Yazan: Tolga CELEBİ
MUKADDİME
Bu calışmamızda; FÂtiha Sûresinin meÂlinden yani anlamından, sûreye verilen diğer isimlerinden ve okumanın faziletlerinden bahsedeceğiz.
FÂtiha Sûresi; Mekke'de, Peygamber Efendimizin S.A.V peygamberliğinin ilk zamanlarında nÂzil olmuştur. Yedi ayettir. Tam olarak inen ilk sûredir. Kur'Ân-ı Kerim'in onsozu, başlangıcı durumunda olduğundan; "bir yeri veya bir şeyi acan, başlatan" anlamına FÂtihatu'l-Kitab veya el-FÂtiha adı verilmiştir. (Namazı Anlayarak Kılmak, Prof. Dr. Davut Ayduz, Işık Yayınları, İstanbul, 2008.)
Konusu nedeniyle, Fatiha ile Kur'an arasındaki ilişkinin, bir giriş ve kitap ilişkisi değil, bir dua ve ona cevap niteliğinde bir ilişki olduğu gorulmektedir. Fatiha, kulun duası, Kur'an ise Yuce Allah'ın kuluna verdiği cevaptır. Kul, kendisine doğru yolu gostermesi icin Allah'a yalvarır; Allah da duaya cevap olarak, tum Kur'an'ı onun onune koyar ve sanki ona şoyle der: "İşte, benden dilediğin Hidayet!" O'nu oku, anla ve ona gore yaşa.
FÂtiha sûresi icin Rabbimiz "Seb'ul MesÂnî" buyurur. Tekrar edilen yedi mÂnÂsına. Cunku FÂtiha sûresi tum namazların tum rekatlarında tekrar edilir. Aslında namazın bir onceki rekatında okunan bir sûrenin bir sonraki rekatında okunması mekruhtur. Ama FÂtiha boyle değildir. Fatiha'yı her rekatta okuruz. FÂtiha sûresinin yedi Âyeti vardır. Yedi, İslÂm'da sonsuzluk ifade eder. Cennetin yedi kapısı vardır. KÂbe'nin etrafındaki tavafın sayısı yedidir. Safa ve Merve arasındaki say'in sayısı da yedidir. Yedi kat sema vardır. Allah'ın gunlerinin sayısı yedidir. Bunlar hic durmadan nasıl surekli devam edip dururlarsa FÂtiha da hic durmadan surekli okunur durur. Dunyada Fatiha'nın okunmadığı hicbir zaman yoktur; O dÂima okunur da okunur. (FÂtiha Sûresinin Tefsiri ve Faziletleri, M. Gunay Sıddıkoğlu, 2010.)
Hazreti Ali R.A. Hazretleri, FÂtiha Sûresi icin şoyle buyurmuştur: "Eğer bana FÂtiha Sûresini tefsir et deseler, 40 deve yuku kitap yazabilirim."
Yine Hazreti Ali R.A. Hazretleri; "Kur'an FÂtiha Sûresi ile başlar. FÂtiha Sûresi, Besmele ile başlar. Besmele "B" harfi ile başlar. Ben "B" harfinin noktasıyım" buyurmuştur. Burada kastedilen; harfin Arapca yazılışında, altında yer alan noktadır. Bir duşunun! Hazreti Ali R.A. Hazretleri gibi buyuk bir sahabi, kendisini "B" harfinin noktasına benzetiyor. AllÂh'ın ilminin sonsuzluğunu cok iyi kavradığı bu sozunden anlaşılıyor.
Namaz; kul ile AllÂh arasında gunde 5 kez gercekleştirilen bir sohbet, bir ahitleşme ve bir miracdır. FÂtiha' ozu itibariyle kulun AllÂh'a soz vermesi ve ahd u misakta bulunmasıdır. O halde FÂtiha ve namaz arasında oldukca kuvvetli birirtubat soz konusudur ve FÂtihasız namaz duşunulemez. (Namaz Bir Tevhid Eylemi, Abdullah Yıldız, Pınar Yayınları, İstanbul, 2005.)
