VAKIA SURESİNDE ATOMALTI PARCACIKLAR (KUANTUM)


Vakıa Suresi (1-12)

1. Koptumu o Vakı'a bir
2. Olmaz vak'asına yalan diyen dil
3. İndirir bindirir
4. Yer bir sarsılışla sarsıldığı
5. Dağlar bir serpilişle serpildiği
6. Hepsi dağılıp berhev bir heb olduğu
7. Siz de uc sınıf olduğunuz zaman
8. Ki sağda «Ashabı meymene»: Ne «Ashabı-meymene!»
9. Solda «Ashabı meş'eme»: Ne «Ashabı -meş'eme!»
10. İlerde sabikun, işte o sabikun
11,12. Onlar ne'iym Cennetlerinde mukarrebun
(Elmalılı Meali)



Vakıa Suresi ( Arapca - Latin harfli )

8. Feashab ul-meymeneti ma ashab ul-meymeneti.

9. Ve ashab ul-meş'emeti ma ashab ul-meş'emeti.

10. Vessabikun es-sabikune.

11. Ulaik el-mukarrabune.

Elmalılı mealindeki 6. ayetin acıklamasında bulunan, yerin şiddetle sarsılmasından ve dağların serpilmesinden sonra, bunların hepsinin dağılıp ‘’berheva bir heba’’ olacağından soz ediliyor. Burada ayette gecen “hebaen munbessa”, ‘’havaya karışan ya da sacılan ince toz’’ anlamına gelmektedir. Bu tasvirler, maddenin atom altı (kuantum) parcacıklarına ayrılmasını akla getiriyor. Bir sonraki 7. ayette de ‘’ve siz de’’ denilerek insanları da dahil edecek şekilde uc sınıfa ayırmaktan soz edilmektedir. Peki, atom altı parcacıklar uc sınıf mıdır?

‘’Gunumuzde uc tip atomaltı parcacık tanınıyor: İlk grup leptonlar; bu gruba muonlar ve notrinolar giriyor. İkinci grupta hadron, proton, notron ve pionlar var. Ucuncu grup ise bozonlar; evrende temel kuvvetlerin aktarımını sağlayan kucuk mesajcı atomaltı parcacıklar bu ucuncu grubu oluşturur. Orneğin fotonlar elektromanyetik kuvveti taşırken, yercekimi kuvvetini gravitonların taşıdığı duşunuluyor. Fizikciler her bir parcacığın gorunmez bir ayna goruntusu de olduğuna inanıyorlar; bu ayna goruntusune de anti madde adını vermişlerdi.’’
http://www.neuroquantology.com/journal/index.php/nq/article/viewFile/90/89

Bircok kaynakta da atom altı parcacıklar, kuarklar, leptonlar ve bozonlar olmak uzere uc sınıfa ayrılmaktadır. Atomu oluşturan parcalar da proton, notron ve elektron olarak uc sınıf kabul edilir.
Tabii ki, sadece buraya kadar anlatılanlardan, Vakıa suresindeki ayetlerden atom altı parcacıklardan bahsedildiği sonucunu cıkarmak zorlama bir yorum olarak gorulecektir. Peki, bunların dışında başka işaretler de var mıdır?

Şimdi, Vakıa suresi 8. ayette soz edilen «Ashab-ı Meymene», 9. ayette gecen «Ashab-ı Meş'eme» ve 10. ayette bahsedilen ‘’sabikun’’ sıfatlarına dikkatlerimizi cekelim.

"Ashab ul-Meymene"; Meymene, lugatte "yemin" (sağ el) veya "yumn" (uğurlu) anlamlarının her ikisine de gelebilir. Şayet yemin kelimesinden turediğini kabul edersek, Meymene "sağ el" anlamına gelir.

