklerinin şuurlu, şerefli hayatlarını okudum, nefsimde tatbik edemedim. Hatalarla dolu bir omurden sonra Rabbımız TeÂl hazretlerinin mağfiretini umarım. Cunku O, Rahmandır gaffardır.
Varislerimin İslÂmî hukuklara riayet ederek hayatlarını değerlendireceklerini umarım.
**********************
Âh Efendim!
En buyuk vuslat olurken zÂtına emr-i HudÂ,
Yaktı hicrÂnın efendim ağladı arz u semÂ!..
Soldu guller goncalar, lÂl oldu bulbuller bugun,
Hep yetîm kaldık efendim sen deyince elvedÂ!
Kalbi dağlarken firÂk yalnız tesellî eyleyen,
"Rabbe don!" emriyle ey yÂr, tattığın zevk u safÂ!..
...
"Kullu nefsin zÂikatu'l-mevt"i Âşık kalbine,
CÂnibinden bir duğun kılmış CenÂb-ı KibriyÂ!..
Sen ki gul kalbinde yÂrin pervÂne oldun bir omur,
Seyredip aldı guneşler nûrlu sîmÂndan ziyÂ!..
Oyle hizmet eyledin ki, din gulistanında sen,
Havz-ı kevser bekliyor olmak icin Hakk'dan atÂ...
Ey cihÂd-ı ekberin gÂzîsi, ey mÂzîsi pÂk,
Ey visÂlin aşk şehîdi bize oldun reh-numÂ...
Gonlunun rahmet sarÂyından bıraktın bizlere,
YÂdigÂrın Hakk yolunda nûr-i ceşm-i evliyÂ!..
Vardığın yÂr meclisinde opmuş alnından Habîb,
Tut elimizden, kucaklarken Muhammed MustafÂ...
Ayrılık burda mukadder, ey sureyy yıldızı,
Kalmasın mahşer gunu ihvÂnların senden cudÂ!..
En buyuk vuslat olurken zÂtına emr-i HudÂ,
Yaktı hicrÂnın efendim ağladı arz u semÂ!..
16.07.1999
M. Ali EŞMELİ
****************************
Musa Efendi ustazımız da, gani gani nur icinde yatsın, "ALLAH rahmet eylesin, ustazımızın bir nûmunesi idi. Onun evsafını yuzde yuz almış idi. Onunla da 1958 yılında tanıştım. Sayfiye icin İstanbul'a geldiğim ilk seneydi. Ağabeyleri Hulusi Bey'e Medine'deki akrabalarından bir emanet ile mektup filan getirmiştim. O da cok guzel bir zat idi. Eyyub Sultan Hazretlerine fakiri ilk ziyarete o goturmuştu. Zaten İstanbul'un da butun Turkiye'nin de hakiki sultanı odur. Musa Efendi ustazımız ile ilk defa Bahariye fabrikalarının girişinde karşılaştık. Birbirimize oyle bir sarıldık ki uzun muddet ayrılamadık. Kalbden kalbe bir yol acılmışdı. Aynı sene Ramazanda Medine'ye teşrif ettiler. Niyazi Kecebaş ile birlikte iki aile gelmişlerdi. Evimize davet ettik. Sonra son nefesine kadar bu muhabbetimiz tesefsul etti. Sami Efendimiz binlerce talebesinin icinde bu zatı secmiş, ruhaniyeti var ki secilmiş. Medine'deki son yıllarında Sami Efendi Hazretleri bize "Fadlullah efendi gelen ihvana soyleyin Musa Efendi'ye muracaat etsinler, bundan sonra muşkulatlarını o cozecek" buyurdular. Bunu birkac defa soylediler. Hatta Sami Efendimizin damatları Omer Bey de "Bize de boyle işarette bulundular" dedi, o sıralar. Sami Efendimizin vefatı ile vazifeyi devraldılar, evladları coğaldı, guzel evladlar yetiştirdiler, fani dunya; onu da bu sene kaybettik. Arapca'da bir soz vardır; "İnsan doğar olmek icin, bina yapılır, yıkılmak icin" diye. Sonunda olunecek de maksat guzel yaşamak.
...
Musa Efendimizde yeri doldurulamayacak bir zat idi. ALLAH rahmet eylesin. Vefatından sonra Medine'den salih bir zat Musa Efendinin nakli kubur olduğunu, Sami Efendinin yanına defnedildiğini soyledi. Doğrusunu ALLAH bilir.
Son soyleyeceğim şu ki kardeşlerim ustazlarının kıymetini bilsinler. Son nefeslerini iman-ı kÂmil ile tamamlasınlar.
Fadlullah Nemengani
__________________
Musa Topbaş Efendi'nin Vefatına Tarih
Dini Bilgiler0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Musa Topbaş Efendi'nin Vefatına Tarih