Nitekim bircok Âyeti ve hadisi bir arada değerlendiren Bediuzzaman Hazretleri de ozetle, nasıl insan şu koca kÂinat kitabının bir kucucuk misÂli, bir ozu ve ozeti ise, bir cekirdeği ve meyvesi ise; Fatiha Sûresi de, Kur’Ân-ı Azimuşşan’ın bir munevver timsalidir, nurlu bir ozudur, ozetidir, nuranî bir cekirdeğidir ve meyvesidir diyor. (Sozler, Sahife 45.)
Hayrı en cok olan sûre Fatiha’dır, her derde şifadır. [Beyheki]
En faziletli sûre Fatiha’dır. [HÂkim]
Fatiha sûresi Allahu teÂlÂnın gazabını onler. [Şir’a]
Fatiha sûresi zehirlere şifadır. [Ebu-ş-şeyh]
Dua okuması bildirilen yerlerde, Fatiha okumak daha iyidir. Fatiha sûresi, duaların en iyisini bildirmek icin nazil oldu. İmam, el-Fatiha dediği zaman, herkesin sessizce okuması iyi olur, cunku duaların sonunda hamd etmek mustehabdır. Hamd etmenin en iyisi de, Fatiha okumaktır. (Berika, Sahife 137.)
Enes R.A. dediki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir yolculukta idi. Bineğinden indi, bir adam da Onun yanında indir.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o adamın tarafında donerek buyurdu ki: “Sana Kuran’ın en faziletli (suresini) haber vereyim mi?” diye sordu Adam: “Elbette” deyince. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) el-Hamdu lillahi Rabbil Alemin’i okudu. (Hakim, el-Mustedrek, 1/560; Nesai, Amelul-Yevm vel-Lyl, 723; İbni Hibban, Sahih, 774)
FÂTİHA SÛRESİNİN MEÂLİ
Bu buyuk surenin meÂlini, Mahmud Usta Osmanoğlu Hazretlerinin hazırladığı, "Kur'an-ı Mecid ve Tefsirli MeÂl-i Âlîsi" isimli eserden sizlere aktarıyorum.
1. O RahmÂn ve Rahîm olan AllÂh'ın ismiyle!
2. Butun hamdler (ve ovguler) tum Âlemlerin Rabbi (, yaratıcısı ve yoneticisi) olan AllÂh'a mahsustur;
3.(Dunyada mumin-kafir ayırmaksızın her bir kuluna son derece acıyan ve gercek manada sadece Kendisi nimet vermekte olan) O RahmÂn'a; (Âhirette yalnız iman edenleri son derecede esirgeyecek olan hakiki nimet sahibi) O Rahîm'e!
4. O dîn gununun MÂliki (ve ceza gununun yegÂne sahibi)ne!
5. (O yuce AllÂh'a itaat eden kullar "(Ey Rabbimiz!) Ancak Sana ibadet (ve kulluk) ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz!" (derler.)
6. (Buna mukabil AllÂh-u Te'ÂlÂ: "Peki Benden ne tur bir yadım istiyorsunuz?" buyurunca, onlar soyle dua ederler "Bizi o dosdoğru yola hidÂyet et!..
7. Kendilerine (ikram ve) in'Âm etmiş bulunduğun o (peygamberlerin, sıddîkların, şehitlerin ve salih) kimselerin yoluna! (Senin tarafından) kendilerine gazap edilen (Yahudi)lerin (yoluna) degil, (doğru yoldan sapıtarak) dalÂlete duşen (Hristiyan tÂife)lerin(in izine) de değil!" (Kur'an-ı Mecîd ve Tefsirli MeÂl-i Âlîsi, Mahmud Ustaosmanoğlu, İstanbul, 2007.)