"Ashab-ul Meş'eme"; Meş'eme, "şum" kelimesinden turemiştir. Uğursuzluk, talihsizlik demektir. Ayrıca lugatte sol el icin "şu'ma" tabiri kullanılır. Nitekim Araplar "şimal" (sol el) ve "şu'ma" (uğursuzluk) kelimelerini aynı anlamda kullanırlar. Araplarda, sol el zayıflığın ve zilletin simgesidir.
(TEFHİMU-L KUR'AN'DAN Vakı’a Suresi 8. Ayet ve Tefsiri)
http://www.kuranmeali.com/tefsir.asp?sureno=56&ayet=9

Gorulduğu uzere, diğer başka anlamlarda da yorumlanabiliyor olsa da (ki o yorumlarıyla da gayet guzel ve yerinde anlamlar icermektedir) "Ashab ul-Meymene" ‘sağ el ashabı’’ yani ‘sağ el sahipleri’; «Ashab ul- Meş'eme» sol el ashabı, yani ‘’sol el sahipleri’’ anlamına gelmektedir. Peki, atom altı parcacıklar dunyasında sağ el ve sol el sahipleri, diğer bir deyişle sağ elli ve sol elli olanlar var mıdır? Şimdi, bilimsel kaynaklardaki şu bilgilere bakalım.

Atomu oluşturan parcacıkların kendi eksenleri etrafında olağanustu bir hızla donuşlerine "spin" adı verilir. Evrendeki pek cok sistemde spin hareketi onemli bir rol oynar.
http://www.evreninyaratilisi.com/html/parcaciklarin_hareketi.html

Spin, kutle ve yuk gibi parcacıkların ic, ozgun ozelliğidir. Kuantum kuramının zorunlu bir sonucudur. …Farklı spinli parcacıklar farklı davranırlar. Spinler│〉, sağ elli ya da yukarı ve │〉, sol elli ya da aşağı doğrultuda spin ifade edilebilir. Yonlerin yukarı ya da aşağı olmasının bir onemi yoktur.
http://www.neuroquantology.com/journal/index.php/nq/article/viewFile/90/89

Tum notrinolar “sol-elli” ve tum karşıt notrinolar “sağ-elli”dir.
http://www.fizikevreni.com/cekirdek2.pdf

Elektromanyetik kuvvetler icin taneciklerin kutuplanmaları, yani sol-elli mi veya sağ-elli mi oldukları fark etmez. Oysa zayıf etkileşmelerde sol-elli tanecikler tercih edilmektedir. Notrinolar sadece zayıf etkileşmelere girerler ve daima sol-ellidirler. Doğada sağ-elli notrino yoktur.
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/nobelalanlar/S-387-54.pdf

Yukarıdaki alıntılarda değişik vesilelerle sağ elli ve sol elli atom altı parcacıklardan bahsediliyor. Bu da demek oluyor ki, atom altı parcacıklar yani kuantum dunyasında da aynen Vakıa suresinin ayetlerindeki anlatımlar gibi "Ashab'ul-Meymene" ‘sağ el ashabı’’ yani ‘sağ el sahipleri’ ve «Ashab ul- Meş'eme» sol el ashabı yani ‘’sol el sahipleri’’ vardır.

Vakıa Suresi 10. ayette ise onde, ileride olan, onde giden anlamında ‘’sabikun’’dan bahsedilmektedir. O halde kuantum dunyasında da onde olan, onde giden parcacıklar var mıdır?

Standart Model'e gore evrende, temel parcacık olarak sadece; 6 ceşit kuark, 6 ceşit lepton, bunların 'karşıt' parcacıkları ile foton, 8 ceşit gluon ve 3 ceşit 'vektor bozon'dan oluşan 'kuvvet taşıyıcı' parcacıklar var.
Kuarklarla leptonlar, kuvvet taşıyıcı parcacıklar aracılığıyla etkileşime girerek, evrendeki gorunur maddenin tumune vucut veriyor.
http://www.kuark.org/bilim/index.php?option=com_content&task=view&id=37&Itemi d=44
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/madde/standart.html

Kuvvet taşıyıcı parcacıklara bozon adı verilir. Her kuvvetin kendi bozonu bulunur.
http://elitbilgi.com/showthread.php?p=771

