Namaz ve Zekatın Fazileti



Bilesin ki. Ulu Allah zekÂti Is!Âmin temellerinden biri olarak uÂn etmis, onu en yuce IslÂm alÂmeti olan namaz ile yanyana getirerek soyle buyurmustur:

«— Namazi dosdogru kiliniz ve zekÂti veriniz.»

(Bakara - 43)

Peygamber'imiz (S.A.S.) de soyle buyurmustur:

«IslÂm, bes sey uzerine kurulmustur:

1 — AllÂh'dan (C.C.) baska ilÂh olmadigina ve Muhammed'in (S.A.S.) O'nun Rasûlu olduguna sahadet etmek.

2 — Namaz kilmak.

3 — ZekÂt vermek.

4 — Ramazanda oruc tutmak.

5 — Hacca gitmek.»


Ulu Allah (C.C.) namaz ve zekÂta onem vermeyenleri siddet ile yererek buyuruyor ki:





«— Namazlarinin oneminin suurunda olmadan namaz kilanlarin vay haline!»

(Maun - 4-5)

Namaz hakkinda daha once gerekenleri soylemistik.



ZekÂti vermeyenler hckkinda Ulu AllÂh (C.C.) buyuruyor ki:





«— Altin ve gumus biriktirerek onlari AllÂh yolunda harcamayanlari aci bir azÂb ile mujdele.»

(Tevbe - 34)

Buradaki «AllÂh Yolu'nda harcamak» tan maksat, bu mallarin zekÂtini ayirmaktir.

ZekÂt verenin dunyadan el - etek cekerek kendilerini Âhiret ticaretine adamis olan takv sahibi duskunleri aramasi mustahaptir; cunki bu malin gelismesine vesile olur.

Peygamber'imiz (A.S.A.) buyuruyor ki:

«— Sen mutlaka takva sahibinin yemegini ye ve senin yemegini de takva sahibi olanlardan baskasi yemesin.»


Cunki takva sahibi, verecegin zekÂti yolunda kullanir ve ona bu yolda yardimci oldugun icin sen de onun ibÂdetine ortak olursun.

Âlimlerden biri sadakalarini sÂdece tarikat ehli olan fakirlere verirdi. Ona «Iyiliklerini butun fakirlere dagitirsan daha iyi olmaz mi» diye sordular. O da su cevabi verdi; «Hayir, sizin dediginizi yapmam daha iyi olmaz. Cunki bunlar olanca gayretlerini Allah icin harcayan kimselerdir. Her hangi biri bir sikinti ile karsilasinca gayreti gevseyebilir.

Bir kisinin gayretini AllÂh ugruna yoneltmek, bana amaci dunya olan bin kisiye yardim etmekten daha iyidir.» Bu cevab Cuneyd-ul Bagdadî'ye nakledilince sozu begenerek sahibi hakkinda «O, mutlaka Allah'in velilerinden biridir. Coktandir bu kadar guzel bir soz duymamistim» dedi.

Bir sure sonra bu adamin maddi durumunun sarsildigi, bu yuzden ticareti birakmaya niyetlendigi haberi geldi. Bunun uzerine cuneyd-ul Bagdadi ona bir miktar para gonderdi ve «Bunu sermaye yaparak ticarethaneni kapatma. Cunki senin gibilere ticÂretin zarari yoktur» diye haber gonderdi.

Bu zÂt bakkaldi ve fakirlerden, satin aldiklarinin bedelini almazdi.

AbdullÂh Ibni Mubarek de (Allah O'ndan razi olsun) yardimlarini sadece ilim ile ugrasanlara verirdi. Kendisine «Yardimlarini genisletsen daha iyi olmaz mi» dediler. O da su cevabi buyurdu: «Ben peygamberlik makamindan sonra ilimden daha yuksek bir mertebe tanimiyorum. Bunlardan birinin kalbi ihtiyaci ile mesgul olunca kendini ilme verip butun gucu ile ogrenmeye yonelemez. Bunlari butun gucleri ile ilme yoneltmek, en faziletti davranistir.»

Sadaka verirken sakat ve mÂlullerin one alinmasi, husûsiyyetle akraba ve yakinlarin en basta dusunulmesi hem sadaka vermek ve hem de yakinlari korumak (sila-i rahim) olur.

Daha onceki bir bolumde belirtildigi gibi akraba ve yakinlari korumanin mukÂfati pek coktur.

Riyanin serrinden korunmak ve vereni kalabalik icinde kucuk dusurmemek icin sadakayi gizli vermelidir.

Peygamberimiz (S.A.S.) buyurur ki:

«— Gizli verilen sadaka. Allah'in gazabini sondurur.»




Baskaca bir golgenin kalmayacagi Kiyamet Gunu. Allah'in Ars'in golgesi altina alacagi yedi kimseyi sayan hadise gore bu yedi kimseden biri de «Sag elinin verdigini sol eli bilmeyecek sekilde gizli sadaka veren kimse» dir.

Fakat riyaya dusme ve karsi tarafi minnet yuku altinda birakma ihtimali soz konusu olmadigi takdirde ve baskalarini ozendirmek gibi bir fayda getirecegi umuldugu zaman aciktan sadaka verilebilir.

Nitekim Ulu AllÂh (C.C.) soyle buyuruyor:




«— Ey mu'minler! Sadakalarinizi, malini gosteris îcin harcayan, AllÂh'a ve Âhiret Gunu'ne inanmamis kimseler gibi basa kakarak ve inciterek heder etmeyin»
(Bakara - 264)

Buna gore basa kakmak, iyiligi mahveder. En iyisi sadakayi gizli vermek ve onu unutmayi huy haline getirmektir. Buna karsilik iyilik gorenin, yapilan iyiligi dile getirmesi ve iyilik yepana tesekkur etmesi gerekir.

Nitekim Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:

«— Insanlara tesekkur etmeyen, Allah'a da sukretmez.»


SÂir ne guzel soyler:

«Iyiligin eli nerede olursa olsun, servettir.

Onu ister nankor, ister tessekkur eden biri tasisin.

Tesekkur edenin tesekkurune mukÂfat vardir.

Nankorun bilmezlikten geldigi iyilik de Allah katindadir.
__________________