Ebû Hureyre R.A.'dan rivayet edilen bir hadîs-i kutsîde AllÂh-u Te'Âl şoyle buyurmuştur:
"Namazı(; FÂtiha'yı) Kendimle kulum arasında iki parcaya boldum. İstediği şey kuluma verilecektir.
Kul: 'Hamd Âlemlerin Rabbi AllÂh'a aittir!' dediğinde, AllÂh-u Te'ÂlÂ: 'Kulum Bana hamd etti!' buyur(arak memnuniyetini ifaded buyur)ur.
Kul: 'O RahmÂn; O Rahîm!' dediği zaman AllÂh-u Te'ÂlÂ: 'Kulum Bana ovgude bulundu!' buyurur.
Kul: 'Ceza gununun MÂliki' dediği vakit AllÂh-u Te'ÂlÂ: 'Kulum Bana tazimde bulundu!' buyurur.
Kul: 'Ancak Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz!' deyince de AllÂh-u Te'ÂlÂ: 'İşte bu, Benimle kulum arasındadır. İstediği şey kulumundur!' buyurur.
Kul: 'Bizi, gazaba uğrayanların ve dalÂlete duşenlerin (yoluna) degil de, kendilerine in'Âm etmiş bulunduğun kimselerin o dosdoğru yoluna hidÂyet buyur!' dediğinde ise, AllÂh-u Te'ÂlÂ: 'İşte bu kuluma ait bir taleptir. İstediği şey kulumundur!' buyurur." (Muslim, SalÂt:11, No:395, 1/296.)
HOCAMIN DİLİNDEN FÂTİHA SÛRESİ
Hocam Abdûllatif Topcu Efendi Hazretleri, bir sohbetinde FÂtiha Sûresi ile ilgili olarak şoyle buyurmuştur:
"FÂtihasız namaz olmaz. AllÂh C.C. Hazretleri, Fatiha okurken yaptığımız dualarımızı kabul etsin. Hamd Âlemlerin Rabbi olan AllÂh’a mahsustur.
AllÂh C.C Hazretleri 18.000 Âlemin yaratıcısıdır. Bizi yaşatan, rızıklandıran AllÂh’dır ve ona hamd etmeliyiz, ibadet etmeliyiz.
AllÂh C.C. RahmÂn'dır, Rahîm’dir. Kullarına karşı cok merhametlidir.
Din gununun sahibidir. Din gunu ise yevm-i mahşerdir. AllÂh yaşadığımız her gununde sahibidir.
KÂinat her an oludur. Bizi yaşatan, rızıklandıran, akıl veren AllÂh’dır. AllÂh butun kÂinatı yonetir. Bundan bir an vazgecse butun kÂinat yok olur.
Biz yalnızca AllÂh’a ibadet ederiz ve yalnız AllÂh’tan isteriz. Kuvvet, kudret, saltanat ve mulk Allah’ındır.
AllÂh C.C. Hazretleri bizleri doğru yoldan ayırmasın. Bizleri nimetlere şukredenler arasına alsın. Gazaba uğrayanlardan ve delalete duşenlerden uzaklaştırsın. Âmin"
Hocam, ellerini acarak FÂtihayı Şerif okuduktan sonra; ellerini yetişebildiği kadar vucudunun yer yerine surerdi.
Hocam “FatihÂyı Şerif şifadır. Sıkıntısı olan, derdi olan, hasta olan FÂtiha okumaya devam etsin" buyurmuştur. Ozellikle sohbet ve ders yapılan gunlerde, her bir muridine on adet FÂtiha Suresi okutmadan cemaati gondermezdi.
MEZHEP İMAMLARINA GORE FÂTİHA SURESİ
FÂtiha'yı her gun her musluman en az onyedi defa farz olan beş vakit namazda okumaktadır. Kutub-i Sitte ve Ahmed b. Hanbel'de, UbÂde b. es-SÂmit'ten rivayet edilen ''FÂtiha'yı okumayanın namazı olmaz" ve Ebu Hureyre'den rivayet edilen "Kim kıldığı namazda FÂtiha okumazsa, onun namazı eksiktir, eksiktir, eksiktir" hadisleri namazda FÂtiha okumanın şart olduğunu gostermektedir.