Uc atom altı parcacık sınıfından biri olan ‘’bozonlar’’, kuvvet taşıyıcı parcacıkları oluşturmaktadır. Evren’deki tum maddeler bu bozonların ‘’onde giderek’’ ve her zaman ‘’ileride bulunup’’ birbirlerine kuvvetlerini taşımaları sayesinde, birbirlerine uzak olsalar bile etkileşime girebilmektedirler. Zaten mantık olarak da kuvvet taşıyıcı olabilmeleri icin mutlaka onde gitmeleri her zaman ileride olmaları gerekir ve bu ozellikleriyle Vakıa suresinin 10. ayetindeki ‘’sabikun’’un karşılığını oluşturmaktadırlar.

Bununla birlikte, yanında ‘’sabikun’’ yani onde olanlar icin 11. ayette ‘’Ulaik el-mukarrabun’’ sıfatı kullanılmaktadır. Mukarreb; ‘’yakınlık, yakınlaş-tırılmış’’ anlamlarına gelmektedir. ‘Sabikun’un karşılığı olduğu sonucunu cıkardığımız, “bozonlar” icin de mukarreb yani yakın olma ve yakınlaştırılmış olma ozelliğinden soz edebilir miyiz? Şimdi bu konuyla ilgili fikir sahibi olabilmek icin aşağıdaki bilgilere dikkat edelim.

Boylece iki atomu bir araya getirip bir molekul oluşturmak isteyince, yine pauli dışlama ilkesinden kaynaklanan bir karşılıklı itme etkisi yuzunden, iki atomu tam birbirinin icine sokmak mumkun olmamakta, bunun sonucu olarak da molekuller meydana gelmektedir. Her ne kadar elektronlar arası itici elektrostatik (diğer ismi elektromıknatıssal ) kuvvet burada bir rol oynasa da, kısa mesafelerde esas belirleyici olan itici etki “pauli dışlama” ilkesidir.

Bozonlar ise bundan farklı olarak, iki bozon (ki bunlarda Bose-Einstein istatistiğine uyarlar) uzayda aynı konuma, spine, momentuma… vb ozelliklere sahip olabilirler. Bu da bozonların sayısının sonsuz olarak cok buyuk kuvvetleri doğurabilecekleri anlamına gelir.
http://www.sufizmveinsan.com/fizik/alanlar3.html

Fiziksel değişkenlerin olası değer kumelerinden oluşan bu secenekleri veya 'kuantum durumları'nı, bir otelin farklı katlarındaki odalara benzetecek olursak; spini ћ'ın tamsayı katlarıyla orantılı (0, ћ, 2ћ,...) olan benzer parcacıklar; birbirlerine daha 'yakın' olabiliyor ve aynı odayı paylaşabiliyorlar. Yani, aynı kuantum durumunda oturmaya hicbir itirazları yok. Bunlara 'bozon' deniyor. HÂlbuki spini ћ'ın kesirli katlarıyla orantılı (ћ/2, 3ћ/2,...) olan parcacıklar, aynı odayı asla paylaşmıyor ve farklı kuantum durumlarında bulunmayı tercih ediyorlar. Bunlara da Fermion sınıfı parcacıklar deniyor ve aralarındaki gecimsizlik ilişkisi, bulucusunun adıyla, "Pauli'nin dışlama ilkesi" olarak anılıyor.
http://www.onlinefizik.com/content/view/258/117

Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı uzere atom altı parcacıklar normal olarak ‘’pauli dışlama etkisi’’ denilen fiziksel durum sebebiyle uzayda aynı konumda bulunamazlar. Bizim de gunluk yaşamımızda gozlemlediğimiz olay iki faklı maddenin aynı anda aynı yerde bulunamayacağıdır. Ancak bozonlar, “’pauli dışlama etkisine’’ uymazlar ve birbirlerine ic ice gececek şekilde yakın olabilirler. İki farklı kaynaktan gelen ışığın uzayda aynı konumda bulunabilmeleri gibidir. Işık fotonlar aracılığıyla taşınır ve fotonlar da ışığı taşıyan bozonlardır. İşte bahsedilen bu ozellikleri sebebiyle de bozonlar Vakıa suresinde soz edilen ‘’mukarrebun’’ yani yakınlaştırılmış olanlar sıfatının karşılığını oluşturmaktadırlar. Bunun yanında, bozonlar, kuvvet taşıyan tanecikler oldukları ve yukarıda da belirtildiği şekilde maddelerin etkileşebilmeleri icin onde ve ileride bulunması gereken parcacıklar olmaları sebebiyle de bir maddenin veya cismin diğer bir maddeye veya cisme ‘’yakınlaşan’’ parcalarıdır.