Cumhûr'un bu şekildeki ictihadına karşı Ebû Hanife; namazda uc kısa veya bir uzun Âyet okumanın farz olduğunu, FÂtiha'nın ise vacip olduğunu soylemiştir. Cumhûr da kendi arasında namazın her rekÂtında FÂtiha'yı farz (ŞÃ‚fiî, MÂlik) veya yalnız bir rekÂtında farz olduğunu soylemişlerdir. Ebû Hanife, "Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyunuz" hadisine gore amel etmiştir. (BuhÂri, İman, 15; Muslim, SalÂt, 38, 41; Ebû DÂvûd, SalÂt, 132; Tirmizî, SalÂt, 1 10, 1 16
Gecerli olan goruş Cumhûr'un goruşudur. İmama tabi olan, ŞÃ‚fiî veya Hanbeli'ye gore; imam sesli yahut sessiz de okusa FÂtiha'yı okur, Hanefi'ye gore susar, MÂliki'ye gore sesli okumada susar, sessiz okumada o da icinden okur. (Sait Kızılırmak.)
Buradan da anlaşılacağı uzere, Hanefi mezhebine tabi olanlar cemaat ile namaz kılarken; imam efendi sesli de okusa, sessiz de okusa tekrar etmez ve susar.
FÂTİHA SÛRESİNİN DİĞER İSİMLERİ
Kur'an'ın ilk sûresi olduğu icin; acış yapan, acan manasına "FÂtiha" denilmiştir. Diğer adları şunlardır:
Kur'an'ın anası manasına "Ummul Kur'Ân", Ana kitap manasına "Ummu'l-KitÂb", dinin asıllarını ihtiva eden manasına "el-EsÂs", ana hatlarıyla İslÂm'ı anlattığı icin "el-VÂfiye" ve "el-KÂfiye" ilk defa inen yedi Âyet manasına "es-Seb'u'l-MesÂnî", bircok esrarı taşıdığı icin "el-Kenz."
"Ummu'l Kitap" Kitabın anası ve "FÂtihatu'l Kitab" kitabın acıcısı, kitabın anahtarı sayılan bu sûre, hemen hemen Kur'Ân'ın tumune bir bakıştır. Onun icindir ki bu sûreyi anlayabilmek ve anlatabilmek icin Kur'Ân'ın tumunu anlamayı, Kur'Ân'ın tumune vÂkıf olmayı gerektirecektir.
Sûre-i Şukur: "El hamdulillah" demek, bir bakıma şukur demektir. FÂtiha suresini okuyan kimse Allah'a şukretmiş olur. Sevgili Peygamber Efendimiz buyurdular ki:
"el HamdulillÂhi Rabbil Âlemîn dediğin zaman; Allah'a cidden şukretmiş olursun." (İbni cerir, HÂkim, Deylemî; İbni Umeyr R.A.'den)
İbni Abbas R.A.'den yapılan rivÂyete gore, (Peygamber Efendimiz) şoyle demiştir:
'el HamdulillÂh', şukur kelimesidir. Kul; "el hamdulillÂh" dediği zaman; Allah, "kulum bana şukretti" buyurur. (ed-Durru'l-Mensûr)
Sure-i ŞÃ‚fiye, Sure-i ŞifÂ: FÂtiha'nın her turlu maddi ve manevi hastalıklara şifa olmasından dolayı bu sureye "Sûre-i ŞÃ‚fiye ve Sûre-i Şifa" da denir.
Bir hadiste Peygamberimiz: "FÂtihatu'l-Kitab, Sam'dan başka her şeye şifa'dır. Sam ise, olumdur." (HulÂi; CÂbir R.A'den) buyurmuştur.