Vakıa suresinde ‘’sabikun’’ ve ‘’mukarrebun’’dan bahsedilirken –ki bunlar ‘’bozonlar’’ın karşılığı olabilecektir- 13. ayette ‘’Coğunluğu evvelkilerdendir. (sulletun minel’evveliyn, 14. ayette ise, ‘’Azı sonrakilerdendir. (ve kaliylun minel’ahıriyn

Yani bozonların coğunluğunun ‘’ilk’’lerden oluştuğu gibi bir cıkarım yapabiliriz. Bu bilgilerin paralelinde, Evren’deki maddenin; daha doğrusu Evren’i oluşturan maddenin kutlesinin buyuk coğunluğu ‘’protonlar’’dan oluşmasıdır. Evren’deki maddenin başlangıcını oluşturan Big Bang teorisinden bahsedilen kaynakta aşağıdaki bilgiler verilmiştir.

Şu ana kadar 3 dakika 46 saniye gecmiştir. Cekirdek birleşiminin başlamasından hemen once, notron bozunumu, notron-proton dengesini yuzde 13 notron ve yuzde 87 proton durumuna kaydırmıştı.
http://www.egze.com/forum/bueyuek-patlama-kuraminda-enerji-madde-iliskisi-ilk-dakikalar-vt5733.html

Bu protonlarla ‘’evveliyn’’ yani ‘’ilkler’’ arasında bir bağlantı var mıdır? Bunu anlamak icin ‘’proton ‘’ kelimesinin anlamı uzerinde durmak gerekir. ‘’Proton Yunanca "ilk" anlamındadır.’’
http://www.genbilim.com/content/view/2663/36

‘’Proton Yunanca protos "ilk" kelimesinin notr bicimidir.’’
http://www.birey.com/avnia/solomon/all/hintsph.htm

Bir de Vakıa suresindeki şu ayetlere dikkat edelim:

15. Al sururin mevdûnetin;
Mevdune (işlenip suslenmiş, bitişik, sıra sıra dizilmiş) tahtlar uzerindedirler.

16. Muttekiiyne aleyha mutekabiliyn;
Onlar (tahtlar) uzerinde karşılıklı yuz yuze durur halde yaslananlar olarak.

17. Yetufu aleyhim vildanun muhalledûn;
Ustlerinde (cevrelerinde) ebedi kılınmış (olumsuz) vildan (veliyd’ler, genc-zinde hizmetciler, kuvveler) tavaf eder/dolaşır.
http://www.sufizm.gen.tr/kuran-i-kerim-meali/56-vakia-suresi

Yukarıdaki ayetlerde modern fizikteki atom modeline benzer bir yapı tarif edilmektedir. Atomun cekirdeğinde protonlar ve notronlar bitişik, sıra sıra dizilmiş (mevdune) ve karşılıklı (mutekabiliyn) şekilde ve birbirine yaslanmış bir durumda bulunurlar. Bunların etrafında ise ayette ‘’vildan’’ olarak bahsedilen varlıklar tavaf eder şekilde dolaşarak ‘’elektronları cağrıştıran’’ bir durum arz etmektedirler. ‘’vildan’’ olarak bahsedilen varlıkların ‘’kuvve’’ yani kuvvet olarak da acıklanabilmesi elektronlara benzetme yonunden dikkate değerdir. Bunun yanında, ‘’ebedi kılınmış (olumsuz) ‘’olarak nitelendirilmeleri, proton ve notronlardan oluşan atom cekirdeğinin parcalanabilmesi ve atom enerjisine donuşerek yok olmaları yanında elektronların kalıcılığına bir işaret olarak da kabul edilebilir.