Yine Peygamber Efendimiz FÂtiha ile ilgili olarak: "FÂtihatu'l-Kitab, her hastalığa karşı şifÂdır." (BeyhÂki, Abdulmelik bin Umeyr'den) "FÂtiha sûresinde yetmiş turlu şifa vardır" buyurmuştur.
Sûre-i Rukye: FÂtiha'nın bir adı da "Sûre-i Rukye" dir. (Tedavide okunan suredir.) Cunku ashÂb-ı kİramdan bazıları; bu sûreyi yılan ve akrep tarafından ısırılmış kimselere, ağrı ve sızı duyanlara ve bir takım hastalıklara karşı okumuşlardır. (FÂtiha Sûresinin Tefsiri ve Faziletleri, M. Gunay Sıddıkoğlu, 2010.)
MEKKÎ VE MEDENÎ SURELER
Fatiha suresi yedi Âyettir ve Mekke´de nazil olmuştur. Kur´Ã‚n-ı kerimin Âyetleri, nazil oldukları yer ve zamana gore "Mekkî" ve "Medenî" diye ikiye ayrılırlar. Bu konuda ceşitli goruşler bulunmakla beraber, coğunluğun goruşune gore, yer ve zaman itibariyle nerede ve ne zaman nazil olurlarsa olsunlar, Hicretten once nazil olanlara "Mekkî" yani, "Mekke´de nazil olmuştur." Hicretten sonra nazil olanlara da "Medenî" yani "Medine´de nazil olmuştur." denir. Gorulduğu gibi bu ayırımda hicret olayı esas alınmıştır.
Mekki ve Medeni Âyetler, gerek muhteva gerekse diğer hususlarda bir kısım aynı ozellikler taşırlar. Bu ozellikleri bilenler, Âyetin Mekki veya Medeni ol­duğunu anlarlar.
Mekkî Âyetler, Allah´a eş koşmaya ve putperestliğe karşı yoğun bir hucum ifadesi taşırlar. İnsanları, Allah tarafından gonderilen vahye, Peygamberin davetine ve Allah´ın hidayetine cağırırlar. İnsanları kotuluklerden sakındırıp hayra yoneltirler. İnkÂrı, fasıklığı, isyanı, cehaleti, huy kabalığını, kalb cirkinliğini, katı sozluluğu ve benzeri menfî davranışları cirkin gosterirken, insanlara imanı, itaati, nizamı, ilmi, sevgiyi ve acımayı telkin ederler. Kalb ve dil temizliğini sevdirirler.
Mekkî Âyetler şekil bakımından kısa fakat mÂn bakımından cok vecizdirler. Kur´Ã‚n-ı kerim, edebiyatın ve her ceşit soz sanatının ileri olduğu o donemde butun şair ve edipleri Âciz bırakmıştır. Kur"an Âyetlerinin bir benzerini kimse yapamamış ve onların anlamına yakın bir mÂnÂyı da kimse bulup ifade edememiştir. Bunu şu ana kadar kimse yapamadığı gibi bundan sonra da yapamayacaktır.
Medenî Âyetlere gelince: Bu Âyetler, teşrii inceliklerden, hukumlerin tafsilatından, Medeni, cezai, iktisadi, siyasi hukumlerden bahsederler.
Devletler hukukundan, şahsi haklardan, ibadet ve muamelattan bahisle bu hususların nasıl yerine getirileceğini beyan ederler.
Medenî Âyetler, ehl-i kitap olan Yahudi ve Hıristiyanları İslam’a davet eder, onların batıl inanclarını reddederler. Onların, daha once gonderilmiş olan ilahi kitaplarda yapmış oldukları tahrifatı haber verirler.
Medenî Âyetlerde muamelatla ilgili meseleler detaylı olarak anlatılır. Tarihte yaşamış ummetlerin durumları beyan edilir. Bunların, Allah tarafından gonderilen Peygamberleri inkÂr etmeleri sebebiyle başlarına gelen ilahi azaplar acıklanır. Onların başlarına gelen felaketleri ibret olarak ortaya koyar ve bu Âyetler, aynı hataya duşerek aynı korkunc akıbetle karşılaşmamız icin bizi uyarırlar... (Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 1/65-66.)
FÂTİHA SÛRESİNİN FAZİLETLERİ
Peygamber Efendimiz S.A.V "FÂtiha Sûresi her hastalığın şifasıdır" buyurmuşlardır. (Sûyutî, el-İtkÂn fi Ulûmi'l Kur'Ân, Kahire, 1387, 2-137, e-Beyhakî'den.)
Diğer bir hadiste: "FÂtiha Sûresi, Kûr'an'ın en buyuk sûresidir" denmiştir. (Bûharî, FezÂilu'l-Kûr'an 9.)
Baska bir hadiste: "FÂtiha ve Bakara Sûresinin sonu, bana Arş'ın altındaki bir hazineden verildi" buyurmuşlardır. (ZevÂid, 1/159-170; MetÂlib, 3/283, 300.)
Enes b. Malik'den rivÂyete gore Resûlullah S.A.V.kendisine soyle buyurmuştur: "Yatağına yattığında FÂtiha ve Kul Huvallahu Ehad sûrelerini okuduğun zaman, olum dışında kalan her şeyden emin olur, korunursun." (ZevÂhid, 5/121.)
Bir gun mescidde Peygamberimiz S.A.V: "Mescidden cıkmadan once, sana Kûr'an-ı Kerim'in en buyuk sûresini oğreteyim mi?" buyurarak Ebû Saîd'in elinden tuttu.
Ebû Saîd, Resulullah S.A.V. Efendimiz ile ilerlerken bir yandan el ele tutumanın mutluluğu icindeydi.
Bir yandan da kendisine hangi sûreyi oğreneceğini merak ediyordu. Mescidin kapısına yaklaşınca EbuSaîd şoyle sordu: "Ya Resulallah! En buyuk sûreyi oğreteceğim dememiş miydiniz?" efendimiz Cevap verdi: "O sûre Elhamdu lillahi Rabbi'l Âlemîn'dir. O namazlarda tekrar tekrar okunan yedi ayet ve bana verilen yuce Kûr'an'dır" buyurdu. (BuhÂri, Tefsir 1; NesÂî, İftihah 26; Ebû Davud, Vitr 15.)
İbb AbbÂs R.A. Anlatıyor: "Cibril A.S, Peygamberimizin S.A.V. Yanında otururken yukarıdan kapi sesine benzer bir ses işitti. Başını goğe dogru kaldırdı. Cibril A.S. dedi ki: 'İşte gokten bir kapı acıldı., bu gune kadar boyle bir kapı asla acılmamıştı.' Derken oradan bir melek indi. Cibril A.S. tekrar konuştu: 'İşte Aras bir melek indi. Şimdiye kadar bu melek hic inmemişti.' melek selam verdi ve Peygamber S.A.V. Efendimize: 'Sana verilen iki nuru mujdeliyorum. Bunlar, senden once hic bir peygambere verilmemişlerdi: Onlardan biri FÂtiha Sûresi, digeri de Bakara Sûresinin son iki ayeti. Onlardan okuduğun her harfe mukabil sana mutlaka buyuk sevap verilecektir." dedi. (Muslim, Mûsafirin 254; NesÂî, İftihah 25.)
Dua okuyacağımız zaman bir hadisi şeriften istifadeyle FÂtiha Sûresini okuyup; sonra da ozetle: "AllÂh'ım, iste bu şifa vesilesi FÂtiha'dır; Sen de ŞÃ‚fi'sin, şifa veren yalnız Sensin. Senden baska şifa verebilecek kimse ve Senin şifandan başka da şifa yoktur. Hastalığımı gider; bu derdime deva ver. Hastalıktan hic bir eser bırakmayacak bir şifa nasip et." diyebiliriz.
Evet, en guzel dua FÂtiha'dır. Samimi bir kalple hangi hastalığa okunursa okunsun biiznillah şifa vesilesi olur. Zaten Fatiha'nın isimlerinden biri de ŞÃ‚fiye'dir.