Diğer bir ilginc konu; yine Vakıa suresindeki ayetlerde…

38. Liashabilyemiyn;
(Bunlar) ashab-ı yemin (saidler) icindir.

39. Sulletun minel’evveliyn;
(Ashab- Yemin) bir cemaat evvelkilerdendir.

40. Ve sulletun minel’ahıriyn;
Bir cemaat ta sonrakilerdendir.

41. Ve ashabuşşimÂli m ashabuşşimÂl;
Ashab-ı Şimal (sol tarafın ashabı; şakıyler, uğursuzlar; hakikatından perdeliler), ne ashab-ı şimaldır?

42. Fiy semumin ve hamiym;
Semum (zehirleyici bir radyasyon) ve hamiym (kaynamış bir su; taassubi bilgi ve şartlanmalar) icinde,

38. ayette gecen “Ashab-ı yemin”, sağ el ashabı anlamına gelir. Yani atom altı parcacıklardan sağ elli olarak değerlendirilen grubu kastediliyor. 39. ayette bunlardan bir kısmının evvelkilerden yani ilklerden diğer bir deyişle, protonlardan (proton kelimesi Yunancada ‘’ilk’’ anlamına geliyordu) oluştuğu; diğer bolumunun ise diğer parcacıklardan da oluşabileceğine (40. ayette) işaret edildiği şeklinde yorumlanabilir.

Bu konuyla ilgili daha dikkat cekici olan bir duruma da 41. ve 42. ayetlerde işaret edilmektedir. 41. ayette ‘’ashab-ı şimal’’ yani sol el ashabından soz ediliyor. 42. ayette ise onların ‘’semum’’ yani zehirleyici bir radyasyon icinde bulunduğu vurgulanıyor.

‘’Arapcada “semum” kelimesi iki manaya gelir. Birincisi: “ Gozeneklere (mesamat) işleyen ışın “ ... İkincisi: “ zehirleyici ateş, yani “radyasyon!’’
http://www.sufizmveinsan.com/aksam/ozde.html

Sol elli olarak tabir edilen parcacıklarla radyoaktif ışınları ve radyasyonu bağdaştırabilir miyiz? Bu soruya aşağıdaki bilgiler acıklayıcı niteliktedir.

Elektromanyetik kuvvetler icin taneciklerin kutuplanmaları, yani sol-elli mi veya sağ-elli mi oldukları fark etmez. Oysa zayıf etkileşmelerde sol-elli tanecikler tercih edilmektedir. Notrinolar sadece zayıf etkileşmelere girerler ve daima sol-ellidirler. Doğada sağ-elli notrino yoktur.
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/nobelalanlar/S-387-54.pdf

Zayıf nukleer kuvvet, bazı atom altı parcacıklar tarafından taşınan ve bir tur radyoaktif parcalanmaya sebep olan bir kuvvettir.
http://www.ilmiarastirma.net/?Pg=Detail&Number=3640

(Notrinolar) Elektrik yuku olmayan ve kutlesi sıfıra yakın olan ve ışık hızından kucuk fakat ona yakın hızlarda giden atom altı buyuklukte bir temel parcacıktır.

Sadece yıldızlarda (guneş), radyoaktif parcalanmada ve nukleer tepkimelerde ortaya cıkarlar. Elektron notrinolar, muon notrinolar ve tau notrinolar diye sınıflandırılırlar.
http://tr.wikipedia.org/wiki/N%C3%B6trino

Fark edeceğiniz uzere, yukarıdaki alıntılarda sol elli olarak nitelendirilen parcacıklar, zayıf nukleer kuvvet etkileşimlerinde rol almaktadırlar. Ozellikle de notrinoların tamamı sol ellidir ve sadece ‘’zayıf etkileşime’’ giriyorlar. Bu etkileşim radyoaktif parcalanmaya sebep olmaktadır. Sadece yıldızlarda (guneş), radyoaktif parcalanmada ve nukleer tepkimelerde ortaya cıkarlar. “Vakıa suresinde ‘’semum’’ olarak gecen ve radyoaktif ışınlar ve radyasyon şeklinde acıklanabilen bir kavramın, sol el ashabı olarak nitelendirilen insan grubu ise bu anlamının yanında ikincil bir anlam olarak sol elli atom altı parcacıklar –ki bu parcacıklar radyoaktif parcalanmalarda ve nukleer tepkimelerde ortaya cıkıyorlardı- birbiriyle bağlantılı olarak gercekten dikkate değer bir durumdur. Ayrıca ‘’semum‘’un gectiği ayetten hemen sonra gelen, Vakıa:43’te, ‘’Kapkara dumandan bir golge altındadırlar’’ ayetindeki siyah duman, atom bombası gibi nukleer patlamalarda ortaya cıkan mantar ya da şemsiyeye benzeyen siyah duman bulutunu cağrıştırması yonunden de ilgi cekicidir.


HUR-İ IYN KAVRAMI VE YORUNGELERDE DONEN ELEKTRONLAR

Modern bilimdeki atom modelinin temsil edilmiş olabileceğini belirttiğimiz ve elektronların da ‘’vildan’’ kavramıyla ozdeşleştirilmiş olma olasılığına değindiğimiz Vakıa 15. 16. ve 17. ayetlerden sonra, daha ozel bir şekilde “hur-i ıyn” kavramıyla elektronlara ve yorungelerine işaret olarak değerlendirilebilecek işaretler vardır. Daha once ‘’mukarrebun’’dan bahsederken, coğunluğunu protonların oluşturduğunu ve atom cekirdeğini oluştururken cekim gucu ile birbirine yakınlaşan bu mukarrebunlar icin bahşedilen şeyler ise “hur-i iyn” olabileceği yonundedir.

22. ayette: Huri ıyn, 23. ayette: Saklı inci timsalleri gibi kavramları genelde ‘’cennetteki huriler’’ olarak acıklanmaktadır. Hur-i ıyn, hur ve ıyn kelimelerinden oluşmaktadır. Şimdi, bu kelimelerin hangi anlamları icerdiği uzerinde durmalıyız. Oncelikle “hur” kelimesinin anlamlarını inceleyelim.

HUR: Ağarmak-Temizlenmek-Beyazlanmak-Ceylan Gozlu-Kar Gibi Pak-Kristal Gibi Saydam-Ayıpsız-Seckin-Halis-Kehriba Ağacı-…El Mevarid-Arapca Sozluk/Mevlut Sarı.
Mehmet DOĞRAMACI
http://www.sufizmveinsan.com/sohbet/kurantetkikleri6.html

Hur kelimesinin anlamlarıyla ilgili olarak ‘’Kehriba Ağacı’’ anlamı uzerinde durmakta yarar var.

Kehribar Nedir? - Nasıl Oluşur?

Kehribar, milyonlarca yıl once yaşamış, cok geniş alanlar kaplayan, yuksek ağaclı, tropik ve yarı tropik ormanlardaki ağacların salgıladığı recinenin fosilleşmiş halidir.
http://www.kehribar-amber.com

Sus eşyası yapımında kullanılan, acık sarıdan kızıla kadar turlu renklerde, yarı saydam, kolay kırılır ve bir yere hızlıca surtulduğunde hafif cisimleri kendine ceken, fosilleşmiş recine, samankapan
http://tr.wiktionary.org/wiki/kehribar

Hur kelimesi ile ilgili acıklamada ‘’kehriba ağacı’’ olarak verilmişti. Kehribar aslen Farsca olup Arapcası ‘’kehriba’’ şeklindedir. Yukarıda acıklanan ‘’kristal gibi saydam’’ anlamı da kehribarın saydamlık ozelliğinden kaynaklanmaktadır. Diğer anlamları olan, temizlenmek, pak olmak, halis gibi anlamları da bu ozelliğinden esinlenerek verilen anlamlar olabileceği izlenimi vermektedir.