Her turlu dert ve sıkıntımızın gitmesi icin FÂtiha'yı okuyup, "Rabbim, iste bu sûre KÂfiyedir. Senin izin ve yardımınla her derde yetebilir. Sen KÂfisin. Okuduğum şu sûre hurmetine dert ve sıkıntılarım hususunda bana yardımcı ol." diyebiliriz. (Namazı Anlayarak Kılmak, Prof. Dr. Davut Ayduz, Işık Yayınları, İstanbul, 2008.)
Yemin ederim ki, Allahu teÂlÂ, ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebur’da, ne de Furkan’da, o surenin benzerini indirmemiştir. O, namazlarda tekrar edilen yedi Âyet olup, bana verilen Kur'an-ı azimdendir. (Tirmizi, Hadis)
Tefsir-i Hanefi’de gectiği uzere Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurmuştur:
“Cebrail bana şoyle dedi: Ey Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)! ben daha once senin ummetine verilecek bir azaptan korkuyordum. Fatiha-i Şerife inince, artık onlara Allah’ın azap etmeyeceği guveni geldi”
Bunun uzerine Cebrail’e: “Neden?” diye sordum. Cebrail şoyle cevap verdi:
-”Cunku Allah’u Teala cehennemi gunahkarlar icin vaat etmiş yani onlara bununla azap vereceğini hatırlatmıştır.. Kuranda bu husus şoyle beyan edilmiştir.: ‘Ve cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir. O cehennemin yedi kapısı olup her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise cennetlerde pınar başlarındadırlar. Oraya esenlikle gidiniz denilir’ (Hicr Suresi,43)” Cebrail (a.s.) sonra şoyle devam etti:
Fatiha’nın yedi ayeti vardır, kim onu okursa her ayet cehennemin kapısına bir perde yada kapak olur da boylece ummetin cehennem uzerinden salimen gecerler.”
FÂTİHA SÛRESİNDEN OĞRENDİKLERİMİZ
Cenab-ı Hak ovguye en layık olanıdır. Onun icin hem kendini ovmeye ve hemde kullarının kendisini ovmeleri gerektiğini bildirmektedir.
Bu sûrede dua Âdabı oğrenilmiştir. Duayı yapacak olan, once AllÂh'a hamd ve şukreder.
AllÂh'ın sonsuz merhametini hatırlayarak, daima rahmetinin tecellisini ister.
Daima AllÂh'tan baskasına ibadet edilmeyeceğinin, Ondan basından yardım istemeyeceğinin bilincini taşır. AllÂh'ın verdigi nimetler uzerinde sık sık duşunup Ona şukreder.AllÂh'ın, peygamberlerinin, Salih kimselerin yolunu takip eder ve bir hayat boyu bu yolda yurumeye calışır.
Gazaba uğrayan zalimlerin, dine, Kur'an'a duşmanlık edenlerin, sapıkların yolunda yurumekten, onlar gibi hayat yaşamaktan kacınır. Maddi manevi hastalıklarının şifası olarak FÂtiha'dan cokca istifade eder. Fatiha'yı namazdan olduğu gibi namaz dışında da cok okuyarak gonul aleminden acılımlar yaşar. (Namazı Yaşamak, Veysel Akkaya, Erkam Yayınları, İstanbul, 2012.)
Gunde beş vakit namaz kılan bir insan her gun kırk(40) defa: Allah’a hamd etmenin mutluluguna erer. Allah’ın lutf ve ihsan ettiği nimetleri hatırlar. Gonul ve ruh huzuruna erer. Ahireti duşunur; bu sebeble hem dunya,hemde ahiret icin calşır Mukafatını da İlahi takdire bırakır.
Ebû Hureyre (radıyallÂhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm) buyurdular ki: ‘İmam ‘Âmin’ deyince, siz de ‘Âmin’ deyin. Zira kimin Âmin’i meleklerin Âmin’i ile birleşirse gecmiş gunahları affedilir.” (Kutub-u Sitte, 8/2538.)