Şimdi, asıl dikkat cekici olan konuyu yani “hur” kelimesi ile “elektron” kavramı arasındaki ilişkiyi acıklayabiliriz.

Kehribar Yunancada elektron demektir. 'kehruba' Farscası olup; 'samankapan' demektir. Turkcede ise tahrif olup 'kehribar'a donuşmuştur. Kehribar, ilkokul deneylerindeki gibi statik elektrik yuklenince bazı nesneleri kendine ceker. Arapcada 'kehriba'dır. Kimilerinin yanlışlıkla taş ya da kaya diye nitelediği kehribarın aslı fosilleşmiş cam recinesidir.
http://www.antisourtimes.com/kehribar.html
http://www.uted.org/dergi/2004/temmuz/temmuz_8.htm

Gorulduğu uzere hur kelimesi kehribar anlamına gelmekte ve bugun tum dillerde ve bilim literaturunde ELEKTRON olarak bilinen eski Yunancadan gelen kelimenin karşılığını oluşturmaktadır.
Hur kelimesi ile ilgili acıklamalardan sonra, Vakıa suresi 22. ayette HUR kelimesi ile beraber gecen “IYN” kelimesi uzerinde duralım.

IYN: Goz-Kuyu-Oz-Kaynak-Ayna.
El Mevarid-Arapca Sozluk/Mevlut Sarı.
Mehmet DOĞRAMACI
http://www.sufizmveinsan.com/sohbet/kurantetkikleri6.html

Burada, ayetteki IYN kelimesi ile ‘’elektronların atom cekirdeği etrafında donerken izlediği yol ya da yorunge‘’ olarak basitce acıklanabilecek olan ORBİTAL kavramı arasındaki ilişkidir. ORBİTAL kelimesinin koku “orbit”tir.

orbit (isim): goz cukuru, goz, yorunge...
http://sozluk.turkcebilgi.com/orbit
orbit: i. goz cukuru, goz, yorunge, faaliyet sahası, etki alanı
http://www.babylon.com/definition/Orbit/Turkish

Vakıa suresi 22. ayette gecen ıyn kelimesinin temel anlamı da orbital kelimesinin koku olan orbit kelimesinin temel anlamı gibi goz ve goz cukurudur. Yukarıda ‘’ıyn’’ kelimesinin anlamıyla ilgili olarak yapılan tanımlamada da goz ve kuyu olarak acıklanması goz cukurunu cağrıştırması bakımından cok dikkat cekicidir. Bu bilgiler ışığında HUR-İ IYN kavramını ‘’orbitaldeki yani yorungedeki elektronlar’’ olarak da anlamlandırabiliriz.

Bu acıklamaların yanında HUR kelimesinin anlamıyla ilgili olarak başka bir kaynaktaki anlamlar uzerinde de durmak gerekir.

Hur : Noksan, eksik.
Nakıs:1. Noksan, eksik. Tamam olmayan. 2. Mat: Eksi. Negatif.
http://www.osmanlicaturkce.com/?k=nÂkıs&[email protected]

Yukarıdaki tanımlamalardan ozellikle eksi, negatif anlamları, daha once Hur kelimesi ile ilişkilendirdiğimiz elektronların fizik ve kimya bilimlerinde eksi (negatif) yuk taşımasına bir işaret olarak da değerlendirilebilir. Hur kelimesinin anlamıyla ilgili diğer bir bilgi de şoyledir:

“HUR” kelimesi “HAWERE, yani HARE” kokunden gelir.”Hare” donmek manasına gelir. Muhavare, karşılıklı soz teatisinde bulunmaya denir. Ayni kokten gelen “Mihver” de donuş ekseni manasında kullanılır.
Hurilerle ilgili ayetlerde gecen kelimelerin, Ragip İsfehaninin Mufredatındaki acıklamaları:
ر و ح : Mihver=Eksen, bizzat veya fikren gidip gelme, tereddut. Dongu, bir şeyin etrafında devamlı donmek.’’