Fatiha sûre-i celilesi, bizlere vazifelerimizi telkin ve ilham ediyor. Buyurulmuş oluyor ki:
"Ey insanlar!, uyanınız, şu sonsuz kÂinatın yaratıcısının buyukluğunu duşununuz. O, ne buyuk bir yaratıcıdır, ne muazzam bir besleyicidir. Butun mahlûkatı icin ne kadar rahmet ve merhameti vardır. Butun Âlemlerin mustakil sahibi ve hÂkimi yalnız odur. Artık -Yarabbi! Yalnız sana ibÂdet ederiz. Yalnız senden lutuf ve ihsan bekleriz- diyerek kulluğumuzu arz ederiz. Doğru yola gitmenizi muhterem kulların izlerini takibe muvaffakiyetinizi O Kerem sahibi Yaratıcıdan niyaz ediniz. Kufur ve isyan ile doğru yolu kaybetmiş, dalÂlet icinde kalmış, insanlık icin bir fitne, korkunc bir bel mahiyetinde bulunmuş, dinsiz, ahlÂksız, sapık kimselere uymaktan, onların iğfallerine kapılmaktan emin olmanızı da O rahmet ve ihsanı sonsuz olan kerem sahibi ve merhametli mabudunuzdan istemeye devam ediniz. Ey insan toplulukları! Sizin icin bundan başka selÂmet ve saadet yolu yoktur."
Fatiha Sûre-i celilesi işte bizleri boyle bir uyanışa, bir yalvarış ve yakarışa ve bir yukselişe davet edip durmaktadır. (Omer Nasuhi Bilmen)
Kaynakca
Namazı Anlayarak Kılmak, Prof. Dr. Davut Ayduz, Işık Yayınları, İstanbul, 2008.
FÂtiha Sûresinin Tefsiri ve Faziletleri, M. Gunay Sıddıkoğlu, 2010.
Namaz Bir Tevhid Eylemi, Abdullah Yıldız, Pınar Yayınları, İstanbul, 2005.
Sozler, Sahife 45. / Berika, Sahife 137.
Hakim, el-Mustedrek, 1/560; Nesai, Amelul-Yevm vel-Lyl, 723; İbni Hibban, Sahih, 774
Kur'an-ı Mecîd ve Tefsirli MeÂl-i Âlîsi, Mahmud Ustaosmanoğlu, İstanbul, 2007.
Muslim, SalÂt:11, No:395, 1/296
BuhÂri, İman, 15; Muslim, SalÂt, 38, 41; Ebû DÂvûd, SalÂt, 132; el-Muzemmil, 73/20.
Tirmizî, SalÂt, 1 10, 1 16; NesÂi, İftitah, 1 23, 7; İbn MÂce, İkÂme, 11, 72;
Sait Kızılırmak.
Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 1/65-66.
Sûyutî, el-İtkÂn fi Ulûmi'l Kur'Ân, Kahire, 1387, 2-137, el-Beyhakî'den.
Bûharî, FezÂilu'l-Kûr'an 9.
ZevÂid, 1/159-170; MetÂlib, 3/283, 300. / ZevÂhid, 5/121.
BuhÂri, Tefsir 1; NesÂî, İftihah 26; Ebû Davud, Vitr 15.
Muslim, Mûsafirin 254; NesÂî, İftihah 25.
Namazı Yaşamak, Veysel Akkaya, Erkam Yayınları, İstanbul, 2012.
Tirmizi, Hadis.
Kutub-u Sitte, 8/2538.
Omer Nasuhi Bilmen.
__________________
FÂTİHATU'L-KİTAB (FÂtiha Sûresinin MeÂlî ve Faziletleri)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaþam & Danýþman
- Eðitim Öðretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- FÂTİHATU'L-KİTAB (FÂtiha Sûresinin MeÂlî ve Faziletleri)