“HUR”= Mihver, etrafında donulen, dongu merkezi
http://www.darulkitap.com/forum/index.php?topic=2114.10

Bu acıklamalar da, HUR kelimesinin icerdiği anlamların her birinin başka bir yonden elektronlara işaret etmektedir. Zira bugun, elektronların atom cekirdeği etrafında donmeleri basit bir bilgi haline gelmiştir.
Dikkat ceken bir husus da Vakıa suresinde ‘’yığın halinde’’ meyvelerden bahsedilmesi ve ‘’molekul’’ kelimesinin “yığın’’ kelimesinin Latincedeki karşılığı olmasıdır.


28. Dal bastı kirazlar
29. Sıvama muzlar icinde
(Elmalılı Meali –Orijinal)

29. ayetin Latin harfli yazılışı “ Ve talhin mendud”
Mendud: Meyvesi aşağıdan yukarıya yığılı, istifli.
http://www.osmanlicaturkce.com/?k=mendud&[email protected]

İstif: Muntazam yığın. Sıralanmış eşya. Yığma,
molekul : ~ Fr molecule belli sayıda atomdan oluşan yığın
~ Lat moleculus [kuc.] kucuk yığın, molozcuk < Lat moles yığın moloz
http://www.nisanyansozluk.com/search.asp?w=molek%FCl&x=13&y=8

Gorulduğu uzere molekul kelimesi Latince kokenli bir kelimedir ve ‘’kucuk yığın’’ anlamına gelmektedir. Kimya biliminde kullanılan ‘’mol’’ terimi de ‘’yığın’’ anlamına gelmektedir. Vakıa 29. ayette meyveleri tasvir etmek icin kullanılan ‘’mendud’’ kelimesi de ‘’yığın’’ anlamında kullanılmaktadır.

Vakıa 28. ayetteki ‘’Fiy sidrin mahdud‘’ cumlesinde gecen ‘’mahdud’’ kelimesinin diğer bir anlamı ‘’sınırlı sayıda’’ demektir. Dunyadaki atom ve element ceşitlerinin de ‘’sınırlı sayıda olması’’ bu konuya bir işaret olarak değerlendirilebilir.

Vakıa suresinde dikkati ceken diğer bir konu ise bu ayetlerde gecen ‘’yakınlaştırılmış olanlar’’ (mukarrebun), ‘‘ onde olanlar’’ (sabikun) ya da sağ ve sol el ashabı (ashab-ul yemin, ashab-ul meşeme) gibi kavramlar kullanılırken, bu ozelliklerin kime ait olduğunu belirtmek icin ‘’inanan insanlar’’ ya da ‘’onde olan kişiler’’ ozelliklerin insanlara ait olduğunun hic belirtilmemiş olmasıdır. Kavramlar kullanılırken oyle bir anlatım secilmiştir ki, hem insanlar hem de atom altı parcacıklar gibi cansız varlıkları belirtebilen bir uslup secilmiştir.

Buraya kadarki anlatımları ikna edici bulmayıp; hÂl ‘’atom altı parcacıklar, yani ‘’KUANTUM’’, bu ayetlerin neresinde yazıyor’’ diyenler varsa, aynı surenin 7. ayetine bakabilirler…
Vakıa 7. ayet “ve KUNTUM ezvacen selaseten.’’
(ve siz de uc sınıfa ayrıldığınızda)

…ve tam olarak o ayette ve tam olarak uc sınıf olan ‘’kuantum’’dan bahsedilen yerde, “kuantum” ile “kuntum” kelimelerinin birbiriyle sesteş olarak benzeşmesi ilginc bir tevafuku barındırmaktadır…

13. Kendilerine apacık delil gelince bu apacık bir sihirdir dediler
14. Vicdanları onların doğruluğuna kanaat getirdiği halde sırf haksızlık ve boburlenme yuzunden onları inkÂr ettiler…
27(Neml)/13, 14
__________________